05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ROMAN Yunus Nadi2002 Roman Ödülü, Nazlı Eray'ın "Aşkı Giyinen Adam'ına... Nazlı Eray, Yunus Nadi Roman Ödülü'nün kendisine yaşattığı duyguyu, "Edebiyat ormanının içinde tek başına dolaşırken bir telefonla gelen bu haber, adeta o ormandan bir yerden koparılmış bir hindistancevizi kabuğunun içinde sunulan değişık bir içki gibi beni havalara uçurdu. Biz yazarlar çoğunlukla yalnızlığa talim eden insanlarızdır. O ödülü aldığımı duyduğum an yalnız olmadığımı hissettim" sözleriyle anlatıyor. BAHAR TANRISEVER şkı Giyinen Adam" adlı kitabıyla Yunus Nadi Roman L.Ödülü'ne değer bulunan Nazlı Eray, düşler peşindekoşarak okurlarını yaşadıkları "sıradan" dünyadan gizemli bir atmosfere çekiyor. Yazmaya başlarken tıplu "bir narın çatlamaya hazır olması" gibi heyecan duyuyor. Yunus Nadi Roman Ödülü'yfe yaşadığı duyguyu, "Edebiyat ormanının içinde tek başına dolaşırken bir telefonla gelen bu haber, adeta o ormandan bir yerden koparılmış bir hindistancevizi kabuğunun içinde sunulan değişik bir içki gibi beni havalara uçurdu" sözleriyle anlatıyor. Eray, ödülü aldığını duyduğu an "yalnız olmadığını hissettiğini söylüyor. Nazlı Eray'ın "yazın serüveni' ortaokuldayken başlıyor. Gerçeküstücülük nedir bilmezken, gerceküstü bir öykü yazıyor. Önce oturdukları apartmanın kapıcısına "Mösyö Hristo" adını veriyor, sonra da onu kıış olup uçuruyor... Havada hayatının muhaseDesini yapan Mosyö Hristo, başta geri dönmek iste miyor ancak sonra yorulup kaldırımın kenarına konuveriyor. Ve tekrar evine gidiyor. Nazlı Eray, öyküyü katlıyor, bir zarfın içine koyuyor ve okulun Edebiyat Kulubü'ne götürüyor. "Çekingenlikten midir bilinmez" elden vermek yerine kapının altından atıveriyor. Evde heyecan içinde beklemeye başlıyor. "Karamda büyük kuşkular vardı, bir adam kuş olup uçabilir mi, bana deli mi diyecekler diye düşünüyorum. Fakat yazdığım şeye de o kadar inanıyorum ki..." Akşamüstü telefonlar çalmaya baslıyor. Zarf bulunmuş, öykü okunmuş ve çok beğenilmiş. Eray, okula çağrılıyor ve baş köşeyeoturtuluyor. "llk dcfa yazar olma duygusunu yaşadım" diye anlatıyor Eray, o müthiş anı. Sonra yazarlığa 10 yıl kadar ara veriyor. 19 yaşındayken elinde küçük bir bavıılla geceyarısı trenine biniyor. Yaşadığı kalp kırıklığı nedeniyle hayatını değiştirmeye ve bir daha hiç yazmamaya karar veriyor. Istanbul'dan bindiği tren onu Ankara'ya götürüyor. Eray, o günleri şöyle anlatıyor: "Ne kadar romantiğim değil mi? Ankara'ya bir tesadüf eseri eeldim. 1 günlüğüne gelmiştim, 35 yıldır buradayım. Ankara'da bir devlet dairesine girdim, kendi paramı kendim kazanacağım diye. Ondan sonra da uzun bir hastane seSAYFA 4 "Yalnız olmadığımı hissettim" rüvenim oldu. Birtakım şeylerle boğuştum. Hastane de bir okul gibi. Çok değişik insanlar var. Bir tarafı hayat, bir tarafı ölüm... Tüm bunlar insanı pişiriyor. Hastaneden çıktıktan sonra yaşadıklarımı unutmayayım, bunları bir yerde belgeleyeyim istedim ve 1976 yılında 'An Bayım Ah' ortaya çıktı. O bir gecede beni ünlendiren bir kitaptı." Eray, kıtabının ardından çağrılı olarak gittiği Amerika da "yaratıcı yazın" dersleri veriyor. Dünyanın en iyi yazarları ile çalışma olanağı buluyor. Türkiye'ye döndüğünden beri de yılda 1 kitap olmak üzere kendi deyimiyle IMeyve veren ağaç v "A; "meyve veren bir ağaç" gibi sürekli yazıyor. Şu ana kadar 8 öykü kitabı ve 13 romanıokuyucuylabuluştu. Nazlı Eray, şöyle konuşuyor: "Bütün her şey ilk cümlenin altında. llk cümleyi yazaığım zaman, belki ben son cümleyi de biliyorum ama onun farkında değilim. Bir satır sonra ne olacağını bilemeyebilirim. Bir sayfa sonrası benim için bir meçhul olabüir. Gece yattığım zaman ertesi günü merakla düşünürüm. Aslında bütün her şey kafamda oturmuştur. Fakat son anda bir karakter eirer romana! Başlangıç çok heyecanu, sanki bir narın çatlamaya hazır olması gibi... Bitişinde de nar artık ağaçtan düşecektir. Bilinmeyen bir yöne giden bir gemiye yazılmış, yoksul bir tayfa gibiyim aslında. Dünyada anlatabileceğim en güzel şey yazmak. Günde 7 saat çalışıyorum. 22.5 ayda bitiyor bir roman." Okurlarıyla iç içe bir yazar Nazlı Eray. "Yapıtlarımın şimdiye kadar bana kazandırdığı en büyük ödül okurlarım. Her okur bir dünya" diyor. Ancak 13. romanı "Aşkı Giyinen Adam" ile Yunus Nadi Roman Ödülü'nü almanın kendisini çok mutlu ettiğini söylüyor. Eray, "Bu edebiyat ormanının içinde tek başına dolaşırken, roman kişileriyle kendi düşlerimle birlikte yeni bir yazma serüvenine atdmak üzereyken bir telefonla gelen bu haber, adeta o ormandan bir yerden koparılmış bir hindistancevizi kabuğu içinde sunulan değişik bir içki gibi beni havalara uçurdu. Biz yazarlar çoğunlukla yalnızlığa talim eden insanlarızdır. O ödülü aldığımı duyduğum an bir yerde yalnız olmadığımı hissettim. Bu beni çok mutlu etti" diye konuşuyor Aşkı Giyinen Adam'da 196()'lı vılların Amerikası'nın ünlu şarkıcısı Eddie I'isher ve Elizabeth Taylor'a olan sonsuz aşkından, Durnev Abla'nın içinden kadınlar ve erkekler çıkan tarot kartlarına, antika dükkânına yanaşan şehir hatları vapurundan, 50 yıl sonra yaşama donen iki ölü ve konuşan pişmiş kellelere kadar uzanan fantastik bir serüven var. Kendisini "Türkiye'de büyülü gerçekçiliğin öncüsü" olarak niteleyen Eray, "Dünyaya öbur prizmadan bakıyorum galiba" diyor. Fantastik kurguya karşın yapıtlarındaki olay ve kişilerin yüzde 9O'ı gerçek. Düşgücü ise çok kuvvetli. Yapıdarıyla, okurlarını yaşadıkları sıradan dünyadan başka bir platforma çekmeyi amaçlıyor. Nazlı Eray'ın okurlarıyla ilgili ilginç anıları da var: "Bir gün Istanbul'a gidiyorum uçakla. Yanımda çok yakışıklı bir adam. Elinde benim bir kitabım. Herhalde beni tanıyacak dedim. Katiyen, 47 dakika boyunca gözünü kitaptan ayırmadı. Büyük bir heyecanla, yer yer katıla katıla gülerek okudu. Uçak yere indi, kapattı kitabı, Nazh Eray, daha çok "geceyi" yazıyor. Gecenin gizemi çekiyor onu. Ailesinin Istanbul'da olması ve ilk gençliğini lstanbul'da yaşamasına karşın o Ankara'yı yazıyor. Eray, "Büyük bir coşku içindeyim. Yeni bir kitaba başlamak üzereydim. Bu ödülün bundan sonraki kitaplarımda da çok büyük etkisi olacak" diye konuşuyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 645 Konuşan pişmiş kelleler NAZLI ERAY'IN ÖZGEÇMİŞİ azlı Eray Ankara'da dpğdu. Ingiliz Kız Ortaokulu ve Arnavutköy Kız Koleji'ni bitirdi. Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıftayken ayrılarak Ankara'ya yerleşti. Turizm ve Tanıtma Bakanlığı'nda çevirmen olarak çalışmaya başladı. Ikiz kızları doğunca çalışma hayatına son verdi ve yaşamını yazarlığa adadı. Ortaokuldayken ilk öyküleri Varlık'ta yayımlandı. llk kitabını 1975'te" Ah Bayım Ah" adıyla çıkarttı. Öyküleri, Ingilizce, Fransızca, Almanca, îtalyanca, Japonca, Çekçe, Urduca ve Hintçe'ye çevrildi. Iki yıl Güneş ve Cumhuriyet gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Yurtiçi ve yurtdışı radyo ve televizyonları için oyunlar yazdı, programlar gerçekleştirdi. CHP'de 4. dönem PM üyesi olarak yer aldı. Yazarın bazı Kİtapları şöyle: Arzu Sapağında Inecek Var, Aşık Papağan Barı, Aşk Artık Burada Oturmuyor, Ay Falcısı, Ay Işığı Sofrası, Deniz Kenarında Pazartesi, Düş Işleri Bülteni, El Yazması Rüyalar, Eski Gece Parçaları, Geceyi Tanıdım, Hazır Dünya, Imparator Çay Bahçesi, Kız Öpme Kuyruğu, Kuş Kafesindeki Tenor, Örümceğin Kitabı, Pasifik Günleri, Uyku Istasyonu, Yıldızlar Mektup Yazar, Yoldan Geçen öyküler. • Geceyarısı Ankara'ya yolculuk N yüzüme bile bakmadan çekti gitti."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle