Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kaynadıktan Sonra Boşalan yaşta ne ekmek ne su ne de parçalanmış yün benden titremeyi kovdu içindebu gecenin gecenin fallarında tek başıma kalbimin ve korkumun titreyişinde korkuyla sonsuza kadar titreyeceğim sonsuza kadar cesaretin hükmü altında kmlarak veya yufka yürekli günün kubbesi altında sonsuza kadar toprağım bozguna uğrayarak, uzatılarak dönüp dolaşıp gelinemeyecek bu yerde beni kim uyandıracak bu Korkudan beni kim uyandıracak bu korkudan? Fetva Tukan / Şiirler / Çeviren: Metin Fındıkçı 'Kalbin çmlaklım aeri döndü' Filistin ve Arap şiirinin en ünlü temsilcilerindendir. 1914 yılında Nablus'ta doğdu. 1967 Haziran'ında çıkan savaştan önce şiirleri bütün Arap dünyasına yayıldı. îşgal altındaki Nablus şehrinde öldü. Başlıca kitapları: Günlerle Basbaşa, Âşkınızı Versenize, Kapalı Kapının Önünde. Bu şiirler "Kapalı Kapının Önünde" adlı kitaptan çevrilmiştir. tngiltere'de Örülen Filistin Kazağının Kolları A. Gascoigene'e I : Yün yumağı kesilir ve bizi başlayan sis diye adlandırırlar nerelisin? lspanyalı? : Hepiniz mi? Ben..... Ürdün'den : Bağışlayın Ürdün'den mi? Anlamadım : Benim aslım Kudüs'ten vatanım ise diş ve güneş : Ya, ya, anladım, madem Yahudi'sin... ey yumağından uzaklaşan vahşetin sessiz çığlığı. II Yağmurun altında soruyor? Alnımın üstünde acılaşanı ve yumağıyla gözümü karartanı ve sen ey açılan yarada razı olan komşu? Beni an benimle yırtılacak olan toprağı da benimle birlikte kalkan ikızimi kökünden sökülerek çıkanldı, kökünde ve rüzgârın kucağında sabahladım tuzağın ipiyle işte onlar ve işte onlarbitmeyecekler bu vatandan!! Gerçekte canlar karışacak içinde bizimle ayaklanan vatanla... Heyhat! Nasıl öğreteceksin? Onlar şehrimizde sis ve duman her şeyi sararak... aydınlığı emerek... Gözler başka bir şeyi görmeden kapatrr gören gözleri... Oxfordlngiltere Yağmurlu Bir akşamda Kalbimin izi neden kapanıryağmurlu bir günde neden, oysa ağaçlarda fırtına kış rüzgârı ölüm tufanıyıkıntının ardında damlalan bende diyara dönen rüzgârla rahata kavuşur muyum? Dünyayı serer ve uzaklığı katlar, anılan bana akar anılanbana akar anılan bana akar Rüzgârın ve yağmurun altında emeklerim ve dınlerim pasajın önünde düşen damlaları gülüşü ağlar karanhğın yapraklarındabenimle sığınır ondan birer suret olan gözlerime bu alnımı ona doğru çeviririm ve saçlarımı silerim beni ısıtan kazağın kol uçlarını emerim ve boynu düşen adımlarla yürürüm gözlerin tuzu parlayan inancıma karışırufkun ardına batan o övünen kalpleri duyanmbekleyende atar nabzı yolu şaşırmış adımlar arasında bana gelecek, eyölümün kini, isteklere dolar adımlarla, dolar kader * Ve ağaçları sular kışın rüzgârı, yağmur bana akar yağmur bana yağmur bana akar. CUMHURİYET KİTAP SAYI 667 Neden? Yasımın ve hüznümün saldırısıyla etrafını saranm ölümün felsefesinde, üstüne kapanırım anlamın karanlığında. Kalbime söylerim: Yavaş davranışın, bin utançla yaşıyor gizinde ağlıyor hedefini şaşırmış düş gibi nayat seni izliyor, hayat öfke ve şiddet boşluğun çukurundaki yıldızlar gibi hangi öfke ve şiddet hayatın kafiyesine melodi oluyor ölümle birlikte; hangi mühür nağmeyle direniyor * Kalbime ölümü tamamlamasını söylerimömür yüz yüze gelir, dolan geçmişle, yaşamın özgürlüğünde cezasıdır şimdi onun felekle birlikte daireyi dolanır yıllar akşamlardan salınırmağdur olan zamana söylerim... Ancak kalbim hüzne batarsuskunluğun derinliklerine dönüp göğüs kafesimin duvarını çalarım hayretle sorar ve umutsuzca: neden ölüyorum? neden ölüyorum? Kapalı Kapının Önünde (Selma Hadra El Cevşi'ye) Meleğin Yürüyüşü Bu ölü meleğin başına saplanmış baltayla ve kesik kanatlarıyla üstüne yağdıracak o ölümü o ölümüyle ve bütün şeyler beleğin bilgeliği altında kesik kanatlarının şaşkınlığı yalnız onda ve kötülük yalnız ondan bu yürüyen meleğe sabır ve imanla tutunurlarve ona şükrederler, yapmadan, bir şey yapmadan lanetlenen zaman ve hayatla ona yardım edip secde ederler... Sen Değiştin Ey dünyanın ve insanın meleği yaptığının anlamını bana tefsir et sevgiümdin, ve yalnız meleğimdin ne gerekli oldun ne eleştircîin ne de geniş yerini değiştirdin bana mabet olarak sevgilimdin ve kalbim her akşam yüzünü okşardı gözlerimin üstünde acı vererek sabahın kanatlarını titretirdin her geçişin kalbime dolardı kalbimin göbeğine ve dehşetle batardı, sevinçle ancak sen değiştin ancak sen değiştin mabedin güveni sarsddığında ve günler çanların kubbesi olduğunda Melek Öldü Hava, hava meleğin çayırı ve öldü meleğin enkazında melek düştü. melek düştü. Dönüş Sana kalbin çıplaklığı geri döndü kalbin çıplaklığı sana getirdi ey yüksekıiğım, ey evirnin ağır yükü ey yitik olan, ey suskunluğun başlangıcı şikâyet benim de sikâyetimi duyacak mıkırılan uzaktaki bu kalple beni sende her daim biçimlendirecek sana uzanan bu zayıf ellerimi terslersinçevremde söylenenle etrafımdaki surları kaldıracaksın ve duvarların karanlığını kaldıracaksın duvarın üstünde duvarın üstünde ve sen ondan sonra karanlığım olacaksın yükselerek, suskunluğunla güzelleştirerek beni. Korkun, suskunluğum ve vahim oldu ama nidan seni söküp attı ve ben ellerimin arasında kaldırdım yaram ve zayıflığım senin korkun olur suskunluğumdan sonra çığlığım büyümün altında seni vurur rüzgârım sana yaramın üstünde verecek yaranın yarasını duyarım, tane tane etrafımdan kaldırılan surları ve duvarın karanlığını kaldıran duvarın üstünde duvarın üstünde Sana olan sevgimin soruları sevgiyle karşılık bulur günlerin ömrü mağdur eder içime batıp yakarakzehirli rüzgârınla, yaşadığım çağlarla felç oldum uçan ömrüme battı günler ardımda güzelleştirerek aydınlığı büyüterek, muhtaç olarak, etrahma düşen bağımla sevginin soruları sevgimin iyimserliğiyle karşılık bulursevgim onları güzelleştirerek günler bana sabahları inandırdı dağılan göğsümde soluk soluğa kalırım ne sorar, ne sorulur, ne de sevgimi umursar şikâyetin bıçağı ona olan sevgimi anar mı? Bağışlanandı seçilendi alevlenmeden sönendi kederlerin etrafında tökezleyendi benden uzaklaşmadan adımları avuçlan kaderin levhasında belirir sevgiyle, o sevgiyle senin soruların döner bana sevgim, bana dönerim çocuk kalbimle sabahlarımı aydınlatır bağrımda sönük olan, ey sönük olan sabahım ey sönük olan sabahım sensin feryadınla parlar ve titreyişinle yakarım, kaldırılan, bana yakın olan ateşin cemberinde olan yüzünü hazır olmayanda hapseder beni karanlıklarda, karanhğın kötülüğünde. Ey sonsuz suskunluk duyuyorsun getirdiğin çıplak kalbi gecede karıştırırım şaşkınhğımı Kederlerin etrafında çıplaklığımı yağmurlarla yıkayacaksın iniltilerimle emzireceksin beni hazır bulunduğun ışığınla yaratacaksın beni sular ısıtacak ve gömuleceğim taşlar SAYFA 19