06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yazılar Filmatik, Oyun Değil ve Brecht'in Toplu Şiirler2'si yayımlandı Yılmaz Onav'ın enik anlatımı SENNUR SEZER ılmaz Onay, kırk beş yıü aşan sanat vusamında daha çokyazdığı, uyarladığı ve sahnelediği oyunlarla anımsanır: Bu Zamlar Bana Karşı, Küçüm Adam Ne Oldu Sana?, Ararta Kalanlar. Ama onun asıl tutkusu, yazar ve çevirmen olarak edebiyattır. Brecht, Seghers, Gorki çevirileriyleyazdığı romanların (Yazılar Filmalik ve Oyun Değil/Evrensel Basım Yayın) bence ortak noktası, anlatımının epik yanıdır. Ben, 'enik' deyimiyle Onay'ın anlattığı öyküyü nep bir "başka şeyi anlatma aracı" bir "gösterge" olarak kullanışını tanımlamak istiyorum. Yılmaz Onay'ın ilk romanı Yazılar Filmatik, bir kimlik arayışı öyküsü etkisi bırakır ilk bakışta. Ekonomik nedenlerle Hollanda'ya göçmüş üç kişilik ailenin annesi geri döner. Babaoğulsa orada yaşarlar. Delikanlı, dışlanmayı, yabancı sayılmayi yaşınuı bunalımlarınakattığında annesine ve doğduğu ülkeye dönmeyi dener. Sevdiğini sonradan f ark edeceği Hollandalı bir genç kız da yanındadır. Genç luz da bir başka yabancılığı vaşamaktadır çünkü. Türkiye, yeni koşullar ve tanıdıkIarı insanlar onları "yabancı "lıktan kurtarmayacak ama kendi vaşamlarının kararlannı venne sorumluluğuna taşıyacaktır. Yazılar Filmatik, bir film senaryosu ile iç içedir. Bu senaryo, romanı okuyanı biraz geri çekilip olavlara daha geniş bakabilme, bir yabancılaşma olanağı sağlıyor. Yazar kamerayı daha ilk sayfadan sokuyor romana: "Yoğun bir yeşil. Ama nedense yeşilin çeşitleri fazla yok. Kamera, yokuşsuz, dağsız tepesiz, dümdüz, düzenli yollardan geçerek bir binaya yaklaşıyor. Girip çıkanlardan belli ki, bir okul bu. Yalnız, yollar öyle masallardaki gibi tertemiz değil. Kaldırımlara atılmış, bıraz da tepki olsun diye atılmışa benzer yiyecek ambalajları, renkli plastikler, hatta buruşuk sigara paketi, izmarit, ne kadar ayıp! evet öyle şeyler var. Gerçi kamera bunların pek farkında değil galiba, ama isteven, bu ülkenin değişik renklerinin varlığını sezebilir. Her neyse içerdeyiz." Bir tiir dayanışma simgesi, bir alt bildirim Bertolt Brechr, Türkıye'de çeşitli çevirmenlerce çevrilmiş bir ozandır. Yılmaz Onay, Brecht'in Bütün Şiirlerini (TEM Yapını Yayıncılık) I. cildini Ahmet ("emal ile nirlikte çevırdı. Henüz piyasaya verilmeyen bu cildi izleyen Bıitıın ijıirleri 2'nin (19Î856 ) çeviribi de Yılmaz Onay'ın. Svendborg şiirleri, Steflin Derlemcsi, Hollywood Elejileri, Sürgün Şiirleri, Sa vaş Elkitabı, Alman Tasjamaları, Çocuk Şarkıları, Yeni Çocuk Şarkıları, Buckow Elejileri, Bakır Alııııı'ndan îjiirler bölıımlerinden olıışan bu cildin büyük bir bö lümü siirlerle ilgüi açıklamalara aynlmış Bir bölümü 2. Diınya Savaşı yıllarında bir bölümü sürgünde yazılan bu şiirlerin bırçoğu daha önce de çevrilmişti dilinıize: DUVARA TEBEŞtRLE YAZILMIŞTI Savaş istıyorlar. Butıu yazan Öldü bile çoktan. Bpedırin şiiPlertnin yeni çevirileri Y Yılmaz Onay yaşamını tiyatro ve edebiyata adamiş bir kültür insanı. Romanları Evrensel Basım Yayın tarafından, tiyatro eserleri ve çevirmen olarak hazırladığı Brecht'in toplu eserleri ise TEM Yayıncılık tarafından yayımlanıyor. dılar, inanılmaz bir durum." (s.181) Yazılar Filmatik, yer yer alaysılığın ve epiğin geride kaldığı şiirsel monologlarla kesilir. Romanın kahramanları, maskelerini çıkararak asıl yüzlerini gösterirlcr sanki: "Bütün güzellikleri ezbere biliyorum ben. (...) Biliyorum diye kızma bana, bi liyorum evet, ne yapayım elimde değil! (...) O Alman kadını da biliyorum ben, oğlunun ölüm haberiyle inme indi sağ bacağına, biliyorum çünkü onun oğluyla öl müştüm ben, ölümü biliyorum, bazı ölümler güzeldir, olmaz olsun ve şimdi seninle barış için burada, dün birkaç kasaba ötede yürüdüğümüz gibi, hatta dün akşam iki bin yüz yıl öncesinin aşağılık tannsal savaşını lanetlediğimiz gibi... Ama onlar, o Alman anne ile oğlu beni biliyorlar mı? tiayır bilmiyorlar. Sanki bana düşman, herkes, karşı ırkçılık bu, fazla, niçin bilmiyorlar? Çünkü ben... şiir yazamıyorum, Allah kahretsin! Yazdıklanmı da kimse bilmiyor. (...) Bak ben, Mei şarkısını biliyorum, ama benim şarkılarımı kimse bilmiyor, neden? Çünkü dilimi kimse bilmiyor, kim var, kim var ha?" Bu konusmayı yapan, annenin arkadaşı olan akademisyendir. Böylece onun roman boyunca süren içe dönüklüğü, içki sorunları açıklanır. Oytın Değil 1980 darbesinin hemen öncesinde başlayan tanışıklıkla ilk aşk arası bir ilişkinin uzun bir aradan sonra ycnileşip değişen boyııtlarını işliyor. Tıpkı Yazılar Filmatik'teki gibi bir aşkın merkez alınarak çevrenin anlatılması tekniğiy le yazılmış. Alaysılık ve yabancılaştırma bu romanda da baskın bir anlatım öğesi dir: Bu anlatımda "yabancılaştırma" kadar gizli bir alay da dikkatinizi çekmiş olmaİJ. Yılmaz Onay gizlemeye pek de çalışmadığı bir gülümsemeyle anlatıyor olayları. Ruh çözümlemelerinde bile iç tartışmalardan doğan bu alaysı hava ağır basıyor: "Nasıl aklıma gelmişti gencin birden bire böyle bir öneri yapmak? Türkiye'ye gidişin belirsizliklerini yalnız başına göğüsleyememe tedirginliği içinde bir dayanak, hatta bir gösteriş aravışı mı vardı bilinçaltında? Ya da daha altta tam tersine, kıza karşı son olayla ilgili bir hesaplaşma, 'öyle olmaz böyle olur' dercesinebirkarşılık kullanma içgüdüsü mü ağır basmıştı? (...) Yabancılık kompleksleri ağır basıyordu demek ki... Göstersin n'olurmuş? Yalnız babasına sormadan, ötesini düşünmeden, sırf o anın heyecanıyla. Ah, bu da yabancılara özgü bir erdem' olmalı, fena mı?" (s.72) Alaysılık ya da düpedüz alaylı anlatım erotik olabilecek bir görüntüyü bile, bir maç anlatıcısı gibi anlatarak, anlaşılması, yorumlanması gerekli bir ergen davranışı biçimine getiriyor: "Öpüşmeleri çok gecikiyor, hayret. En modern ülkede yetişmiş, en 'serbest' iki ergen çocuk, hiçbir baskının, hiçbir engelın kalmadığı bir 'sevişme'de, dudaklannı hâlâ kullanamaSAYFA 10 Içtartışmalar AlaysM ve yabanalaşma "Açıklamalar"da bu şiirin "öldü bile" dizesi'nin "Başta mevcut sınıf kavgasına ve onun kurbanlarına gönderme" olduğu (s. 268) notu var. (Yılmaz Onay'a "Biz bu şiiri daha değişik anımsıyoruz neden?" diye sordum. O "Savaş istiyoruz / İlk önce vuruldu / Bunu yazan" dizelerinin aslından daha güzel bir Türkçe söyleme olduğunu, ancak aslına ııymadığını söyledi.) Brecht'in şiirleri, savaşın gündemde olduğu günümüzde yeni bir anlam kazanıyor, özellikle haber resimlerinin altına yazılmış "Savaş Elkitabı"ndakiler. Örneğin 1944 reki bir Amerikan gazetesindeki fotoğrafın altında şu açıklama var: Bir Amerikalt pedagog Türkiye'ye eel"Yeniden normal yaşama döndürme miş dolaşıyor. Pek çok işte, hatta ağırışler AMG (Amerikan Askeri Yönerimi) sude bile çocuklartn çaltşttnldtğınt vüriiyor. bayları Italyan sivillere Amerikan unu saDikkatini çekiyor bu durum. Çalışan ço tıyorlar." cuklardan birine soruyor: Brecht bu fotoğraf ve resimaltına şun Burada işlerı hep çocuklar mı yapar? lan ekliyor: Çoctdk cevap veriyor: Yoo, çocuklaryapmaz, bızyaparız"(s. "Un ve bir de kral getirdik, alın, 64) Yalnız, unu alan kralı da almak zorıında. Yazarın Varlık Özmenek'ten ahntılayıp Çizme yalamaktan hoşlanmayanın romana yerleştirdiği bölüm bence bir Hoş geçinmesi gerek yine açlıkla. epik oyun sarkısı gibi kimi olayların altını çizerek, r>ir dönemi tarihlemektedir. Şiirde sözü edilen kral, taşizmi destekYılmaz Onay, sevgiye benzer durumlaleüikten sonra, faşist rejimin yıkılması nn iki yanına durumlan ya da sınıflan zıt üzerine müttefiklere sığınan Viktor Emakonumdakileri koymaktan hoşlanıyor. nuel lll'tür. Yazılar Filmatik(te delikanlı ilegenç kizın Bu şiirin üstündeki fotoğraf için yapıulusları ve görünüşe göre sınıflan farklılan açıklamaysa şöyle: dır. Oyun Değil'de ana kahramanların sı"Savaştan sonra en büyük iş alanlarınnıtsal kökenleri. Her iki roman da bir dedan biri, Avrupa'nın aç halklarına 'yarvam havasıyla sonlanırlar: dım' işiydi. bu işi büyük Amerikan gıda "îki genç, alanın hatasız dümdüz, yağtröstleri yürütüyordu. Bunlar mallarını mur ıslağı soğuk betonu üstünde uzakladevletin yardım örgütlerine satıyorlardı. şırken, yalnız görevliler değil, 'zaman yiÖrgütlerse kendileri bile dağıtımda yetertiren' yolcular da küfrediyordu onlara, sizdi. Yurttaş vergileriyle alınan mallar üstelik durdurulup kontrol edilmesi süAvrupa'ya geliyor ama bu mallarla birlikren Türk göçmenier de... te 'ekonomi uzmanları' ve 'siyasal görevliler' de geliyordu ve bunlar, yarım kilo Bu son sahneye ilişkin, değil tek bir kadomuz yağı karşılığında politikacı, konre, tek bir satır bir not bile bulunamamış. serve karşılığında da parti yöneticisi saZaten film projesinin hiçbir aşaması, hiçtın alıyorfardı. Çökmüş ve zayıf düşmiiş bir versiyonu da gerçekleşmeyecekmiş, burjuva sınıfı, 'yardım getiren'lere bir çudeniyor. Çünkii, şimdi nerede oldukları val şeker karşılığı iktidar yetkileri veriyor bilinmeyen o genç ile kız 'âşık bile değilve böylece ülkeler, denizaşırı tröstlerin ler'miş..." çıkarlarına göre yönlendiriliyordu." (Yazılar Filmatik) "Yürüyorlar... Uzaktan anlamak mümBrecht'in şiirleri için gereken epik takün değil ama ikisinin arasında artık istevır, bence Yılmaz Onay'ın Türkçe yazseler de koparmaları pek kolay olmayacak dıklarıyla gelişmis. Elbet bunun tersi dc çaresiz bir düğümün bağlandığını hissesöylenebilir, gerçelc olan, Yılmaz Onay'uı diyorlar (...) Vakit geç olmuij, sokak daha epik bir yazar kımliği taşıyışıdır.B güzelleşmiş bu saatte, ve her adımları görünüyor, her nefes alışları, duyuluyor. Kı* Yazılar Filmatik, roman, Yılmaz zın evini önüne geldiîer, durdular... Onay, Evrensel Basım Yayın, 199 s. Burada "roman" da bitmişti aksi gibi... * Oyun Değil, roman, Yılmaz Onay, Ama onlar, o ikisi, sokak, ötesi, ötekıler... Evrensel Basım Yayın, 241 s. (Oyun Değil) * Bütün Şiirleri 2, Bertolt Brecht, 1 'ürkBu sonlarda bence ağır basan iki insaçesi: Yılmaz Onay, TEM Yapım Yayıncının birlikte yürüyüşlerinin görüntüsüdür. lık. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 677 "Kız, ister istemez durdıı. Baktı. Babası, çeki kendisine uzatıyor: Anası, oğluna çek yazmaya girdi içeriye. Biliyorsun. Benim de çek imzalama yetkim var neyse ki, şimdilikl Ben de sana vereyim hiç değilse. Paradan başka verecek şeyiın kalmadı lcızım, ne yapayım? Ve kız, o çeki alılı! Evet, aldı! Belki de, hiç değilse bir süper para isteme rezilliğinden kurtulmak için aldı. Almayacak mıydı yani? Kim ne hakla, ne bekliyordıı. Çeki 'Elinin tersiyle itmesini" mi? Hayat fotoroman değil ki! Hayat, o gunlerde de çek defterlerine yazılır olmuştu bazıları için, hayat ciro edilir olmuştu hatta!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle