03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O K U R L A R A Türkan Saylan, 1935 yılında htanbul'da doğdu. Kandilli Kız Lisesi'ni, htanbul Tıp Fakültesi'ni bitirdi. 1970'lerin baştnda üniversiteye geçti. 1972'de doçent, I977'de profesör oldu. 197 6'da Cüzamla Savaş Derneği'ni kurdu. tstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürii, ardından da altı yıl Deri Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığını yaptı. Florence Nightingale Vakfı, Cüzamla Savaş Vakfı, Üniversiteli Kadınlar Derneği, Türk Dermatoloji, Derı ve Zührevi Hastalıklar Derneği, Patoloji Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği gibi sosyal ve mesleki örgütlenmelerde kuruculuk, yöneticilik, başkanlık görevlerı aldı. Uluslararası platformda ise îngiltere Dermatoloji Derneği Şeref Üyesi, Uluslararası Lepra Derneği, Uluslararası Lepra Birliği üyesi. Saylan, 1986 yılında da Cüzamla savaş ve bilimsel katkılarından ötürü Birinci Uluslararası Gandhi Ödülü'nü kazandı. Bilim dünyamızın bu ünlü adı, Mehmet Zaman Saçlıoğlu'yla yaptığı nehir söyleşinin "Güneş Umuttan Şimdi Doğar" kitabıyla bir kez daha gündeme geldi. Saçlıoğlu nun Saylan ı tümüyle tamyabilmemiz için hazırladığı sorular olağanüstü. Mehmet Zaman Saçlıoğlu'yla "Türkan Saylan Kitabı Güneş Umuttan Şimdi Doğar'ı konuştuk. Kitapla ilgili bir de değerlenairme yazısı ekledik. Bol kitaplı günler... Hakan Erdem'in "Kitabı Duvduvani" romanı bana yeniden tarihi roman konusunu düşündürdü. Tarih+roman, ne kadar roman, ne kadar tarih? Hakan Erdem bu tartışmalarla alay eden bir roman yazmış, çünkü yazar bir tarihçi ve bilim adamı, "Kitabı Duvduvani" ise hiçbir tarihsel bilgiye dayanmayan bir tarihi roman. Asuman KafaoğluBüke Yazın Sanatı Kitabı Duvduvani hur Üçlemesi") gibi başka türler de var, şimdi belki bu türlere Erdem'in "hiçtarihsel" tekniğinideeklemek gerekir. Hakan Erdem "Kitabı Duvduvani "dc çok zamanlı bir anlatım tekniği kullanmış. Michael Cunnigham'ın "Saatler" romanındakigibi, farklı zaman dilimlerinde yaşanan olayları aralannda bazen 400 yıl, bazen birkaç yıl olan zaman aralıklarını birbirlcrine bağlayarak anlatmış. Roman anlatıcısını da yine çok kışiliklere bölmüş, Utku Suat Ferid Ceylani, Osman Ferdi Mürdüm ve Osman Hulusi Gördüm karakterlerini hep bir anlatıcı karakter içinde birleştirmiş. Araya kitabın editörü Ihsan Kırımçak'm da notlarını eklemiş. Roman boyunca da bu hayali yazarları birbirleriyle ve editörle karşılaştırıyor ve böylece araya bir de romanın yazılış süreciyle ilgili öyküler eklemeyi beceriyor. Erdem, tarihi roman havası verdiği kitabında okuru şaşırtmak için bazı teknikler kullanmış, örneğin, Voltaire, Diderot, Rousseau yerine Zoltaire, Fiderot, Cousseau adlannı uydurmuş, aynı şekilde Baudelaire, Derrida isim ve biraz da karakter değiştirerek yer almışlar roman içinde. Romandaki tüm isimler ve yerler, ya tamamen uyduruk ya da adların birkaç harfi değiştirilerek verilmiş; romandaki tek gerçek ismin Nasrettin Hoca olması ise yazann şakalardan biri! Tarihi roman okurken doğal olarak bildiğimiz, tanıdığımız, başka bir kitapta daha önce rastladığımız olay ve bilgiler bize yardımcı olur. Örneğin Osmanh saraylanndaki haremler hakkında aklımıza gelen imgeler ve hikâyeler vardır. Klişeleşmiş, basmakalıp bu imgeler doğru olmayabilir ama zihnimize bir zamanlar yerleştiği için artık temizlenmesi kolay değildir. Hakan Erdem bu klişeierden okuru temizlemek için ters imgeler kullanmış birçok verindc romanın. Örneğin padişahın kız kardeşi bir paşayla evlendirilmış bir sııltan, sevgüisini hiç gizlemeden evinde birlikte olabiliyor, zaten bu sevgili onun ve padişahın okul arkadaşı. Bu hikâyelerin olabilirlikleri değil burada okura sunulan, çünkü hiçbir şekilde gerçeklikle bir bağlantı kurulmaya çalışılmıyor. Bir Osmanlı Sultanından söz edıliyor ama verilen hiçbir bügi tarihle bağdaşmıyor, hem bir de romanın sonlarında yazara editör bu sultanı bir cariye olarak yazmasını öneriyor, bunun üzerine kitabın sonunda yer alan Keşfül Eşhas Par Kınmçak başlıkh özel isimler dizininde de sultan "aslen Bizanslı bir cariye" olarak tanımlanıyor. V. HAKAN ERDEM Kitabı Duvduvani arihi romanın ne olduğu üzerine çok sayıda makale ve kitap yazıldı aına hâlâ, her yeni kitapla birlikte tartışma gündeme gelir. Tarihin belli bir dönemini ele alarak, bunun üzerine bazen gerçekten yaşamış karakterler bazen de tamamen hayali karakterler oturtarak yazılmış romanlara tarihi roman denir. Tarihi roman yazarın deneyimleri yerine, araştırmaları üzerine kuruludur. Konunun temeline tarihin bilinen belli bir olayı ya da bir zaman dilimi konur ve roman bu gerçeklik noktasından hareket ederek oluşmaya başlar. Aslında tüm romanların bir gerçeklik üzerine oturtulduğunu ve bunun tarihsel romanlan ayıracak bir özellik olmadığını söyleyenler çıkacaktır hem de haklı olarak fakat burada geçmiş dönemlerin yazılı belgeleri üzerine yapılan araştırma temel alınır. Tarihi romanlar üzerine yapılan eleştiriler en çok bu romanlann gerçeklik düzeyleri üzerinde durur. Tarihi gerçekler ile yazarın kurgusunun uyuşmaması bazen okurun komik hatalar görmesine neden olur. Bazen de tarih uzmanlan yardıma çağnlırlar, fikirleri sorulur; sonunda uzmanların buldııklan hatalar üzerinde roman yeniden değerlendiriür ve gerçeklikten uzak olduğu için küçümsenir. Bilmem kim padişah, bilmem ne savaşını, bilmem ne yılında mı yapmıştı, yoksa o başka bir padişah mıydı gibisinden bir sorunun romanın niteliği ile ilgisi olmadığını çoğu okur kuşkusuz kabul edecektir ama böylesi bir hatadan etkilenmeyecek okur var mıdır? Hakan Erdem'in "Kitabı DuvTURHANGÜNAY duvani" adlı romanı bana yeniden email: cuınkitiip@cumhuriyetconı.tr tarihi roman konusunu düşündürdü. Tarih+roman, ne kadar roman, ne kadar tarih? Hakan Erdem bu tartışmalarla alay eden bir roman yazmış, çünkü yazar biyografisinden ardadığım kadanyla bir tarihImtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı çi ve bilim adamı, "Kitabı Duvduadına llhan selçuk o Cenel Yayın vani" ise hiçbir tarihsel bilgiye daYönetmenh Ibrahim Yıldız Yayın yanmayan bir tarihi roman. Yönetmeni: Turhan Gunayosorumlu Müdür: Mehmet Sucu o Tarihi roman deyince aslında çok Cörsel Yönetmen: oilek Akıskalı 0 it alt türlerinden bahsediyoruz. Baski: Merkez Cazete Dergi Basım başta tarihsel kurmaca denilen Yayıncılık San ve Tic. A S Barbaros (örn.: Ahmet Altan "Kılıç Yarası Bul. NO:125 BEŞİKTAŞ Idare Merkezi: Türkocağı Cad No 3941 Ca Gibi") hayali karakterlerın tarihin ğaloğlu, 34334 Istanbul, Tel 0(212) bir döneminde yer aldığı romanlar 512 05 05 Cumhuriyet Reklam: var. Bunun dışında, olası tarihsel Cenel Mudur özlem Ayden /Cenel (Robert Harris "Fatherland", yaMüdür Yard.: Semra Yazıcı / Reklancı tarihsel (Umberto Eco "Onlam Mudurü: Hüseyin Dalkıran / Tel: 0 212 512 47 78 512 08 30 Fax: ceki Günün Adası") ve tarihsel fan0 212 513 84 63 tezi (Bernard Cornwell "King Art T 'UYDURUKÇU' Başka bir deyişle, roman sadece pseudotarihsel (yalantarihsel) bir açıyla yalan söylemiyor, kendi sahteliği (ya da sanallığı) üzerine de sahtekârlık yapıyor. "Kitabı Duvduvani "yi çok noş yapan başbca özelliği bu sahtekârlığı. Yazar (romanın sanal yazarı tabii) burada kendisinden de "uydurukçu" diye söz ediyor. Anlattığı hiçbir öykünün inandıncı bir yanı yok. Roman kahramanlan bazen okur kadar şasınyorlar bu sahte dünyalann varhğına, ama onlar da bir roman gerçekliği içinde olduklatını kabul edip aynen okur gibi bir sonraki "kâinatı mübeddele"ye geçiyorlar. f Osmanlıca kelime hazinem yeterince zengin olmadığı için "Kitabı Duvduvani "yi okurken bazen zorlandım, çok sık sözlüğe bakmam gerekti, birçok sözcüğü de OsmanhcaTürkçe sözlüğümde bulamadım, kitabın sonunda yer alan Osmanlıca mini sözlük ise yeterli değildi. Kitap ilerledikçe sözlüğe bakmayı tamamen bıraktım, konu anlaşılıyordu yine de ama bir romanın dilinden alacağım keyfi alamadan okumayı sürdürdüm. Osmanlıca sözcükler konusunu bir kenara bırakıp kitabın daha genel anlatımına bakarsak, tam anlanuyla bir karmaşadan söz edebiliriz. Olay dokusu gereksiz yere uzuyor ve okuru biraz bıktınrcasına dallanıp budakJanıyor. Örneğin romanın başlarında Utku Suat Ferid Ceylani karakteri aile geçmişini BrükseUi Anette'e son derece ağdalı ve gereksiz detaylarla doldurarak anlatıyor, ashnda arada çok hoş espriler yapıyor yazar ama okur bu laı salatası içinde bunlann zevkini tam alamıyor. Bu romanda kahkahalarla güldüğüm yerler de (s. 51, s. 205) oldu. Hakan Erdem'in kendisiyle, romancılıkla, Türkiye'deki yayıncılık politikalanyla ve eleştirmenlerle ilgili alaycı yaklaşımı özellikle hoşuma gitti. Bir de tabii kitap eleştirmenine söyleyecek bir şey bırakmayan şekilde romanını yazdığını da söylemek gerek. Kitabın yapısal özelliklerini kitap içinde yazar kendi deşifre ederek okuyucuya anlatmış. Karakterlerin sürekliliğıni görmeyi de okura bırakmamış; gızli kalan, bulunmayı bekleyen ne varsa romanda, Erdem onlan kitabın dokusu içine sindirerek dahil etmiş. Hayali yazann yaptığı yanhşlan da, hayali editöre parantez içinde düzelttirmiş. Kitabın en sonunda da hayali eleştirmenkrin roman hakkında yazdıkları hayali makalelerden ahntılar yapmış. Sonuçta ortaya bir romandan çok, bir roman üzerine yazılan bir roman çıkmış." [email protected] Kitabı Duvduvani/ Y Hakan Erdem/Kanat Yaytnları/2004/ 391 say/a SAYFA 3 Hakan Erdem "KltaDı Duvduvani'de cok zamanlı bir anlatım teknlğl kullanmı;. CUMHURİYET KİTAP SAYI 759
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle