07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B U L M A C A 1 B2 A3 L4 15 C6 J 7 İLKER MUMCUOĞLU I Türkçe Günlükleri Feyza Hepçilingirler 11 Mart, Perşembe 18 Mart, Perşembe ökkuşağına Iki Bilct", Attilâ . Şenkon'un beşinci kitabı, üçüncü romanı olmasına karşın, daha çok ilk romanlarda rastlanan özyaşamöyküsel özellikler taşıyor. Anlattığı babanın kendi babası olduğu iyice anlaşılsın istemiş gibi Şenkon. Romanını'" babasına adamış, kitabın sonuna babasının fotoğrafını koymuş. Babasının armağan ettiği düş kumbarasında biriktirdiği düşlerini öykü kitaplarına dönüştüren, romanın başkişisi Işık, yazardan taşıdığı izleri saklamıyor zaten. Okura küçük sürprizler hazırlamış Şenkon. Romanın kendi üstüne dönmcsi gibi, babayı, babanın istediğince, eline bir karton, diline bir şarkı yerleştirerek anlatması gibi... 70li yılların Ankara'sında yaşanan bir çocuklıık anlatılıyor asıl. Her bölümün başına konan babaoğul konuşmasıyla günümüze bağlanmaya çalışılmış; ama D Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bıı harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını ve "Giz Dökümü" adlı şiir kitabını yayımlayan yayınevinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Halikarnas Balıkçısı'nın bir öykii kitabı. 2 69 57 29 16 52 51 32 13 17 76 65 28 I. "Güven" adlı romanından sonra, "Komünist" adlı, anılannı ve bugünkü dünya durumu hakkındaki görüşlerinı anlattığı kitabını yayımlayan yazar. 73 22 39 53 66 77 4 40 7 19 10 42 B. Resim biçiminde düzenlenen bulmaca. 68 11 1 9 44 C. "... Yabancılaşmasf (Idris Küçükömer'in bir yapıtı). 49 55 5 60 30 74 63 J. Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse. 45 38 47 24 46 6 D. Sür çocuğu. 62 18 67 59 78 33 E. "... Miserables" ("Sefiller" adlı romanın orijinal adı). 37 58 71 K. "işte akşam, tül, bakır ve yas/ havada kuş tüyleri, ıssızlık/ ay şimdi sularda gizli bir veda/ kumdan Kale lerine ağlarken çocuk/ ruhta köpük lenen o kızıl yara" diyen şair. 50 79 75 70 41 35 31 26 48 25 F. "Gülten ..." ("Ah kimselerin vakti yok/ Durup ince şeyleri anlamaya/ Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar" diyen şair). 23 8 64 14 L. Logos. 15 36 3 34 M. Tarla sının. 21 56 N. Sarhoş, esrik. 43 Şiir: "Bu hiç olmayan şey öyle apansız geldi ki, hep kalakaldım orada bilmeden ve kimse beni bilmeden" 72 12 54 G. Rumen para birimi. 20 27 61 H. Roma mitolojisinde, bereket ve toprak ürünleri tanrıçası. 735. sayının çözümü A. Pay Kavgası, B. Aysel Özakın, C. Behiç Ak, D. Lalelim Lalelide, E. Odeon, E Np, G. Eşkin, H. Rimini, I. Ubeyd, J. Dembedem, K. ABH. uyduğumuzu yazamaz, yazılanı okuyamaz olduk, dediğimde şaka ettiğimi; hatta şakayı abarttığımı düşünenler oldu. Oysa, hangi sözcüğii, nasıl yazacağımızı, nasıl okuyacağımızı gerçekten şaşırdık. Tüyap Kitap Fuarı'nda Mehmet Coral'ın adı, "Mehmet Korıl" diye anons edilmişti de biz duyanlar gülmekle yetinmiştik. Kemal Sunal'lı "Hababam Sınıfı" TV kanallarından birinde yeniden gösterilecckmiş. Bııgünkü Radikal gazetesinde filmle ilgili bilgi veriliyor: "tnek Şaban, Güdiik Necmi, Body Ekrem gibi karakterlerle karşılaştığımız film..." O Ekrem "Body" değil, "Badi". Rıfat Ilgaz o tipe "Badi Ekrem" adını verdiğinde "body" diye bir sözcük Türkçeye girmemişti daha. Badi, "ördek, ördek gibi sallanarak yürüyen (kişi)" demek; buradan aktarmayla, "kısa boylu, ufak tefek" anlamlarına da gelir ki Rıfat Ilgaz, Hababam Sınıfı romanındaki kahramanmı kısa boylu olduğu için böyle adlandırmış. "Body" ise, dilimize son 10 15 yılda giren sözcüklerden Dİri. Kadın giysisi, bedeni sımsıkı saran, fanila ile tişört arası bir tür giysi demek. Ekrem'in adı, bu anlamda bir sözciikle niçin yan yana gelsin? Üstelik, o sözr cük kastedildiğinde bile neden "body" diye yazıyoruz, "badi" yazsak olmaz mir' Hani Türkçe okunduğu gibi yazılan bir dildir" Hoş, böyle söyleyenler de bildikleri Batı dilleriyle karşılaştırıyorlar Türkçeyi. O dilleıe göre, okunuşu ile yazılışı arasında çok büyük farklar olmadığım anlatmak amacıyla, "Okuntlu^u gibi yazılır" diyorlar. Böyle demek yerine, 1 ürkcenin okundugıına en yakın biçimde yazılan bir dil oldtığunu söylemek daha doğru olur. "Yapamayacağım" sözcügünü, yazıldığı gibi söyleyen birini ne kadar garip karşılarsak, "okunduğu gibi yazılır" diye bellcyip, "gelicem, alıcak, yapıcam" diye yazanları da o kadar garip karşüarız çünkü. lnternet aracılığıyla kurulan iletişimlerde, cep telefonlarıyla gönderilen mesajlarda böyle yazıyor gençler. Hatta, sınav kâğıdına bile böyle yazıyorlar. Okunduğu gibi yazmak budur. Doğru mu sayacağız bunu? Türkçeye yabancı sözcük almak kolaydır da onlarla baş etmek o kadar kolay değildir. Insanı, işte böyle, yıllardır kullandığı sözcükleri nasıl yazacağı konusunda bile tereddütlere düşürür. Bu arada, Rıfat Ilgaz'ı, Hababam Sınıfı'na hapsetnıeye, hatta oradan bile atmaya çalışıyorlar sanki. Bu romandan yola çıkılarak yapılan filmler konuşulduğunda bile Rıfat Ilgaz'ın adı anılmıyor çokluk. lyi ki Aydın Ilgaz var ve babasının unııtturulması çabalarıııa kayıtsı?. kalmıyor. Ne güzeldi Rıfat Ilgaz'ın şiirlerini topladığı kitap! Karton kapağıyla uyumlu ahşap bir mahfaza içinde, çok şık, çok zarif, albenili... Ellerine, yiireğine sağlık Aydın Ilgaz'ın. bu ilişki pek sağlam olmadığı gibi, gerekli de değil. Arka kapaktaki bilgi olmasa bu kısa konuşmaların o unlama gcldiği aıılaşılmayabllir. Neden bilmem, Salinger'in "Cuınülçelen'ini anımsattı bana "Ciökkıış:ıt'ina tki Bilet"; "Gönülçelen'in Holıleıı (iaıılfield'mın, Işık'tan çok daha sert bir karakter olmasına, değer yargılannı benimsemedıgı toplumuyla kuracağı ılişkiyi belirlemekte Işık'ın çekmediği zorlııkları çekmesine karşın. Kavga dövüş yaşanmış olan 70'li yılları, inadına yumuşak bir üslııpla anlatmış Şenkon. Saran, kııcaklayan bu sevecen üslup dönemin ıiıakinelİK tüfekli, baskınlı, ölümlü havasıyla düpedüz bir karşıtlık oluşturmuş. Anlatımdaki yalınhk belki... "Gönülçelen"i anımsatan o olabilir. "Annesiyle babasının uyanmadığını fısıldayan sessizliği bozmamaya özen göstererek" (s. 39) gibi, "... hangi karavandan geldiği anlaşılmayan bir ezgi, mızıkayı çalanın bir palyaço olduğunu yalnızca neşeye sinmiş o ince hüznü duyabilen dikkatli kulaklara fısıldayarak dolaşıyordu havada" (s. lî)gibi, aslında hiç de kolayca söylenmeyecek; ama öyleymiş gibi görünen ince f, likli söyleyişlerini sevdim Şenkon'un, Bir cankurtaranın caddeden geçi^i bundan daha güzel anlatılabilir mir' "Ara sıra attığı çığlıklarla geceyi ürküterek, bir zamanlar kirapçı olan dükkânların şinıdi başka şeylerle dolıı vitrinlerinı, agaçları kesilmiş bir parkın boş havuzumı oynak mavi diliyle yalayıp üşüterek bulvardan aşağıya doğru, hızla ilerliyordıı cankurtaran.'Ms. 101)» [email protected] SAYFA VH C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 7 37
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle