07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ufak ayrıntısına kaılaı lıabculaı olaıı Saıt Faik, bıı gerçeği duygu sömiırüsıine donüştürmeden, yalın anıa müstehzi bir anlatımla yerleştirir öykülerinin içine: "Bir Üsküdarlı fakirin, bir piyango bileti edinmcsinin ne kadar mühım bir mescle olduğunu bUmeycn bir adam da pck Utanbulkı sayılnıaz. Hatta pek Türkiycli bilc sayılma/.." Mülkiycliler Dergisı'nc yazdığı mcktupta yer alan "Bcn pck öyle uzutı boylu okumuşlardan de ğilim, kalkıp cdebiyat hakkında konuşamam." cümlcsi de Sait Faik'in mütevazılığından kaynaklanmaktadır. Andrc Cîide'den çok etkilendiğinı bildiğimiz Sait Faik, yazarın Les Noııvcllcs Naurriturcs adlı kıtabından kııııi ^cvıriler yapaıak, YaşarNabiNayır'agöndemıiştir. Hürriyet gazctcsinde yayımlanan ve hcnüz kitaplaşmamış "Uğursuz Fal", "Benliğını Kaybedcn Kadın", " Sisli Gece"," Katili Herkes Bulamaz"," Serap", "Kül" adlı çcvirileri de onun cdebiyat uğraşısının derinliğini anlatmaktadır. Çeşitli dergilcrde yayımlanan "Osman Cemal'in 'Çingeneler'i", "Yaşasın Edebiyat', "Yazıcılığın Yirminci Senesinde", "Orhan tçin", "Kle^tirmeci Falan Filan", "Ölen tyi Hikâyeciye" başlıklı yazıları edebiyatın farklı alanları hakkındaki görüşlerini açıklıkla ortaya koyduğu yazılarıdır. Sait Faik'le son söyleşi (Arkadaşımız O. T. Özmez'in büyük hikâyeci j Sait Faik'le ölümünden 20 gün önce MAVt ı adına adına yapttğı konu$mayt tunuyorum.) j ait Faik, Sabahattin Kudret; üçümüz koj nakta buluştuk. "Aşk" üzerinde, Sait Faik'in o güzcl hatırı için uzun boylu duruyoruz. Zira kendisi enikonu âşık. Bu konuya sünger çekip, Abasıyanık'ın yüreğine su serptikten sonra: Sait, âbi diyorum, ilk yazın nerede yayımlandı?.. • İlk yazım.. İlk yazım.. İlk yazım.. Evet, Milliyet gazctesinde 930931 yıllan arasında.. İlk hikâycm ise aynı yıllarda "Ses" dergisinde çıkmıştı. Peki, ilk tanıştığınız sanatçı kimdir?.. • Yedi meşalecilerden Kenan Hulusi ile nasıl tanıştınız?.. Dumanlı Mavi gözlerinde "böyle soru da hiç duymadınr cümlesini okuyorum... Yüzünü buruşturuyor: Nasıl olacak birader, basbayağı... Bu sırada aklıma bir şey gelmiş olmalı ki: Orhan diyor... Şu memlekette iyi san'atçılar var; kötülcri de zamanla eleniyor.. Ama şu orta san'atçılann faydasına aklım ermiyor mu dersin?.. Ben bu çetin soruya karşılık ararken, Sabahattin Kudret taşı gediğine koyuyor! Eğer orta san'atçılar olmasa, dergi sahipleri basacak yazı bulamazlar... Doğru söze ne denir!.. Öğretmenlig'inizde varmış, bu dönemdeki biriki anınızı anlatsanıza? • Fransa'dan döndükten sonra, bir aralık Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mcktebinde Türkçe grup dersleri öğretmenliği yaptım.. Mektcp ta anasının gözünde... Vapurun da kalleşliği tuttumu ilk derse 10 dakika, 15 dakika geç girerdinı... Mektep Müdürü her geç gelişimde saatine bakar, ama hiç sesini çıkarmazdı... Ayın sonunda Müdürün odasından çıkarken saat bilmecesi çözülmüştü.. Meğer papaz cfendi geç geldiğim dakikalan bir ycre kaydediyor, 45 dakika olunca aylıktan bir ders parası düşüyormuş... O ay yalan söylemiyeyim, elime 13 lira kadar bir para geçti... Tabii o günün rayicine göre iyice bir para... S Ğİ YÜREĞİNİN SEGİRDİĞİ Gİ İĞİ ANDIR AŞK Bu bir adamın aşkının ve o aşkın bedelini ödeyenlerin hikâyesidir... Erkan Karagöz, Rus Kızı Vasiltsa'nın birinci cildinde bizi Şevkct SAtT FAİKİN YAZARUĞA BAKIŞI Akşam gazetcsinin düzenlediği büyük edebi ankctine verdiği yanıtlardan birinde yer alan cümlclcr dc Sait Faik'in yazarlığa nasıl baktığını, icinde bulunduğu edebiyat dünyasını nasıl algıladığını anlamak açısından önemlidir: "Yeni edebiyatın yerle beıaber olmasını, hatta çamura bulanmasını istiyoruz. Ben mahdut bir ziimre için değil, büyük bir kıitle ıçin yazıyorum. Fikrimce sanatkâr cemiyetin ham insanları ile meşgul olmalıdır. Olmuşlar zaten olmuş. Endişem onlara hoşça vakit gecirtmek değil, büyük kütleye hitap etmck, onları olgunlaştırmaktır.' Sait Faik'in Türk öykücülüğü içindeki ycrine geri donecek olursak, onun öyküde devrim yaptığını açıklıkla belirtmek gerekmektedir. Oykünün dil ve anlatımda yarattığı rahatlığın yanı sıra biçim olarak da öyküde önemli yenilikler denemiştir. "Röportajöykü" olarak adlandırılabilecek bir türiin ilk örnelderi onun kalenıinden çıkmıştır. "Uzun Omer", "Diş ve Diş Ağrısı Ncdir Bilmeyen Adam" gibi Yedigün dergisi için yaptığı röportajlarla oluşturdu^u öyküleri Sait Faik'in, bu tür üzerinde kafa yorduğunun ispatıdır. Mahkemc Kapısı'nda isc gazetecilik yaptığı kısa süre içinde adliyede tanık olduğu olaylardan yola çıkarak yazdığı öyküler bir araya getirilmiştir ki bu öyküler de kendinc özgü anlatım tekniği ile edebiyatımızda ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Sait Faik, akıcı, duru ve yazmaya başladığı ilk günden itibaren giderek yalın bir Türkçeyle konuşma dilinin cn ince ayrıntılarına bile dikkate ederek yazdığı öykülerinde Türkçenin zenginliğini ortaya koymuştur. Türk öyküsünün "çöpsüz üzümü"nü en iyi değerlendiren yazılann birinden aldığım bir bölümle noktalama istiyorum bu yazıyı, Leyla Erbil'in "Sait Faik'te Göz" adlı yazısından: "Sait Faik'in masası cebindeydi. Zihin kuşlannı uçuşturan her şeyi, cebinde taşıdığı "bakkal defteri" dediği sarı yapraklı dcfterine eski Türkçe olarak geçirirdi. Bir park kancpesinde, bir meyhane masasında ya da dizlerinın üzerinde yazabilirdi ! Evet bazılarının dediği, kendisinin de kabul ettiği gibi bir "avare"ydi o; ama öznel olanı bireysel kılandı." • C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI ile Vasilisa'nın a^klarının gölgesinde Rus Devrimi sonrasının hallaç pamugu gibi dagılmış halklannın arasında gezdirmişti. Ikinci kitabı Yüreğinin Seflirdigi Andır A^k'ta isc bu aşkın gizlerini ele veriyor, bir adamın ve bir aşkın, nesiller boyu bir ailcnin kaderini nasıl degiştireceğini anlatıyor. Roman Yine bu okulda öğleden sonralan, zayıf öğrencileri "malumatı vataniye" dersinden yetişnrirdim... Bir gün kursta ders anlatırken gözüm karşı binanın camına ilişti.. Çınlçıplak kızlar dolaşıp duruyordu. Belden aşağılan görülmüyordu ama, ayva, portakal, limon büyüklüğündeki memelerin oynadığını farkediyordum... Meğer o bina, mektebin hamamı imiş, sonradan öğrendim.. O günden sonra bir daha böyle bir hadiseye şahit olmadım.. Herhalde yılda bir defa yıkanıyorlardı... Bu okuldan niçin ayrıldınız?.. Bir gün öğretmenleri gelmediği için, dersim olmıyan sınıflardan birinc yolladılar. Çocuklar hergele mi, hergele.. Beni bir tiye, bir matrağa aldılar ki sorma.. "Susunuz!" dedim, olmadı, "Susun!" dedim, yine olmadı.. "Susun ulan eşşoğlu'lar" dedim, büsbütün gemi azıya aldılar... Bu sırada dışardan gürültüyü işiten papaz, kapıyı açarak: "Niçin çocuklan susturmayorsun zo.." diye bana çıluşmaz mı?.. Tepem attı! "Ulan" dedim "Sıkıysa seıı sustur." Bu hadiseden sonra anladım kı, öğretmenlik benim harcım değil.. Sait Faik saatine baktı. "Bana müsaade, bir randevum var da.." Gidiş, o gidiş... Bir sabah hastaneye kaldınldığını duydum, bir öğle üstü de öldüğünü... • Konuşan: O. T. Ozmez Mavi, (20) 1 Haziran 1954 743 DUŞ GOLGESI »UKRAN YUCEL Düşleriyle dünyayı degiştirmek isteyenler, inançlannı yitirselcr de duşlerini unutmadılar. Düşlerinin gölgesinde sıradanlığa sıgınırken arayısları hiç bitmedi. Aradıkları neydi; aşk mı, bir mavi duş yolculugu mu, bir penccre mi hayata açılan, yoksa gızemli kapıyı açacak bir anahtar mı? DÜŞ GÖLGESİ Öykü Çatalçeşme Sk. No: 19 Cagaloglu/lstanbul Tel.: 0212 527 10 20 Faks: 520 82 12 email: [email protected] KULTUR SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle