Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 KURL A R A Tahsin Yücelyeni bir romanla, 'Yalan'la bomba gibi düştü edebıyat ortamımıza. Ne anlatıyor 'Yalan'P Dergimize kitapla ilgili nefis bir degerlendirme gönderen Ayse Kıran yazısının bir bölümünde sunları söylüyor: "Yaşamı kesintili ansiklopedik bilgiler eğretilemesiyle sunulan YusufAksü'nun (roman kahramanımn adı bu. T.G.) eksiği, bilgiyi bir bütün, bir dizge içinde öğrenememesidir. îkinci ve daba önetnli eksiği ise bilginin, yalnız ansiklopedilerden ve bilimsel yapıtlardan edinileceğini sanmasıdır. lyi kurmaca yapıtların yasamı ne kadar zenginlestirebileceğini, insanın kendisini kesfetmesine ne denli yardımcı olabileceg'ini ancak yaşamının son günlerinde anlar. Onun yasamı, deneyime, duyguya dayanmayan kuru bilgilerin insana yetmeyecegini, yalnız alarakdegil, vererek yaşanabifeceğini gösterir. Ona hep birseyler verilmiştir. ö ise almak, kazanmak için hiçbir güç, hiçbir emek harcamamıstır. Yasamında hep ayrı kaldıfo kimlik arayışı bile sürekli degildir. Yaşamının ilk yıllarında biîinçsiz, son yıllarında da bilinçli olarak giriştiği kimlik arayışında kahramanın çıkmazı, doğru soruları sormasına ('Ben kimim?') karsın, doğru yanıtı bulmak için yeterli bilgisi, gücü ve hatta isteği olmamasıdır." Roman kahramanımn düşünsel yapısım çok iyi özetleyen bu pragraf bile romanın özetlikle ülkemiz için ne kadar güncel oldug'unu gösteriyor bize. Tahsin Yücel'in bu önemli romanım mutlaka edinin ve okuyun, çok sey kazanacaksınız. Bol kitaplt günler!... Rilke'nin mektuplarında çizdiği Cezanne portresi, "ün" denilen ve alt tarafı "yeni bir ad etrafında toplanan bütün yanlış anlaşılmalar"ın ötesinde kalan, herkese kendini açmayan sanatsal çizginin, bir şair tarafından betimlenen yorumudur. KAYA OZSEZGIN ek asıllı Alman şairi Rainer Maria Rilke'nin (18751926), genel anlamda heykel, özel anlamda Rodin'in heykelleri üzerine görüş ve yorumlarını içeren ünlü kitabıyla ("Rodin", Yankı Yay. 1968) Tiirk okurunun tanışması, Rilke adıyla özdeşleşmiş olan romanı "Malte Laurids Brigge"nin dilimize aktarılmasından (1966) hemen sonradır. "Rodin" kitabıntn Türkiye'de yayımlandığı tarihte, sanat meraklıları ve amatörleri için sanat kitapları, bugün ulaştığı düzeye henüz varmış değildi. Sıradan cep kitapları boyutundaki bu mütevazı yayının, o dönemde önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini, vermiş olabileceğini tahmin etmek zor değil. Avrupa'da şair ve yazarlarla ressam ve heykeltıraşlar arasında yakın dostluk ilişkilerinin en azından yüzyıl öncesine uzandığı bir aşamada, Rilke'nin bir dönemde sekreterliğini de üstlendiği Rodin'in sanatı üzerine böyle ilginç bir kitabı kaleme almasını yadırgamamak gerekiyor. 1 lele şiirindeki ana izleğin, dış dünyaya baktş ilkesi olarak "görmeyi öğrenmek" çubası dolayında biçimlenmiş olduğu göz önüne ahnırsa, Rilke'nin düzyazı türünde ilk önemli yapıtının Rodin'in sanatı üzerinde odaklanmış olması doğaldır. Rilke'deki Cezanne yordu. Ekim (1907) ayı boyunca, sabah uyanır uyanmaz soluğu, Sonbahar Salonu'nda sergilenen büyük ustanın resileri karşısında alan Rilke, onları belleğinden kolay çıkmayacak gibi görebilmek için serginin kapandığı 22 Ekim günü de aynı salondaki yerini almıştı. O gün Clara WesthoPa yazdığı mektubunda da aynı inatçı gözlem içindedir. Bir sanatçının bir şairinrıir başka sanatçıya bir ressama bakışındaki yorum ayrıcalığını, yeri geldiğinde konunun uzmanlarına da yeni bir kapı açabilecek incelikli yaklaşımını yansıtmaktadır bu gözlem. Cezanne'daki "engin sanatçı bakışı', sıradan bir izleyicinin griyle yetinebileceği bir ortamda, moru keşfedip karşımıza çıkarmaktan hoşlanmaktadır. Renklerdeki "iç denge"nin bu sakin, "kadifemsi atmosferi", Cezanne çapında bir sanatçıya özgüdür. Rilke, Paris dönüşü Prag'a ıığradığında, Rodin'in ve başka sanatçıların sergilendiği Manes pavyonunda, bir rastlantı sonııcu, Cezanne'dan dört resim karşılavacaktır gene onu. Portre veölü doğa resimlerinden oluşan bu tablolar, onu, bir kez daha Cezanne üzerinde düşünmeye yöneltecektir. Kitabın(*) sonunda, Rilke'nin sanatçı dostu H. Voegeler'in çağrısına uyarak bir süre ikamet ettiği Kuzey Âlmanya'nın romantik sanatçılar mekânı Worpswede'den, bu sessizlikler kentinden Heinrich Wiegand Petzet'in bu mektuplar hakkında Rilke üzerine düşüncelerini içeren bir "Sonsöz" yer alıyor. Orada vazılanlara göre, Alman şair 1906'dan sonra bir yirmi yıl daha yaşayacaktır Cezanne'ın yapıdarına kendisine "örnek" almış ve onu izlemiştir. Zamanla Rilke'nin gözünde "efsanevi bir büyüklük" kazanacak, örneğin Homeros'un eşaeğerde bir kimlik edinecektir Cezanne. Onun ünlü SainteVictoire Daı karşısında, Musa'dan bu yana bir dağı övlesine bir yücelik içinde gören birinin dafıa çıkmadığı yolunda Kessler'in söylediği söze, başkaları gibi Rilke de katılmaktadır. Rilke için Cezanne ve yapıtlan, bütün sa Rilke'den "Cezanne Üzerine Mektuplar" Ç Cezanne efsanesl TURHAN GÜNAY Imtiyaz Sahibi: çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve Yayın AŞ yl temsilen Cumhuriyet vakfı adına llhan Selçuk o Yayın Danı$mani: Turhan Günay o Sorumlu Müdür: Flkret llkiz ocörsel Yönetmen: Dilek Akıskalı c Baski: Sabah Yayıncılık A$ o Idare Merkezi: Türkocağı cad. No: 3941 Cağaloğlu, 34 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 05 O Reklam: Publi Media CUMHURİYET KİTAP Rilke'nin bu gorsellik ilişkisi, Rodin'in heykelleriylesınırlı kalmayacaktır. Rodin'in önerisine uyarak Italya'ya gitmeye karar veren ikinci eşi heykeltıraş Clara Westhof'u Roma'ya geçirip Fransa'ya dönen şair, bir yıl kadar önce yaşama veda eden Cezanne'ın anısına Paris'te Grand Palais'de düzenlenen kapsamlı sergiyle yüz yüze gelecek ve daha önce yapıtlarından birkaçını görebildiği bu sanatçıyı daha yakından tanımış olmanın mutluluğunu, eşine yazdığı bir dizi mektupta, bütün ayrıntılarıyla dile getirecektir. Kelimenin tam anlamıyla, bir "şok" etkisidirbumektuplardadilegetirilen.Kendi deyimiyle, bir sanatçıya hayranlık duyma özgürlüğüdür bu. Onun resimlerinde gördüğü renkler, özellikle de mavi daha önce ressamlarda tanık olduğu renklere benzememektedir. Pissaro ile tanıştıktan sonra çahşmanın zevkine varmış olan Cezanne ın tabloları önünde, ilk günden başlayarak saatlerce dikilip durmaya onu yönlendiren şey, ilk gördüğünde yadırgadığı, kararsızlığa kapıldığı, derken "gözlerinin açıldığı"na tanık olduğu yoğun etkidir. Rilke, bu etkinin derinliğini, bir sanatçıyı keşfetmekten kaynaklanan bir duyumlanma olarak tanımlıyor mektuplarında; ancak gene de "temkinli" oknak zorunda hisseder kendini. Yasamına gelip yerleşmiştir Cezanne. Bir başka açıdan, Cezanne'ın yaşadığı dönemde, Aix gibi bir taşra kentine kapanması, koyu bir yalnızlığa gömülmesi, örneğin Emile Bernard dışında neredeyse hiç kimsenin onu anlamaya yanaşmamış olmasındandır. Emile Bernard, uzunca bir aradan sonra hocasını yeniden görmek için Aix'e gitmeyi göze alarak, Cezanne ile ilgili anılarını, gündelik izlenimler halinde toparladığı yazılarında ("Cezanne Üzerine Anılar", çev. K. Özsezgin I. baski: 1997,2. baskı: 2001, îmge Yay.) Rilke, bu anılara kitabının kimi yenerinde değinmektedir sanatçının bu yalnızlık paranoyasına içli bir anlatımla değiniyordu. ''Pictor Paul Cezanne", sonradan öğrencisine yazdığı mektuplarda, resim üzerine uzun boylu konuşmaktan kaçınıyor, lışmanın ötesinde bir amaç gözetmediğini alçakgönüllü bir dille anlatmaktan çekinmiSA Yl 639 Görselllk ilişkisi paul Cezanne f natsal ve estetik ölçüleri aşıp ötesine geçen bir "birlik" ve "bütünlük" oluşturmaktadır. Bir ressamın, bir edebiyat adamını, şairi bu ölçüde etkilediğini gösterecek izlenimler, kuskusuz o kadar da yaygın degildir. Bunu, Rilke'nin dünyasıyla ilişkili görmek ve Petzet'in de değinmiş olduğu gibi, Cezanne'ın "örnek biçimde yaşayıp katlandığı ve yaşamla o büyük çalışma arasında var olan çelişkiye bağlamak belki daha doğru olacaktır. Çünkü Rilke, mektuplarında sık sık Cezanne'ın severek katlandığı bu çelişkiden söz eder. Bir tür içe dönük romantizm tutkusunun egemen olduğu Worpswede'li ressamların, ner şeyi, yaşadıkları doğanın kucağında arayıp bulan, bunun ötesinde bir şey beklemeyen yaşamlarıyla, Rilke'nin Cezanne'da saptadıkları arasında dolaylı bir bağ vardır. Cezanne de Emile Bernard ile konuşmalarının birkaç yerinde, gerçekliğin doğada saklı olduğunu söylememiş miydi? Onu Aix'e çeken etkenler arasında, bu yöreye özgü doğanın bir payı vardı kuşkusuz. Doğa nesneleriyle yakınlaşma içinde şiirlerini kurmuş olan Rilke ile bu nesnelerin gerisindeki plastik anlamı arayan Cezanne'ın buluştuğu nokta,tıpkı Rodin'de olduğu gibi, adının yayıldığı ve duyulduğu alanın sınırları dışınaa kalan yerdi. Rilke'nin mektuplarında çizdiği Cezanne portresi, "ün" denilen ve alt tarafı "yeni bir ad etrafında toplanan bütün yanlış anlaşdmalar"ın ötesinde kalan, herkese kendini açmayan sanatsal çizginin, bir şair tarafından betimlenen yorumudur.* (*) Rainer Maria Rilke, "Cezanne Üzerine Mektuplar", Çev. Kâmuran Şipal, Cem Yaytnevi, 2002 îstanbul. SAYFA 3 Rilke Içln cezanne ve yapıtlan, bütün sanatsal ve estetik ölçüleri aşıp ötesine geçen bir "blrllk" ve "bütünlük" olusturmaktarlır.