03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

riyorsunuz ve sözünüzden dönüyorsunuz; bu, bir ihanettir, doğru. Ama başka türlü ihanet de söz konusu. Kendi duygularınızı yok saymak, kendi isteklerinizi yok saymak; kendinize ihanet değil mi? Bu da bir başka ihanet olmuyor mu? Neticede siz kendinize emanetsiniz ve kendinizi çok da iyi tutmuyorsunuz manasına gelir, kendi duygularınızı reddederseniz. Bu da çok zor bir tartışma. Bunun hangisi doğru, hangisine ihanet diyeceğiz? Kendi duygularımızı reddetmeye ve kendimize kötü davranmaya mı, verdiğimiz sözü çiğneyerek bir başkasına kötü darvanmayamı?lkiside ihanet olabilirve niye biz bu kadar çözümsüz seçimlere mecbur bırakılıyoruz? Niye toplumun böyle baskıları var? Evet, Aydan ın acıları var, bu doğru ama acılarının olmaması acaba daha mı iyi? Hangi hayat tarzını seçmek lazım? Hiç acısı, niç mutluluğu, hiç heyecanı olmayan, çok durağan, çok garantili bir hayat mı istiyorsunuz? Yoksa riskli, acılara açık ama çokhareketli, yaşadığınızı her an hissettiğiniz bir hayat mı istiyoruz? Aldatmak'ı okuyanlar, kendilerine birçok soru sormak zorunda kalacaklar... Işte bunlar edebiyatın gözümüzün öniine açtığı yeni soru alanları; seçimi nasıl yapacağımızı bize sorduran şeyler. Siz Aldatmak'ı okuduğunuz zaman kendinize birçok soru sormak zorunda kalırsınız. lnsanların kendüeriyle yüzleşmesini isterim, kendi ilişkÜeriyle yüzleşmesini isterim ve ben bu kitabın, kitabı okuyan herkesi bir tür kendisiyle yüzleşmeye zorladığını düşünüyorum. Belki de bu yüzden bu kadar çok tepki geldi. BildigUrn kadanyla en son lslanbul Universı/esi'nde bir grup öğrencinin yumurtalı saldırısına ugramutımz? Gerçibu, biraz da başkalannın kıskırtmalanyla olmustu ya... tnsanlar için kendileriyle yüzleşmek zor bir şeydir. Ben, yazarlığı, insan ruhunun miimkün olduğunca derinliğine inmek olarak tarit ediyorum. hiç olmazsa kendi kahramanının üzerine gitmemeye çalışmalı. Ben gitmemeye çalıştım. Dünyada çok yapılan roman promosyonu, ülkemizde çok tartiiilsa da sürüyor. Romanlar için özel tanıtımlar yapılmasına ve 'bilboard'lara pek iyi gözle bakılmıyor... Bence burada çok ciddi başka bir tartışma var ve yapılması gerekiyor. Edebiyat dünyasıyla da aramda sorıın çıkıyor bu konularda. Bir kere çok düz tartışıhyor, tanıtım meselesi. Bu da göründiiğü kadar düz bir şey değildir, bayağı ciddi bir derinliği vardır bence. Ede"Nasıl edebiyat okuyucuları içln bir eğlence ise, edebiyat yazarları İçin de bir eğlence. Iklsl lcln de biraz gergln bir eğlence; cün biyatçıların bu konuyu kü bazen acı cektlrebiliyor." sadece reklamcılar gibi değil, yani bilboard gibi reşim tam olarak kaydediliyor, gülümse değil; edebiyat nedir, okur nedir, okur mesinin şekli, öfkesinin ag'ız kenarında kimdir, niye kitap yazılır, niye roman yayaptığı kıvrım ölçülüyor. Daha sonra da zılır? Bu açılardan iyice bir konuşmaları bütün bunlara, Aydan 'ın ve dığerlerının gerekir. Kitap tanıtımları, Türkiye'de ilk kişiliklerine uygun ses tonları ekleniyor deta yayuncılığı ciddi bir sektör haline Aynı şey, tüm vücut için de geçerli tabii. dönüştürüyor. Göreceksiniz, yeni yazar Bunu başarmışsınız sayısı da çok urtacak Türkiye'de. Esnaflık gibi yapılan yayıncılık şimdi gayet cidGergin bir eğlence di müesseseler, büyük kuruluşıar, yazar Bunu duymaktan çok hoşlanıyorum. kadroları ve tanıtımlarıyla büyük rakamBen edebiyatın insan ruhunun temeli ollara ulaşan bir sektöre dönüşüvor. Bu da duğuna inananlardanım ve yazarlık da bir ülke için çok üzülecek bir durum deinsanın psikolojisini anlattığım ölçüde tat ğil. Özellikle Türkiye gibi 'kimse kitap veren bir şey. Aynı okuyuculuk gibi. Naokumuyor' denilen bir ülkede (enteleksıl edebiyat okuyucuları için bir eğlence tüel olmanın bir numaralı şikâyet şartlaise, edebiyat yazarları için de bir eğlence. rından biri budıır), okuma rakamlarını îkisi için de biraz gergin bir eğlence; çünçok yükselten yeni bir anlayışla karşılaşıkü bazen acı çektirebiliyor. Ama netice yorıız ve ilk tepkimiz bundan şikâyet olude bir okur, kitabı okurken nasıl zamanı vor. unutuyorsa, bir yazar da kitabı yazarken, Edebiyat müfettişllğl öyle zamanı unutuyor. Eğerzamatu unut muyorsanız, böyle bir kayboluş yaşamı Neden bundan \ıkayet cdıldiğıne daır yorsanız ne okumanızın ne de yazmanıbir fikrıniz var mı? zın bir keyfi var. Bana zamanı ıınutturan, Bence, onların kafasında çok garip edebiyatın insanı yazmak, kısmı... bir şekilde, bir tür tek parti mütettişliği Yaşamsal rastlantılar Yasak ilışkisı kaçınılmaz olarak trajık gibi, bir edebiyat müf ettişliği var. Oyle ya Yenıdcn romana dönelım: tnsan hayazılar okuyorum ki, o insanlara bir yetki \ona eren Aydan Yasak aşkı kaçınılmaz tındcı rastlantının olasılıklarhesabıyla düolarak. trajiksona eren Anna Tolstoy, An verilse, kitabevlerinde kitap satarken, zenlenmedig'inı düşünüyorum. Yaşamsal na 'yı ahlak kurallarına karşı çık/ığı için de üniversite diploması ve muhtardan ilmürastlantılar. . haber isteyecekler okuyuculardan. Belli £//, yüksek sosyetenin ıkıyiizlülüğünü seç Rastlantılar, insan hayatında çok mediğt için cezasını çeken bir karakler ola bir eğitim düzeyi olmavan kimsenin okuönemli bir yere sahip. Bilimin de şıı anda masına izin vermeyecekler gibi. Edebiyat rak çızmıştt... böyle bir problemi var, çünkü bilim rastgerçekten belli eğitim düzeyindeolan bi Ben biryazarın ahlakiyargılarvermelantıyı açıklayamıyor; rastlantı hayatımırilerine mi ait, yoksa edebiyat okumamesi gerektiği kanaatindeyim. Bir kadın zın çok önemli bir parçası olduğu halde yazma bilen herkese mi ait? Ben edebiyasak ilişkive girdiği zaman, öncelikle bilim bunu saptayamıyor. Rastlantıyı da yatın okumayazma bilen herkese ait oltoplumun kendine öğrettiği değerlerle içine alan bir bilimsel tarif arıyorlar ki, bu duğuna inanıyorum. Ayrıca da buradan çarpışıyor. Esas edebikısım da bu. Kençok zor. Rastlantının hayatımızdaki yeri edebiyatın ne olduğu tartışmasına geliyodi içindeki, kendi duyguları ve toplumun nedir, önemi nedir? Mesela edebiyat DUruz. Bizim edebiyatçılar artık iyice edeonun içine yerleştiraiği ölçüler arasında nu bilimden daha derinliğine araştırabibiyatı bırakıp, başka şeylerden konuşur çıkan çatışma. Böyle bir çatışmada Anna len bir dal. Rastlantının üzerine çok giden oldular. EdeDİyat neair, iyi bir edebiyat Karenina'da da yaklaşık aynı şeyi görübir dal. okuyucusu kimdir, iyi bir edebiyat okuyoruz: Yasak iüşkiyi yaşayan kadın erkek Peki, rastlantı bizim hayatımızda ne yucusu öğrenmek için mi okur, eğlenmek dünyasından yardım almıyor. Esas trajik zaman önem kazanıyor? için mi okur? olan o. Üstelik bu yasak ilişkiyi birlikte Eğer biz o rastlantıya hazırsak. Bir deyaşadıklarından bile alğişime hazır değilseniz o rastlantı sadece mıyor. Burada toplumu rastlantı olarak kalır, bir başka oluşuma, temsil eden hem kendi bir başka yeniliğe, bir başka nayat biçimiiçindeki ölçüler, hem de ne dönüşmez. Rastlantı, ancak siz o rasterkekler oluyor. Kadın lantıya hazırsanız önem kazanıyor. Ama böyle bir olayda yalnız bıbu da sizin daha 'önce'nizle ilgıli bir durakılıyor. rum; nerelerden geçtiğinizle, hangi duy Neden? gu zemininde durduğunuzla ilgili t>ir durum. Bunun birçok nedeni var. Toplumun değerleri Romanınızın kahramanlartndan en ni ya da ahlaki ölçülerini, önemlisı bence zaman... kadının birlikte olduğu Haklısınız. Zamanın en küçük birimerkek bile paylaşıyor bel lerine kadar inebilen bir anlatım var buki toplumla ve kadın böy rada. Çünkü, biz bir kadının duygularıle bir kavgayı tek başına nın dakikalar içindeki kımıltılannı bile tavermek zorunda kalıyor; kip etmeye çalışıyoruz. Onun için bu roüstelik kendi içinde bö manımızın zamanı diğerlerine kıyasla dalünerek vermek zorunda ha hızlı ve daha yakından takip edilen bir kalıyor. Yalnızlığı yaşıyor, zaman anlayışı var. Karakteri açtklamaya yardıma olan her kendi iç çatışmalarını yaşıyor; toplumla dövüşübelirliyı, bir biiyütecin yanılmaz kesinliSiyle derinles/iriyorsıtnuz. Mesela bütün yor ve hatta sevdiği er karakterlerın ag'zt. Aydan 'ı örnek gösterir kekle dövüşüyor. Böyle "Bir kitabı beğendldlnizl ya da beğenmedlğlnlzl söylersenlz, o beoensem, dudaklarının bırlestiğjyerde, bazı ah bir yerde yazar, mümkün zaman bir neden gostermek zorunda kalırsınız. cünkü,tamamen mek. ölçulere bağlıdır. Bence, bizim edebiyat dünyası olduğunca tarafsız kalıp, ölcülerden kopmus glbl gözüküyor." laki duygularla bırlikte gidip gelen her titKİTAP SAYI 665 Ben size sorayım önce? Bana sorarsanız, iyi bir edebiyat okuyucusu diye, eğlenmek için kitap okuyana, derim. Eğlenirken bir şeyler öğrenir ama, bu iyi bir edebiyat okuyucusudur, dediğimiz an, kitabı eğlenmek, zevk almak için okuvan insandır; çünkü bu çok da güvenilir bir ölçüdür, zevk aldığı sürece kitap okuyacaktır. Zevk aldığı için okuyan insana ben iyi bir edebiyat okuru, derim. Sanki edebiyat eğlenceli, zevk veren bir alan değilmiş gibi davranmaya çalışıyor bizim edebiyat dünyamız. Bu yanlış bir tutum. Edebiyat, insanların canını sıkmak, değil ki. lnsanlar sıkıldıkları kitabı okumak zorunda değiller, neden okusunlar? Edebiyat, eğlenceli bir alan, insanların duygularına dokunabilen bir alan. Herkesin de duygusuna dokunabilir, iyi bir kitap. Eğer onlara bunu duyurabilirseniz, onlara ulaşabilirseniz. Tanıtım bu açıdan bence çok yararlı. Neden sadece belirli bir sayının içinde kalalım altmış milyonluk bir ülkede? Mümkün olduğu kadar çok insana edebiyatı ulastırabiliriz ve insanlar edebiyattan zevk alabileceklerini, bunun bir eğlence olduğunu öğrenebilirler. Eğlence derken "güldürmek" manasında değil tabii. Zamanlarını iyi geçirmek, manasında... Sevmek ya da beğenmek Bu kötü mü, hayır. Niye karst çıktıklarını ben de anlayamıyorum gerçekten... Ben buna karşı çıkan insanların mantığını da kavrayamıyorum; çünkü bunun mantığını kavrayabilmek için onların edebiyat hakkında ne düşündıiklerini anlamamız lazım. Çünkü sadece bir tanıtım tartışması değil bu, edebiyatı ne olarak göruüğümüze ait bir tartışma. Bizim edebiyatçılar kitaptan konuşmuyorlar, demiş/iniz... Buna cesaretleri yetmiyor. Kitabı okumaya bile cesaretleri yok, Cünkü kitabı çok sevdikleri kanaatinde değilim. Edebiyatı çok sevselerdi, kitaplarla ilgili konuşurlardı. Ben kitaplarla ilgili çok az yazı okuyorum. Yazılar genellikle yazarlarla ilgili. Yazılar, dedikoduya girer, kişisel kızgınlıkJara girer. Edebiyat yazısı bir intikam yazısı değildir. Bir kitap için iki yargımız olabilir. Sevmek ya da beğenmek. Sevdim ya da sevmedim, derseniz, bunun için bir neden göstermenize gerek yok; bu cok duygusal bir tepki. Ama bir kitabı beğendiğinizi ya da beğenmediğinizi söylerseniz, o zaman bir neden gostermek zorunda kalırsınız. Çünkü, Beğenmek, ölçülere bağlıdır. Bence, bizim edebiyat dünyası tamamen ölcülerden kopmuş gibi gözüküvor. Birkaç tane iyi edebiyatçının dışında, debiyat dünyası, edebiyatı sevmeyen insanlarla dolu gibi geliyor bana. Acaba, diyorum, romanınız yayımlandıktan sonra (tabii bunun öncesi de var) çok fazla ortalarda görünmese miydiniz? Magazin röportajları, TV kanalları, VD. Belki bu kadar eleştiriye maruz kalmadınız? Ben eleştiriyle karşılaşmadım; bir saldırıyla karşılaştım. Saldmdan da korkmuyorum, ama bu kadar alçakça saldıracaklarını düşünmedim. Edebiyat dünyası diye bir şey varsa bu ülkede, insanlar bu edebiyatçıya ve edebiyata nasıl bu kadar alçakça ve yalanlar söyleyerek saldırabiliyorlar? Demek ki, entelektüeller caydırıcı bir güç değil Türkiye'de. İnsanlar, bir yazar hakkında yalan yazarken, entelektüellerin bunlara tepki göstermeyeceğinden çok eminler ve acıfdı olan da şu; gerçekten entelektüeller, birkaç kişi nariç buna tepki göstermcdiler. Şu sorııyu sormalıyız: Entelektüel dünya, edebiyata ya da edebiyatçıya yönelik bir saldırı kampanyasında neden bu kadar sessiz kalıyor? Entelektüel olmanın ölçüsü saldırı mıdır, savunma mıdır? • Aldatmak/ Ahnıet Altan/C.an Yayınları/239s. SAYFA 11 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle