23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Anthony Arnove'un derlediği çağdaş bir bilimkurgu: Kuşatma Altında Irak Issıziıktaki sesler Kuşatma Altında Irak kitabında yer alan yazılar, Irak'ta bütün olup bitenleri çok yakında televizyonda tekrar izleyeceğimizi ya da yakın gelecekte olacaklarla yeniden karşılaşacağımızı ortaya koyuyor. di beni öylesine etkiledi kı, gözlerimden bir daınla yaş bile gelmedi. Gö/yaşı dökmeden ağlıvorum. Gözlerimi bütün Amerikalı ve lngilizlere gösterebilmek veçektiğim acıyı ifadeedebilmek isterdim. Hikâyemi Amerikan yönetımindekilere, Birleşmiş Milletler ve Downing Strett, 10 numarada çahşanlara anlatabilmek isterdim. Benim ailem, bu nahalı bedeli Monica ve (llinton nikâyesi uğruna ödedi. Benim kaybımıkimin karşılayacağını merak ediyorum. Şimdi, ölümünden önce hep beni görmek isteyen annemin mezarına birkaç damla gözyası akıtabilmek için Irak'a gidebilmeyi ne kadar çok isterdim. Gözleriyle gerçeği hâlâ görebileceklerine ve bu traük hikâyeyi kendi kulaklarıyla dinleyebileceklerine inandığınız herkese benim bu hikâyemi iletin lütfen." (s. 127 128). Irak bugün, Dr, ElObeyd gibi binlerce, hatta milyonlarca iç parçalayıcı hikâyenin merkezindeki bir kale gibi. Yoksııl insanların, aç ve geleceği olmayan çocukların kalesi. Masumiyetin vebir masalın kalesi orası. Kurgu şimdi o masal'ı parçalamaya çalışıyor. Dahası, masalı kendisinin bir parçası naline getirmeye çalışıyor. Masal ise kurgunun bu sert hamlelcrine karşı direniyor. Bir masal gibi olan Dr. ElObeyd'in havatı şimdi bir kurguyla parçalanmış durumda. Bu kurgu bugün milyonlarca nayatın "ben'ini işgal etmeye hazırlanıyor. .. Antony Arnove derlemenin sunuş yazısında onemli bir saptamayı yaparken şunları söylemektedir: "Irak, cfünya petrolünün yaklaşık yüzde 1 l'inin kendi topraklarında bulunması nedeniyle Suudi Arabistan'dan sonra ikinci büyük tespit edilmişpetrol rezervlerinesahiptir. Zaten ABD ve ıngiltere'nin bölgeye hâkim olma girişimlerinin amacı da, demokrasinin işlemesi adına duyduklan kaygı değil, kapitalizmin küresel düzeydeki işleyişi açısından çok onemli olan bu temel kaynağa ilişkin kârlan kontrol etmektir." (s. 4). Arnove'un yaptığı bu saptama sanırım bütün bu olanlann ve bundan sonrasında da olabileceklerin en onemli ipucunu içeriyor. Dünün bugünden farklı olmayacağını artık hepimiz rahatça biliyor ve görüyor olmalıyız. Robert Fisk bu derlemedeki "Gizli Savaş" adlı yazısında can alıcı bir saptama yapıyor. O da şu: "BM silah müfettişleri Saddam'ın nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlarının neredegizlendiglni bulamamışlardır. lrak'ın istihbarat zorbaları kendilerini taciz edip görevlerini yapmalarına engcl olmuşlardır. Öyleyse, şimdi biz müfettişlerin bulamadıkları tesisleri mi bombalıyoruz? Acaba gerçekten öyle mi? Çünkü ortada sorulamayan çok ciddi bir soru vardır. Müfettişler silanları bulamamışlarsa Cruise Rizelerini nereye atacağımızı nereden biliyoruz?" (s. 117). lnsanı şaşkınlaştıran sorular bunlar. Aynı zamanda yoran da. Arnove, Kuşatma Altında Irak adlı bu derlemesinde, geçmişin acı bilançolarını çıkarırken gelecekte karşılaşılacak olan konumları da tartışmaya açmaktadır. Beş ayrı bölümden yapılan bu derlemede iizellikle Noam Chomsky, Robert 1'isk, Dr. Feter L. Pellctt, I lovvard Zinn, Kathy Kelly, A]i Abunimah ve Rania Masri'nin çarpıcı ya/ıları bulunmakta. Bu yazılar, içindcbulunduğumuz dönemin en onemli saptamasını yapan metinler. Kısacası, yanıt aramayan ve sorduğu soruların içinde kendi yanıtını barındıran yazılar. Aslında Kuşatma Altında Irak, dünün bugünden tarklı olmasını isteyenlerin ortak bir sesi. John l'ilger'in "Yan Hasarlar" adlı yazısında insanın kanını donduran bir tespit var. ( ) da şu: " 1996 Mayıs ayında CBS televizyonunda gösterilen 60 Dakika programında, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright'a yarım milyondan fazla çocuğun ölümünün ödemeye değer bir bedel olup olmadığı sorulmuştu. Albright buna çolc açık bir dille, 'Bizce bu bedele değer' cevabtnı vermişti." (s. 71). Yine aynı yazıda Pilger şu tespiti yapmaktadır: "ÜNTCHF raporlarına göre, 199()'da Irak dünyanın en sağlıklı, en iyi cğitim görmüş nüfuslarından birine sahipti; dünyanın en düşük çocuk ölümü oranı olan ülkelerinden biriydi. Bugün ise dünyanın en yüksek çocuk ölümü oranına sahip ülkelerinden biridir. UNICEF'in bir raporuna göre, 'kısmen Güvenlik Konseyi'nin uyguladığı yaptırımların uzamasının ve Körfez Savaşı nın nüfus üzcrindeki etkileri' nedeniyle Irak'ta ayda ortalama olarak beş yaşın altında 5 bin ço cuk ölmüştür." (s. 72). Kathy Kelly kitaptaki yazısında şu onemli saptamayı yapıyor: "Irak'a yalnız Amerikan uçakları 88 bin ton patlayıcı atmışlardı, ki bu miktar I liroşima'da nükleer patlamanın yaklaşık beş katına eşitti," (s. 147). Bu korkunç rakam bile yaşanan trajedilerin boyutlarını tazlasıyla ortaya çıkarıyor. Kuşatma Altında Irak kitabında yazılan yazılar bütün bu olup bitenleri çok yakında tclevi/yonda tekrar izleyeceğimizi ya da yakın gelecekte olacaklarla yeni den karşılaşacağımızı yeniden ortaya koyan yazıtarla örülii. Artık sormamız gereken sorunun vanıtı ne yapmamız geıektiği değil, somut olarak neler yapabileceğimizin "anlamını" aranıaktan geçiyor. Işte bunun için olsa gerek, Arnove, ki tabın 253. saylasında Irak'ta yaptırımların sona erdirilmesi için çalışan kuruluşların adlarını, adreslerini, emaillerini, telelon ve faks numaralarını vermiş. Irak artık hepimizin bildiği gibi namlunun ucunda du aıyor. "Kurgu" yine "masal"ı parçalamanın eşiğinde. Amerika ve tngiltere'nin tek taraflı savaşında olduğu gibi bugün yine masum insanlarhedefte. Bu defa Profesör Zinn'e mektup yazacak yeni Dr. F.IObeyd'ler olacak. Yine bir vahşet lanetlen meden tarihteki yerini alacak. Bu can sıkıcı ve yürek paralayıcı sessizliğe gömülmeden tıpkı o şarkıdaki gibi şunu söyleyelim kendimize: "Bir şey yapmalı..." Bunu sadece bir çocuğun gözlerinde ki parıltıyı öldürmemek için değil, bir daha asla toplu mezarlıklarla karşılaşmamak ve hayatımızı birden allak bullak eden AlObeyd'in hikâyesi gibi trajedileri izlememek için yapmayı ve "ıssızlıktaki sesler"e kulak vermeliyiz. • (1) Kuşatma Altında Irak Yaptırımların vcSavayn ÖlünıcülEtktlen, Dcrleyctı. Atıthony Arnove, Çcv. Mehmct llarmarıa, Evcrcst Yayınları, 2001 "Bir şey yapmalı..." ERTEKİN AKPINAR I nsamn yaşadığı hayata katlanabilmesi için bazı görüntüıeri (birfilm,fotoğraf ya da resim), bazı yazıları (roman, deneme, hikâye veya şiir) ya da bazı şarkıları hiç görmemesi veya duymaması gerektiğine inanan biriyim. Izleyeni, okuyanı veya dinleyeni kolayca etki altına alabilen bu alanlar çabucak ruhumuzu da kolayca yok edebilen bir forma dönüşebiliyor. Bunun için olsa gerek, bir sosyal bilimci yıllar önce, "Bütün Doğu toplumlarının nilinci sürekli kanayan biryara gibidir," demişti. 1992 yılıydı. Saraybosna, toplu katliamlann yapıldığı ölü bir sehre donüşmüştü. 1 ler ycr me/carlıktı artık. Ve bu toplu mezarlıkların birindc çekilmiş olan fotoğratta, simsiyah giysiler içindcki bir müzisyen çello çalıyordu. Dehşet vericibirgörüntüydii bu. Vedran Sıııaluviç'in objektifinden çıkan bu lotoğral, acınm yaşadığımız diinyadaki en büyük resmiydi. Bu totoğrafta, bir eylemi doğuran neuenleri görebilmek ne kadar gerçekse o eylemin ortaya çıkardığı faşist unsıırları tespit ctmek de o kadar kolaydı. îjiddete susamış katillerin yaşadığı bir yüzyılda bu lotoğrafa bakıp artık ahlak adına konuşabilmek sadecc "ahlaksız" bir davranış biçimi olabilir. Smalaviç'in objektiHnden bize yansıyan bu törensel sıınunı, sanırım bu vüzyılın en çarpıcı görüntülerinden biri olarak hafızamızda sürekli kanayan biı yara olarak kalacak. Bütün belgesel filmlcrin ortak tek bir yanı vardır: Gerçeğin ya da gerçek olarak çizilmeye çalışılan eylemin resmini çizerler. Bu eylemi gerçekleştirirken kurgudan yararlanırlar. Kurgu, gerçekJik duygusunu resmedcn ana hat tır. Kurgunun içinde izlediğiniz gerçeklik bir masal duygusu verir. Kapılıp gidersiniz. Seversiniz DU duyguyu. Dana sonra sevdiğiniz bu duygu canınızı acıtmaya başlar. Canınız acıdıkça sarsılmaya başlarsınız, sersemleşirsiniz. Diken üstünde yaşadığımız bir dünyanın renklcri savaşlarla ve yıkımlarla solmaya başladığında, "yaşama ruhunuz" gittikçe tatsızlaşmaya başlar. îştebuduyguyuyoğun olarak yaşayanlardan biri de Iraklı Dr. Muhammea ElObeyd. El Obeyd, tngiltere'ye sığınmış bir mülteci. 20 Aralık 1998'de Bill Clinton ve'lbny Blair Irak'ı bombalarken Boston Üniversitesi'nin kıdemli profesörlerinden Howard Zinn'c bir mektup yazıyor. Zinn bu mcktubu Anthony Arnove'un derlediği Kuşatma Altında Irak Yaptırıınların ve Savaşın Olümcül Ftkileri( 1) adlı derlenıesinde, "Bir Irak'lının I likâyesi" adlı bölümde yayımlıyor: "Aziz Profesör Zinn, (...) Size yazmamın nedeni, lıak'ın bombalanmasının ikinci gününde bir Cruise lüzesinin Bağdat'ın t)ir banliyö semtinde oturan babamın evini vurduğunu bildirmek istememdir. Annem, yengem (ölen kardeşimin karısı) ve üç çocuğu anında öldüler. Böyle bir traje Onemli bir saptama MUZAYEDELERDE ARANILAN KITAP 30 YIL SONRA İKİNCÎ TEK BASKI NURER UĞURLU ORHAN KEMAL'İN İKBAL KAHVESİ Eylemin resml nurerugurlu oıtıan kemarin ikbal kahvesi lkbal Kahvesi Orhan Kemal'in hayat hikâyesidir. Orhan Kemal'in arkadaşı Nurer Uğurlu, onun baba ocağından hayata atılışına, ekmek kavgasından ünlü bir yazar olana dek geçirdiği acı ve sevinçli yıllannı içten bir duyarlıkla anlatmaktadır. Nurer Uğurlu yıllar süren belgesel çalışmasını, bir roman gibi vermekte, Orhan Kemal'i sevenlere ve onu anlamak isteyenlere, sürükleyici bir eser sunmaktadır. ÖRGÜN YAYINURI Nuruosmaniye Cad. No: 28 Cağaloğlu / İSTANBUL Tlf: (0 212) 526 37 34 527 39 49, Faks: (0 212) 526 37 34 CUMHURİYET KİTAP SAYI 639 SAYFA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle