Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
yazın sorunu da, bizde, telsefe kökenli çığırların doğmayışjdır. Runıınla Romantizm, Realizm, Naturalizm gibi akımları dıışunmuyorum, yazarlarınıızın kendilerine özgü bir yol seçmeyişle rinc değinmek istiyorum, Yazınımızda, son kuşaklarda, kökensele yonelme eği liminin yerini yiızeysel çekicilik almıştır. Birkac yazarımızın dışmda Anadolu'yu bilen, Kirsal kesim ınsanlarımızın yaşam sal gerçeklcrini vas,adıkları ortamda göriip öğrenen yoktıır. Fakir Baykurt, Mehmet Haşaran buvuk kentlerde yaşayan yazarlarımızdan çok daha gerçekçi, insan sorunlarına düs,scl değil nesnel bir (ııtıımla yakla^an sanatçılarımızdır. Kcntscl yaşamın kıyı yorclerinde yaşayan ınsunlan konıı edinen yazarlarımız arasında Mıızaffer Buyrukçıı'ntın, benim anlayışıma göre örneklendırici bir tutumu vardır, dusjediğini dcğil, gordüğünü anlatıyor, insaııa önce dışınuan ba kıyor, sonra sezdirmcdcn ırasını oluşturan iç evrenine giriveriyor. Yazınımızda boşluğu giınden güne genişjeyen ba^ka bir tür de eleştiridir, oy sa Ban duşuncesinde clc^tirı ilkçağda basjamış, tüm banat, bilim türlcriııde yerleşik nırözellık kazanmışrır. Yazında "çığırlaijma" olmavınca eleijtiri beslenecek verimlı toprağı bulamaz. Ekınsel içerikli cleijtirinin olmadığı yerde sanat ürünlerinde sorunsal biçimlenme olayı da gelişemez, bıı eksiklik ilerlemenin önünü kapıyor. Biz "cığırlaşma" sözün den dizgesel duşüncenin gclişmcsini anlıyoruz, birtakım siyasal obekleşmeleri değil. Imdi bu olumsuz durumun nedenlerini araştıralım, yazınımızda daha once değindiğiııı bir "loııcala^ma" olgusu ya şaniyor. Bclli kımseler, hclli "tekkeler'e yerlcşiTiişler, bircr özel cevre olu^tur mıışlar. Bu çevreler ıçe dönüktür, dışta kalana kapalıdır. Yine bu "loncalasjina" olgıısıında, Barı yazınını kökenleriyle bilıııc, vcndü^üııcc (,'iğırlaııyla beslen menin yararını, erdcmını kavramaya yetcrliliği yoktur. Bu vıizdcıı ^iındiki yazınımız bana ()smanlı saraylarında toplaııan "cai/.eci" va/.arları anımsatıvoı. Nc diişiindüğümü dalıa kcılay anlamak ısteycn, bu "caizcci" lakımının bulundukları "loncaları" göz önüne getirirse "Pandoranın Kutusıı" kendiliğinden açılır. • Kitaplanın avdınlmında ÖNER YAĞCI aman, lsmct Zcki Eyuboğlu i^in bilgeleşme anlamını taşır. 1925 TrabzonMaçka doğumlu Ismet Zeki Eyuboglu'nun zaman içindeki yolculuğıınabaktığımızdagördüğümüz, bilgele^mediı. lsmct Zckı Eyubdglu'nıın, anılarından olusan, " Ajıılar" ve "Öğrenciler" adlı ki tapfarı; balk bilgcliğıylc, zcnginlifiiylc yai;ayan bir usta (clbclccinin, aydııuanan ve aydınlaran bir öğretmenin, çok yönlu vc bilgc bir yazarın, gücünü topıagından, toprağının ınsanlarından, roplıımsal birikiıııiııdcıı alaıı bir avdının kendi ya^ıunın dan Mizdiığu guzclliklcri vc ya^am dcrsini bizc aktaran kiiaplardır. "Anılar" .ullı kitabınınCıiriş'inde, "Anı ki^inin kinıliğidiı, vaijadığı ortamı bclirleyen tenıel çizgılcıdir. Insanı anlamak istcycn onun anılaıuıı öğreıısc veter. üysa çokları, anıları gelışigiızel olaylar, olmasa da olurdu tiınindcn olgular sanır. Do^ru degil bu Anılar kısının yaşamına anlamanlanısızlık kazantlırır" tlivcn Eyuboğlu; anı çesjitleri üzerinc düşiincelerini aktardıktan sonra Evuboğlu sıilalesinin geçmiîjiyle ilgilı öğrcndiklerini aktararak başlıyor anılarını yazmaya. Z mıyla özdeşleşen bir ki^isel tarih sunuyor anılarının bundan sonrasında. ünun, 1945'lerden 199()'ların sonuna kadar yaşadıkları, aydın olma, aydmlalma, öğrenme, öğretme ça bası vc bu çabanın sonucunda ortaya çıkan yapıtları bir bilge vaşamın güzel liğiylc vc dcrinliğivlc kucaklaijtırıyor okuvanı. Anılarının ıkinci cıldı olan "Öğrenciler"de ise Eyuboğlu öğrcncüik, abkerlik, öğretmenlik dönemlerindcn kesitler aktanrkenözellikle Atlnan Mcndcıes döneminde yaşananlara tanıklık yapıyor. Eyııboğlu'nun, ülkcmizüı dalıa soıııaki vılla rını belirleyen bu yıllarla ılgılı tanıklığı, toplıımsal, siyasal bir tarih sunuvor oku yucuya. Kitaba girişinde, Demokrat Parti'nin kuruluşuyla birlikte ülkemizdc "önüne geçilmez bir ABÜ yandaşlığınuı başladığını, "Kurtuluş Savaş/yla kazanı lanların çoğunun elden gittiğini, ülkemizin "anlamsız, gercksiz, tutarsız bir komünizm korkusuyla neredeyse bağımsızlığını yitirir biçimde ABD denetimi altına sokulduğunu" söylcycn Eyuboğlu; ABD'nin koruyuculuğu ve gizli yardımlarıyla Komünizmle Mücadclc Derneklerinin kurulduğunu, DP yönetimine karşı çıkan tüm aydınlarrn komünistlikle suçlandığını, beslenıe basın yaratıldığtnı, " Vatan Cephcsi"nin kurularak halkın bölündüğünü, Köy Enstitülerinin ve Halkevlerinin kapatıldığını, ülkenin "şeyhler, müritler, dervişler ülkesi"ne dönüştürüldüğünü, ırkçılığın beslcndiğini, Osınanlı padişahlarının övüldüğünü, üniversitelere, Tıirk Dil Kurumu'na, Turk Tarih Kurumu'na baskıların başladığını ve bııgünlerin temellerınin o zamanlarda alıldığını söyluyor. DP'nin yctiştirdiği tipik gençliğin bir orneği olan ve "Paranın açamayacağı kapı yoktur" düşüncesiyle Oğrencller' Yolayrımı Maçka'daki çocukluğuyla ilgili aklında kalanlarla başlayarak 19i J'tc ilkokula kaydoluşunu, lstanbul'da Kabata;;, Vefa, Farih semtlerindeki ortaokul günlerini, Nak^ibeııdi tarikatına girişini, tekkenin polisçe hasılmasını anlatıyor çocıık goztcmlcriylc. Icmlcriyle. Anlamsız bir sağcıdır ve dönemin "Türkçü" gençleri arasındadıro. Lise yıllarında ise "aağa vuran bir değişiklik göriilmcve" başlar Eyııboğlu'nda. Yol ayrunındadır; 1945 sonuna kadar tekkede altı yılını bitirmiş, gericiTıırancı dergilcrdc yazı vc şiir yayuıılamış, 'l'an gazetcsini basanlann arasında ycr almi!; ama okuduğu klsclc kitapları onu Doğu daıı vegeleneklerden koparıp Batı'ya çağdaşlığa bağlanıaya ba^layuıca, bu yolun "yan lış bir yol olduğunu" anlamıştır artık. Yanlış yoldan kurtulan Eyuboğlu, yaşa yaşayanların ülkemizi bugünlere nasıl getirdiğini Eyuboglunun yasamından ve gözlcmlerinden süzülcnlerle okuyoruz. Bu anılar demeti; kültürümüze bugünc kadar 70 kitap armağan cdenU ); aralarında Cîoethe'nin "l'aust "u, Konliiç yus'ıın "Konuşmalar"ı, "Hazrcti Ali'nin Şiirleri", Kant'ın "Pratik Usıuı Eleştirı si", Nietzsche'nin "Tragcdyanın Doğu^u" ve "Gezain ile Gölgesi", Pascarın "Düşünceler', Lucretius'un "Varlığın Yapısı" gibi 25 yapıtı ccşitli dillcrden tcvirerekdilimizeakraran(2) ;kendisinden aldığım listeye göre, basılnıayı bekleyen ve aralarında "Anadolu Aydınlığı", "Türk Toplumunda Tarikat Etkinliklcri", "üsmanlıdantJumhurıyeteTürk Kadını", "Türk Dili Üstünc Araştırmalar" gibi çalışmaların da olduğu 20'yi geçen kitabmı(3) daeklediğimizde 1(X) den fazla yapıta imzasını atan Eyııboğlu'nun, ay nı zamanda calıskanlığıyla da kültürümüzün temel taşlarıncian bin olduğunu kanıtlamaktadır. "Destanlar Içinde Fatih" adlı derleme, Eyııboğlu'nun 1953'teyayımladığı ilkkitabıdır. Sonra yirmi yılboşluk vardır. Bıı boşluk, aynı zamanda lsmct Zcki Eyuboğlu'nun dağarcığının dolduğu yıllar dır. 1970'lcrlcnirliktc Fyııboğlıı'nun bilgcliklerinin yaşamımızı aydınlatmaya naşladığı görülür. 'Tanrıyı yaratan toprak Anadolu deyincc, Anadolu uygarlığı, Anadolu aydınlığı, Anadolu mitolojisi deyınce akla gelen ılk adlardan bıridiro. Anadolu sevdasının vc Anadolu'nun dü nüne, bugününe bılgece yaklaşımının urünleriyle vardır o. "Tanrı Varatan Toprak Anadolu", Eyuboglunun gözlerinı Anadolu'nun gerceğine ve birikinıine çevirdiği ilk çalışmasıdır. Anadolu'nun tarihsel vc kültürcl zenginliklcrini araştı ran bıı çalışma ile üzerinde yaşadığımız toprakların görkemli birikinıine uzanı rız. Bu çalışmayı tamamlayan "Anadolu Uygarlığı" ile dilinden sanatına, yetiştir diği ürünlerden yarattıkları aletlere, isle meciliğinden türkülerinc, masallarından oyunlarına Anadolu'nun dününü öğre nirken; "Anadolu Cıerçeği"ndc mıtolojik dönemlerden başlayarak Anado lu'nun kültürel tarıhınde bir geziye çıkıyoruz. "CJülen Anadolu", gülmeyle, gül meceyle, gülme ve güldürmece öğelerıyle ilgili bümcceden şiire, yergiye, alaylı sözcüklere, oyıınlara Anadolu'nun tarıhinden bir geçit yapar. "Anadolu Inançlan", "Anadolu Mitolojisi", "Anadolu Ilaçlan", "Anadolu Büyüleri", "Sevgi Büyüleri", "Cinci Büyii leriA'ıldızname", Eyuboğlu'nun halk geleneklerini dünden bugüne taijiyan lci taplarıdır. Eyuboğlu, "Karadeniz I'ürküleri: Maçka Yaylalarından Sesler", "Türk Şiirinde Tanrıya Kafa Tııtanlar" adlı çalışmalanyla da halk kültürünün edebiyat damarına ışık tutmuştur. Halk kültürünün, halk bilgisinin, halk değerlerinin, bağnazlığa karşı hoşgörünün kararlı savunucusudur o. Bu nedenle de toprağımızın aydınlık bir yaşama DP'nln vetl$tlrdlOI tlplk gençllflln bir ömeOi olan ve "Paranın açamayacağı kapı yoktur* düsünceslyle yaşayaniann ülkemlzl bugünlere nasıl getlrdlglnl Eyuboglunun yasamından ve gözlemierinden süzüienlerle okuyoruz. CUMHURİYET KİTAP SAYI 677 J SAYFA 5