04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

• ster lâpa lâpa kar, ister şarıl I şarıl yağmur yağsın, isterse I de bütün gecenin ayazın1 dan karlar dona kesmiş olsun, sabahın beş buçuğunda karanlıklan ürpertcn scsiyle sokağa girerdi: Gazete, havadiis! Sabahın dördünde yazı makinemin başma geçtiğim için, bu ses, bu kara, yağmura, ayaza kafa tutan bu canlı, bu pırıl pınl ses beni yazı makinemin başında bulurdu. Gazete paralarını akşanıdan masaının kiyısına koyduğumu için, bekletmez, koşardım sokak kapısına. Gazetelerimi önceden hazırlamış olurdıı. Uzatır, paraları alır, saymaya filân liizıım götmeden cebıne atar, donmuş burnu buhar kazanı gibi tüteıek uzaklaşırken, canlı, yaşam dolu sesıyle sokağı gene neşclcndirirdi: Gazete, havadiis! Anlattığına göre, gazetelerden birınde tahsıldarlık yaparken kotu bir kadının ardında evini, Istanbul'u bırakıp lzmir'e nıi ne giden babasına annesi ilkın çok kızmişsa da, sonraları, "Ne yapalım? Bizden daha iyi sini bulmuş olacak. Uğurlar olsun!" deyip kolları sıvamış. Karaköy'deki bir eczahancye girmiş. Görcvi, boş ilâç şişelerini uzun tel saplı fırçalarla yıkamakmış. Rır, beş, on, yüz, bin şişe dcgilmiş, ki belik onbinler, belki de yüzbinlerce. Isteyeni olsn hamınnesi hemen cvlendirccckmış onu, ama yokmuş isteyeni. Bir gün kendi kendine: "Şimdi herkes güzel kadın alıyor" dcmış. "Benım gıbı kara, kuruyıı kim ne yapsınr1" Haıninnesi Tahtakale'de tuzcuda çalışıyormuş. Annesinin eczahaneden kazandığıyla kıt kanaat geçiniyorlamnş ama, şu son /amlaı olmasa. Çaresiz, okulu beşten bırakıp annesiyle hamınne.sinin kazançlanna bir şeyler katabilmek, hiç olmazsa üç yaş küçüğüyle kendısının okul masrafiarını çıkarabilmek yolunu tutmuş, gazete satıcılığına başlaınış. ()kumak istiyorum agabey. Ilkı, sonra ortayı, daha sunra da lıseyi biürecegiın. Liseyi belki de yatılı smavını kazanıp parasız okurıım. Ama mutlaka okuyacağım. Kardeşim de. Babamıza benzemcyece£iz hiç. Kardeşim diyor ki, o zanıan babam ihtiyar olur. Saçı sakalı ak pak, elleri titreye titreye gclir. Yalvarır. Acır mıyız? MevMin balıara dönmüştü ama gene de çok soğuktu. Sen ne karşılık vcrdin kardcşine? ümuz silkti: Acımak lâzım ama, olmaz ki. Baba. Anneme sordıım, canı çıksın dedi. Haminncn ateş püskürdü. Fakat olmaz dedim kardeşime. Annemle haminnemden habersiz... Sabahın crken saatinde kalkıp koijuyormuş gazete bayiine. Bayi ana baba günü. Kendi gibi o kadar çok okullu çocuk varmış kı, bayi gazetclcrini nazla veriyormuij. Daha kütüsü de, gazeteleri alırken bayiye kaparo vermek • Babamın bir arkadaşı vardı Sabir Bey amca, ona gittim. An nem duysa öldüriirdü. Hele haminnem! Ona da içerliyorum, varsa rahnıetli kocası, yoksa rahmetli kocası. Kocası, yani dedem, polis miymiş Atatürk SAYFA 8 Seçilmiş Hikâyeler Fethi Naci Elli Kuru Orhan Kemal baba dostunum. Bir daha evinin önünden geçmedim. F.ski bayii dc. Ne kötü insanlar var şu dünyada.. Haminnem, aman yavrum kendınıze dikkat edın diyor. Pöh.. Onun deınesine ne lüzum var? Çocuk mııyum ben? Ona, gerekli beşyüzotuz ku ruşu bir şartla vereceğimi söyledim: Şartım şu: Bunu, bana verdığin gazetelerle aftır ağır ödersin. Oldu mu? Az önce öfkeden değişen hırçın yüzü yumuşamış, durulmuş, çocuksu hâlını almıştı: Şımdı oldu, dedi. Dcmck siz... Ben ne babanızın arkadaşı, ne de bayiyim. Benimkı yardım. Bakıyorum okııtna hırsı var içinde. Okııyup adam olma hırsı. Hoşuna gıtti. Mesele bu... Gözlerini yüzüme çevirdi: Doktor olacağım ağabey! dedi. Bizim mahalledeki kör, topal, inmelı, sızılıları tedavı cdeccf*ım, hem de parasız! Parayı verdim. Aldı. Yıldırım gibi uzaklaştı. Sokağın başında sesi geldi: Gazete, havadiiis! Giinler geçiyor, her sabah saat gibi geliyor, gazetelerimi verdikten sonra ekliyordu: Uç lıra kaldı borcum a^abey! Sonraları borcu ıki liraya iıı dı, bir liraya, daha sıuııa da elli kuıuşa. En son gün gelir, ikı gazetemi verirse borcunu bdemış oluyordu kı, gelmedı. Ş.ıştım. Ncden gelmcmiştı.'1 Elli kııruşumun ustune yatabılecegi aklımın kıyısından bile geçnıiyoı du. Sakın hcrhangi biı tıulık kazasında... Sankı gerçekten olmuş gıbı ıçım parçalanıyor, hızla gelen bir taksı ya da bir hususinm altında kalmışçasına kaıılı bir insan yavrusunun her yanı kırılmış cesedi kafamda canla nıyordu Giinler günleri, günler haitaları, hahalar da ayları kovaladı. Unutıııuştuın. Bir başka çocuk getırıyordıı gazetemı Bu, ondan da cılı/, ondan da ııfıirsen ııçacak gibiydı. Onun da biı başka hikâyesi vardı çocuk omuzlarında taşıdı Karların savrııldugıı bir kış sabahıydı. Yazı makinemin başına geçmiştim. Şimdiye kadaı hıç ışitnıediğim cılu bir çocuk sesı Gazete, havadiiis! O mııydıir' Fakat hayır, olamazdı. Pek cıludı. Penceıeınin önunde durınuş, isiaıla vızıldayıp duruyordu: Gazete, havadiiis! Aşagı indim. Her günkü satıcıdan almışüın oysa gazetemi. Kapıyı açtun: Kısa pantolonlu, nıinnacık bir çocuk Savrulan karlarla ıslanmış gazeteleriyle titreyip duruyordu. Agabeyim kusura bakmasın dedi amca! Ne bu? F^lli kuruş borcu kalmış size de.. Kcndisi nerede? Ağlamadı, hıçkırmadı. Taş gibi: Oldü, dedi. Dün Edirnekapı'ya gömdük... Elli kuruşu uzattı. Sonra çekip giderken: Gazete, havadis! • K İ T A P SAYI 78 Nurlye öğütçü, Orhan Kemal (Adana. 1943). devrinde, komiser mi? Karakalem bir resmi var haminnemde, kırpık bıyıklanyla iri yan bir adam. Babam zayıftı. Güya torunlar çokluk dcdelerine çekerlermiş. Nerdee? Benim de, Şa dan'ın da bileklerımiz ipince. Insan bol bol yemezse degil mi ağabey? Karne zamanı birkaç gün gelmedi. Mcraklanmıştım. Sınavlar sırasında olduğu için, belki de sınava hazırlanıyor demiştim. tyi düşünmüşüm. Geldi pı rıl pırıl sesiyle, öksürüyordu: Kusura bakmayın ağabeyci ğim. Derslcri hazırlıyordum. Gece yarılarına kadar çalışıp, sabahleyin de erkenden uyanmak feııa yordu. Iki gün aksat tım. Dılber Hanım öksürük için bir ilâç yazdırdı ama, nerdee? Niçiıı? Beşyüzotuz kuruş be agabeycigim! Akluııa bir şey geldi: Ben sana bu parayı versem? Içlere çökük gözleri, fırlak elmacık kemikleri, solgun derisinin donukluğuyla yiizüme oylc bir baktı ki: Öksürük ilâcuıı al diye.. Anladım ama, siz benim neyimsiniz? Karşılığında benden ne isteyeceksiniz? Kötüye yormuş olmasından korkmuştum O: Babamın arkadaşı da bana para vermışti: Bayiye yatırdıydım. Sonra kazanıp götürdüm almadı. Sende kalsın dedi, yanağımı makasladı da paralarını suratına hrlatıp... Ben o maksatla vermek istcmiyorıım ki.. Belli olmaz. Babamın arka daşı da sonradan o maksatla değil yavrum, dedi. Ben senin C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle