Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 4 K A S I 2 0 0 2 • Nedret Sekban'ın Galeri Albümü, J.N. Erzen yazdı 3. sayfada • Selçuk Erdinç, Feridun Andaç ile bir söyleşi yaptı s. sayfada • Fatma Oran, Ahmet Altan'la 'Aldatmak'ı inceledi w. sayfada • M. Sadık Aslankara ilk 'Bütünlemeler' yazısında M. Zaman Saçlıoğlu'nun öykülerini ele alıyor u sayfada Cumhuriyet P A R A S I Z E K Edebiyatnıuzda sağ am adımların KİTAP Şebnem Işigüzel Şebnem îşigüzel, 1993 yılında yayımladığı "Hanene Ay Doğacak" ile eclebiyat çevrelerinden aldığı olumlu tepkilerin yanı sıra " Yunus Nadi Öykü Ödülü"nü de almıştı. Edebiyatımızda sağlam adımlarla ilerleyen Işigüzel, bugünlerde gündemde olan yeni romanı "Sarmaşık"la da ilgileri üzerine çekiyor. Gelecekte de önemli yapıtlara imza atacağına inandığımız Şebnem îşigüzel'i tanıtmaya çalıştıic bu hafta. SİNEM KUMRULAR izi 1993 yılında yayımlanan, çok tartışılan, çok konusulan Hanene Ay Doğacak'la tanıdık. Yunus Nadi öykü Ödülü de aynı yıl siztn kitabıntza verilmisti, Artık kült olmuş bu kitabtnızdaki sıradısı hikâyelerin do^allıkla ve kendiliŞinden bır araya geldigini söyleyebiltr miyiz? Evet, çünkü daha sonra yazdıklarımda da benim edebiyattaki yolumun kötülük olduğu ortaya çıktı. Hanene Ay Dofiacak o güne kadar Türk edebiyatında hepsi bir arada konu edınilmemiş, hatta pek deĞinilmemiş dertleri, tabuları anlatıyordu. Gerçelcten Türk edebiyatınm bâkirliğiydi bu. Bunu böyle konular hiç işlenmemişti anlamında söylemiyorum. Sadece bu kadar doğal ve sıradan şeylermiş gibi üst üste anlatılmamıştı. O zaman farkında değildim, ama şimdi benim kalemimin gücünün kötülüğü, şiddeti, tabuları, toplum tarafından yasaklanmış şeyferi, kabalığa kaçmadan, hatta bu yasakları aşmanın 'yüksek ahlâk' gerektirdiği duygusunu vererek aktarmak olduğunu bilivorum. Hanene Ay Doğacak'ın giicü, o metinlerin çok genç bir insanın elinden ve etkileyici bir doğallıkla çıkmış olmasıdır. 'I'ıplu benim için en güzel ve en şiddetli ask hikâyesi olan Rüzgârlı Bayır'ın ve bu hikâyenin kötüıüğe bağlı olan kişiliğinin, ahlâklı ve deneyimsiz bir genç kız olan yazarı Emily Bronte tarafından yaratılması gibi. O dönem Hanene Ay Doğacak ile benim aramua böyle bir çelişki vardı. On yıllık yazarltk serüveninizin sonunda artık bu çelişkinin ortadan kalktıgım mı söylüyorsunuz şımdu Benim yazarlık serüvenim boyunca yazdıklarımın barındırdığı kötülük ile benim kişiliğim arasında hep bir çelişki olacaktır. Genet gibi yazdığı şekilde yaşayan bir yazar olabilmeyi çok isterdim. Yine de Sarmaşık'ta söylediğim gibi, "Ruhlarımızın inik perdeleri aruında neler ofup bittiğini bilemeyiz..." Yalnız şunu itiraf edebilirim: Yazarlığı bir kenara bırakırsak, hayatta kendimi bir tragedya yazarı gibi hissettiğimi, yasakları ihlal edenlere, anarşist ruhlu insanlara yakınlık duyduğumu söyleyebilirim. Deliligi ve akıl hastalıklarını genlerinde taşıyarak doğmuş olanlara da. Böyle insanları hayatta da taşıyabilirim, ama incir çekirdeöini doldurmaz aşk meşk hikâyeleriyle canımı sıkacak aostları yanımda barındırmam. Bu yazdıklarıma da yansır. Çok sıradan dertlerle gününü dolduran kahramanlarımın okuyucularımın kafasını şişirmesine izin vermem. Hanene Ay Doğacak'a göstertlen tepkılcr karşısmda çok soğukkanlıydıntz. Yine de ıkınci kilabınızda sıra dışı konulartnız tarpülenmi^ gibıydı, nedendı bu kayma? Ikinci kitabım Öykümü Kim Anlatacak 1994'de yayımlandı. Bu kitap benim yazmaya devam edeceğimin bir işareti gibi görünebilir. Her iki kitabım da aslında benim işlenmemiş saf hayallerimdir. O yıllarda daha bütün büyük yazarlar, bütün büyük kitaplar elimden geçmemiş, edebiyat kuramlarına kafa yormamıştım. Yine de şimdi, bilhassa Enver Ercan'ın nazırlayıp yayımla dığı bazı öykü antolojilerine bakıyorum ve özellikle bazı Türk yazarlarının öyküleriyle benim 2021 yaşında yazdığım övküleri karşılaştırdığımda kendimi daha rarklı ve iyi buluyorum. Aslında Türk edebiyatının büyükleri, ustaları ve kendi kuşağımın yazarları dışındaki ara kuşağı çok iyi bilmiyorum. Belki kendimi, Öykümü Kim Anlatacak'ı ve ilk romanımı onlarla kıyaslasam, kendimi bu kadar eleştiremczdim. Yani ben, dünyada Fransız Teğmenin Kadını gibi bir roman varken Öykümü Kim Anlatacak ateş olsa ne kadar yeri yakar diye baktım. Yine de o öykülerim gelecekteki bir yazarın doğuşunun işaret fişeğiydi bclki de... Kendinıze, yazdıklarınıza hep böyle eleştiriyle mı yaklaşınınız? Her zaman değil. Ben artık yazı gücümün, bu giicü nasıl işleyeceğimtn farkındayım. Kendimden ve yeteneğimden eminim. Sarmaşık benim açımdan bir milattı, şimdi çizginin diğer tarafına geçtim, daha çok çaDevamı 4. sayfada. CUMHURİYET KİTAP SAYI 665