23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

delenin Uyanışı, Millet Meclisi'nin Açılışı, Sevr Antlaşması ve Doğu IX) Sorıınu, Düzenli Orduya Geçiş Mücadeleleri, Demirci Efe, Çerkez Etem ve Kardeşleri ile Hareketler, Inöniı Savaşları, Yunan Kralının Anadolu'ya Geçişi, Kütahva ve EskişehirSavaşları, Mustara Kemal'in Başkomutan olıışu incelenmiştir. Ikinci cilt, 12 bölümden olıışmaktadır. Bu ciltte, Sakarya Savaşı, Savaş Planları, Başkomutan Meydan Muharebesi, Savaşın Sonu ve Yeni Devletin Doğuşu ele alınmıştır. Bu iki ciltlik eserin sonuna kronolojik olaylar dizini ve geniş bir kaynakça eklenmiştir. Eserde, özgün fotoğrafların yanında haritalar ve krokiler yer almaktadır. Bu da kitaba önemli katkıda bulunmuştur. Bu eserde, ele alınan konuların daha iyi anlaşılması için, yabancı ve yerli yazarlardan alıntı yanılmış ve bu alıntılar çerçeveli kutu yazdarı biçiminde sunulmuştur. Yabancı yazarlardan özellikle Churchill, Ingiliz General David Walker, Yunanlı General Papoulas, Yunan Kuvvetleri Başkomutanı General Trikupis, Yunan Andreas'ın 'Felakete Doğru ve 'Yunanlıların Anadolu Macerası' adlı son derece önemli kitabın yazarı Anastasius Pallis'in kitaplarından kutu içinde alıntıları yapılmıştır. Ayrıca, Falih Rıfkı Atay, Şevket Süreyya Aydemir, Doğan Avcıoğlu, Naşit Hakkı, Müfit Kansu, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar, Sebahattin Sefek gibi yazarlardan kutu içinde alıntılar yapılmıştır. Ayrıca yerine göre Nu tuk'tan ve bu savaşlara katılan Ali Fuat Cebesoy, Albay Şefik Bey, Cemil Cahit Toydemir, Org. Asım Gündüz, Kâzım Dirik, Org. Fahrettin Altay, Org. Fahri Belen, Atatürk'ün yaveri Salih Bozok gibi askerlerden alıntılar yine kutu biçiminde verilmiştir. Bu kapsamlı eser, kuşkusuz bir kavnak kitaptır. Degerli araştırmacı yazar Ibrahim Artuç'u ve bu eseri yayımlayan Kastaş Yayınevi'ni kutluyoruz. Bu başucu eserini tüm kütüphanelere ve Ulusal Kurtuluş Savaşımı/la ügilenen tüm okuyuculara salık veriyoruz. • Yeniden Doğuş: Tiirk Kurtuluş Savaşı / tbrahım Ar/uç / Ktis/ai Yaymevı, 2001/595.s, ın üstüne basıyor. Mega kent Istanul'da yaşayan kadınların toplumdan sırf kadın oldukları için soyutlanışlarını, cinsel baskılar nedeniylc yalnızlığa itildiklerini de imliyor bu yapyalın dize. Öyle ya "her şey ve herkes burada"dır, ama yalnızlık da bir yanda kucağını açmış bckliyortlur. Böyle anlarda "zaman duruyor"dur. Taşa va/ılmiştır çunktı yazgılar, kolay kolay siîınme/. "Bıınca kalabalık arasında" yalnızdır kadın, kendi seçmediöi biçimde kendiyledır. Kımı zaman Ja bu yalnızlıgına karşın çok ia/ladır kendine, çünkü "günahın ve utancın " ortasındadır kadın. Kadınla erkeğın arasındaki toplumsal uçurum giderilemeyince böyle oluyor işte: Günah, ayıp ve utanç üçgeni kendini hemen duyumsatıyorkadına. Oyle durumlarda da insan kendine bile ağır ve fazla geliyor: O anları da şiirleştiriyor Arife Kalender. Kadın, susarak aşkını yüreğine işlemek zorundadır çoğu zaman. Büyük kentlerdeki eğitilmiş, okumuş, belli yerlere gelmiş kadının yanında geleneklerin çepeçevre sardığı kadınların içler acısı durumunu da bir sosyolog gibi değil, bir şair olarak ele alıyor Arife Kalender. Banarın apansız gelişi, pencerelere tırmanan kokular, menekşeler, sardunyalar, çınar, kavak... insanı sıcacık kuşatıveren bir doğa da olmasa dayanılır mı toplumsal baskılara? O, kadın cinselliğine saldınya karşı şu üç dizeyi sunuyor bize: "Kimdirki beni benden alıp göçerler/ sel gider geride kalan ben/ kum oynatırım sancılı gecelerden". Umut da "karanlıktan alınıp/sabaha"ödenir. Birgün daha umudun sıcaklığıyla yaşanır, yarın ise bir başka umut yüreği ışıtacaktır nasıl olsa. Şair de yaşadığı ortama, günlere, an Giinah, ayıp ve utanç lara borcunu öder tıpkı öteki vatandaşlar gibi, vergi verirgibi. Yaşamından, sorunlardan, gelenelclerden, geçmişten, hayatlardan derlediklerini geçirir şiirine, yazdıklarının ayna olması dileğiyle. Toplumun, yani toplumsal ateşin tam ortasındadır şair. Olümlere, gençliğine, tanıdıgı vüzlere... vaşam borcunu ödeye ödeye oluşan şiirlerde Arile Kalender "yaşamla ölümün' çatışmasını sunuyor bizlere. Bu çatışmadan da "aşk ve emek"in zaferle çıkacağı ortadadır ve bilinen bir gerçektir. Şıırlerinde "lnsana Giden YoDar"ı anvor Arile Kalender. O, aşkın peşine takılıyor şiirleriyle, cinsel duyumsatmaljrla. Sinemadakı kadının şıııını yazmıyor Arife Kalender. O, dayak yiyen, ırzına geçilen, öldürülen, horlanan, sevgisini yüreğine gömen, yasak sevişmelerle kötü yola düşürülen, çocuk düşüren, cinsel bir nesne olarak görülen... kadınların dünyalarına basıyor şiirinin mührünü. Bu şiirler kadın haklarını savunan kaba, politik, erkek düşmanı defiil; tersine kadına, erkeğe, aşka, insanlar arasındaki sıcak ilişkilere saygılı yaklaşan, bu tür duyguları öne çıkaran özgün şiirlerdir. Yaiunan şiirler yok Kadın Burcu'nda, diklenen kadın kimliğinin duyarlılığı var. Arife Kalender, Maviler de Eskidi (1992), Göçebe Sevinçler (1994), Suskun Kesimler Durağı (1995), Cîül Küstü (1997) ve Kırmızı Firari'yle (1998) sürdürdüğü özgün şiir serüvenini Kadın Burcu'yla (2001) daha da öne çıkarıyor. Şiirlerdeki olgun sesin ve duyarlı söyleyişin çarpıcılıgına kapılmamak ne mümkün!B Kadın Burcu/ Arife Kalender/ Şiir/ llera Yayınları, 2001/ 69 s. Duyarlılığın şilrleri Kadın Burcu GULTEKİN EMRE B urçlardan söz edilince elbette Behçet Necatigil'in 1977'de yazdığı ünlü denemesi "Şiir Burçları"nın anımsamamak olmaz. Şair, "gurbet" burcuyla yola çıkar, "hasret" burcuyla şiirini iyice pişirir ve "hikmet" burcuyla da şairlik sıfatını alnının hakkıyla hak eder. Bu sıralamayı bozmak olası mı? Arife Kalender, Behçet Necatigil'in burçlarına bir de Kadın Burcu ekliyor. "Kirli Ay" ve "Çok Kadınlı Sinemalar" bölümlerinden oluşan Kadın Burcu, kadının toplumdaki yerini saptamakla kalmıyor, toplumsal çalkantıların içindeki kadını da ele alıyor. Arife Kalender yeni şiir kitabında toplumumuzda kadın olmanın ne demek olduğunu iyice öne çıkanyor. "Ben şimdi yalnız mıyım" diye sorarken kadınların ağzıyla, yalnızlı Denemesi bedava! 'eyiren: Rcnaıı Akman "Aşkı öldüren sifon sesleri değildir. Ateşli rüyalarımızı iklimlendirilmiş kâbuslara dönüştürcn can sıkıntısı korkusudur. Aslında sifon scslcri bu sıkıntıyı geçirir, tıpkı kızarmış ekmek kokuları, eski tatil fotoğrafları, komodinin üzerinde unutulmuş bilezikler ve ceketinin cebinde bulduğunda insanın gözlerini yaşartan aptal bir not gibi. Gündclik yaşamın en iyi ilacı, tüm akışkanlığı içinde gündelik yaşam kültüdür. İnsanlar birlikte yaşamaktan tek bir nedenle çekinirler: rutin korkusu. Bu korku, içinde bir başkasını gizler: tekeşlilik korkusunu. Erkekler yaşam boyu aynı kadınla kalabileceklerini bir türlü kabul edemezler. Çözüm basittir: aynı kadının hem anaç hem orospu, hem vamp hem lolita, hem seks bombası hem ürkek bakire, hem hemşire hem hasta olması." \iz Frnnsız cd' u u uç yıldır!" cespitiyle "Kanâttı hl.ıtm.ıyı deniyor, Aşkın Omrü Evde Uzor'la. Her satırında zekâ kıvııumunnın çaktığı, son derece akıcı ve şenlikli bir üslupla yazılmış bir Frederic Beigbeder fırtınası daha. I DOĞAN KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle