02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

r 0 K U R L A RA McDonald's nedir? Basit, işlevsel, modüleryiyecekler; parlak renklerle düzcnlenmıs, ısıltılı mekânlar; bir örnek giysili, genç, neşeli çalışanlar; mama sandalyesine kadar her türlü aynnlımn düsünüldüM tertemiz aile ortamian... "fastfood"un adı haline gelmiş bir ticari marka... Amerikah toplum kuramcısı George Ritzer, "Toplnmım McDonaldlastınlmasıÇag'das Toplum Yasamının Değişen Karakteri Üzerine Bir îhcelemc" adını taşıyan ilginç çalışmasında McDonald's teriminin bunlardan ibarel olrnadtg'ını yaltn ve çarpıa bir üslupla gösteriyor bize. McDonald's, toplama kampı modelinden ilham alarak bütün dünyayı "akılcıhğın demir kafesi" içine hapseden toplutnsal, ekonomik, hültürel bir sistemin adı. McDoklorlar'dan McÜniversiteler'e, McGazete ve McEğlence'ye kadar insan yaşamının bütün alanlarınt yutmakta olan bir kafes. Yeryer sosyolojik inceleme değil kara ütopya hissi veren "Toplumun McDonaldlastınlması"nda Ritzer, teknolojiyi külliyen dtslamadan, nostaljik duygusalhklara kendini kaptırmadan, modern topluma sağlam bir elestiri getiriyor. Kötüınser ama paniğe kapılmıyor: Bu yoldan dönüş olduğuna inanmasa biîe, McDonaldlastmlmış toplumdan rahatuzlık duyanlar için pratik önlcmler sunuyor. Bu sayırmzda Ritzer in bu önemli çalışmasım tanıtmaya çalıştık sizlere. Bofkilapli giınlcrl... Ayla Kutlu'dan "Zehir Zıkkım Hikâyeler" "Kuyular, sessiz kızların kuvuları' Ayla Kutlu hiçbir öyküsü birbirine benzememesine rağmen, ilk okuyuşta "Bu metin Kutlu'nun kaleminden çıkmış" dedirten o kendine özgü söz ikliminde insan yıkıcılığını inceliyor, Zehir Zıkkım I likâyeler'de. ERENDİZ ATASÜ min kadın soyunun değişmez niteliği olduğu efsanesinin mimarı, kadına fiilen başka bir yol bırakmayan feodal düzenin ta kendisi değil midir? Son günlerde ülke kamııoyu olarak yeniden farkına vardığımız kadın intiharları (Kadınlar hep intihar etmiştir bu "intiharözürlü" ülkede! (*). Yoksulluğun, çaresizliğin arttığı, şiddetin amansızlaştıgı koşullarda daha da çok kadın kıymıştır canına. Şimdilerde Güneydoğu'da, biiyıik kent varoşlarında ve cezaevi koğuşlarında olduğu gibi.) Ayla Kutlu'nun ıkı bölümluk kıtabının bir böliimü "Kadınlar ve Kuyular" adını taşır. "Kuyular, sessiz kızların kuyulan" (s.21l) Kadın hayat karşısında ediluendir, hayatın yürütücüsü ise erkek. Bu ilkel iş bölümü, cinsler arasındaki, bu katılığı tariflere sığmaz kesin sınır, kadının karşısında hayatın zulmünün hep bir erkek yiizu olarak çıkmasından ba^ka ne sonuç verebilir kir'.. Erke';in uyguladıfiı sömurü ve haksızlık umarsızık doğuracak, kuyu bir kurtuluş, bir çöziim kapısı gibi görülecektir! "Karanlık kuyular, küçük şehirlerimizin ve bütün kasabalarımızın bahçelerinin kuytu köşelerinin gizemli cin bahçeleridir. Genç kızlığınızda gündüzleri çağırır, et ve sebze soğutmak için. Yahut çiçek bahçenizi canlandırsın diye, kovasına, çıkrığına elleriniz değsin ister. Ergenliğinizde kınlganlığımz bastırılmıştır oysa. Zaman zaman kuyuları kurtuluş delikleri olarak görürsünüz." (s.240) Kendini gerçekleştirememekten, hor kulIanılmaktan yılmış kadın bedenleri ve o bedenlerde can bulmuş bebekler için!.. Kadının soncul kimliği bellidir: Müntehir ve/ve Sömüpü V8 haksıdık E rich Fromm yıkicılığın kökenlerini incelediği o benzersiz yapıtında (The Anatomy of I Iuman Destructıveness, Penguin Books, 1977) insan soyundasaldırganfiga ve kıyıcılığa yol açan birincil etmenin kişilik yapısının baskılanması oldugu savını ileri sürer. Kalıtıınsal ve çevreseletmenlerden önce koyar karakter gelişimindeki engellenmeleri. Bireyin kendini geliştirme ve gercekleştirme ihtiyacı, temel fizyolojik ihtiyaçlara eşde|ter bir ruhsal durum, bir enerji potansiyelıdir ve bu hayat enerjisi baskılanırsa şiddete dönüşür: Başkalarına ya da özvarlıga yönelik bir yıkıcıhğa. Ayla Kutlu hiçbir öyküsü birbirine benzememesine rağmen, ilk okuyuşta "Bu metin Kutlu'nun kaleminden çıkmış" dedirteno kendine özgü söz ikliminde insan yıkıcılığıru inceliyor, Zehir Zıkkım Hikâyelcr'de. Ayla Kııtlu'nun hiç de yöresel olmayan hikâyeleri çoğunlukla belli bir yöreden doğmuştur: Hatay. Hatay'ı coğrafyası ve tarihiyle kavrayıp anlatmak, insanı anlatmaktır; çünkü T latay çeşitli kökenlerden kişilerin ve gruplann birbirini sevdiği, birbirine destek olduğu ve birbirine kıydığı tarih kesitlerinin odak noktalarından biridir. C )rada insanlık macerasının neredeyse tüın renklerine rastlamak mümkündür. Î ya katil! Yavrıısunun katili! Kitabın arka kapağındaki, Ayla Kutlu tarafından kaleme alınmış tanıtma yazısı öykülerin "ötekiler"i anlattığını söyler... Çok doğru. "Kadınlar veKuyıılar"daötekiliği intihara, cinayete varan sıra dişına düşnıüş kadınların dramları ve trajedileri vardır. "Dram" diyorum, çünkü Elmas gibi, gövdesindeki hayat enerjisine kulak verip aşka heveslenen, bireytoplumsal çevre ikıleminde yenik düşenleri anlatır bu öyküler. "Trajedi" diyonım, çünkü kisisel hiçbir katkısı bulunmadan, kapalı toplumun tesadüflerinin ıte lemesiyle erkek şiddetine ve cinsel sömiirüye uğrayan Zühre gibi kadınları da anlatmaktadır, öyküler. "Bu kadarı da olmaz!" dedirten acılardır bunlar. Bu kadarı olur! İnsan canına ya da evladına kolay mı kıyar! "Olmaz" duygusunu veren, kitaptaki acılara peş peşe dalmaktır. O nedenle yazar bizi uyarır, "kitabı bir okuyuşta bitiremezsiniz" der. Her öyküden sonra, bir düşünme, etkiyi sindirme dönemi gerekmektedir. Diğer bölüm, "Yabancılıklar" adını taşır. Burada, yoksulluk, eğitimsizlik, cezaevine dönüşmüş aile ortamlarında kadın olmak, yabancı bir ülkede bulunmak, azınlık mensubu olmak gibi nedenlerle çevrelerine yabancılaşan yalıtılmış insanların delirme süreçlerine tanık oluruz (tek aykırı örnck," Yaşamın Şiiri" adlı öykü). "Tanıklar" aile içi şiddetin ve kızı bu aşağılanmaya maruz kalan ananın iç paralayıcı öyküsüdür. "Matma zel Dimitra'nın Bitmemiş Hikâyesi" tutucu aile düzeninde kadın doğma felaketine uğramış Dimitra'nın azınlık mensubu olmak la katmerleşen çilesidir; delirmeyle son bulacak hayır, son buIm.ıy.Kak, sürecektir. "Ödeşme" ve "Uzaklarda Kalan" Ermeni tehciri öncesinde ye sırasında yaşanan facialan dile getirir. Öykülerde kadınlar arası dosduk ve dayanışma umut vaat eden tek ışıktır. Dokunaklı, nazin dostluklardır, bunlar. Dimitra ve Birsen dayanışması, Helin ve Zaruhi dostluğu. "Ödeşme" ve "Uzaklarda Kalan"da, kadın dayanışması tarihin içerdi ği şiddet nedeniyle daha dramatik seyreder. Bunu içten dostluklarda bile içe yönelik bir şiddet, delimtrak bir özezerlik (mazohizm) sezmemek mümkün değildir. Çok ilginç bir öykü olan "Ödeşme"de, Helin Hanımın Zaruhi'nin fedakârlığına karşı nefsine uygun gördüğü eziyet bunun tipik örneğidir. Ayla Kutlu yöre insanını iyi tanımakta. onun ne tür aşmlıklara hangi yoldan varabileceğini doğru kestirebilmekte, bu kestirim doğrultusıında kurguladığı delirme süreçlerinde, tekil örneklerin ııç noktalarından süzülen bakışıyla bizi insan dediğimiz varlığın derin anatomisine ulaştırabilmcktedir. Kanımca kitabın en başarılı öyküsü "Kara Kayalar" gerek yazınsal özellikleri, gerek incelediği ruhsal gerilim ve karmaşa acisindan antolojilere alınmayı ve üzerinde çalışılmayı gerektiren çok etkileyici bir örnektir. Burada ıssız doğanın bir sııç ortağı ya da suça yataklık eden uğursuz bir ortam olarak verılişi iirperticidir. Ve sıradan bir kız çocuğunun fahişeye, kötü bir adam olmayan sıradan bir şolorun tecavüzcü katile dönüşmesi inandırıcılığı ölçıisundc sarsicı ve unutulmazdır. Hepimizin içinde, şey tana dönüşmeye hazır bekleyen gizilgücün kıpırtılarını, doğanın insan ıstırabı ve suç karşısındaki kayıtsızlığını, yoksulluğun, sıradanlığın, bastırılınışlığın nasıl her yerde ve her zaman kötülük tohumlarını barındırıp büyüttüğünü sö zün gücüyle sezdiraiği, anımsattığı için büyük bir hikâye! • (*) Tam da burada, nasıl hatırlamazstnız Yakır Baykurt'un Ttrpan romantnı Zehir Zıkkım Hikâyeler//1 >/,/ Kutlu/Btlgı Yayınevı, 2001/249 s. SAYFA 3 Hazbıdostiuklar Öykülerdekl ortaklık TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbl. Çağ Pazarlama cazete Dergi Kltap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadi Yayın Danışmani: TurhanGünay Sorumlu Müdür: Fikret llklz Cörsel Yönetmen: Dilek llkorur Baski: Çağdaş Matbaacılık Ltd şti. Idare Merkezl: Turkocağı Cad. No: 3941 Cağaloğiu, 54 354 Istanbul Tel:(212)512 05 05y Reklam: Medya C CUMHURİYET KİTAP Ayla'nm rarklı oykulerındeki ortak tonıı yaratan da bu yöreden kaynaklanan ve edebiyata damıtılan malzemedir, belki de. Yazar, yorenin renklerini, rüzgârlarını, yeryüzü şekillerini fmgeselleştiren metarorlarla kişilerine yaklaşır, çevre kişilik etkileşimini vurgulamak üzere. Ikinci ortak renk acıdır. İnsan ıstırabı, özellikle kadınların ıstırabı. Ayla Kutlu yörenın kırsalını da anlatır, kentte yoğunlasır. Anadolu kentleri feodal yerleşimlerdir. Ortaçağ kentleridir bunlar. (En azından yakın tarıhe kadar böyleydi.) Burjuva güdümlü sanayileşmenin parçalı, karmaşık, önyargıcı yapısını ve o buruk, yalnız özgürlüğünü sergilemezler. () nedenle dayanışma başattır, o nedenle "farklı" o kadar da "öcii" değildir, tarih boğazlaşmaları dayatmadıkça! Biiyük bir aile gibi yaşayan mahalle aynı nedenlerle baskıcıdır, hem de nasıl! Özellikle kadınları ezer! Bırey asla kendini gerçekleştiremeyecek, şiddet feodal kent uygarlığının ayrılmaz öğesi olarak, erkekte töreye uygun tarzda kıyıcılığa, kadındagene geleneklere uyarak iç bükey bir yay çizip kendine dönecektir. Mazohiz Ayla Kutlu'nun hikâyeierl çoğunlukla belll bir yöreden doğmustur: Hatay. SAYI 598
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle