Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Hani Devrim Olacaktı?' Nazmi Gökçeli, bir dönemin kavgalarını, acılarını, düşlerini, aşklarını ve o romantik insanların lirik dünyalarını betimliyor "Duvarlarda Kaldı" adlı romanında... a Sallh AYDEMİR tavnyla o dönemin acılarını ve ezilmişliğini romanında dile getiriyor. "Saat on dokuz. Burası Türkıye Radyoları. Sayın dinleyiciler, şimdi haberleri veriyoruz. (...) Şişli'de meydana gelen bir saldında Mustafa Gökçeli adlı bir vatandaş ensesinden vurularak öldürüldü... (...) Olay mahallinde bulunan bir trafîk polisinin müdahalesine rağmen saldırganlar kaçtı." "KENDİ HALİNDE BİR MAHALLE" Roman, "kendi halinde bir mahalle" bölümüyle o yıllan anlatmakta başlıyor: Özellikle Türkiye'de 1960 sonrası yaşanan iç göçlerle kenderde kurulan köylerin ve buralarda yaşayanların genel özellikleri vurgulanıyor. Dönemin en önemli sorunu olan işsizlik ve bunun doğal sonucu olarak yaşanan sosyal çatışmalann panoraması sunuluyor. EyüpOkmeydanıÖrnektepe'de, Karadeniz, Trakya ve Doğu'dan gelen insanlann yerleştiği mahallelerin nasıl zamanla semtlere dönüştüğü; buralarda yaşayan insanların fabrikalarda işçilik yaparak hayatlannı sürdürmeleri ve zor koşulkr altmda doğal olarak dayanışmaya girmeleri ve örgüdenmeleri anlatılıyor. Kendi sorunlannı kendileri çözmek zorunda olan bu insanlar, ülkede yaşanan yoksulluk, yoksunluk ve adaletsizlik karşısında, zihinlerde açılan yeni ufuklan ve bunun sonucu olarak da taraf olmalanyla günlük hayatlarından kesider sunuluyor. "Abi, bana bir kitap verin incecik, ama içinde her şey olsun. Çelişkiler toplumda olduğu gibi aile içinde de derin haliyle yansımaktadır. Babalar ve oğullar arasında yaşanan çelişkiler de o dönem yaşan olayarı daha da kabartmıştır. Bir yandan köy bir yandan kent çelişkisiyle yaşanan sorunlan gün geçtikçe daha yoğun bir hal almıştır. Bunca çelişki ve sorunlar karşısında yeni arayışlara giren gençler dönemin koşullannın getirdiği sorunlarla birlikte siyasal kamplaşmalan da içlerinde taşımışlardır. Mahalleler bıçakla keser gibi birbirilerinden yanlmış, gecekondu yaşamlarında huzursuzluklar hızla artmaya başlamıştır. Nazmi Gökçeli "Duvarlarda Kaldı" romanında bizi bir fotoğrafın içine çekerek başlıyor. Belleğimizde sararmaya başlayan o dönemin özellıkleri parça parça sunuluyor. Birden karşımıza çıkan bir parçada mahallelerin örgüdenmesi ve kendilerini korumak için bir dayanışma içine girişlerini görüyorsunuz. Romancunız, bu olayların hem tanığı hem de yazandır. O dönemin yaşamından verilen kesiderle dönemin ruhunu yakalayabiliyorsunuz. Belgesel bir nitelik taşıdığı için doğal olarak benzer olaylar zaman zaman tekrar yansıtılıyor... Detaylar bir ipucu şeklinde sunulmuyor, sadece gerçek hayadan simgeleyen ayrıntılarla aktarılıyor. Roman ilerledikçe gerçek hayatta yaşayan ve romana konu olan kişılerin yaşantıları, hayalleri ve acılarını duymaya başlıyorsunuz... TOPLUMSAL OLCULAR Yazlık sinemasından tutum, kadın erkek ilişkilerine, ihanetçisinden tutunyaşlı insanların hızlı yaşanan olaylara karşı meraklı bakışlarına, ahlâkî değerlerden sıyasi değerlere kadar birçok toplumsal olgular yansıtılıyor. 759 Uykusuz geceler arttıkça romanı okurken sizin de uykunuz kaçıyor, keyfiniz bozuluyor. Ya pusuya düşüyorsunuz ya da ensenizde hissediyorsunuz soğuk namluyu... Her akşam silah sesleri, her gün onlarca gencin ölüm haberlerini duyuyor ve okuyorsunuz. Yaşamak hiç de kolay olmuyor... Ama yine de şarkılarla, marşlarla hayata olan bağlılığınız daha da artıyor. O dönemin bir başka fotoğrafını şöyle anlatıyor Nazmi Gökçeli: "Seksen yılının ilk haftalan... Istanbul sabahları kuru bir ayaza teslim oluyordu. Kömür, mazotgaz nyadarının yüksekliğinden birçok aile kışı yakıtsız geçirmeye çalışıyordu. Yakıt almak için parası olanlar da yakıt bulamıyorlardu." Nazmi Gökçeli çektiği ve romanına koyduğu fotoğraflan da anlatıyor/anlattırıyor: Ne tuhaf, ne anlaşılmaz bir olay bu: "Ölen de öldüren de bu ülkenin iyiliği, güzelliği için yapıyor bu işi. Bu anlaşümaz durum, elbette bir gün anlaşılır hale gelecek. Belki o zaman da vicdanlar, yürekler başka bir anlamda üzülecek ve yanacak. O ana kadar yaşadığı olaylar, atlattığı tehlikeler bir bir gözünün önünden geçiyor. Çatışmalarda, korsan yürüyüşlerde, yaralanan, ölen, sakat kalan yüzlerce insan. Ocağı sönen, dağılan aileler, en güzel yıllarını inandıklan dava uğruna inanılması güç bir fedakârlıkla verirken, birbirinden kopanlırken tabutların başlarından aynlamayan sevgililer, anne, baba ve kardeşler..." Okullarda, fabrikalarda, mahallelerde yaşanan olaylar kaşısında dostluk ve kardeşlik barikatlan kuruluyor: çünkü hayat tek başına bir anlam taşımıyor. Dayanışmalarda birbirine her anlamda destek olan insanların kalplerinde, düşlerinde hep şu var: Daha iyi yaşamak; insanca ve onurla... Yapılan her eylem, örgütlenen her insan geleceği kurnıak için mücadele veriyor... Roman, Mustafa Gökçeli'nin haince öldürülüsünün ardından mezarda annesinin söylediği içli ve anlamlı cümlelerle bitiyor: Hiçbirinizi çocuklanmdan ayırmazdım. Hepiniz çocuklarımdınız. Nedir oğlum bu başımıza gelenler?.. Nedir?.. Hani devrim olacaktı?.. Nazmi Gökçeli, bir dönemin kavgalannı, acılarını, düşlerini, aşklarını ve o romantik insanların lirik dünyyalarım betimleniyor "Duvarlarda Kaldı" adlı romanında... • Duvarlarda Kaldı/ Nazmi Gökçeli/ Etikus Yaymları/ Temmuz 2004/ 351 s 1 950'li ve 1960'L ydlarda şehirlere göçün yol açtığı çarpık kentleşme ile ortaya çıkıyor gecekondu semtleri... başlangıçta köyden şehire gelenler, içine girdikleri koşullar ne denli ağır ve bozuk olsa bile, köye göre daha iyi ve güvenli bir hayata kavuştuklarından, yüz yüze kaldıklan nispi refah nedeniyle 1970'lere kadar gerici partilerin oy deposu görevini görmüşlerdir. Ancak gecekondu semtlerinde artık şehirde doğan ve büyüyen bir kuşağın yetişmesi, giderek bu nispi rerahı anlamsız kılmış; gecekondu halkı kendi yaşam koşullannı köy ile kıyaslamayı terk ederek şehirdeki diğer insanların yaşam koşullanyla kıyaslamaya başlamış; bu şekilde sömürü düzenine karşı gecekondu hallu da bir öfke ve tepki içine girmiştir. Gecekondu halkı artık sol partilere oy veren, düzene muhalif bir halk kimliğini kazanmaya yönelmiştir. Nazmi Gökçeli'nin "Duvarlarda Kaldı" romanının özünde bu gecekondu gerçeğinden yola çıkarak, kendi tanıklığı içinde Mustafa Gökçeli'nin ve onun gibi gencecik insanların hayatlannı, yannlarını ve düşlerini aktarmaya çalışmıştır. Nazmi Gökçeli bu romanında yaşanan olayların birçoğunun içinde olduğu için roman daha çok belgesel anı roman özelliği taşıyor... bu tür romanların özelüği geçmişte yaşanmış olayların belli bir sırayla anlatılması ve kurgularınm olmamasıdır. Anlatılan ve yaşanmış olayların zaten kendi içinde doğal kurgulan vardır. Doğal kurgunun tarihsel bir akışla okuyucuya aktanlması belgesel nitelık taşıyor. Belgesel romanlar, tarihin yeniden vazılması değil, unutulmuş/atlanmış anlarının resimlerinin çekilmesi, gerçeğin aktarılması ve tanıklıİdan içermeleriyle de edebiyatımızda önemli yer tutarlar. Gerek Mustafa'nın ve gerekse diğer arkadaşlannın ortak bir direnme ruhu ve geleneği yarattıkları ve giderek bunu örgüdeme deneylerinc giriştikleri yer gecekondu bölgeleri oldu. Bu romanda işlenen gecekondu olgusu sınıflar mücadelesindeki yönüyle de değerlendirilmelidir... Nazmi Gökçeli'nin "Duvarlarda Kaldı" romanı, neredeyse unuttuğumuz yakın tarihimizi yeniden belleklerimizde canlandırması açısından da önemlidir. Evet, bu roman geçmişe hem de kanlı, oyunlar ve hilelerle dolu bir geçmişe gönderme yaparak, hâlâ unutamadığımız o yılların acısını bize yeniden anlatıyor. Üstelik Nazmi Gökçeli'nin kendisinin de tanık olduğu o yıllan romana aktarışı ve kullandığı dikfcatli dil oldukça başarılı. Henüz tam olarak yazılmamış bir dönemden kesider sunmak, birçok insanın hayatını, düşlerini, umutlarını yazmak, ayrı bir önem taşıyor. Bu tür romanlarda, olaylara edebiyatçı gözüyle bakarak belli bir mesafeden gerçeği dile getirmek her şeyden önce bir ilke sorunudur. Nazmi Gökçeli de bu ilkeli K İ T A P ADAM SANAT EYLÜL 2004, 224. SAYISINDA TELEVİZYON VE EĞİTİM / Server Tanilli YAZAWN GERÇEĞİ / Gürsel Korat ŞEBEKELER / Kaan Arslanoğlu KIRK YIL / Uğur Kökden DANSIN VE HAYATIN TRAJİK ANLATIMI / Carlos Saura KİMLERSİNİZ AĞAÇLAR? / Sait Maden C.EÇMİŞSİZ GELECEK / Nazan İpşiroğlu FİKRET OTYAM'IN RESMİ ÜZERİNE / Vecihi Timııroğlu HER GÜN GELECEKMİŞ GİBİ... / Salih Ecer ŞİİR KİTAPLARI SÖZLÜĞÜ / Tahir Abacı İSTOLNİ BELCİRAD'A DÖNÜŞ / Gürhan Tümer "KİTAPSEVERLERİN KARABASANI / Mehmet Ergün NURGÜL / Bertan Onaran İSTANBUL'U SATMAK MI?.. / İlyaz Bingül "SEKİZ MİLYONER" ARASINDA / Yücel Feyzioğlu AKHİLLEUS'UN Mt:ZARI / İskender Fikret Akdora ELESTİRMENİN TARAFLIL1ĞI, TARAFSIZLIĞI / M. Sadık Aslankara DENİZİN AL'ONDA AĞLAYAN İLK İNSAN / Hakan Savlt Şiir Baîjiiran, Kennıl Ö/eı, Ahmet Özer, Müslim Çelik, Roni Margulic.s, Akif Kumıluş, SeJahüttin Yolgiden, Kadir Aydemir, Songül Kaya, Onıır Sakarya, Yıısuf Ziya Zeylxjkc)ğlu, Gürsel Bayscjngür, Cem Kurtuluş, Efe Murat, Mehmet Çakır, Ahmet Nüvit Bingöl. Yönttlm Yerl ve Yazışma Adrcsi: Kıi(,ukp.ııın.ıkk.ıpı sok Nn I"7 K(K)6() Htvoğlu Kt.ıııhul, U'l (0212) 29^ ll (K>, I\X (0212) 29"! »1 <H Dağıtımı U1RYAY A J. . ABONF.ÜK: Al»mıi tcl > (2I2) IU H.l 42 AIKHKI İjks (212) lll 11 10 Atx)iiLt cnuil aİKmcıÖaİjoncl ıut Alx>nct « c l ı www Alıonfl not C U M H U R İ Y E T SAYI SAYFA 21