02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

okullar bitirdi, Milli Eğitim Ba kanlığı'nda müfettişliğe kadar yükseldi: Genç Cumhuriyetle bİF likte büyüdü, olgunlaştı. Oğren me ve öğretme tutkusunun belİF diği yaşamında, biitiin öncülerin karşılaştığı zorluk ve engellerle karşılaşan Turan, mücadelesiyle hem kendi kuşağına hcm de yetiş tirdiği insanlara örnck oldu. Curn huriyetin bu adsız kahramanımn yaşamöyküsü kcndi kaleminden kendi dilinden sunuluyor: Cumhuriyete alçakgönüllü bir armağan olarak... Yaşamda Bir Başlangıç///o de Balzac/ Çevıtcn. TahsınYücel/Yapt Kredı Yayınları/ 171 s. Yaşamda Bir Başlangıç, Balzac'ın (17991850) bir olgunlıık dönemi yapıtı. Dcv yapıtı Insanlık Cıiildü rüsü'nü oluşturan 88 parçadan bi ri. Bu parçaların ancak üçte biri nin dilimize çevrilmiş olduğunu düşünürsek, ilk kez Türkçeye çev rilen Yaşamda Bir Başlangıç Tiirk okııru için Balzac'ı tanımada yeni bir adım. Bu kitabı Gorior Baba gibi, Eugenie Grandet gibi, \adideki Zambak gibi başı ve sonu olan, kendi kahramanını yaratan, Balzac'ın ne« nel gözlemine, karakter açımlamalarına tanıklık eden bir çalışma, bağımsız bir roman olarak görebileceği miz gibi, onu tnsanlık Güldürüsü'ne bağlayan karak terlerle ve başka öğelerle bu anıt romana bir alt başlık gibi de düşünebiliriz. Bu yapıtın adının söz açtığımız ötekiler kadar duyıılmamış olması, Balzac üzerine bil diklerimizin kısıtlı olmasıyla doğrudan bağıntılı. Oysa Yaşamda Bir Başlangıç, döncm Fransas'ının kişileri yutan, yazgıları değişüren ortamında gelişcn bir yaşa möyküsü. Yaşamın tümünde düş kmklıklarının, baş langıçların ve sonların anlatıldığı tam bir Balzac yapı tı. Balzac gibi bir ustanın daha önce 'l'ürkçeye çevril memiş bir yapıtını, böyle bir işin altından kalkabile cek başka bir ustanın, TihsinYücel'in kaleminden okumak, Yaşamda Bir Başlangıç'ı diğer Balzac yapH larının yanında hak ettiği yere koyacaktır Şiir Çilingiri (Kitaplar Kitabıl)/ Doğan Hızlan/ Yıpı Kredı Yayınları/ 21i s. Doğan Hızlan, "şiirin halesini bi raz daha genişletmek için" yazdığı yazılarla okuru, şiir üstüne düşün ıııeye çağırıyor bu kez. Her za ınanki yahn ve düzeyli yaklaşımıy la; dayatan değil, arayan söylemiy le, Türk şiirinin her durağında uzıın uzun soluklanmanızı sağh yor. tstiyor ki, şairlerin dünyasına aralanan kapılardan içeriye girer ken çekingen ya da önyargılı dav rannıayasıruz. O yüzden seslenmiyor mu zaten, "Kapı açık, buyrun içeriye" diye... Sorun Soruda Salı Toplantıları 19992000/Yapı Kredı Yayınları/ 174 s 19992000 sezonunda düzenle nen gelcnekscl Salı Tnplantılan'nda bir dizi soruya yanıt arandı. üldııkça "kılçıldı", aklı yokuşa süren, çok uçlu, her tarata çekile bilecek, deyim yerindeyse düşün ceyi ters köşeye yatırmayı amaçla .ın sorulardı bıınlar Sık sık, "bir lıkte oturup düşünmek lazım" de riz.. Salı Toplantıları, düşünce dünyamızın el feneri, sessizliği bozan bir çıtırdı olmayı sürdürüyor Tencere Kapak/ Turhan llgaz/ Yıpı Kredı Yayınları/ 201 s. Bız, bireyi hiçleştiren cemaatle ı m, üsteliİc din cemaatlerinin o/erklik iddialarına özgürlük isre M i demokrasi sanmaya devam Ky ı deceğimiz için, cumhuriyetde ıııokrasi çatışkısının ayırdına vara madan, cumhuriyetin de, demok rasinin de berisinde kalmaya, bir süre daha devam edeceğiz." Tür kiye için yeni bir binyıla girmenin anlamı gerçekteh yeni bir döneme girmek mi, yoksa zaman içinde sü SAYFA 22 rüklenirken yuvarlak bir sayıya rastlamaktan öteye geçmiyor mu? Görünen o ki zarnana yalnızca maruz kalmak yerine, tarihte seçim yapmak ve bu seçimi izlcmek için Türkiye'de siyaset ve medyanın iç içe kaynadığı tencerenin kapağinı birisiııin kaldırnıası gerek. Tencere Kapak'ta Turhan llgaz bunu yapıyor. Tahtakuşlar'dan Paris'e/ Hasan Kudar/ lle/işım Yayınları/2U,s Köy Enstitüleri, Cumhuriyet'i köylerle bütünleştirmeye ve onları modernleşen ülkenin hızından kopartmamaya dönük bir projeydi. Siyasi bir tercihle açıldı ve yine siyasi tercihlerle kapatıldı. Yazıya dökülmüş pek çok enstitü anısı var. insanlar yaşadıklarını yazıya geçirmek koııusunda daha eli açık davrandıkları sürece de olmaya devam edecek. Hasan Kudar, Paris'te yaşayan bir enstitülü. Tahtakuşlar köyünde başlayan ve Paris'e uzanan hayat hikâyesinde, enstitü yıllarmın yanı sıra, AbidinGüzin Dino'yu, Yunan kabare oyuncularını, Pigale Meydanı anılarını, De Gaulle'ü, Ismet Inönü'yü, Paris'teki göçmenlerin hayatlarını anlatıyor. Mahkemeler, tııtuklultık günleri, gazetecilik macerası, Paris'e gidişi, Paris'te yaşadığı aşkJar, aşçılık maceralan, Cabare Luxy günleri... Hasan Kudar'ın bu ilginç ve renkli öyküsünü cuınhuriyet tarihimizden çıkartüacak bir "yurttaşlık dersi" olarak da okuyabilirsiniz. Kore Oyküleri/ Derleyen ve Çevircn Nan A Lec/ llelişinı Yayınları/ 238 s. Kore zengin klasik edebiyatının yanında, 1905'ten itibaren konuşma diliyle yazılmaya başlanan modern bir edebiyata kavuştu. Önceleri Kore halkına Batı tipi modernleşmenin temellerini aşılamayı görev edinen bir "öğüt edebiyatı" niteliğindeki çağdaş Kore edebiyatı, zamanla iki eğilim arasında kaldı; bir yandan geleneksel toplumun çürümesini vejapon sömürgeciliğini üstü kapalı bir biçimde eleştiren ve çoğu kez aşınya kaçan gerçekçilik, öte yandan Kore'yi olanca saflığı ve güzelliği içinde koruyan kırlara kaçış, toprağa dönüş. Üzak bir coğrafyadan, yerel dilde Corson ("Dingin Sabahın Ülkesi") adıyla anılan Kore'den farklı insan manzaralan sunan bu derlemcyi, ünlü Türk romancılannı Koreceye çeviren yetkiıı bir isim, Hamkuk Üniversitesi Türkoloji Bölümü üğretim Üyesi Dr. Nan A Lee yaptı. Avrupa Yol Aynmında Türkiye/ Cengiz Aktar/ tletişim Yayınları/228 s. Türkiye'nin çağdaşlaşması devlet eliyle başladı ve sürdürüldü. tki yüz Avrupa yıllık bu süreci aynı zihniyetle siirYol Aynmında dürmeye olanak yok. Çünkü bu zihniyet artık ittas etmiş durunıda. Türkîye Lğer ülke çağdaşlaşmasını sürdürmek istiyorsa bunun yolu Avrupa'dan, Avrupalılaşmadan geçiyor. Tarihi ve coğrafi nedenlerden bu ülkenin pek başka seçeneği yok. Bugünkü kavga, bu yolu tıkayanlarla açmaya çalışanlar arastnda. Türkiye'deki kavganın en önemli aktörlerinden biri Avrupa'ııın kendisi. Kurulacak yeni ortaklık, Türkiye'nin Avrupa'da kendini evinde hissetmesini sağlayacak. Türkiye bu sayede hem dünya hem de kendisiyle barışacak. Batı'ya gittikçe, özündeki Doğu'nun hakkını verecek. Türkiye'nin Avrııpalı olmaya ihtiyacı varsa, Avrupa'nın da kemale erebilmesi için bu "farklı"yı, "öteki"yi kabullenebilmesi gerekiyor. 21. yüzyılda dünya gücü olmaya aday Avrupa Birli^i, bunu bu suretle başarabilecek. MarkopaşaBir Mizah ve Muhalefet Efsanesi/ Levent (.antek/ flettştm Yayınları/ 20 i s. Markopaşa gazetesi, Türkiye'nin mizah ve muhalefet tarihinde emsali görülmemiş bir örnektir. Kısa yayın ömründe, son demlerindeki TekPatti yönetimini sallayan Markopaşa, sözünü esirgemeyen keskin tavnyla gerçek bir "tabuyıkıcı" misyonu üstlenmiştir. "Söylenmeyip söyleyen" bu açık sözlü mizahi muhalefetiyle inanılmaz satış başarılarına ulaşmıştır. Karşılıgını, emsali yine zor görünür bir baskıyla almiijtır Markopaşacılar. Baskılar, tehditler, birbiri ardına gelen davalar, cezalar, hem gazeteyi hem çıkaranların hayatını mahvetmiştir. Bu baskıların bir sonucu da, Markopaşa'nın bir yığın değişik isimle hem devamlarının hem de alternatiflerinin ve karşıtlarının yayımlanmasıdır. Markopaşa'nın etrafındaki tartışmalar, Türkiye'de sol muhaletetin biçimlenmesinde ve iç mücadelelerinde de önemli rol oynar.. TKP ile TKP'ye nıuhaJif akınıların itişmesi, Markopaşa macerasının tasıllarından birisidir. Bu maceraya dair fasıllann bir digeri de, Türkiye'de antikomünizmin coşkunlaşması'nda yeni bir merhale olmasıdır. Olanca yerliliğiyle, ozgünlü^üyle, "kökü dışardalık" suçlamasmın belki de ilk muhatabıdır Markopaşa! Markopaşa'nın başdöndürücü bir başarıyla ve baskılarla dolıı öyküsünde hararetli iç kavgalar önemlidir. Birçok önemli ismin yanı sıra Rıfat llgaz'ın, Mim Uykusuz'un, Orhan Erkip'in de değişik biçimlerde dahil olduğuMarkopaşa içi hadiselerde tabii başrolde Sabahattin ÂliAziz Nesin ihtilâfı vardır. Türkiye'de Çizgi Roman'ın yazarı Levent (^antek, yakın dönem politika ve küJtür tarihımizin bu önemli vakasını titiz bir incelemeyle ele alıyor. Cihattslamcılığın Yükselişi ve Gerilemesi/ Cilles Kepel/ Çeviren: llaldun Bayrı/Dog'an Ki/apçılık/543 s. XX. yüzyılın son çeyreğine, hiç beklenmedik çarpıcı bir olgu olarak, tslamcı hareketlerin uç verip yükselmesi, sonra da gerilemesi damgasını vurdu. Dinin özel yaşam sınırları içine çekilmiş olması modern dünya için bir kazanç gibi görünürken, 1970'li yıllarda, yalnızca Kuran'la amel etmek isteyen, Allah yolunda cihat emreden ve Islam devletini kurmak için savaşan birtakım siyasi gruplar ortaya çıktı. 1979'da tran Islam Devrimj'yle doruğa uJaşan ilk dalgadan sonra, sosyalist özlemlerin gerilemesinden de cesaret alan îslamcılık, muhafazakâr Suudi Arabistan ile Iran arasında amansız bir üstünlük yarışının yaşanmakta olduğu bütün Islam dünyasında yaygınlaştı. Ertesi yıl Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı başlatılan cihat tam bir Islam davasına dönüştü, yaygınlaştı ve her yerde çatışmalar doğurdu: Özeflikle Mısır ve Cezayir'de radikal dinci gruplar gittikçe tırmanan şiddet hareketlerine giriştiler; bu da onları halktan uzaklaştırdı. Batı ülkelerini de içine alan bazı çarpıcı yükselişlere rağnıen, 1990'ların ikinci yarısından itibaren, Türkiye'den Endonezya'ya, Mısır'dan Cezayir'e ve Avrupa şehirlerinin varoşlarına kadar her yerde açık bir gerileme başladı. Btıgün her şey, postislamcılığın vaktinin dolduğunu ve Müslüman toplumların Batı dünyasıyla henüz bilinmeyen birtakım bütünleşme modelleri üreterek modernliğe adım atacaklarını gösteriyor. Gilles Kepel, Cihat'ta, Islamcı hareketi değişik boyutlarda (tarih, kültür, toplum) inceleyerek, Islamcılığın yirmi beş yıllık bilançosunu çıkarıyor; belge^ lere dayanan bu açık ve özgün sentez, XX. yüzyıl sonlarındaki başlıca siyasi ve dini olgulardan birini anlamak açısından eşsiz bir çalışnıa. Türkiye'de Kentsel KorumaKent Tarihleri ve Koruma Yöntemleri/ Doğan Kuban/ Tarih Vak/ı Yuri Yayınları/ 26V s Türkiye'de kentlerin tarihsel karakterini koruma amacı güden bilinçli çabalar 196()'lı yılların ikinci yarısında başlatıldı. Bu kitapta, Doğan Kuban'ın ketıt koruma sorunlarıyla ilgili olarak o dönemtle hazırladığı al tı çalışma bir araya getiriliyor. Plan önerileri, değerlendirme ve raporlardan oluşan ve çok sayıda fotoğraf, çizim ve planla desteklenen bu kapsamlı çalışmalarda Istanbul, Izmir, Gaziantep, Safranbolu, Kastamonu ve lznik kentleri ele ahnıyor. Ancak kentlerin her birinin kendilerine has özelliklerinin yanı sıra, Türkiye'nin bütünü için geçerli belli ortak özellik ve sorunlara sahip olduklan da görülüyor. Her bölümde önce söz konusu kentin tarihi ve mimari yapısının özellilderi ortaya koyuluyor, ardından da bu özelliklerin korunmasıyla ilgili değerlendirmelere geçiliyor. Kentlerin tarihsel yapısı, bu yapının işlevsel bölünmesi, ulaşım ve yol dokıısu, anıtların dağılımı, siluet değerleri, yeşil alanlar, manzara noktaları, SIT aJanları, tarihi yapının korunmuş özellikleri gibi konular incelenerek tartışma ve önerilere bir arka plan oluşturulduktan sonra korumanın yöntemi ve uygulamasıyla ilgili ayrıntılar da ele ahnıyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 598
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle