29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mektup Selim Ileri'ye bir ilke, bir örnek olur. Ruh karmaşıklığını, yaşantının monotonluğunu arkadaşlarıyla gidermeye çalışır. Bu, ya sinema ve tiyatro çevresinden ya da edebiyat ortamındandır. Yazarımızın ruhsal portresini çizmek gerekirse: Zaman zaman dost aile toplantılarına katılır. ürada dinleyici ve gözlemcidir. Kibar ve çekinik tavırhdır. Aslına bakılırsa, çevresiyle kendi hobilerini ya da sevdiği konuları döniip dolaştırmadan kendine çekinmektense, son derece munis, rikkatli, karşısındakini kırmadan, üzmeden onunla duygu ve düşüncelerini paylaşmak ister. Romanına alacağı konuları, kahramanları arasındaki ılişkileri ayrıntılı bir biçimde inceler, gözlemleriyle ya da imgesel hayal gücünün soru/cevaplarıyla kafasında betimler ve kurgular. Bir bakıma onda gönül ve ruh yüceliği ağır basar. Cömerttir. Maddiyata önem vermez. Çoğunlukla gönül dostlarıyla yemeklerini içkili tanınmış bir restoranda yer. Zaman zaman davetlere katılır. Ikiyüzlü maskeleşmiş ilişkilere yüz vermez. Geçmişle/şimdi arasında yaşanmış anekdotları belleğinin labirentlerinde saklar, müthiş bir gözlem, araştırma ve image zenginliği vardır. Anılar, geçmişle yakın geçmiş arasında gidip gelir. Insanlara hatta anılara karşı çoğu zaman özel bir bağlılık gösterir. Yitik zamanın duygulanımlarına, yaşantılarına, anılarına gömülür. Oradan 'bilinmeyenleri' şimdiye (bugüne) taşır. Olayların zaman dışı cevherini yakalamak ayrıcalığını üzerinde taşır. Zaman dışı esrimeler (extase) anılarında belli anlarda belirir. Babasını ve annesini erken yaşta kaybetmenin hüzniinü yaşar. Bu acı bazen şiddetli bir acıdır. Içscl dolayımın özünü açığa vurur. Yazarımız geçmişe bağlılığını düşüncesine ışık tutması için arayış içindedir. Ayrıca gören ve estetiğe önem veren bir kişidir. Tıpkı bir ressam gibi çevresini gözlemler, etüt eder. Bir bakıma romanlarından edindiğimiz izlenime göre; okuru bütün nesnclere aynı değeri vermeye davet eder. Yaşadığı çevrede, insanlar, olaylar, nesneler ona esin kaynağı olur. Yahya Kemal'in ünlü sözünü Tanpınar, yazılarında nakleder: "Insanın ufku insandır." Nekadaryerindebirsöz... Insanın yaratıcılığını, bilgi ve görgü dağarcığını karsılıklı kültürel anlamda diyaloglar sağlıyor. Sırası gelmişken Selim Ileri'nin "ruh ufkunu" açan, edebiyat dünyasına adım atmasını sağlayan, diğer bir deyişle, yazarhk serüveninin "ateşleyicileri" olarak; Rauf Mutluay, Vedat Günyol, Attilâ tlhan ve Kemal Tahir'dir. Daha sonra bu halka genişleyecektir. Selim 1leri, Rauf Mutluay'a tutkunluğunu, değerbilirliğini şu sözleriyle açıklar: "Her zaman söyledim: Türkiye'de, Allah rahmet eylesin, Rauf Hoca gibi on beş yirmi edebiyat öğretmeni olsa, vatanın bütün çehresi değişirdi. Rauf Mutluay edebiyatı hiç sevmeyen çocuklara bile kitap okutmanın bir yolunu bulur, okııma sanatını ille sevdirirdi." (s. 65) "... Edebiyat dünyasına adım atmanı sağlayan Vedat Günyol muydu?" sorusuna Selim 1leri, şu ilginç cevabı verir: "Fransızca hocamız Vedat Günyol, Rauf bey gibi ama belki de Rauf Bey'den de üstün bir insandı. Vedat Bey(...) Çok kültürlüdür. Hayatımda o güne kadar öylesine donanımlı bir insanla karşılaşmamıştım. (...) S. 1leri, Vedat Günyol'un kütüphanesinde 78 bin kitap olduğunu söyler." (s. 6970) Selim 1leri lise yıllarında Attilâ llhan'a mektuplar yazar. Gıyabi tanışmadır bu! Attilâ ağabey "tek bir kez yanıtladı" (s. 125) der. 1971'deyüzyüze tanışırlar: "... Hepi topu yirmi bir, yirmi iki yaşındayım. Nereye çekersem oraya gideceğim Attilâ Ilhan'ın dengesi ve sıkı düzeni birden allak bullak etti. Nitekim beş altı yıl CUMHURİYET KİTAP SAYI 667 sonra bana bir mektup yazmıştı. 1976 yılında "Dostlukların Son Günü" adlı kitabının Sait Faik HikâyeOdülü'nü almasının hemen ardından Attilâ Ilhan'ın şu sözlerini yazarımız unutamaz: "Bir kitabı çoğu kez üç beş kişi bizi anlasın diye yazarız. O üç beş kişi bizi okumaz ve bizi asıl anlayan üç beş okuru bizde tanıma fırsatını bulamayız." (s. 126127) Selim 1leri, "biHerl, bir gönül ve mazl Insanıdır Anılar onu hep mesgui eder, ruh ufkunu arayan, ara$tıran bulan linç akışını" sürekli sellm âşıktır. Istanbul tutkunudur Bodrum onun gençlik yıllarının bir Izdüsumüdür. esln kaynağıdır bir İnsandır. Tablata mektuplarla; yer yer fırsat buldukça sıl oldu? Yani yaşamadığın, tanımadığın kadın ressam Mihri Müşfik'in yaşamöysöyleşilerle Attilâ Ilhan'la paylaşır. Onu halde... küsüdür. S. 1leri, hayal dünyasına sığmayön veren bir ağabey olarak görür ve içAyrıca hem Yaşarken ve Ölürken'de, yan romancı kişiliğinin "külrengi" dünsel duygulanımlarını şöyle anlahem de Hayal ve Istırap'ta uzun, şaşıryasını paylaştığı ressamın hayata bakış tır:"1975'ten 2002'ye, besbeili sonraki, tıcı taşra bölümleri var. Nasıl açıklayaaçısıyla örtüştüğünü 'imâ' ederek şunlagelecekteki yıllara, ömrümüzce; az za caksın?" rı söyler: "Mihri Müşfik'in hayat üzeriman değil. Attilâ llhan'ı şair, romancı, Selim 1leri bu soruya şöyle cevap vene söyledikleri maskesizdir. Söylediği gazeteci kimlikleriyle çok severim. Herir: "...içimde taşra dünyasının kapalı her şey maskesizdir. Onun, yani sahnemen her yazdığını okudum. Ama insan hayatını, der ufkunu, içe işleyici tekdüdeki Mihri Müşfik'in şaşırtıcı yani da olarak da çok severim. Sohbetini dinlezeliğini, yalnızhğını kaleme getirmek isbudur. Birçok sözü benimle örtüşüyor. mekten büyük zevk alırım. Yazarhk coştediği bende vardır. Içündeki isyanı, bastırılmış isyanı onu kusunu bir gün olsun yitirmemiş, çok Tokat'taki askerliğim dışında küçük uyarladığım söylenebilir." (...) (s. 334) çalışkan bir ustadan bugün de öğrenekentte, taşra kasabasında yaşamadım. "...yıllar var ki ıssıdığı seçtlm, ceklerim var..." (s. 130) der. (...) çocukluğumdaki Adapazarı düğünleri... Yaşarken ve Olürken'i ya da Hayal ve Istırap'ı da öylesi bir duyuşla ya"Demzstz, küçük taşra şehırlerı, sız ol kalamıştım. Ansızın kuruluyordu dünya, sokakları, günbatımınaaki hüznü, masaydınız, yalmzlık anlaşıltr mıydu" evleri, evlerin içindeki hayatı görebiliyo'Küçük Taşra Şehırlert' S. llerı rum. Hep daha önce yaşamışım gibi... (...) taşrada, küçük kentlerde geçen Handan Şenköken'in, S. Ileri'ye "taşromanlar hep büyük zaafım oldu. Köy ra" konusunda ilgi çekici sorusu şudur: romanlarına niçbir zaman büyük vakın" Kırık Bir Aşk Hikâyesi baştan sona lık duymadım, yerli köy romanlarına. 'taşra', 'kasaba', 'küçük kent' dünyasıAma yerli ya da yabancı taşra romanlanı yansıtıyor. Seni Kalbime Gömdüm de rında doğumumdan öncekı bir hayatı Eylül'ün (Türkân Şoray'ın) kökeni de yakaladım sanki; öylesine yurtsamayla taşralı, eşraf ailesinden geliyor Eylül. okudum." (...) (ss. 169170). Taşra hayatını biliyorum, yaşadım. O Selim 1leri roman dilinin iklimine bidünyayı gerçekten yansıtmışsın. Bu nayografik türde ressam, yazar ya da dönemin tanınmış insan portrelerinin hayatını konu edinen romanlar ve oyunlar yazdı. Fırça darbelerinden, ressamların dünyasını yakalamaya çalışır: Ressam Münif Fehim, ilk Müslüman Türk kadın ressam Mihri Müşfik'in hayat hikâyeleri... Bir giz değilse, nedir bu? "Bizim Yokuş"un yılların emektar ressamı Münif Fehim, romancımızın kaleminde hayat bulur. "Onlar bende daha o zaman bir romandı." diyerek gençlik yıllarına bir gönderme yapar S. 1leri. Ve şunları ekler sözlerine: "Yazabilmem için Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın'ın sürecini beklemiştim" (s. 299) diyecektir. Diğer taraftan "Ölü Handan şenköken'ln Selim lleri'yle yaptığı llginç söylesi geçmi$i Bir Kelebek" ovununda yenlden canlandınyor. Yukanda Senköken bir ödül törenlnde Taşramn grl aydınhğım duyumsamak... "hsanın ufku insandır." "Hiçbir kitabımı şu ya da bu akımın, modanın, eğilimin tarzın içinde düşünerek yazmadım. Kitapların, özellikle roman ve öykünün kendileri belirledi. Biçim benim için çok önemli, ama içeriğingereksindığibiçim." (...) Bende roman bir program, bir disiplin çerçevesinde gelişmiyor. Daha çok metin kendini örüyor, bazen de rastlantıların itkisi rol oynuyor" (ss. 310341) diyen Selim Ileri, sanat poetikasını açıkhyor. Içsel duvgulanımını ve " ruh yüceliğini" de şöyle dile getirir: "Bir yaştan, bir noktadan sonra intiraslardan kıırtıılmayı ilke edindim. Diyebilirim ki, ihtirassız bir insan olmaktan baska ihtirasım kalmadı. (...) 1960lardan bugüne beni en çok 'acı' ilgilendirdi, insanın acısı, hayvanların acısı, acı çektiğine inandığım bitkilerin acısı... Bu acının dinmezliğini de biliyorum" (s. 335) diyor. Romanlarında ve oyunlarında canlandırdığı "...insanları kendime çok yakın hissettim. Karşılığımı onlarda bulabildim. Onların sözcüsü olmak istedim" (s. 173) diyen Selim 1leri, edebiyatımızın "vefalı", "değerbilir" bir romancısıdır. "Tutkun olduğum şair": Behçet Necatigil, "kendime en yakın kişiyi Tanpınar'da buldum" ve nihayet "çok sevdiğim" dediği Abdülhak Şinasi Hisar; romancımızın "ruh ufkunu" açari şair ve yazarlarımızdır. "Anılar; ıssız ve yağmurlu", geçmişin yeniden canlandırılması ve degerlendirilmesidir. • Selim 1leri: Anılar; Issız ve Yağmurlu/ Söyleşiyı gerçekleştıren: l \andan Şenköken/Do$an Kılapçılık Yay./tst. 2002/ 145 s SAYFA 11 yağmur yağsın ve içim yıkansın istedim/'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle