03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkçe üretken bir dil. Türkçeye o doğal akışı kazandırmak yalnız edebiyatçıların değil, dilcilerin de, sıradan yazarların da görevidir. Türkçenin gücüne inanmayanlar yazdıklarına biçem özelliği kazandıramaz. ir dilin yazımı bclli kurallara görc biçim alır. Ycni Türk harflcrini suptayan yasa 1 Kasım 1928de kabul cdilmişti. Bu yasaya göre harllcıin okunuşu da gösterilmişti. "K" harfinin okıınuşıındaki karışıklığa dcğinen Ali Püsküllüoğlu, bu lıarfi "Ka" diye okuyanların yasaya aykırı davrandığını anımsatıyor (Dil, Düşünce, Öğretmenlcr "K"yi, "Ka" diye mi öğretiyor? Milliyet, 7 Şııbat2OO5). Ali Püskülliioğlu her pazartesi Milliyet'teki köşesinde dil yanlışlarına değiniyor. Ozellikle Milliyct gazctcsindeki dil yanlışlanın göstermesi, özeleştiri olarak değerlendirilmelidir. Yaptınnıı olmayan yasanın uygulama olanağı yoktıır. Nicc yaptınnıı olan yasaiar bilc ııygıılanmazken Latin harflerinc geçtiğimizi gösteren yasaya kim aldırış eder! Bu, yalnız bir dcvrim yasasına saygılı olmak değildir. tnsanm kcndine saygılı ol masıdır. Bir haıfin yanlış nkunmasına değinmck, dolayısıyla yazım sorunlarına duyarlı olmamızı gercktirecektir. l)il sorıınlarına bıınca önem verilmesine karşın, dildeki bozulıııa, ivme kazanarak genişliyor. ()nce tek bir "Yazım Kılavuzu" olınası gerekirken ortak bir anlayışa varılamamıştır. Kirni yazarlar yazım kılavuzları na aldırmadan, başına bııyruk, kendine Mustafa şerif Onaran Dergilerden B 'Bu dil ağzımda annemin sütüdür' özgü yazımıla direnmektcdir. Bülün uınudunıuz öğrencilenn doğruyu öğrenmcsindc. Ama öğretmenler hangi doğruyu öğretecek? Türkçe öğretmcnlcrinin dil bilinciyle yetişmesi gerekir. Kimi dergilerde, gazetelerde dil bilincini canh tutmaya çalışan yazarlar var. Düşüncclerimizin uymadığı cnı rumlar olabilir. Amacımız kişilcrlc uğraş nıak değil, doğruyu öğrenmeye çalışmak. Fl TARİHİNDE Yanlış kullanımlar üzcrinc ilgüııizi çcken yazarlardan biri, değerli arkadaşımız Orhan Velidedeoğlu, "Fi" sözcuğünün açıklamasını yaparkcn "fi tarihinde" demcnin yanlışı üzerinde dııruyor (BÜTÜN DÜNYA, Tüık Dili, Bir'l'V Programı tz lcdim, Şııbat 2005): "Ferit Devellioğlu'nun OsmanlıcaTürkçe Lugati'nde 'H'nin zarl ve cdat olduğu, 'içinde, de' anlanıına geldiğı belirti lir vc 'evvelce tarihlerin başına konurdu: H 20 teşrinievvel (20 teşrinievveldc) 20 ekimde' denir." Orhan Velidcdeo^lu, Şemsettin Sami'nin Kâmusi Türkî'sinde de aynı anlaında kullanıldıgını gösteriyor. Demck kı '()smanlı tarihinde' der gibi 'ti tarihinde' demek dugru olınayacakttr. Emin Özdemir'in "Deyimler Sözlüğii"nde de yer alınadığına göre, deyim özelliği de göstermemektedir. Cicne Orhan Velidedeoğlu'nun belirttiğine göre, '1000 Temcl liser' dizisinılen Milli Kütiiphane Genel Müdürlügü'nce hazırlanan 'Türk Atasözleri vc Deyimleri' sözlüğüne de 'fi tarihinde' deyimi almnıamıştır. Emin Özdemir ile Milli Kiitüphane'nin hazırladığı deyimler sözlüklerinde 'fi tarihinde' deyiminin yer almaması, böyle bir dcyimın olmadığı anlamına gclmez. Omer Asım Âksoy'da 'li taıilıinde' var. "Belli olmayan epey eskı bir zamanda" diye aeıklanmış (Atasözlcri ve Deyimler Sözliiğü, 2, Deyimler Sözlüğü, Türk Dil kıırumu Yavınları, 1976 Ankara). 'lı tarihinde' Ali Püskülliioğlu \l;i da var. "(,]ok eskiden, oldukea eski bir tarihte, belli olmayan çok eski bir zamanda" diye .ıcıklanmış (Türkçe Deyimler Sözlüğü, Arkadaş Yayuıevi, 200^ Ankara). Deyimler, ozgün anlatım özelliği olan, kalıplaşınış söz değeıieridir. Anlatıma zenginlik kazamlırır, dcğiştirilemez. Devimlerin kalıp olarak benimsendiğini bilmezden gelen dil tutııcuları, yeni bir sözciiğün deyimde uygun durmadığuıı belirterek karşı (,ıkınak isterler. Devimler, Orhan Velidedeoğlu'nun da belimiği gibi, kimi zaınan dilin mantığına ters düşebılir. Ama onlar birer kalıptır. Yeıi gelmişken Metin Eloğlu'nun şiirinde 'fı tanhi'nin nasıl dıırduğıınu anımsayalım: "Kadının elleri çok uzakta Kocasııun, odasmııı yanında llşiir de zamanla ısınır Kadının elleri fi tarihinde" Küçük bir anımsatma daha. Atatürk 2 Kylıil l9M)'da Sadri Maksudi Arsal'ın "Türk Dili İçin" adlı kitabına, kendi el yazısı, kendı imzasıyla şıı ünlü scizleri yazmıştı: "Ulkesini, yüksek istiklâlini korumasını bilen Türk milleti, dilıni de yabancı diller boyunduruğundan kurtaımalıdır." Bu sözlerın altııulaki gerçck (iazi M. Kemal imzasında "Cazi" sanındaki "a" hariinde dü zeltme imi yoktıır. BİJTTIN DÜNYA'da, onun imzasına benzetmeye çalışılırken "a" harline düzeltme imi de konarak "Gâzi" diye yazılıyor. Küçük bir ayrıntı, ama önemli bir ayrıntı. Derginin Cienel Yayın Yönetmenı Mete Akyol gibi deneyimli bir gazeteeinin gözünden kaemış olabilir. Ama derginin sürekli dil yazılarını yazan Orhan Velidedeoğlu'nun gözünden kaçmamalıydı. Unıarım, bıından sonra düzeltilir. VİZYON TÜRK DÎLİ dergisiııde Hamza Zülfikar "Doğru Yazalım Doğru Konuşalım", ÇAĞDAŞ TÜRK D t Ü dergisinde Ali Dündar "Türkçesi Varken" başlığı altında, yabancı sözcüklere Türkçe karşılık bulma çabası içindeler. I ler iki dilci de sincma terimi olarak "vizyon" karşdığuıda "gösterim"i kullanıyorlar. Ali Dündar "Uzağı görme, sezme, sezinleme, doğruyu görebilme, deneyün ve birikimleriyle ıloğru yaklaşım, doğru kcstirim vb. karşılığı olarak: "Uzgörü" sözcüğünü kullanıyor (ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ, Şubat 2005). Oysa Hamza Zülfikar; "Bu sözün isim biçimlerinin ise 'uzak görüşlülük', 'geniş görüşlülük' olabileceği üzerin dc durulmuştur" derkcn, tanımını yapmakla yetiniyor (TÜRK DİLİ, Şubat 2005). ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ dergisinde Ziya Çoicer önemli bir anlayış yanlışını belirtiyor. Atatürk Kültür Mcrkezi Başkanlığı Hüseyin Ağca'nın "Sözlü ve Yazılı Anlatımda Türkçenin Kullanımı" adında önemli bir kitap hazırlamıştır. Ziya C.oker bu kitabı beğendiğini, büyük ölçüde yarar landığmı belirrirken iki dııruma ilgimizi çckiyor: 1 I lüseyin Ağca'nın karma bir dil kul lanmasını yadırgıyor. 2 Kitapta "makale" örneği olarak gös terilcn Necmettin Hacıeminoğlu'nun "Hal ÇareleriSadeleşme Meselesi" başlıklı ya zısındaki çelişkijeri gösteriyor. Necmettin Haaeminoğlu lc)72'deya yımlanan bu yazısında, şöyle bir kesin yargıya varmış: "Bııgün Türkçenin artık bir sadeleşme davası yoktur. Bu mcsclc tam yarım asır önce kapanmıştır." tşte Ziya Çoker'in asıl eleştirisi bu çarpık anlayış üzerinedir. Dildeki değişimin, yenileşmcnin sonsuz bir süreç olduğunu bihnek için dilci olmak da gerekme/.. Yaşa ma koşullarındaki ayrıntıların dilc yansınıası doğaldır. Ziya Çoker, Necmettin Hacıeminoğlu'nun nicc yeni sözcüğü kullanırken ken di anlayışıyla da çeliştiğinı bclirtiyor. "Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurıımu" H2 Anayasası'nda yerinı alan bir kuruluştur. Aı.uurk Kültür Mcrke/i de bu 'Yüksek Kıırum'un organlarından biritlir. Atatürk'ün adıyla bütünleşen Yüksek Ku runı, Atatürk ilkelerine uzak düşmemeli, dil devrimine bağlı olmalıdır. Ziya Çoker'in yazısını ineelikli bir uyarı saymakla yetinelim. lbrahiııı Dizman'ın yönetiminde (TiACiDAŞ TÜRK DİLİ dergısının daha etkdi bir içerikle çıktığmı anımsatalım. TÜRKÇENİN GÜCÜ Aıapçadan, l'arsçadan ötlünç alılığmıız sözcükleri işlemiş, ycni anlam yükleriyle zenginleştirmiş, anılaıımızın bir paıçası ha linc gctirerek vaşama serüvenimizle bütünleştirnıişiz. Dil değişiıııine karşi çikanlar o sözcüklerin çağrışım gücüne kapılmışlardıı. Bir de şövle düşünnıeliyız: Türkçe gibi sağlam bir dili kuran ulus kendi sözcüklc rini geliştircmez mir1 () sözcüklere yeni bir güç kazandıramaz ıın? Yahya Kemal Beyatlı, "Bu dil ağzımda annemin sütüdür" diyordu. Türkçe üretken bir dil. Türkçeye o doğal akişi kazandırmak yalnız edebiyatçıla rın dcğil, dilcilerin de, sıradan vazarların da görevidir. 1 ürkçeniıı gücüne iııanma yanlar yazdıklarına biçcnı özelliği kazandıramaz. Lskimiş bir dilin kolaylığıyla hazır yargı lara varırsınız. Yeni bir dil, ycni imgeler kuracak ozanlannı bekliyor. Yeni sözciikle re değişik anlam yıiklcri, anı vukleri kazandırmak olmalı görevimiz. ()nümiızde Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi bir anıtozan var: Kılcal damarlanna kadar Türkçcyi tanıyan bir ozan. Eski sözcüklere alışmanın tembelliği içindc kendiııi yinele yen, şiirin gerisine düşen ozanlar da var. Eski sözcüklerin şiiri güzelleştiıeceğini umuyorlar. Oysa onlar sözcüklere vcnik düşmüşlerdir. Gerçck ozan sözcüklere egemen olmasını bilir. Doğan Aksan yeni kitabında Türkçenin gizilgücünü gösteriyor (Türkçenin Zenginlikleri Incelikleri, Bilgi Yayınevi, Ocak 2005). Yeter kı o gücü tanıyalım. Kendi yeteneksizliğiınizden Türkçcyi soıumlu tutma yalım, siyasetçilerın tuzağına düşmeyelim, dilimizi geliştirerek büyük ulus olacağımıza inanalım.l ftı nyfıytı btttı IIMIT YAYINPIII " I RCAN Ç İ T I İ 0 6 L U YEDEKTEKİ TAŞERON: ASALA Ermeni terör örgütü ASALAnın öyküsü, PKK bağlantısı, militan kadrolan... GÜRBÜZ EVREN ERMENİ SORUNUNDA^t ına vc şivlerine ddtauılarak yapılan incetemesh.. Konur Sokak 27/1 06640 Kızılay ANKARA Tel: (0312) 419 38 26 27 Faks: 417 56 68 SAYFA 24 mntnn ^ a l ONMUN iMMöy nm 20. s*. NK s lteMM(01U)2»ai 112112141 KİTAP S AYI 7 8 8 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle