25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SEVİNÇ KÖKSAL Ç^ayıtı Kavukçuoğlu, "Alageyik Sn\ kag"ı Bir Liman mıydı?" adlt anı LJ kitabtnızla edebiyat dünyasının k.apıstnt aralamıştınız, "Zarife" ile tam bir giriş yaplınız. Ne diyeceksiniz? Edebiyat dünyasına giriş yapmak pek o kadar kolay bir şey değil. Hele benim gibi ileri yaşlarda iş daha da zorlaşıyor. Kendime "edebiyatçıyım" diyemiyorıım. Böyle dersem, yaşamını edebiyata adamış onca ustaya, benden genç olmalarına karşın bu alanda yıllarca eınek vermiş edebiyaçılara karşı saygısızlık etmiş olurum. Anı kitabımın beğeni toplaması, üst üste birkaç baskı yapması beni doğal ki mutlu etti. Zariie de okurlar tarahndan iyi karşılandı, sanıyorıım öniimüzdeki günlerde ikinci baskısı yapılacak. Fakat iki kitapla "edebiyatçı" olunmuyor. Gözlem, birikim, deneyim derseniz belki evet, fakat edebiyatçılığa daha zaman var. Zari/e'ye gelecek olursak... Zarife, lstanbul'ıın varoşlarında dünyaya gelmiş genç bir kızın, yaşadı ğından daha güzel bir hayata ulaşmak için ödediği bedelin, bedellerin öykü sü. Toplıınıun çözülen yanlarından birineeleştirel birbakış. Hüınvet'tellhan Yılmaz bu kitaptan söz ederken, "Kötü yola düşüşler artık Etiler'de başlıyor..." diyor. Haklı bir bakıma, çünkü Yeşilçam'ın kötü adamlan artık çok gerüerde kaldı. Kırılmalar, kopmalar, reslim olmalar çok başka yerlerde gerçekleşiyoı. Bireyler, tüketim toplumuna geçişin sancılarını çekiyor. Yüzde on beşi Belçikalı, yüzde seksen beşi de Bangladeşfi gibi yaşayan bir toplumda bu sancıla rın insanlarabüyük acılar vermesi doğal. Sosyoekonomik koşulların birer Bangladeşli gibi yaşamaya "mahkum" ettiği genç kızlar, genç erkekler de Akmer kez'den alışveriş yapmak, Etiler'de, Kııruçeşme'de Belçikalılar gibi eğlenmek istiyorlar... Başka hayatlar yaşamayı arzıı ediyorlar. Anlaşılabilir, insani istek Deniz Kavukçuoğlu ile 'Zarife' üzerine "Bu bîr rastlaşma, yüzleşme ve duşüş ovküsü" Deniz Kavukçuoğlu "Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı?"nın ardından 'Zarifc' ile çıktı okurlarının karşısına. Yazarla bu romanını konuştuk, Hasan Akarsu da romanı tanıttı. farklı bir kimlik kazandı. Itiraf edeyim ki, kendisine saygı duymaya başladım. Hayatına değil, ama dııruşıına, kendisiyle yüzleşirken gösterdiği yürekliliğe say gı duydum... Naııl olnyur bu? Zarife hem kitabın kahramı, hem de anlatıcı. Doğal ki onu yazar olarak ben konuşturuyorum. Fakat bir yerden sonra benim kurguma kanji direnmeye ba^ladı, öyle bir nokta geldi ki artık "müdahale" edemez oldum. Bu durum kitaba başlarken tasarladığun "arka plan"ı da altüst etti. Baktım ki, arka planda konıısundaki ısrarım anlatıındaki akıcılığı bo zacak, vazgeçtim. Sözünii kesmeden, anlatmak istediği her şeyi anlattırdım Zapife'ye. Sonııçta ortaya anlatı ile roman arası bir yerde duran bir kilap çıktı. Okurlarımz arasında, "Büylc bir kişi gcrçekten var mı?" diye snranlar nlmu^tıırherbalde... Oldu. lzmir Kitap Fuarı'nın ilk gün lerinde kitabı alıp okuyan okurlardan bazüan daha sonra gelip sordular. Ben de, "Var..." diye yanıtladım. Gerçekten de var çünkü... Televizyonların magazin programlarında, boyalı basının sayialarında her gün onlarcasını tanıyoruz Za rife'lerin. On beş yaşındaki kızları giizellik variijmalarına alınnıadı diye kendini yerlere atan, saçlannı başlarını yolan an ne babalara; tıım dıınyaları cipbutiksevahateğlenceden ibaret olan, bunlara kavuşmak için her türlıi bedel ödemeye hazır genç kızlara tanık olmuyor muyuz? Zarife deiştebıınlardanbiri... Onun tek larkı dürüstlüğü... Açık açık, "Ben oıos puyum!" diyor, diyebiliyor. O dedikçe bu kez siz "Olmayabilir de ..." diye düşünmeye başlıyorsunuz. Toplumun geniş kcsimleri metalaştıkça, etik yırtılmalar vamanamaz durunıa gelince, ahlaksızlık kitleselleştikçe yargılarınız da altüst oluyor. Şimdı sırada ne var? Anılarıının ikiııci kitabını yazmaya başladım. "Bir Sisli Hazan"ı ekim ayına yetiştirmeye çalışıyorum. • orospu yapmak için önüme tuzaklar kurmadı. Kimse beni kötü yola itmedi, batağa sürüklemedi, ağına düşürmedi. Yaşam bir sinema filmi değil ki... Orhan dabeni hiçbir şeye zorlamadı... lçtenli ğinden hiç kuşku duymadım. Ufuk'tan ayrılıp onunla olmayı ben istedim. Dar, sıkıcı, renksiz bir gelecekten kurtulnıak için bıraktım Utuk'u. O bir eıijgeldi önümde. O engeli aşmak, aşabilmek için Orlıan'a sarılclım... Bunda hiçbir stıçu yok adamın..." (s. 123) Zariie başarılı bir işkadını olur. Birkaç dükkanı, lstanbul Yeniköy'de başını dinlediği lüks bir evi vardır artık. Gaze teciye son durumunu anlatmayı sürdürür: "... Bugün başarılı bir işkadınıyım. Yaşamdan çok şey öğrendim. Bir sürii de kitap okudum son zamanlarda. Elimi bir uzatsam, tutmak isteyecek birçok erkek var lstanbul'daki yeni çevremde...Bana saygı duyan, benim debe;enebileceğim, noşlanabileceğim erkek er...Ne var ki onlar beni ancak göründüğüm kadarıyla tanıyorlar..." (s. 132) Zarife, yoksul bir ailenin kızıyken seçtiği yolda ilerleyip tüm çirkinliklere karşın kendisini kurtarıp rahat bir yaşama kavuşuyor, emeline ulaşıyor. Bu onun seçimi. Kardeşi Salih, bu tür yollara baş vurmadan iktisat okııyup başarılı bir işadamı oluyor, gümrük komisyoncusunun kızı Tuğçe'yle evlenip mutlu bir yaşam sürüyor. Deniz Kavukçuoğlu, bu romanıyla yıırdumuzdaki yaşantıların bir bölümüne ayna tutuyor, bize bir kesit sunuyor. Anlatımı akıcı, gözlemleri etkileyici, dili yalın." Zarife / Deniz Kavukçuoğlu / Dog'an Kitap K İ T A P SAYI 694 ler bunlar. Ne var ki yaşananla olmak istenen arasmdaki uçurunı kinıi genç in sanlaıı "kolay" yollara yöneltiyor. Zarife işte bu tıır bir yol seçiminin öyküsü... i'akat .s/z kılabınızda Zarife'yi savunuynrmuşuınuz gibi bir izlenim bırakıyorsunuz okurda... Hayır, ben Zarife'yi savunmuyorum. Ü kendi kendisini savunııyor... Anlatması kolay değil ama kitabı ilk yazmaya başladığımda Zarife bir "orospu"ydu gözümde. Kendini metalaştıran bir genç kudı. lakat sonra kendisini kurtardı kalemimden. Daha önce tasarlamadığım Yaşantılara tutuimuş bir avna HASAN AKARSU Y azar Denız Kavukçuoğlu, yankı uyandııan "Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı?" anı kitabından sonra ilk romanını da yazdı. Anı kitabı gibi bir solukta okunan bu romanında, Zarife adındaki genç kızın bireysel kurtııluşunıı anlatıyor Kavukçuoğlu. Gazeteci Bülent Serdar, gazetesinde ki köşe yazısında, Boğaz Köprüsü cıkıijinda arabasına aldığı Zarife'yi anlatıyor. Yıllar sonra yazılan bu yazıyı rastlantı sonucu okuyan Zarife, o gazeteciyle tanışmak istiyor ve bunu başarıyor. l^te roman da bu buluşmadan sonra Zarife'nin başından geçenleri gazeteciye arılatmasıyfa sürüyor. Zarife, Sıvas'tan 1950'li yıllarda lstan bul'a göç eden duvarcı ustasımn kızıdır. Beykoz sırtlarındaki evlerinde yaşarlar. Kendinden iki yaş küçük bir erkek kardeşi vardır. Babası her gün yorgun döner eve. Zarife, lisede başarılı bir öğrencidir, üniversiteyi kazanır;ama yoksul luktan okuyamaz. Tele kızlığa özenir, kendine yeni bir yasantı hazırlamaya, tekdüze yaşamaktan Kiırtulmaya çalışır. Istanbul'da lüks bir mağazada iş bulur kendine. tzmir'den ınal getiren fabrika sahibi Orhan Bey'le karşılaşır, onunla yemeğe çıkar. l>jinc gelip giderken Bey kozBeşiktaş deniz motorunda tanıştığı Ufuk'la arkadaşlık yapar, ilk aşkıdır Uf uk, Ailesiyle de tanışır. Evliliğe gide Duvarcı ustasımn km cek bir iliijkidir bu; ancak beklenmedik olaylar oluı. Ufıık'u sevse de ondan ayrılmak zo runda kalır. îş yerinden tanıdığı ar kadaşı Bıırçin'in düijünceleri yönlendirir Zarife'yi. Güzel yaşjamak için güzelliğini değerlendirmenin önemini anlar kendincc. Patronu Orhan'ın yemek davetini ka bul eder Zarife. Bebek taraflarında içkili bir lokantada otıırurlar. Içkinin etkisiyle o gece otele giden Zarife artık kadın olmuştur. Karısıyla ilişkileri iyiolmayan (^)rhan bundan sonra Zarife'ye âşık olıır, daha çok ilgi duyar, her şeyine özen gösterir. Zarife debu ilgiyi sınıf atlamak için basarıyla değerlendirir. Once Ufuk'la buluşup onunla olan ilişkisini bitirir: "...Yasamımı değiştirmeye karar verdim ben' diye sürdürdüm konuşmamı, ken diıne başka bir yaşam kurmak istiyorum... Bunu yapabilir miyim, bilmiyo rum; ama mutlaka deneyeceğim...Nasıl anlatayım? Ben annem gibi, senin annen gibi, Halide Teyze gibi olmak, onlar gibi yaşamak istemiyorum...Anlayabiliyor musun beni? Annem de, annen de çok iyi insanlar, ama onların yaşamında hiçbir pırıltı göremiyorum ben... Bense pırıltılan, üjiİdarı, renkleri seviyorum, bana bunları sunacak bir yaş.amın özlemini çekiyorum..." (s.105) Zarife'nin bu sozlerine karşılık Ufuk da şunları söyler: "...Sana sıcak bir yuva sunabileceğimi düş,ünmüş,tüm...El eleomuzomu za verip mutlu bir yaşam kurabilirdik kendimize... Gösterişsiz,yalın;amasağ lam bir yaşam... Ama anlıyorum ki benim sahip olmak istediğim bu yaşamın çok uzağındasın artık sen... Benim erişemeyeceğim, erişmek istemeyeceğim kadar uzağındasın... Dilerim her şey gönlünce olur... Aradığın mutluluğu bulursun bir gün..." (s.l()7) Zarife'nin yüksellşi Bundan sonra Zariie, çizdiği yolda dilediği gibiyaşayacaktır. Orhan'ın teknesiyle yaptıkları Boğaz gezintisinde tanıdığı lokanta sahibiyle de cıkar daha sonra, "toz" kullanmaya başlar. Orhan onu başkalarına da sunar. Moda tasarımcısı Sevinç Hanım da bunlardan birisidir. Orhan, Zarife'yi Antalya'ya muhasebeci Erdinç Bey'in mağazasının açdışına götürür. Zarife'yi tzmir'deki fabrikanın Antalya Şubesi Müdürü olarak görevlendirir. Zarife'nin yükselişi için önune fırsatlar çıkmaya başlamıştır. Zarife, malların çevrede pazarlanması için çalışır, başarılı olur. lstanbul'daki mağa zada çalışırken aldığından çok paralar kazanmaya başlar. Patronunun başka metresleri de olduğunu öğrenir. Onların dünyasını daha iyi tanır. Kuşadası Şube Müdürü Çiğdem Hanım da bunlardan birisidir. Zarife, böyle yaşamak için seçimi kendisinin istcyerek yaptığını anlatır gazeteci Bülent Serdar'a: "...Kimse beni f SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle