27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lerimde farklı kültürlerin izleri, yansımaları var. O "bilmediğimiz" sözcükler, adlar bu yansımaJarın hareket noktaları. Hiç kuşkusuz, burada bilinçli bir tavır söz konusu. Ayrıca öykiilerde gizemli, örtülü bir yanın olmasının, öykiiyü bazcn, belki anlaşılmaz, ama çekici kıldığını düşünüyorum. Ama gene de temcl diirtünün, biraz önce de söylediğim gibi "oyun içinde oyun" olduğunu söylemeliyim. Orneğin "Uçinmaçini" öyküsünü okuyııp oyun içindeki oyunu keşfedenler, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklardır. "Gerçek" adtnı verdiğınız bölümdeki iki öykü sahıden çok gerçek. Buradaki ılk öyküde öliim orucu nedeniyle 'uıernıckekorsakoff hastası olan birınin, ikincısınde öldürülen sol görüşlü bir öğrencinın yasamından birer kesıt var. Ne var ki öyküler sankı "gerçek ötesi" bir üslupla anlattlmts gibi. Oysa "Gerçek Otesi" adı altındakı iki öyküde, daha gerçek ötesi yasamdan kesitler oltnasına karsın anlatım biçimıniz daha gerçekçı. Bu saplamama katdtyor musunuz? Kısmen katılıyorum. "Gerçek" adlı bölüme koyduğum iki öykü, gerçek yaşamlarla daha ilişkili öyküler. Ama sanırım buradaki gerçekler insana acı veren gerçekler ve yalın haliyle çok ağır, katlanılması da bir o kadar zor. Belki de bu algılama biçimi, beni böyle bir anlatıma itmiş olabilir. Bazen bir öyküyü neden öyle bir üslupla yazmış olduğumu ben de çözemiyorum, çünkü yazma süreci bazen yazarın kontrolü dışına çıkabiliyor. Diğer iki öykünün üslubu için de aynı şeyi söyleyebiürim. Belki de bu, yalnızca benim algılama ve duygıdanma biçimimle üişkılidir. Beni etkilemiş olan bir olayı öykülerken iç dünyamda neler olup bittiğini tam olarak ben de bilmiyorum. Gerçek hayatta bir olaya bakışım ile öyküde ele alışim arasında da zaten bir paralellik bulunmuyor. Yazarın iç dünyasının parçalanmış bir iç dünya olduğunu ve bu parçalanmanın, yazarın kendi hayatını gerçek dünyada, içinde yaşadığımız dünyada yaşaması ile öykülerdeki kişilerin yaşamlarının, gerçek gibi görünse de, sonuç olarak yazarın kurguladığı bir dünyada geçmesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Gerçekten de "aşksız mutluluk yok mu"? Eğer böyleyse, kitabın girişine neden Louıs Aragon 'un "Mutlu aşk yoktur" dızcsını koydunuz? Eğer Aragon'un kitabının adı öyle olmasaydı, muhtemelen bu kitabımın adı Mutlu Aşk Yoktur olurdu. Aşk, en derin insani hallerden biri. Mutluluk isc, hepimizin tam olarak ne olduğunu bilmediğimiz, ama olmasını istediğimiz bir duygu. Gene mutluluk için, bir tür "ölü deniz" diyebiliriz. Çalkantının olmadığı, iç huzurun ve tatminin olduğu bir yaşam anı var mıdır bilemiyorum. Varsa eğer, bize bu tam da "mutluluk" gibi geliyor. Oysa aşk, okyanus gibidir. Olü denizde var olan hiçbir şey, okyanusta yoktur. Eğer mutluluğu, bir duyguyu zirvesinde yaşamak gibi algılarsak, o zaman mutluluk aşida birlikte var olabilir. Ne var ki, pek çok duygu biçiminin zirvesini aşkla tanıyan insan, öte yandan en mutsuz insandır. Düştüğünüzde canınızın ne kadar yandığı, biraz hangi yükseklikten düştüğünüze bağlı değıl midir? Bir de düştüğünüz zeminin nası] olduğuna kuşkusuz... Aşk bizi zirveye taşıdığında, aşksız bir mutluluğun olınadığını kavnyoruz; zirveden yere düştüğümüzde de "Mutlu aşk yoktur" diyoruz. Kıtabıntz ımun ıçtn mi "Mutlu a{k yoktur A\ksız bir mutluluk olmadığı gibi ." sözlerıyle bıtıyor? Bu kitaptaki metinlerde aslmda her iki hali de bulmak müınkün. Başka bir deyişle, bir insanın hem aşkla çok mutlu olduğunu, hem de mutsuz anlar yaşadığını görmemiz mümkün. Bu kitap bir aşk kılavuzu değil, aşk içinde yapılmış yolculukların kitabı bir bakıma, iki nokta arasında yapılmış yolculuklann kitabı. Pek çok insan, aşk yüzünden acılar çekiyor. Ote yandan aşkın yokluğunun insana acı verdiği de bir gerçek. Bertrand Russell'in, benim de alıntıladığım sözlerini burada yinelemek istiyorum: "Güzel şeylerin tadını sevdiği kadınııı yanında tatmamış bir adam, bu şeylerdeki büyüleyici kudreti tam olarak anlayamaz. Sonra, aşk benüğin sert kabuğunu kırma gücüne de sahiptir." Ben, güzel şeylerin tadını sevdiğim kadının yanında tatmış biri olarak, aşksız bir mutluluğun olmadığını yinelemek istiyorum. Bu ion soruda, çevırmij olduğunuz öykü kttabıntn yanı sara, biraz da çevirmenlıginizden söz edelım istiyorum. Siz Gürcüce'den çeviri yaptyorsunuz, öte yandan Gürcüce'den çevırınin ülkemızde yaygtn oldu&u söylenemez. Gürcüce bilmem, Gürcü kökenli olmamdan geliyor. Gürcüce eğitim almamış olmama karşın, ailemden öğrendiğim bu dili kendi kendime geliştirdim. Bu bana çeviri yapma olanağı sağladı. Öte yandan Gürcüce yazmayı da denedim; Cîürcüce yazdığım ve yayımlanmış az sayıda şiirim de var. Ama benim edebiyat dilim Türkçe ve kendimi bu dilde ifade edebiliyorum. Gürcüce'den pek çok çeviri yaptım, şiir, öykü ve masallar çevirdim. Yazdığım araştırma kitaplarının yanı sıra bu çevirilerimin yer aldığı kitaplar geçmiş yıllarda yayımlandı. Guram Gegeşidze ise, çevirdiğim Gürcü yazarlardan biri. Yalın ve gündelik yaşamın ayrıntılarını yansıtan öykülerini sevdiğimi için çevirdim. Bunlann bir kısmı daha önce dergilerde çıkmıştı. Şimdi de Düş adı altında kitaplaştı. Şımdı neler yazıyorsunuz? Yakın gelecekte başka kitaplar olacak mı? Son dönemlerde daha çok öykü yazıyorum. Şiir biraz geri planda kaldı diyebilirim. Aynca çeviri yapıyorum, başka Gürcü yazarları çeviriyorum. Öte yandan edebiyat dışı konularda da yazıyorum. Yakın gelecekte gene yazınsal bir kitap mı çıkar, yoksa bir araştırma kitabı mı, bunu ben de bilemiyorum. Gene üç kitabın birlikte çıkmasını dileyelim!» Beni Bırak Uzaklara/ Fahrettın Çtloğlu/ Sınatle Yayınları/ 101 s. Nisan Şiirleri/ Fahrettin Çiloğlu/ Sinatle Yayınları/ 102 s. Aşksız Mutluluk Yoktur/ Fahrettın Çıloğlu/ Sinatle Yayınları/ S1 \ Orvvell söz konusu olduğunda bicem, insandır IIKâll KIASİK D0«T» t»(IIY*TI OEWELL PAZIN KlZI ^GEORGE 1930'ların mali kriz içindeki İngiltere'si... Papaz babasının kendisine dayattıgı ıtaatkar ev kızı' kimliğini zorla da olsa kabullenen ve kafası hem mesleği hem de yoksullarla kurduğu ilişkilerle karmakarışık bir genç kız, Dorothy... Ve hayatını alt üst eden, adını dahi unutturan toplumsal çalkantılar... Orvvell'ın sert ve 'insan' kalemi; işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın dünyasını yani dünyamızı tüm çıplaklığı ve vahşetiyle gözler önüne seriyor. ORVVELL'IN TÜRKÇEDE YAYIMLANMAMIŞ DİĞER BİR ROMANI YAKINDA KİTAPÇILARDA... "Kendl $llrlerlmln cok azı daha önce yayımlandı. Oysa uzun yıilardır şiir yazıyorum, belki daha cok kendim Içln. Ama zaten her şeyl önce kendlmlz Içln yazdığımızı söylerlz, sonra ba$kalannın karsısına cıkarız. Cünkü yazdıklarımız kendi dunyamıza sığmaz oiur ve bu dunyanın dışına ta$ar" dlyor F. çıloğlu. Ihaki www. 7 59 SAYFA 7 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle