22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

allı beyaz. Sadece senin dudakların bu manzaradaıı daha yakıcı. KAVALA Mihail Nedelçev'e Mirela Ivanova/ Şiirler/ Çeviren Hüseyin MevsimO Hayalden kat kat daha zengin bu şehir, gözlerin doyamadığı: tajjlara düğmelenmiş evler, eneinlik ve deniz, halklardan kırıntılar, dinler cümbüşü, neijeli bolluk, tebessüm gibi sokakçıklar, sesi kısılnıış pazarlar, anrika mağazacıkları gizemli ve tozlanmış, karanlıkta dan seden tavernalar... Ozgürlük manzarah bir teras bu şehir... ÎNSOMNİA CHRONİCA Geceleri gerilmiş dünya haritasıdır çarşahm. Ve ben uykusuzluğumda Kuzey Amerika'nın koynuna sokuluyorum, büyüyorum, rüyasız büyüyorum, 9 996 000 km2 oluyor, nikel, çinko, platin, asbest üretiminde dünyada birinci yeri ahyorum. Geceleri Kanada'yım ben ve sana sesleniyorum: Bana iltica et! DEĞER Mî? "Göz yaşlarımızın asıl nedenini gizlemek için soğan doğradıtjımız mutfaklar" Yağmurlu bir Sofya sonbaharının kasvetini, müdürlüğünü yaptığı "Ivan Vazov Müzesi"nin konuk odasında özellikle hazırlanan şekerli Türk kahvelerimizi yudumlayarak dağıtmaya çalışırken, "Kırkıncı doğum günüm için kendime hazırladığım bir armağan" olarak tanımladığı antolojik "Eklektik" başlıkh şiir kitabını, "Diller, vatanlar, şehirler, yazınlar arasındaki eklektik yaşamımızın anısına", diye imzalıyordu Mirela Ivanova... Başkent doğumlu, Alman Lisesi'nden sonra Filibe Üniversitesi'nde Bulgar ve Rus Fuolojisi Fakültelerini tamamlayan, edebiyat tarihçiliği ve eleştirmenliği alanlarında çalışan, son 10 yıldır Avrupa dillerine en çok çevrilen ve ödüllere layik görülen Bulgar yaratıcıları arasında yer alan Mirela îvanova'nın son şiirlerinden bir seçki sunuyoruz. MUTFAK(LAR) Sahancığın içine sarımsak ve iri iri soğan doğarayarak ağlarken, kabuksuz salyangozların lavaboda süründukleri, kap kaçağın kırılıp döküldüğü, badem kokusıınun yayıldığı, bıçağın kcmiğe dayandığında yaralarıma tuz bastığım ve paniğinden kurtulmak isteyen bir erkeğe şiirler okudugum bürün iğrenç mutfakları anımsıyorum... Fasanen Strase'deki mutfak yazgımızın kaosunda umutsuzkıktan görilmiş, biz, bağımlı bağımsızlar solgun, suskun dolunaya göz dikmiş, pencere kenartnda nöbetçi askerler gibi Dİrbirimizi değiştiriyoruz. Veya "San Stefano"daki mutfak "Sakın pençereden komş.ulara görünme!", gece yarısı iasulye kaşıklıyoruz dofirudan tencereden, dizlerimiz gevşemiş ıımudun ipi incelmiş koptu kopacak... I îiç dc anımsamak istemediöim o mutfaklar, mutfaklar, mutfaklar... Hani o Burgaz'daki, bir de Krepi'deki... "Adriano" restoranının mutfağ'ı... Petersburg mutfagı, ki orada kanlı borş hazırlanmıştı proletaryayı doyurmak için veya Büyük Güçlerin zavallı memleketimi pirzola gibi kıydıkları Berlin mutiağı... Mutfaklar ayak üstü tepindiğimiz, dünkü gazetenin üstünde papara Kaşıkladığımız, tokmaları çiğnemeden bütün bütün yuttuğumuz, o mutfaklar, göz yaşlarımızın asıl nedenini gizlemek için soğan doğradığımız mutfaklar... CUMHURİYET KİTAP SAYI 678 TEKRARLANIYORUM Tekrarlanıyorum, "Ben tırnaK uzatıyorum, sen sakal bıraktın, artık yırtıcılar gibi sevişip nefret ederiz", derken tekrarlanıyorum. "Devrim çocuklarını yedi, şimdi sıra bizde, çocuklarımızda ve onların çocuklarının çocuklannda, çünkü iştah yemekle geliyor", derken tekrarlanıyorum. Beni yüceltmeye acele etme, çünkü somut ve faniyim ve yalanlar uydururum ara sıra. Erkek kedi ve gülümsememi parantez içine alsınlar diye iki derin alın çizgisi beslerim... Veya sorarım: Neredeyim, niçin yalnızım ve bu öç alıcı geçmi geleceğe niçin dönüyorum? Ritmi dcğiştirirken ve de derimi, ve de erkeklerimitekrarlanıyorum. " Memleketimde çorba içinde kıl gibi hissediyorum kendimi", diye tekrarlarken hep tekrarlanıyorum. Tekrarlanıyorum ve kar düşüyor, yağmur ya&ıyor, Güneş açıyor ve mevsimîerden sonbahar... Yuntuıistan'dan tki Kartpostal TAŞOZ ADASI Daha ne olsun: deniz, servi ve evler, mavi, yeşil ve beyaz. Erguvani mavi, ateşimsi yeşil, Bir ates söndürüyorsun, birbaşka daha... Külün üzerine şiir veya ad yazmak için kaç yangın söndürmen gerek. KAPI Gaddarlaştırıyor beni şu kendini beğenmiş suratı. Yumrukla dani itelesen boşuna sarsamazsın bu yardakçı bekçinin sadakatini. Böğrüne sünger tepilmiş, deriyle giydirilmiş. Arkasında ise bomboş bakışlı gözlerini kırpıyor boşluk. EN SONUNDA kapıyı araladım ve düzeltilmemiş yatağı yerde yığılı kitapları yuvarlak masayı ve sırtı dönük Kendimi gördüm yeşil masayı kırmızı termosu perdenin üzerindeki sarı yamayı kucağında lsa 16. yüzyıl kopyası Meryemana'yı gördüm yarı söndürülmüş mumcağızı kitap ve dergilcrle kaph koltuğu karanlıkta parıldayan toz bulutunu kaluı sözlüklerin sırtlarında aycıklar gibi parlayan yaldızlı harfleri ve onları okşamaya koyuldum ve dönüyor olduğumun farkına vardım ve dahası duvarları arasında kendimi evimde hissettiğim kiralanmış bir oda olduğunu özgürlüğün (*) email: hmevsitn@hotmail.com SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle