03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lığı" gerçekleşmiş oluyor. "Tesadüfler nayattn atomlarıdır, Oleg! ' vıırgusıına da yansıdığı gibi, rastlantılar üzerine kurulan bu dünyada, roman kişilerinin yerler ve nesnelerle kurdukları ilişki, görünenden çok saklı olana çekilen ilgi, kuşkunun, yalanın, ihanetin, yadsımanın, acımasızlığın, korkunun ve çaresizliğin anlatıldığı dilin açıklığı da eklenince Sarmaşık'ı okumak sıradan bir okuma eyleminin dışına çıkıyor. Roman kişilerinin roman dünyasının nesnel gerçeğini algılamasındaki, nesnelerin, yerlerin, olaylann, ilişkilerin, süreçlerin zihinlerine yansımasındaki farkldık, her kahramanın içine, daha içine, içeriye bakmayı kışkırtan bir okumaya dönüşüyor. Yazmsal düdemde romanın dünyası Sarmaşık'ın dünyasında, iki ana roman kişisi olan Ali Ferah ve Salim Abidin, Picasso, Van Gogh, Jan Van Eych, Leonardo da Vinci'nin tabloları, bu tablolardaki ana izlek, tablolarının isimlerini taşıyan romanlar aracılığıyla varlık gösteriyor. Bu durum, yazınsal düzlemde Ali Ferah'ın yaşamına, bir portre, bir tablonun kopyasına giren roman kişileri, rastlantıların sarmalında aynı şekilde Salim Abidin'in hayatında da yer alıveriyorlar. Sedef ile kocasının penceredeki görüntülerinin Ali Feran'a Arnolfini ve Tablosu'nıı anımsatması, bu tablonun yıllar önce yaptığı kopyasının Salim Abidin'in evinde bulunması, Sedef'in yazarın ölen karısı Margret'e benzerliği gibi rastlantdar romanın iç içe geçen kurgusal yapısını destekliyor. Yazınsal düzlemde, roman kişileri kurgusal bir tablonun içinde yerlerini alırken, yazar aynı zamanda onlan, roman gerçeği dışında bir tablonun ortasında da buluşturuveriyor. Ali Ferah ile Lud mılla'nın bindikleri kusmuk kokuluJaguarın.Cihangir'e götürürken izlediği yol, onlan Galatasaray'ın önündeki Cumartesi Anneleri'nin eyleminin orta yerine bırakıyor. Bir anda, ömrünü Monet'nin renklerini aramaya adayan Celine, Nadya'yı arayan Ludmilla, "devletin elinde" kaybolan çocuklarını, eşlerini arayan anneler, bu kez îşigüzel'in "Arayış" teması üzerine oluşan bu tablosunda yerlerini alıyorlar masındaki farkldıklar okurun gözünün önündeki bir perdeyi daha kaldırıp, üçü de tecavüze uğrayan roman kişilerinin bireysel dramlarından çok bu dramı algılama ve dönuştürme çabalarına dikkat çekiliyor. Tanrı huzurunda verdiği sözden dönemeyecek kadar dindar olan Hayal, "Kendince bir akrep yapar gölde yüzen kuğu" gibi imgelerle yÜKİu bir anlatım la çaresizce yardım beklerken, bir başka çaresizliğin kendisinı sürüklediği lstanbul'da kendisine layık görülen hayatı sorgulamayacak kadar "dindar ve asla tanrısına kızgın" olmayan "Ludmilla her şeyi" kabullenme sınırları içinde olana "dönüştürüyor". Çocukken başından geçen tecavüzü, "Boris amca beni seviyor"a dönüştürdüğü gibi. Roman kişilerinin tüınunün bilıncınde aşk, nefret, ölüm, yaşam, ihanet, sadakat, gelecek, geçmiş gibi imgelerle örtüşen nesneler benzer çağnşımlarla, rastlantıların kurgusu içinde birbirlerine dolanarak sarmaşığın dallarını oluştururlar. Sedef'in "İçinde bebeğini besleyen, kendi yarattığı birorgan" olan plasentasının, yaşam, ölüm, suçluluk karmaşasında, bifincinde "Hayatının son görüntüsü, bir günahkâr olduğunu düşündürecek kadar aşağılayıcı" olabildiği gibi, nesneler, roman kişileri için farklı imgelerle yüklü olarak da karşımıza çıkarlar. Ali Ferah yıllardır Paris sokaklarında bir hayalet gibi izlediği Celine'le olan randevusuna geldiğinde, oda kapısını görünür kılan büyulü bir şey olur ve hayalinde onu, "üzerinde bahar dallı bir kimonoyla yatağa oturmuş, ağlarken" görür. Ressamı asıl şaşırtan kapı açıldığında Celine'in üzerinde gerçekten bu eiysinin varlığı, üstelik eğer Ali Ferah'ın korktuğu gerçekleşip Celine açık pencereden kendini bıralcsa onu, "şeftali çiçekli kimonosuyla kanlar içinde yolun ortasında yatarken" görecek olmasıdır. Ludmilla ise, Nadya gömülürken üzerinde, yalnızca, yumuşalc, ipek gibi kayıp gidecelc bir giysi olmasını ister. Ali Ferah ile birlikte uzun aramalardan sonra bulduğu bu tanıma uygun tek giysi yine aynı kimonodur. Ali Ferah, artık sevmekten vazgeçtiği Celine'in üzerinde böyle bir giysiyle öle bileceğini düşünür, bundan sonra sevmeyekarar verdiği Ludmilla'yı Daça'larının balkonunda üzerinde bu giysiyle hayal edebilirken, ne ilginçtir ki Nadya'yı tabutunun içinde bu giysiyle gözlerinin önüne getiremez. Oysa, Nadya'cık, Alex ile ileride oturacakları evin duvarlarını renk renk boyatmayı, gümüş şamdanlar, şık bir koltukla döşemeyi hayal ederken, böyle bir ipek sabahlık da almayı planlamış, Paris'te, vitrinde gördüğü şeftali ağacı desenli kimonoyu denemiş ve insan bu giysiyle "sadece oturup hayal kurar ya da ölür" diye düşünmüş, "artık öldüm" diye düşündüğü sırada, okura, ölürken üzerinde güzel giysiler olmasını arzuladığını, ölümüyle ilgili gizli kalmış hayalinin bu olduğunu söylemiş, "hayalinde beliren son görüntü, kenuisinin şeftali çiçekli kimonolu hali" olmuştu. Sonuçta, Sarmaşık'ta hiçbir şey, hiçbir nesne, hiçbir kişi, rastlantı sonucu orada bulunmuyor. Duvarda asılı bir tablo, binilen aracın izlediği yol, roman kişilerinin söyledikleri, düşündükleri, gördükleri, hissettikleri, bakışlar, duruşlar, her şey ama her şey, yazarın "O kış hayatlarımız sarmaşık dalları gibi birbirinegeçecek", "aşklarımız.kederlerimiz, kayıplarımız ve arzularımız birbirine dolanacaktı" söylemine uygun olarak, birbirine dolanan rastlantdarın bir açılımını yapmak üzere yer alıyor. • Yayınlart/ 391 s tşıgüzel/ Everest SAYI 665 Dönüşen Imgeler Aşk ve Olüm "Meşnur yazar yazdığı gibi yaşıyordu" Salim Abidin, Bebek sırtlarında, "Kendi kendine açdan bahçe kapısı, bu kapıdan evin girişine kadar uzanan ağaçlıklı yoluyla" muazzam bir koruluğun içinde bir malikanede yasıyor. " Yazarlık gücü olmayan", eğitimii, aristokrat bir aileden gelmeyen Salim Abidin, mobilyalarıyla 18. yüzyılı kopya eden bu evde bir soylu gibi davranıyor. Ancak, gibi yaşamak, yazarı soylu ve yetenekli kılmadığı gibi, muhteşem boğaz manzarası, garajındaki son model otomobil, hizmetçiler, bahçesindeki asırlık ağaçlar, yerlere kadar pencerelerden içeriye dolan ay ışığı, Salim Abidin'in karısı MargSebnem Işiguzel'in llk kltabının irkllticl hlkayelerl. son romanı Sarmasıkta olgunlaşarak karşımıza cıkıyor. Keşı yolcü başlaa| Kafe Kitabevi Sanat Galerisi ret'in mutsuzluktan alkol ve içki bağımhlığına sürüklenmesi gerçeğini de değiştirmiyor. Öyle ki, ev, tüm bu görkemine karşın, Ludmilla'nin Alex'i unutması, Istanbul gerçeğini kendisi gibi yaşamaması için yazara teslim ettiği Nadya'nın sonu oluyor, bebeğinin ölümünden duyduğu suçluluğu unutması ve akıl almaz Dİr şekilde bestelediği operayı tamamlaması için prensesler gibi ağırlanan Sedef, her şey masaldaki gibi olmasına karşın, yazann kendine sunduğu aşktan dehşet içinde kaçıyor, sonuçta roman dünyasının gerçeğinde bile olsa, gibi yaşanmıyor! "Hlçblp hatıradan kaçış yoktuı*. Görmemek için göderi kapamaya benzemez unutmak." ÜJKESİF SAYFA 6 9 Kasım'da Ankara Bahçelievler'de! 7. C.ıdde Sonu JH. Sokak N o : 7&9 Ali Ferah'ınannesivekız kardeşiHayal'le birlikte yaşadığı eve geldiğimizde durum biraz farklılaşıyor. Istanbul'un göbeği Cihangir'de, yüz yıllık, iiç katlı bu mekân, "Yayları rırlayıp, yüzleri eskimiş koltukların, un ufak olmuş halıların, orta yerde cirit atan fındık faresi ailesinin, rengi atmış perde ve yırtık Fransız dantelinden tüllerin, artık hiçbir şeyi göstermeyen tozlu aynaların, örümcek ağlarının yüzünü örttüğü tabloların" bulunduğu, akşam yemeği için salonun ortasındaki masanın, kolalı keten örtüler, peçeteler ve bohemya kristalleriyle şıkır şıkır donatıldığı "kaotik" bir mekân. Ali Ferah'ın annesi, çocuk yaşta uğradığı tecavüzü unutmasını isteyenlere verdiği, "Hiçbir hatıradan kaçış yoktur. Görmemek için gözleri kapamaya benzemez unutmak" yanıtına yakışır bir şekilde, yaşadığı yeri bir yandan unutmaya gösterdiği direncin simgesine dönüştürürken, öbur yandan da tecavüzüne seyirci kalan büyükJere işaret ediyor. Roman kişilerinin yaşadıkları yerlerle kurdukları ilişki Ludmilla'nın kişiliğinde farklı bir boyut kazanıyor. Istanbııl'da yaşadığı mekânlar, yırtıklarından süngerlerin fırladığı sahte kırmızı deri koltuklarıyla çalıştığı gece kulübü, "çalıştığı" ve kaldığı otel odaları ne kaaar kişilıksiz ıse, hayalinde sevgili Boris'le yaşamayı planladığı Moskova yakınlarındaki daire ve Hazar kıyılarındaki Daça da o kadar gerçek. Öylesine ki, kısa süre içinde, kendi hayalini Ali Ferah'ın kılmasını da başarıyor. Bu noktada, yaşanılan yerler ve bu yerlerin roman kişileri tarafından algılan CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle