Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 8 K A 8 I 2 0 0 2 ü Gülten Kazgan'ın Koordinatörlüğü'nde 'Kuştepe Gençlik Araştırması' Şimal Kulan tanrttı 3. sayfada • 'Alageyik Sokağı Bir Liman mıydı?' S. Sezer yazdı 8. sayfada • H.Şenköken'in söyleşisi ile Selim lleri'nin anıları ıo sayfada • Ş.Kurdakul'dan Çağdaş Türk Edebiyatı, Ö. Yağcı yazdı 14. sayfada İçtenlikli ve şaşırtıcı öyküleriniafcrı IkJfTAI» Cumhuriyet Hasan Özkılıç yalın, yeryer şiirsel bir dille kuruyor öykülerini. Doğu'nun acılı insanları arasında dolaştırıyor okurlarını. Öykümüzün bu etkileyici yazarını tanıtmaya çalıştık sizlere. YILMAZ ARSLAN /""» eveılı Hasan Özkılıç; 2. veyenıoykü kıtabın "Şe \ ruî'da Beklemek" aracılığtyla, iki kitabın üzerı" " L J ne ("Kuş Boram" ve "Şerul'da Beklemek") söyleşirken, aynı zamanda günümüz öykücülüğünü de konuşalım istiyorum. Bu söyleşi, günümüz öykücülüğüne senin bakısını sergilerken, biraçıdan da senın günümüz ö'ykücülüğjindeki yerinı ortaya koyacak bana göre... llk öykün 1974'te Demokrat Izmir'de yaytmlandtğı halde, ilkkıtabm "KuşBoram" 1998'deçıktı28yıllıkgecikme/bekleme neden? llk öykünün Demokrat Izmir Gazetesi'nde yayımlanışından seksenlerin başına kadar aralıklarla da olsa dergilerde öykü yayımladım. O dönem öykülerimde işçileri, onlann ekmek kavgasını, sömürüyü, göçü kısacası emeğin insanlarını anlatıyordum. Sonra öyküye uzun bir süre ara verdim. Tabi ki okumayı, zaman zaman yazmayı sürdürüyordum. O dönemde yazdığım ancak yayımlanmayan, iki kitaba da girmeyen çok sayıda öyküm dosyalarda duruyor. Zamanla öyküyü kavrayışım, sanata bakışım değişti. Peki başka türlü yazmaz mıydım? Yazabilirdim, yine onları, yine küçük ama kalbi büyük insanlan yazabilirdim, ama o günlerde değil. Demek ki aradan zaman geçmesi gerekiyormuş. Veya belli bir olgunluk, belli bir birikim, belki biraz ustalaşmak, hayatın başka yanlarını görebilmek, kavrayabilmek için bu zamanın geçmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Kimi zaman insanın kendi gerçeğini kavrayabilmesi için bile bir zamanın geçmesi gerekiyor. Ben, iki kitaptan sonra kimi zaman, iyi ki ara vermişim, diyorum. Benim yazmak istediğim öykü, beni doyuran, mutlu eden, hüzünlendiren öyküler bunlar, diye de düşünüyorum. Ancak Muzaffer Jzgü ustamn bir sözünü de anmadan geçemeyeceğim. Öyküye ara verdiğimi, uzun süre yazmadığımı söylediğimde, bana söyleıîiği bir söz var, demişti ki, "Kalemi elinden bir kez bırakırsan, kalem seni on kez bırakır." Yaşanmadan bilinmez ki. llk küabında masalsı bir kurgu, aynı zamanda kısa cümlelerle oluşturulmuş bir anlatım var. Masalsı bir kurgunun, anlatltjhn cugrafyadan az da olsa kullandığın Azerıce kclimelcraen kaynaklandığtnı düşünüyorum. Bu masalsı kurgu ve dılsel olusumu anlatır mısın? Sevgili Yılmaz, hep söylenir ya, ben masallarla büyüdüm, ben şöyle yaşadım, böyle vaşadım... Bizim oralarda, doğduğumuz topraklarda, bunlar, masallar, destanlar, hikâyeler hayatın bir parçasıydı. Bir yanda Ermenis'tan, bir yanda Azerbaycan'ın Nahçıvan bölgesi, CUMHURİYET KİTAPSA// 6 6 7 Hasan Ö zkılıç Ağrı Dağının hemen arkasında Iran... Erivan, Baku radjyoları çok dinlenirdi. Bir başka yerde de, Yeni Sayfa Com.'da da anlattım, kışların uzun sürdüfiü, insanlann uzun gecelerde sıkıntıdan canlarının pauadığı Doğu akşamlarında, gecelerinde öyle hikâye anlatıcıları vardı ki, (Nerden öğrenmişlerdi bunca hikâyeyi?) günlerce devam eden hikâyeler anlatırlardı. Televizyonun adı bile anılmıyordu, radyo her eve girmemişti, Âhmet Arif'in dediği gibi orada da mahpusnaneye aeğil, o karın, kışın ortasında köye akşam erken inerdi. Sultanali Iran'da yıllarca yaşamış, oradan evlenmiş, köye dönmüştü. Kahvehane karışımı dükkânda, tahtın baş köşesine oturur, başlardı anlatmaya. Baku, Erivan radyosunda Kürtçe, (Erivan bize çok yakındı, geceleri ışıl ışıl yanıyordu,) Rusça, Azerice masallar, oyunlar veriliyordu. Bunların, ohavanın, o toprağın, halklarm kültürünün etkisi var. Babam Azeri, annem Kürt kızı. Dayılarımla, onların akrabalarıyla birlikte oldum, yazları yaylaya, onların kara kıl çadırlarında kaldım. Bu kez onlann destanlarını, aşklarını, kavgalarını ak saçlı vaşlılarından dinledim. Kurguda, biçimde bunların etkisi var tabii. öykülerinde bilindi bir tamamlanmamışlık, satır aralannda okurdan dikkat isteyen aynntılar var. Hatta öyküler bittiğinde puzzle'ı (buîmacayı) okurlar çözmek zorunda gibi... Bilinçli bir seçim mibu anlattmkuruluş? Yasama bir baksana, tamamlanan ne var? Hayat her halükarda bir biçimde devinerek devam ediyor. tlerliyor, geri düşüyor, ancak sürekli bir gelişme, zaman zaman sıçrama yaparak sürüyor. Durağanlık yok, taşından toprağına, en küçük canlısından en büyüğüne kadar bir değişim, bir gelişim halinde. O zaman ben de orada, okurun bilincinde olayı, kahramanı, yaşadıklarının, kısacası hayatı dondurmak istemiyorum, sürsün, onda çoğalsın istiyorum, umarım bütün okurlarıma bunu aktarabiliyorum. Devatnı 4. sayfada.