Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A C A HMHt MUMCUOĞLU Gödel, Escher, Bach "Einstein'tn uzayt, Van Gogh'un gökyüzünden daha gerçege yakın deg'ildtr." Arthur Koestler rthur Koestler'in 1970'teyayımlanan "l'heAct of Creation"adlı kitabında yukarda alıntı yaptığımız tümce geçer. Bir bilim adamının ağzından çıkmasına alışık olmadığımız için şaşırtıcı gelen bu fikir, aslında birçok dıişünürün kuramlarında da yer alır. Koestler'in burada bahsettiği, Bach'ın müziğinin ya da Tolstoy'un bir romanının, bilimsel kuramlardan daha az "doğru" olmasından söz edilemeyeceğidir. Nasıl, Manet'nin bir tablosıı Rembrandt'ın bir tablosundan daha "doğru"dur denilemez ise, bilimsel kuramlar için de aynı şey söz konusudur. Bir kuramın doğruluğu ancak kendi içinde tutarlı olması ile ölçülebilir, dolayısıyla Koestler'e göre, bir kurama bakıp onu bir gerçekle karşılaştırmak yapılabilecek bir şey değildir. "Bilim adamının buluşları kaos üzerine kendi kurduğu düzeni yansıtır, aynı bir bestecinin ya da bir ressamın yaptığı gibi; bu düzen gerçekliğin sadece sınırlı bir kısmıyla ilgilidir." Buna göre, bilim adamı da aynı sanatçı gibi kendi kurduğu bir evren çerçevesinde gerçeklik üretiyordur. Bunun adı bilimde de, sanatta da yaratıcılıktır. A Sanat£»ve bilim adamı arasında bir başka benzerlik ise her ikisinin de kendi kurduğu dil ile dünya yaratmasıdır. Bu, resim dili, müzik dili, bilgisayar dili vb. olabilir: Bu dil ile yaratmaya başlamadan önce dilin kendısini yaratır, sanki ortaya çıkaracağı yapı için tuğla ve beton yaratan bir yapı ustasıdır. Bütün diller bir şekilde dünyayı ve kendi ruh hallerimizi birbirimize anlatmak için kullandığımtz araçlardır. Bunların bazıları doğal olarak gelişen diıler, bazıları da müzik dili, bilgisayar dili, tamamen yapay olarak geliştirilmiş dillerdir. Dil ayrıca herhangi bir konuyu anlamak, kategorize etmek ve üzerinde düşünmek için zorunludur. Dil konusuna en ilginç yaklaşımlardan biri geçen yıl tanımlanan Douglas Hofstadter'in "Gödel, Escher, Bach" başlıklıkitabıydı. Hofstadterbukitabında.geniş anlamda dil olgusunu ele ahp, dilin Dilsel paradokslar "Karınca Fügü" M. c. Escher (ağaçbaskı, 1953). CUMHURİYET KİTAP SAYI 639 karışılaştırıyor. Sanat, bilim ve dinlerin geliştirdikleri dillerin dünyayı ne denli anlamaya yettiğini tartışmaya açıyor. Bir yandan da insan zihninin işleyişi ve varatıcı gücü hakkında eğlendirici ve derin bir araştırma yapmanın ötesinde, Bach'ın müziği, Escher'in çizimleri ve Gödel'in matematik kuramlarını şaşırtıcı noktalarla birleştirebiliyor. Aynı zamanda bilgisayar ve yapay zekâ alanlarında yapılan gelişmeleri bilim diline yabancı okurlar için anlaşılır lulıyor; yapay zekânın nasıl insan zihninin işleyişini model alarak kurgulandığını görmesini sağlıyor. Yazar'ın'Gödel, Escher, Bach'ının büyük başarısı, bazı anlaması zor (hatta olanaksız) görünen yinelgen yapı, tutarlılık ve eksıksizlik gibi matematik konulannı anlaşabilir ve eğlenceli kılmasından kaynaklanıyor kuşkusuz. Yaptığı göndermeler sauece sanat ve bilim dallarına değil, masallara ve mitolojiye kadar uzanır ve tüm masallar gibi gerçek ile gerçeküstünün, düş ile gerçeğin, anlamlı ile anlamsızın bir arada verildiği bir kurgu içinde anlam kazanmasını sağlıyor. 836 sayfalık kitabı eğlenceli kılan şeylerin başında paradokslar geliyor. Para' doks, kendi içinde çelişkili görünen, mantıksal olarak hem doğruluğu hem de yanlışlığı kanıtlanabilen önermelere verilen aodır. Örneğin, "Ben hep yalan söylerim" tarzındaki bir önerme doğru ise, hep yalan söylediğim doğru olamaz; yanhş ise zaten hep yalan söylemiyorumdur. Tüm bir kitabın bu mantıkla yazılmış olması, bilmeceovun şeklinde mantık ve matematik problemlerini anlatması, hem kitabın formu açısından hem de içeriği açısından çok ilginç kılıyor. 20 yıl önce 1979yılındaAmerika'daılkyayımlandığında birçok ödül sahibi olduğu gibi, çok satanlar listesine de girmeyi başarmış, geçen yıllar içinde de neredeyse bir kült kitap seviyesinde algılanır olmuştur. Fakat tabii ki, kitabın yazıldığı yülardan bu yana bilgisayar dilleri ve teknolojide büyük değişimler yaşandı. Örneğin kitapta bilgisayarın büyük bir olasıııkla insanı yenemeyeceği türünden bir inanç var, halbuki "Deep Blue" adlı bilgisayar programı Gari Kasparov'u (sadece bir kez bile olsa) 1997 yılında yendi. Ayrıca yapay zekâ konusunda da çok fazla yenilikler oldu, organik hücreden üretilen bilgisayar "chip"leri tüm elektronik zekâlar konusunda yeni kuşkulara yol açtı. Fakat tüm bunların ötesinde "Gödel, Esher, Bach" okuyan herkesin zihnini farklı yönlerde geliştiren ve dünvasını inanılmaz ölçüde genişleten bir kitap. Ne yazık ki, kitabın fiyatı ve kalınlığı sanırım Türk okurunu korkuttu. Dünyanın bize gizli kalmış paradokslarını anlamak, bunlar üzerine düşünmek için yazılmış belki de en iyi kitap. • www.yazinsanati.cjb.net MMMM K MffTNnM GİDEL.ESCNEJLMCI. dıinyasal gerçekliği içindeki gerçeklik ile Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir narfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın ba§ına sarktığını gösterir). Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukandan aşağıya doğru "Istanbul'un Ağır Sultanları' adlı şiir kitabında yer alan bir şiirin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiirden bir alıntı, şairin adı ve yaytnevinin adı ortaya çıkacaktır. Tanıtnlar ve sözcükleriniz: A." Yağdı beklediğimiz som.../ kasnaklı kulelere, boş sarnıca, isteğ^imize/ duyduk çözülüşe yakın, o sessız çıngırağı/ saydam bağ yolunda, bcyaz kiremitlerde/ kargaların yaraladığı yürekli korkulukta/ ve parlayıp sönen tanımsız şimşekte." (Mustafa Köz'ün şiir kitabı "Sonsuzluk Taşta"dan). 37 27 4 71 14 60 H. Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bir şiir kitabı. 20 48 10 I. Zeki Ökten'in bir filmi. 40 81 6 J. "Hapiste volta atma" zevkinden mahrum kalmamış değerli bir gazeteci. 26 2 24 36 50 8 42 70 80 18 K. "busabah ...nikaldırdım raftan/günlerdir kaçırıyordu benden gözlerini" Enver Ercan). 39 33 58 31 34 B. Sam Shepard'ın tanınmış bir oyunu. 1 77 63 64 29 49 73 5 45 L. "Bineceğim ... yok, çıkacağım yol yok./ Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,/ Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de." (Cevat Çapan'ın çevirisiyle Kavafis). 35 54 28 30 75 79 C. "...li Sokak" (Oktay Rifat'ın bir şiir kitabı). 52 69 53 9 38 19 61 66 13 74 M. Uluslararası Af Örgütü'nü simgeleyenhjarflcr. 3 47 N. Düğünde gelin ya da güveye kılavuzluk eden kimse. 25 51 23 32 7 78 D. "... ne var ne yok/ hangimiz kusursuzuz ama dayanamadım gittim/ içimdeki yırtılan ince zar sesinoe kayıp düştüm" (Izzet Yasar). 17 12 67 16 65 E. Tutturgaç. 62 46 57 21 O. Karakter. 44 11 22 F. "... lskender" Cyüzümde titanic battı diyorum/ yüzme bilsem de boğulacaktım" diyen şair). 82 72 15 76 55 687. sayımn çözümu A. Olur, B. Logos, C. Muhit, D. Uçuş Korkusu, E. Şimdi, F. Baba Bana Bağırma, G. Erol, H. Buddenbrook, I. EllikJ. Kurumlu. Şiir: "bir oğlum oldu. belki durulurum artık bu şehir, bu sokak, bu oda çok gelir banaOsman Olmuş" G. "...'da bir çarşamba çatladı/ yarısını çaldılar varısını ben çaldım/ oniiç gün dudak dudak yaşadım/ dün gece kayboldu beni bıraktı/ bir cıgara yaktım telefon ettim/ ekipler onbir buçukta geldiler/ gemisi onbir yirmibeşte kalktı" (Attilâllhan). 56 41 43 59 68 SAYFA