02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Zygmunt Bauman 1920 yılında Polonya'du doğdu. Sırasıyla faşizmi, sosyalizmi ve kapitalizmi eleştirel bir mesafeyi koruyarak yaşamış ve hiçbir zaman bağtmsız entelektüel kişiliğinden taviz vermemiştir. 1968'de Polonya'dan sınır dışı edilmesinin ardından hrail'e, oradan da Leeds Üniversüesi Sosyoloji Kürsüsü'nün başına geçmek üzere Ingiltere'ye gitmiştir. Bugörevini 19711990 arası başarıyla sürdüren Bauman, itkyıllardan itibaren hemen her konuda sosyolojik bakışın çerçevesini genişleten eserler vermiştir. Bauman genellemeleri seven bir yazardır ama yöntembilim ve kavram tartışmaları yerine doğrudan toplumla ilgilenir. Eserleri belli bir sorun ve teşhis eîraftnda döner. Bu anlamda Britanya geleneg'inden kopar. Cöçmenliği ona ampirik ve pragmatik bir geleneğin şekillendirdıği ada kültürüne dışarıdan bakma imkânı vermiştir. Bauman kültür ve iktidarın çözümlemesıne önem vermiş ve bu çerçevede toplum, ideolojiler, milli kimlikler, devlet, ahlaki seçim, modernizm vc postmodernizm konutarını ele alarak sosyolojiye yeni bir soluk getirmiştir. 1996 yılından bu yana üç ayrı yayınevi tarafından on bir kitabı çevrilerek yayımlanan Zygmunt Bauman'la yapılmtş iki söyleşiyi aldık sayfalarımıza. Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY Picasso: Dâhi ve deli aptığınız işe çok dikkat etmek zorundasınız. Çiinkü kendinizi en az özgür hissettiğiniz bir anda, kimi kcz çok daha özgürsiinüzdür! Ve yü rümenizi engelleyen dev kanatlara sahip olduğunuzu hissettiğinizde de, tam tersine hiç de özcür değilsinizdir." Pablo Picasso Türkiye'de yeterli sayıda sanat kitabı ba sılmadığına daha önce değinmiştim; pahalı baskıh bu kitaplar, satış endişesiyle çok en der kitapçı raflarında görünürler ülkemizdc, halbuki günümüz sanatı sadece bakmakla anlaşılan bir yapıda değildir. Sanat kuramları ve belli donemler hakkında bilgi sahibi olduğumuzda daha çok zevk alırız sanattan. r kışı, yaptıklaruıın temelinde kendi dünya görüşünü görmek sanırım asıl heyecan verici noktası. Sadece teknik ve duygusal olarak sanata bakışı değil, sanatta değişim yaratmaya çıkmış olması, hatta sanata bizim de bakışımızı değiştirme çabaları Picasso'vu tam anlamıyla 20. yüzyılın en önemli kişilerinden biri yapıyor. Picasso'dan sonra artık sanat, geleneksel güzel tanımını değiştiriyor. Sanata yeni bir ivme kazandıran şey bence Picasso'nun tablolarından çok, bu yeni, çok gelişmiş estetik duygusıı: simgeyi ve anlamı ön plana çıkaran, tüm sanat yapıtlarını bir imgeler derlemesi gibi sunması. ijair Paul liluard bir yazısında Picasso'yla birlikte dııvarların yıkılmaya başladığını söylemiş; artık ressamın, dünyanın gerçekliği adına kendi gerçekliğinden vazgeçmek zorunda obnadıŞını, sanatın kendi gerçekliğini Picasso gibi sanatçılar sayesinde anlamaya başladıgımızı yazar. Eluard'a göre Picasso bize, bir tabloya, bir şiire bakar gibi bakmayı öğreten kişidir. Picasso bu anlamda, modern sanata yeni anlam veren sanatçıların başında gelir, fakat öte yandan Picasso sanattaki bu anlam arayışını da anlamsız bulduğunu dilegetirmekten çekinmemiştir. Bir röportajında artık sanattan anlam bcklemenin anlamsızlığına değinir. "Herkes resim den anlamak için yırtınır. Neden hiç kimse kuşlann şarkılarını anlamaya çalışmayı de nemez? Resme gelince ama, illa ki anlamak isteriz. Her şeyden once, sanatçının bunu mecbur kaldığı için yapmış olduğunu anlasınlar, resmin, doğanın bizi büyiileyen fakat bir türlü açıldayamadığımız görünümlerinden daha değerli olmadığını, yalnızca bu dünyanın ufak bir parçası olduğunu anlasınlar." Picasso'nun sözleri çelişkıli gibi görün se de aslında sanatçı yeni oir anlam arayışındaki sanatı kuşkusuz kabul ediyordu, onun karşı çıktığı, tabloya her bakan kişinin kendi anlamlarını esere yansıtmasıydı. Picasso her zaman çizgi, renk, sayfa düzenlemesi konularında çok duyarlıydı, ayrı ca kitaplara, eski baskılara özellikle ilgi duyardı. Unünün doruğtında olduğu yıllarda illüstrasyonlar, afişler, kitap süslemelcri ve dekorlar yapmıştır. Bıınlar bugün bize baş yapıt olarak görünseler de, Picasso yaptığı nu illüstrasyonları hep sanat yapıtlarından ayrı tutmuştur. Daha değersiz anlamın da değil kuşkusuz, fakat bunları vaparken sanat kaygısından çok duzgünlük ve teknik kusursuzluk düşünmüştür. Kitabı okurken bu özellikle dikkatimi çekti, sipariş üzerine yaptığı bu grafik tasarımları tam da bu yüzden, yani sipariş üzerine yapıldıkları için sanattan saymıyordu. Belki de şunu düşünmemizi istiyordu: bir ayakkabı ya da bir araba, ne kadar güzel olursa olsun sanattan başka bir amaçla kullanılmak üzere yapıldığında sanat objesi değildir. Yararlı bir amaç için kullanılacak bir reklam afişi, bir sandalye, bir meyve sepeti Picasso tarafından tasarlandığında bile, sanat objesi konumuna gelmez. Picasso, eserleri arasında bu ayırımı yaparken, sanat yapıtına verdiği önemi de anlamamızı sağlar. Sanat yapıtının üzerinde asla baskı yoktur ve asla bir sipariş değildir, sadece kendi içinde anlaşümayı bekleyen bir yaratıdır. "Picasso: Dâhi veDeli" Picasso'yu tanımak için olduğu kadar, 20 yüzyil sanatını da anlamak için güzel bir kitap. • Picasso: Dâhi ve Deli / MarieLaurc BernadacPaule du houchel / Yapı Kredi Yaytnları / Çev.: Cem lltri / 200i / V)2 tayfa Imtiyaz Sahibi: Cağ Pazarlama Cazete Dergi Kltap Basım ve Yayın AŞ yi temsilen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Yayın Danışmani: Turtıan Günay o Sorumlu MÜdür MehmetSucu Cörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Baski: Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık San. ve Tic. A.S. Matbaası Esenboğa yolu 13. km. Pursaklar/ANKARA o Idare Merkezi: Türkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 IStartbUl Tel: (212) 512 05 05 0 Reklam: Publl Medla CUMHURİYET Yapı Kredi Yayınlan'ndan çok güzel, küçük boyutlu bir Picasso kitabı yayımlandı: "Picasso: Dâhi ve Deli." Baskı kalitesi yüksek bu minik kitapta hem ünlü ressamın tablolannın resimleri, fotoğrafları, hem de bilgiyle yazılmış metin var. Picasso'nıın maceralı yaşamı, ispanya Iç Savaşı, tanıklıklar ve belgcler titizlilcle nazırlanmış ve sunulmuş. Bıında on yıl süreyle Paris'teki Picasso Mıızesi'nin yöneticüiğini yapmış Marie Laure Bernadac'ın, gazeteeiyazar Paule du Boııchet ile ortak çalışmış olmasının etkisi var. Anlam ve akıcılığın ender bir araya geldiği kitaplardan biri çıkmış ortaya. Tiirkçe çeviriyi de (çev.: Cem Ileri) kutlamak gerekir, çiinkü bu tür kitaplar bazen sanat tarihi bilgisi zayıf çevirnıenlerin elinde acınası duruma düşer; bu kitapta öyle olmamış, sanat terimleri hep çok yerinde kullanılmış ama cenel okıır kitlesini soğutacak Jenii bilimsel de olmamış. Genelde bu köşede roman ve ender olarak öyku kitaplarına değinmemize rağmen, bu kitabı sadece karıştırmak ve resimlerine bakmak için elime aldığım halde bir solukta okudum. üzellikle Picasso'nun pek bilinmeyen yönlerine de değindiği için çok şey öğrendim. Örneğin, Picasso'nun şiir yazdığını (ne yazık ki kitaba şiirlerinden örnekler konulmamış) bilmiyordum, tiyatro eseri yazdığını, opera ve tiyatro dekorları hazırladığını biliyordum ama bir dönenı resim yap mama kararı aldıgını, kendini önce yazmaya, sonra da müzi öe verdi^ini, yine bilmiyordum. 1936 yılmda yakın dostu Sabartes'e yazdığı bir mektupta, "bu akşamdan itibaren resim, heykel, gravür yapmayı, şiir yazmayı bırakıyorum, kendimi bütünüyle şarkı söylemeye adayacafiım" diye yazar. Fakat bu ruh nali sadece birkaç gün sürer, ardından yazdığı bir başka mektupta "çalışmaya devam ediyorum, müzige ve her şeye rağmen" der. Kitapta "Tanıklıklar ve Belgeler" bölumü Picasso'nun çevresi tarafından nasıl algüandığını gormek açısından çok önemli. Claude ve Paloma'nın bir kar$ıtiığı gösterlyor annesi Françoise Gilot'nun Top ve Akrobat, 1905. Tabto esneklik ve zerafetKarebir yanda guç,İki sagiam cienge. ustalık, dluer yanda haftfilk, ve yuvarlak geometrik form (Paloma doğduğunda 1949 bu kar$ıtlığı özetllyor. 694 Maceralı yaşam Picasso68 yaşındaydı) "Picasso ile Yaşamak" adlı kitabından alınan bölüm özellikle çok ilginç. Françoise Gilot birlikte yaşadığı sevgilisi Picasso'ya siz diye hitap ediyor; genc kadının vazdıklarından, Picasso'dan ne denli çekincliği hatta korktuğu hissediliyor. Yakın dostu fotograf sanatçısı Brassai de, resim çekme seansı sırasında bir heykele zarar verdiğini şöyle anlatıyor: "llk telaşim geçince, Picasso'ya haber vermeye karar verdım. Onun, 'Koyunlu Adam'ı, çok da haklı nedenlerle en büyük yapıtlarından biri olarak değerlendirdiğini biliyordum. Acaba tepkisi ne olacaktı. Şahsen hiçbir zaman yaşama fırsatını bulamadığım o şiddetli öfkelerinden birini savuracaktı kesinlikle. Acaba şokun etkisini azaltması için ilk önce Sabartr's'e haber vermek daha mı uygun olurdu? Aksi gibi bu sabah da ortalarda gözükmemişti..." Neyse ki, Picasso her seferinde yaptığı gibi yine yakın çevresini şaşırtmayı başarır, aşırı soğukkanlılıkla alır haberi : "başıma gelenleri Picasso'ya anlattım... Bağırmadı, söviip saymadı... Minotauros'un burun deliklerinden en ufak bir alev bile çıkmadı... Bu kötiiye işaret miydi? Içine attığı korkunç öfkeden dolayı yüzünü kireç gibi yapan dııygusuz tepkilerinin, bir anda sabun köpüğü gibi parlamasından daha tehlikeli olduğunu işitmemiş miydim.'J" Picasso'nun ilginç kişiliği elbette çok sayıda kitabın ve filmin konusu olmuştur; ancak bu kitabı digerlerinden ayıran özelliği Picasso'nun yaşamöyküsüyle iç içe olarak sanat görüşlcrinisunması. Birsanatçınınsanataba Şlire bakar ottıl... www.yazinsanati.com <http://www.yazinsanati.com> asulyazinsanati.com SAYFA 3 K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle