29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Türkiye'nin Batı müziği ile yoğun ilişkisi Cumhuriyetten sonra baslamıs. Bu yapının ülkemızde de benimsenip yaygınlastırılması için her türlü girişim gerçekleştirilmiş, Arkara'da bir konservatııvar oluşturulmuş, yetenekli müzisyenlerimız eptim için yurtdısına gönaerilmış, geleneksel müzik yapılartnaan yararlanmak için yurt çapında derleme çalışmaları gerçekleştirilmistir. Derleme çalısmalanna kalılan sanatçtlartrmz derlenen türkii ve şarkılardan yeni müzik anlayısımıza uygun yapttlar üretmişler, bu yapttlar orkestralarımız tarafından seslendirilmis ve büyük beğeniler kazanmıslardtr. Bu çalışmalar Konservatuvar yaytnlan ile desteklenmis Batı müziğine ilişkin teorik yapttlar yaytmlanmıştır. Halkın bu müziğe yaktnlık duymasını ya da onunla ilişki kurmasını sağlayacak olan müzik kıtavuzlarımn yayını tse bir hayli gecikmistir. Bu konudaki ilk çalışma diye nıtelenebilecek olan Faruk Yener'in "Müzik Kılavuzu" yıllar yılt bu boşluğu dolaurmuş, her seferinde gelistirilen hasktlarıyla bu müziği merak eden ınsanlara ulasmtş bir yapıt. Cevat Memduh Altar'ın "Opera Tarihi" ise adının yam sıra opera konusunda iyi bir dinleyicı kılavuzu olma niteliğini korumuştur. Bunlardan yıllar sonra Üner Birkan'tn "Dınleyicinin Kitabı" yeni bir kılauz olarak çıktı karsımıza. Şimdilerde ise îrkin Aktüze'nin Müziği Okumak"ı gırdı yasarmmıza. Aktüze'nin beş cilt olarak planladığı yapıtının henüz iki cildt çıktı atna yukarıda bahsettiğimiz diğer kılavuzların yantnda hemen yerini aldı. "Müziği Okumak"ı tanıtan yazımızı bir önemli müzisyenimizin yasamını anlatan ve sevgili Filiz Ali'nın hazırladığt Bülcnt Arelkıtabtyla birlikte tamtmayı istedik Bol kitaplı günler... Balıkcı'nın desenleri Halikarnas Bahkçısı'mn (Cevat Şakir Kabaağaçlı) (18901973) aile arşivinden derlenerek sergilenen desenlerini toplu halde ilk izlediğimde, dana önce basılı örneklerini gördüğümde de hep dikkatimi çekmiş olan bir yordamlılığın, bu kez altı çizili olarak karşıma çıktığını rark ettim. Balıkçı, yaşamın kendisinden öğrenip geliştirdiği yazarlık deneyimi gibi, ressamlık uğraşının kaynaklarını da görsel temrinlerinin ve doğuştan getirdiği el yatkınlığının odağında biçimlendiriyor, sonra da bu birikimini kâğıua dökerken, deneyimli sanatçıların desenlerindeki kıvraklığa özgü bir tekniği kullanmaya özen gösteriyordu. KAYA ÖZSEZGİN ok yöniü bir küJtur adamının, birçok etkinliğinin yanı sıra, eline fırça alması, desen çizmck için kalem tııtması, ilk bakışta şaşırtıcı ^örünınc/. Nice yazarın, aynı zamanda ressamlık yetenegini dışa vıırmamakta titiz davranan, ama bir şekilde ortaya serildiğinde ilgi ve merak ııyandırdığı gözden kaçmayan bu yöndeki gizli uğraşıyla zaman zaman gündeme geldiği göriilmüştür. Dilimizde "yazmak çizmek' de "Son Bin Fen"deki desenleri, Halikarnas Bahkçısı'mn "gizli" bir yetenegini açığa vuruyor. Ç yimi yaygındır ve söz arasında genellikl bir arada kullanıhr. Ama yazma eylemiyle çizme eylemi, gene de ortak bir uuıası dile gctirmez; yazanla çizenin yöncldiği alanlar birbirine yakın ya da iç içe olsalar bıle, bu aJanlardan ürerilen yapıta yansıyacak ifadesel boyutlar, kuşkusuz birbirinden farklı değer cöstergelerini içerecektir. Asıl uğraşı yazmak olan bir düşünce adamının ya aı\ yazarın, ikinci planda bir merak ve ilgi alaııı olarak çizgi ve renk gibi ifade araçlarına yönelmesi sonucunda ortaya çıkan ürünün teınel niteliği, amatörce bir beğeniyi yansıtma düzeyinde olacaktır. Amatör nitelikli çizgi ve renk, bunıın karşı seçeneğini oluşturan profesyonel bir vaklaşıma oranla, ikincil bir sırada olınasıyla kendini belli eder. Acemilik, biçimleri, doğa kaynaklı olsun ya da olmasın, kavrama pratiğinde, öncelikleri örememekten kaynaklanan bocalaınalar, amatörce yaklaşunın ilk cöze çarpacak ozellikleridir. Halikarnas Balıkçısı'nuı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) (18901973) aile arşivinden derlenerek sergilenen desenlerini toplu halde ilk izlediğimde, daha önce basılı örneklerini gördüğümde de hep dikkatimi çekmiş olan bir yordamlılığın, bu kez altı çizili olarak karşıma çıktığını fark ettim. Balıkçı, yasamın kendisinden öğrenip geliştirdiği yazarlık deneyimi gi bi, ressamlık uğraşının kaynaklarını da görsel temrinlerinin ve doğuştan getirdiği el yatkınlığının odağında biçimlendiriyor, sonra da bu birikimini kâğıda dökerken, deneyimli sanatçıların desenlerindeki kıvraklığa özgü bir tekniği kullanmaya özen gösteriyordu. "Son Bin f'en" atllı kınıhın metin notlarını hazırlayan Hulki Aktunç, haklı olarak şöyle bir yargı çerçevesinde geliştirmiş görüşlerini: "Yaşamı, ilcileri, iirettiği değerler daima bir sarmal içindcn doğııyor, gene bir sarmala ulaşıyor". Bunıı söylerken esin kaynağı da, usta sanatçıları bile kıskan C Bahkçı'mn otoportre deseni dıracak düzeyde olduğuna inandığım otoortre deseni. Kitaptaki resimler, belgeniteğindeki fotoğraflar eşliğinde bu desenle başlıyor. Söz konusu desenden de anlaşılacağı gibi, başka desenlerinin birçoğunda ege men olan calışma tekniği, tarama resim tekniğidir. Balıkçı, koyulukları ve açıklıkları be lirlerken tarama kaleminı, resmin ihtiyaç duyan yerlerinde ağırlaştırıyor, kimi yerlerde de ritmik eğrilerle yetiniyordu. Böyle bir yöntem, Rönesans ressamlarının kııllandık ları bir çalışma biçimiydi. Balıkcı'nın otoportre deseninde bu çalısma biçimini, bu tüı bir gelenek ilişkisini fazla bozmaksızın kullanması, onun kültür adamı olarak eski çağ lara uzanan kiiltürel birikimler karşısındaki bilinen duyarlılığıyla da ilgiliydi elbet. Oto portrenin, Balıkçı'nın elinden çıktığını bilmeyen biri, bu deseni kolayhkla eski bir Rö nesans ressamına maledebilir. Çoğunluğu Ismet Noonan koleksiyonunda yer alan taşka otoportre desenleri de var Baukçı'nın. Birbölümü pastel kalemle çizilmiş olan bu desenler, biraz da malzemenin sağladığı olanaklar da göz önünde tutularak dana esnek bir çizgi özelliğini yansıtır. Yerel konu ve söylenlerin uyandırdığı esinlerle çizilmiş olan desen suluboya resimlerde, Balıkcı'nın kendi el maharetini değişmez ölçüt olarak benimsemesi dikkat çekiyor. Bu ise, amatör ressamların önemli bir bölümünde tanık olabileceğimiz bir durumdur. Örneğin Anadolu'daki ören yerlerini, doğal göriinumleri içinde yansıtan ve herhangi bir ıddia taşımanın ötesinde belgesel bir işlevle iiklü olduklan kuşku götürmeyen desenerde, bu amatör tavır ağır basmaktadır. Balıkçı, her birinin altına tarih düştüğü ve öteki desenlerinin çoğundan farklı olarak imzaladığı Kuki'nin ve torunu Cevat'ın bir birinden farklı konumda ve çoğıı uyurken çizilen portre desenlerinde, bir aile bııyuğü ol manın sommlulıık bilincinden yola çıkar lotoğraf makinesinin verebileceği göriintünun ötesinde, aile büyiiğü olarak kendi kişisel gözlemlerinin sıeaklığına sığınmayı tercih eder ki, bu yaklaşımda da amatör bir sanatçı bakışının payı saklıdır. • Tıpik örneğini "Müziğin etkisi"nde bulduğıımuz ve teknik yönden süslemedillüstraftil bir beğeniyi gıindeme getiren desenlcrde ise, Balıkcı'nın alegorik temalara ağırlık verdiği göriılür. Halikarnas Balıkçısı, bugiine kadar yazar ve kültür adamı kimlıgının arka planında kalan ve bu kimlikle de bire bir örrüşen birgönül adamı olduğunu, desenleriyle de kanıtlamaktadır. • Kişiscri gözlefnlBr l TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahibi: Cağ Pazarlama Gazete Dergi Kitap Basım ve YavınAŞyi temsilen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuk Yayın Danışmani: Turhan Cünay Sorumlu Müdür Mehmet Sucu Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Baski: Sabah Yayıncılık AŞ Idare Merkezi: Türkocağı cad. NO: 3941 Cağaloğlu. 34 334 İStanbUİTel:(212)512 05 05 Reklam: Publl Medla C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 678 Son Bin Fen/ Halikarnas Bahkçısı'mn Sarmal Yaşamı/ YKYSanat 7 5/ 2001/ Utanbul SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle