Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Pakistan'ın ünlü şairi Nasir Kazimi 8 Aralık 1925'te Hindistan'da doğdu. Eğitimini Pakistan'ın çeşitîı şehirlerinde sürdürdü. îlk şiir kıtabı Bergi Ney'i 1952'de yayımladı. Eski gazel geleneğinin son ve büyük şaiiri Kazimi, çağdaş Urdu gazelinde oldukça seçkin ve özel bir yere sahiptir. Başlangıçta serbest nazırn türünde de şiirler yazmış ancak gazellerde yarattığı olağanüstü etkiyi bu türde sağlayamamıştır. Nasir Kazimi yaşamı boyunca doğru bildiklerini açık bir şekılde ifade etmekten hiç sakınmadı. Eski gazel geleneğinin son şairi olsa da, gazelde yenilikler yapmaktan geri durmamıştır. Derin gözlemlerini yaşamın acı yanlarını, deneyimlerini yalın anlatımiyla işlemiş ve bunları okuyucuya sunmuştur. Divan, Pehli Bariş, Ser ki Çhaya öteki eserleridir. Nasir Kazimi 2 Mart 1972'de Lahor'da öldü. Gazeller Evıne vardığımda Yoktun, çekip gitmiştin. Kapında Güneş yalınayaktı. Duvarlardan ateş çıkıyordu, Küplcrde su yanıyordu. Avlunun arkasında Yeşil ağaçlar dolaşıyordu. Bir tarafta toprak evler Öbür yanda dere akıyordıı Unutulmuş bir iilke hayali Gözlerimin önünden kayıp gidiyordu. Avludaki duvarın gölgesi Çadır misali heryeri örtüyordu. Ayak sesini duyar duymaz Uykumdan fırlamıştım Nc kadar sevgiyle ve zarifçe Kapıyı açmıştın Ben ve sen evden çıktıgımızda Mevsinı nasil da değişmişti! Kırmızı hurmaların şemsiyesi altında Yeşil güvcrcinler konuşuyordıı Uzakta yanan ağacın gölgesi Bizi, ikinıizi seyrediyordu... Başka bir yere gidecektim Ne olduysa yolumu unııtmuştum Memleketinin yeşilliğini görünce Yolcıduğu ertelemiştim. Nasıl da karanlık bir akşamdı o gün Bulutlar göğü tamamcn kaplamıştı FırtınaJı yagmurlu gecede Beni görmeye gelmıştin Alnında yağınurdan inciler Gözlerinde sürme gülüyorlardı Boynunda gümüşten bir çicek Elinde bir tutam bıılııt vardı Islak elbiselerin dalgalarında Parlak altın ışıldiyordu Yeşil dağlının eteklerindc SAYFA 18 Bu da bir çeşit aşk Ben senden, sen benden ayrı Bu senin hedefin, o benim yolum Aranıızda ne var ki.. Bir şey söylemiştım sana Yoksa gerçekten kiistün mü Nazir Kazimi/ Şiirler/ Çeviren: Asuman Belen Ozcan Nerede oyle müşteri Ki, mutluluk ödeyip, acı satın alsın Yolunu gözleye gözleye Gökyiizü tarlası kurudu Pencereyi açıp bakarsan dışarı Epeyden beri bekliyor biri orada Bütün şehir uyudu Nasir Sen hâlâ niçin uyanıksın! *** Yalnızlık acısı derindi Ben nehir nehir ağlardım Bir tanecik dalgayı zaptedemedim Ben ki hrtınalarla oynamıştım Yalnızlığın yalnız gölgesi Epeydir benimle meşguldü Terkedince bütün dostlar Yalnızlık yoldaş olmuştu Kuruyunca mutluluk yapraklan Yalnızlık çiçelderi agmıştı Yalnızlıkta Tanrı düşünces vardı Yalnızlıkta Tanrı korkusu vardı Yalnızlık ibadetin mihrabı Yalnızlık Minber ateşiydi Yalnızlık ayaklarımın yenilgisi Yalnızlık ellerimin duaüiydı Içimde saklı o cenneti Dışarda arıyordum Yalnızlık kalbimi cenneti Ben yalnızım, ben yalnızdım... Yolunu gözleye gözleye Gökvüzü tarlası kurudu O gün ne kadar heyecan vardı Yağmurlu eğri büğrü sokaklarda Meşaleyle dolaijiyordu biri Islak sırılsıklam sessizliktc Seninle evine dek gitmiştim Uzıın bir yokuluk esintisi Alıp beni, çok uzaklara götiirüyordu Soluğıım gelip dudaklarımda kalmıştı Bu nasıl görkemli bir ate^ti Yalnızlık ocağında Odun misali yanıyordıım Ölgün evlerin duvarlarını Siyah yılanlar sarmıştı Ateşin sarayında Altın pazan açılmıştı Sarayda elmas taciri Atcşten tahta oturmuştu Bir büyücü kadın oraya baktı Korkıınçtu görüntüsü Siyah yüzünde sarı nokta Kor gibi yanıyordu Bir güzcl suçıın çehresi Ateşin riiyasmdan çıkmıştı Susuz kırmızı kan gibi gözler Dudakları solmııştu Kolları oktu Bedeni yay gibi sallanıyordu Kemikleri apaçık ortadaydı Karnı sırtına yapışmıştı Korku öriimceği yüzüne Umııtsuzluk agi örmüştü Yanan soluklaıın şiddetiyle Cam beden eriyordu Beden incecik yolunun ilerisinde Suç ve ceza birleşti *** Bu şehre niye gelmiştim Burada kimim vardı Ddsiz tepe! Bir $ey olsun söyle Kimdi bu şehrin rlacası Bunlar kimin ıskeletlcri Hangi anne doğıırmuştu bunları Hangı Tanrıçanın bu heykel Kimler tapınırdı bu yerde Hangi dünyanın şıirı bu Hangi eller yazmıştı onu Hangi güzel kızın bu büezik Kim takmıştı bu kolyeyi Hangi zamanların bu ovuncaklar Kimıer oynardı bu yerde Söyle benim toprak serçem Beni anımsamış mıydın Saat gecenin biri ben yalnızım Issız yol konuşuyor Bugün öyle sessiz ki dünya Sanki bir şey olacak gibi > Nasıl karanlık bir gece bak însan kendi kendinden korkuyor Sanki şehrin bütün ışıklan iizerinde Yaprakların şöleni var Gelin çımenlerin üstünde mehfili kuralım Nasılsa meyhanc kapalı Çiçeklerin hepsi soldu ama Hasrct yaram yeşil daha Sen ne kadar sevdiysen O kadar da acı verdin VEDAT ÖZDEMİROĞLU Yürüyüş yaparken zıplayıp tabelalara vuranların, evde gömlek, kravat ve süveterini çıkarmayıp sadece altına pijama giyenlerin, gazetelerdeki insan fotoğraflarına türlü çeşitli bıyıklar çizenlerin hikâyesi... "Kopya kişinin kıldığı namaz geçerli midir?" diye soranların, uzaylı görünce taş atanlann, işkembekokoreç yasaklanır diye AB'den soğuyanların, yeni dökülmüş betona imza atanlann hikâyesi... Adaleti mafya tezgâhlarında arayanların, Susurluk'tan sadece ayran çağrışımı çıkaranların, mermi manyağı yapanların / yapılanların, her şeye ülkücü ad bulanların hikâyesi... KITAPCINIZDAN ISTEYINIZ CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 7 7