04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yalçın Ergir Düş Hekimi' kütüphanesini geliştiriyor Bir "Düş Hekimi "nin yolculuğu önce tekme tokat kapıdan kovuldu ama sonra ona bacadan girebileceği bir başka yayınevi bulduk ve elinde Ümit Yayıncılık'tan çıkmış dumanı tüten ilk kitabı "Düş Hekimi" ile bana geldi. Eğer ben de bir şey biliyorsam, bir insandaki yazma sevgisini anlıyorsam, "Yalçın güzel şeyler yapacak" diyordum ve hakikaten Yalçın yüzümü hiç kara çıkarmadı. Canım arkadaşım, CD düşmanım, baş belamdı ama sadece bana yönelik bir bencillikle onu saklayamazdım; insanlarla ve dostlarımla onu paylaşmalıydım. Sonucunda, Türkiye'deki yazı dünyasına getirdiği soluktan dolayı hep mutlu oldum, onunla hep gurur dııydum. Yalçın'ın dünyasına girecek olıırsam: Yalçın büyümemiş bir çocuktur. I lepimiz belki çocuğuz ama Yalçın kendisini düşlerini gerçekleştirmeye adamış, hiç büyümeyecek bir çocuktur. Yani yaşayacak kadar çalışıyor, onun dışında kendisini düş dünyasına bırakıyor. Aynı zenginlik, kimi zaman dağiarın başında bulduğu, peşinden gidilmiş bir çoban kızın öyküsiinde karşımıza çıkıyor, kimi zaman da "elli kuruşluk borç" için bir ağıta döaçmasına neden oldu, çünkü o güne kadar hep büyük adamların işiydi edebiyat yapmak. Belki o bir anlamda kendince düz yazının Orhan Veli'si, edebiyat dünyasının sevimli bir bonsaisidir. AMATÖR VE PAYLAŞIMCI Ikinci kitabından itibaren artık yayınevi değişmiş, Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın IIgaz'ın Çınar Yayınları'nın yeşil bir yaprağı olmuştıı artık. Şiirler de yazdı; ikinci kitabındaki, cep telefonlarından, bilgisayarlardan da bahseden Basit Yaşamak şiirini, internet ortamında Nâzım Hikmet iınzası takılmış dolaşırken buldu. Bu arada tkbal Gürpınar da, lclal Aydın da Yalçın'ı keşfedenlerdendi ve kitaplarında onun "Küçük Mutluluklar" şiirine ycr vermişlerdi. Yazdıkları aslında kurduğu düşleri değil, benim bile pes dediğim, tam ortasına salıncak kurulmuş bir odada, portakal sandığından bir nıasada yazılmış yaşadıklarıydı. Amatör ve paylaşımcı ruhuyla, yazdıklarını daha çıkacak kitabında yer almadan, internet sitesi http://www.ergir.com adresinde yayınlamaya başlamıştı. nı çizdi satırları ve hep alıp götürdü hiç farkında olmadığımız ayrıntılara. Onun "Sarı Vosvos"unu anlattığı, belki de Aşk Böceği Herbie'ninkinden daha gülünç öyküsünde sadece onun değil, kendimizin de ilk gençliğinden izler bulursunuz. Kimi zaman da, gecenin geç saatlerinde yazılmış hayata dair sorgulamaları olur aslında sizin aklınıza da takılanlar. Onun için her şey üstüne konuşulması, sorgulanması gereken detaylardır. Küçücük bir misketin bile hayatında nasıl farklı bir yeri olduğunu ancak onu tanıyanlar bilirler. Sevgileri, iç dalgalanmaları kimi zaman bir masal olarak çıkar karşınıza; kimi zaman da Anadolu'nıın ücra bir köşesinde bulup çıkarttığı bir yaşlının bir cümleye sığmış hayat hikâyesinde. Adama "Kalk Istanbul'a gel" dediğimde, bunu "lokofotitte gel" olarak algılayacak kadar, Fatih Ekspresi'nin lokomotifinde otururken dc, tavandaki elektriği kontrol kalemiyle ölçmeye kalkacak kadar (benim gibi) manyak insanlardan birisidir Yalçın. Kimi zaman yalnızlığını öne çıkartır, yalnızlığını sever, o yalnızlık içerisinde Çınar Yayınları, Yalçın Ergirin "DüşHekimi" kitaplarını yayımlamayı sürdürüyor. Metin Uca'nın Ergirin kitapları üzerine gözlemlerini bulacaksınız aşağıda. 1 Metin UCA D üş Hekimi Yalçın Ergir'in "Düş Hekimi" kitaplarının ilk harfinden son noktasına kadarki oluşumunun tanığı, hatta bazı yazıların yazılma nedeni olmuş bir dostu olarak şunları söyleyebilirim: Tarihlerden bir gün, neden oradaydım bilmiyorum günlerden nedir tam anımsamıyorum, ama galiba bir hafta sonuydu; Ânkara'daki Bülten Sokak'tan geçerken üstüme zıplayarak çocuk ruhlu bir adam geldi. Lütfen içeriye gel sana bir şey göstereceğim diyerek beni zorla muayenehanesine, kendi çocuksu, neşeli, düşler dünyasına götürdü ve o günden sonra hayatım değişti. Dünyasında; kimi bir soba kapağı, bir vinçle kaldırılıyor, kimi zaman tuvaletteki alan kodu " 100" olan bir telefonla sifon çekiliyor, kimi zaman da bir terazinin kefesine konulan ağırlıkla bir tulumbadan gürül gürül sular akıyordu. Onu tanıdıkça bir başka özelliğini daha keşfettim; sadece hayata gülümseyerek bakan Ortodonti Uzmanı bir diş hekimi olarak eğri dişlerle değil, aynı zamanda düşlerle de uğraşıyordu. Kendisiyle dostluğumuz ilerleyince, o sırada aklıma kitap yazması da gelmeyince, onu televizyoncu olmaya zorladım. Kanal 6'da "Metin Uca'yla Uyandım Türkiye" programını yaparken kimi zaman bir sıcak hava balonundan, kimi zaman yarı beline kadar sarktığı bir pencereden, kimi zaman bir çöp kamyonundan bana Ankara'da gördüklerini anlatmaya başlamıştı. Ama tabii, gazetecilerin tüylerini diken diken edecek çocuksu ayrıntılarla dolu olarak. Zamanla artık konuşma hakkı buldum ve kendisine: Bu anlattıklarını, bıı yazdıklarını, neden bir kitap haline getirmiyorsun? diye sordum. Işte ondan sonra Yalçın'ın geri dönüşünısüz yolu başladı ve Yalçın aldı başını Once yanlışlılda benim yolladığım "sinirli" bir yayınevine gitti. Büyüklerin dünyasına destursuz girmeye kalkınca, nüşüyor yazdıkları. Kimi zaman babasının demiryolu öyküleri alıp beni kendi babama götürüyor; kimi zaman çocukluk Ankara'sının Cumhuriyct Ankara'sının bir efsane şarküteri lokantası Piknik'te anlattıklarıyla, lezzctli sandöviçler gibi, siyah beyaz bir çocukluk filmi gibi, bir dönemin tadına vardırıyor. Yalçın'da değişmeyen bir şey vardı; o çevresine farklı bakıyordu. O tarklıhk, onun o çocuksu gözlemi, bence edebiyat dünyasında da kendisine çok yeni bir yol ** ** ** Onunla ilk karşılaştığımızda bana söyIediği" seninle aynı yaşam dilimine aynı gözlerle bakıyoruz" sözü benim için unutulmaz dostluğun başlangıcı olmuştu. Bazı duygular gerçekten hiç değişmiyor; onu bilmenin mutluluğuyla anİatıyorum Yalçın'ı. Çünkü onun kitaplarındaki o nait, o çocuksu havayı herhalde ancak beraber yaşayarak anlamak ve aktarmak gerekir. Kimi zaman bir bebek bcdeninde yeniden doğuşu anlattı, kimi zaman gecenin karanlığının ve yalnızlığının altı kendini hiç kimsenin rahatsız etmeyeceği iç dünyasında kendisiyle kalması gerektiğini söyler; ama kimi zaman da anılanndan kurtulamaz, onlar alır başka yerlere götürür Yalçın'ı. Yalçın o yalnızlığın içerisinde bu kez dostlarının yokluğunu, eksikliğini hissetmeye başlar. Tamanılamaya çalıştığı bu sefer kendisi değil, kendisini tamamladığını düşündüğü dostlarıdır. Kimi zaman bir şarkıdır Yalçın'ı alıp satırlar boyunca anlamaya sürükleyen; bu Hotel California olabilir kimi zaman, K İ T A P S AY I 806 SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle