Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
acıya dönüşen aşk öyküsünü yansıtırken yaşadığı toplumun çağdaşlaşma çabalarına da yer vermeyi inmal etmez. Marquez aşkı çeşitli boyutları yansıtır: Kimi zaman romantik, kimi zaman tensel, kimi zaman akıllı uslıı kimi zaman deli dolu.kimi zaman saygın çizgilerde yansıyan bu aşk yarım yüzyıllık bir süreç içerir. Ahmet Altan'ın aşk diye yansıttığı ilişkiler yumagı cvli olan kanramanların eşlerine kavuştukları noktada sona eriyor. Coşku, tutku, sevgi, heyecan, acı ööelerinin ötesinde deger bulan bu Üişlciler kitapta genel olarak" I likmet Bey'in dizkapaklann altindan tutup kaldndığıba caklarının bitiminde, erkeğin bir hareketiyle rüzgârlı bir tepedekı kır çiçekleri gibi dalgalanıyorlardı" (s. 377) biçiminde yanstılıyor. En küçük romantik bir öğe bile taşımayan ve genel olarak tensel ilişkilerden ibaret olan bu edimleri 31 Mart olayının kanlı günlerine koşut olarak sürükleyen yazar, o günlerin gerilimi içindeki Padişahın doktorunun oğlundan subaylanna uzatılacak çizgideki önemli insanları aşk adı altındaki DU tür davranışlar içinde değerlendirmiştir. Görülen odur ki Türkiye sinemasından mizaha, edebiyattan güzel sanatlara uzatılacak çizgide giderek güçlü, etkin ve görkemli isimlerden yoksun kalmaktadır. Erozyon salt ülkenin toprakiarında değil insanlannda da gözlenmektedir. Yaşamın birçok boyutunda "Sodom ve Gomore" yaklaşımına koşut ürünler vermek sanat ve edebiyat olarak değerlendirilmektedir. Sonuçta aşk gibi seçkin bir kavram, bir söylem lirik boyutlarda yansıyan soylu destanlar düzeyinde gözleneceğine, pornografik ilişkiler çerçevesini aşamıyor. lyi ki Marquez örneğinde olduğu gibi aradaki farkı yansıtan yapıtlar var. • tsyan Günlerinde Aşk / Ahmet Altan / Can Yayınları / 468 s. ( Kitapta kısa bir önsözden sonra 120 Efendi fıkrası yer alıyor. Çinliler ve Uy;arlar bu arada Özbekler ve Türkmener gibi bazı Orta Asya ulusları, Nasreddin Hoca'ya "Nasreddin Efendi", "Afandi" veya "Ependi" derler. Efendi Fıkraları, 1963 yılında, 161.000 adet basılmıştır. 1979 yılında, 2. kez ve 100.000 adet basılmıştır. Toplanı 261.000 adet basılan kitabın tanıttığımız nüshası 2. baskıdır. AFANDt LATtFALARI (Kiril harfli özbekçe: Efendi Latifeleri). Toplap Naşırga layyarlavçılar: Bahadır Sarımsokov ve Farida Yuldaşova, Adabiet ve San'at Naşrieti, Taşkent, 1989, (arka iç kapakta: 1990), 269 s. resimli. Bugüne kadar yayımlanan Nasreddin Hoca kitapları içinde M. S. Charitanov'un 1238 fıkra içeren 24 Nasreddin adlı kitabından sonra en çok fıkra içeren Nasreddin Hoca kitabıdır. Kitapta hazırlayanların yazdıği önsöz ve 10 bölüm başlığı altında 790 fıkra vardır. Kitap 200.000 adet basılmıştır. MOLLA NASREDDtN (Rusça), Prevod s Persidckovo (Farsçadan çeviren): N. Osmanova, Akademia Nauk CCCP. Institut Vostokovedeniya, Izdatelstivo "Nauka", Glavniya Redaksiya Vostoçnoy Literaturi, Moskva, 1970, 205 s. resimli. Kitapta önsöz ve 535 Nasreddin Hoca fıkrası, bazı kelimelerin açıklandığı sözlük vardır. Kitap 100.000 adet basumıştır. ANEKDOTİ MOLLA N ASREDDİNA (Rusça: Molla Nasreddin Fıkraları), Sovyetikolspanyokoya Petimyattie (Sovyetîspanya işbirliği ile), Moskova, "Vineşibcrika*, 1993,71 s. Kitapta 172 Nasreddin Hoca fıkrası vardır. Kitap 200.000 adet basılmıştır. san, çağdaş toplum hakkında karar verirken kişi başına düşen kitap ve gazetedergi sayısı önemli bir ölçüttür. Biz biraz da kitap ve diğer basılı yayın olarak tükettiğimiz seliilozun miktarı ölçüsünde uygarız. Bazıları bu konuda, kişinin günlük tükettiği sııyu, elektriği ölçü olarak alırlar. Günboyu televizyon basından ayrılmayarak elektrik tüketen insanla, okuyan insan aynı mıdır?. Azerbaycan'ın nüfusu bizim nüfusumuzun birkaç kat altındadır sayı olarak. Fakat orada bir Nasreddin Hoca kitabı 75.000 adet basılıyor. Rusya ve Çin gibi ülkelerde bu sayılar yüz binlerle ifade ediliyor. Yukarıdaki kitap baskı adetlerinin düşündürdüğü ikinci özellik ise Nasreddin Hoca fıkralannın yaygmhğıdır. Gerçekte Balkanlardan Çin'e, Japonya'ya, Kıbrıs'tan Orta Asya'ya kadar, daha çok Osmanlı Devleti'nin kültürel ve siyasi etkisi altındaki toplumlarda Nasreddin Hoca aynen Anadolu'da olduğu gibi bilinir ve sevilir. Onun kişiliğinde kristalleşen Türk halkının keskin zekâsı ve espri gücü ve bunlara dayanan güldüren ve düşündüren fıkraları onu, tartışmasız, dünyanın en tanınmış halk filozofu ve fıkra kişiliöi yapmıştır. Birçok yerde yerli fıkra kanramanları onun kişiliği içinde erimiş, onların fıkraları da Nasreddin Hoca'ya bağlandığı için Nasreddin Hoca fıkralannın sayısı uurmadan aıtmıştır." aşka dönüşür. "Aynı kulvarda koşma gibi bir sorumlulujçu paylaşmasalardı nu kadar kolay bir yakınlık oluşmazdı aralarında" cümlesinden daha güzel ne anlatabilirdi bu yakınlaşmayı. Kendilerini yıllar önce yaşanmış bir olayın içinde bulurlar. Fngin ve Niıüfer olayı çözmek için koşarken okuyucu da onların peşi sıra olayın akışına kaptırırlar kendilerini. Kasabanın yazarı can dostudur bu iki gencin. Onlara yol gösterir, yardımcı olur çoğıı kez. Roman tasvirle başlıyor. "Güneş, denizin bağrına bir hançer gibi saplanan sivri uçlu yarımadanın üstünden bir anda doğdu. Kızıla çalan ışıklarını, çarşafa benzeyen denizin üstüne öyle serpti ki, saatlerdir kendi kendine çalkalanmakta olan bu kocaman sıı kütlesi birden renk lendi." (s.7) Tasvir iyi bir gözlemi gerektiriyor. Mehmet Atilla bunu çok iyi başarmış. Tasvirlerde gözünüzün önünc şirin bir tatil yöresi çılkıyor. Burası Bodrum'un şirin bir kasabası olmalı. Renkler, kokular birbirine karışıyor. Anlatıp zenginleşip okuyucuyu etkisi altına alıyor. "Mavi suların luşkırtıcı büyüsü." (s. 23) "Kekik kokuyordu ortalık." (s. 25) Hele yel değirmeninin çalışmasının tasviri büyük bir ustalık eseri. İnce bir gözlem gücü yatıyor tasvirde. (Sayfa 4950) Mekânlar ilginç, bolca işlenen deniz, kasabanın yaşamına ilişkin tasvirler anlatan romanda aşkın gözü kapalı tanımı yok. Felsefi tanımlar basitleştirilmiş. Aşk ucuza getirilmemiş. "Adı aşk olmasa bile, özelbirduyguyaşadığımızkesin." (s. 123) Küreselleşme adı altında aşkı da öl dürdüler. "Aşkın büyüsünün gittikçe bozulduğunu söylüyorum. Çünkü işin içine parasal ilişkiler girdi. Aşkı duygular dünyasından çıkanp ekonomik kazançlar dünyasına taşıdı insanlık..." (s. 124) Gençlerin düsünmeden yaptıkları yanlışların, yıllar boyu kendilerini etkilemesi ders verir nitelikte. Aman dikkat edin uyarısı betona kazınırcasına vcrilmiş. (s. 168171 arası) "Kendimizeserüvenler yaratıyor, kimi bulursak onunla dostluk kurmaya çalışıyorduk... Mary, iki kız arkadaşıyla gelmişti... Bir gezide tanıştık... Ben de ondan hoşlanıyordum. Ama ne yalan söyleyeyim âşık değildim... Eğlenceli geliyordu bu ilişki bana..." (s. 168) Her bölüm yazar ve şairlerin dizeleri ve yazılarıyla başlamış. Hepsi debölümle baölantüı. Mehmet Atilla yapıtında yazarlan onore etmiş. Yazarların hayal gücü, yaratıcılığı baska nasıl verilebilirdi. "Yazar yaklaştı Engin'e. İki kolundan birden tuttu. Yüzüne dikkatle bakmaya başladı. Engin kuşkulandı bu bakışlardan. "Neoldu? Niyebaktınızöyle?" dedi. " Bir gölge var Engin yüzüncle bir kırlangıç gölgesi... Haberin var mı?" "Biliyorum. Ama siz nasıl fark ettiniz bunu?" (s.227) Anlatım çok hoş. Çoğu kez siirsel bir anlatım var. Mehmet Atilla şairliğini konuşturmuş zaman zaman. Kısa cümleler akıcılık kazandırmış. Devrik cümleler konuşma dilini egemen kılmış. Başarılı bir yapıtın temelini oluşturmuş bu öğeler. Okunması gereken bir kitap. Gençler, eğitimciler, anne babalar bu kitabı mııtlaka okuyun. Çok şeyler kazanacaksınız. Mehmet Atilla'yı herkes gibi ben de birkaç kez kutlamıştım. "Söz uçar yazı kalır" kutlamam bu kez yazılı olacak. Gençlik edebiyatına armagan ertiğin bu güzel roman için seni kutluyorum sevgili Mehmet AtÜla... • Yüzümde Kırlangıç Gölgesi/ Mehmet Atilla/ Bilgi Yayınevi/ 2000/226 s. SAYFA 17 Yabancı ülkelerde basılan bazı Nasreddin Hoca kitapları Dr. MUSTAFA DUMAN Yüzümde Kırlangıç SAVAŞ UNLÜ ençlik oy küsü ve ro manı adına Cek çok eser yazıyor. Çoğunu da okuyorum. Son yıllarda okudugum gençlik romanlarından bende en çok iz bırakanı "Yüzümde Kırlangıç Gölgesi" adlı romandır. Gençlik romanları klasiği olmaya aday. 2000 yılı Bilgi Yayınevi'nden çıkmış. Yazar şair Mehmet Atilla'nın bu yapıtını herkes sever,ek okuyor, okuyacak da... Mehmet Atilla, ipekböceginin koza örmesi, arının bal yapması gibi ince eleyip sık sık dokumuş. Bir güzellik demeti çıkmış ortaya. C) demct kır çiçeklerin den, Tirişin Yaylasının Tirişin çiçeklerinden daha değerli bence. Unutmayalım ki "Kitaplar hiç solmayacak bitkilerdir". Büyük bir özveriyle hazırlanan bu romanın kuşaklarca okunacağını düşünürsek, kuşaklar bu kitabın meşalesiyle aydınlanacak... Mehmet Atilla bir eğitimcidir. Yazarken bunu hiç unutmaz. Bir egitimciden bekleneni fazlasıyla yapar. Oğreticiliğe kaçmadan hem de... "Yüzümde Kırlangıç Gölgesi" turistik bir sahil kasabasında babasının pansiyonunda çalışan Engin ile tatile gelen Nilüfer'in masum aşkını anlatır. Önce yakınlıkla başlayan arkadaşlık Gençlerin yanlış lan G T ürkiye'de basılan ilk Nasreddin Hoca hkraları kitabı Letaif'tir. 1837 yılında, îstanbul'da, Matbaai Amire'de basılmıştır. Kitapta 134 fıkra vardır. Bu tarihten sonra önceleri Türkiye'de, sonradan Balkan Ülkeleri'nde, Avrupa'da ve Rusya'da birçok Nasreddin Hoca kitabı basılmıştır. Bu konuda toplu birkaç örnek vermek istersek: Türkiye'de yeni yazının kabul edildiği 1928 yılına kadar harf ve taş baskısı olarak elliden fazla Nasreddin Hoca kitabı basılmıştır. Yanlızca taşbaskılarının sayısı kııkr geçer. Kazan şehrinde, 20. yiizyılın başına kadar otuzdan fazla Nasreddin Hoca kitabı basılmıştır. Güniimüze kadar Bıılgaristan'da basılan Nasreddin Hoca kitaplarının sayısı elliyi geçer. Bu yazımızda, yurtdışmda basılan bazı Nasreddin Hoca kitaplarını tanıtacağız. Bu kitaplar nerde basdmış olurlarsa olsunlar bir ortak özellikleri vardır. Bir tanesi 75.000, diğerleri ise 100.000 ve daha fazla sayıda basılmıştır. Günümüzde, Türkiye'de kitap baskı adetlerinin ortalama iki bin olduğunu düşünürsek nerelerde kaldığımızı daha iyi anlarız. • • A FAN TIDE GU SHI (Çince: Efendi Fıkraları). 2. Baskı, Pekin, 1979,121 s. resimli. NASREDDtN EPENDİ LATİPALARI (Arap harfli Uygurca: Nasreddin Efendi Fıkraları), Sincan Halk Neşriya tı, Urıımçi, 1979,230 s. resimli Kitapta "Nasreddin Ependi Latipaları Hakkında" başlıklı giriş bölümü ve 321 Nasreddin 1 loca fıkrası vardır. Kitap 120.000 adet basılmıştır. MOLLA NASREDDİN LATİFELERİ, (Kiril harfli Azerice), Tertip ve Mukaddime: M. H. Tehmasib'indir. Yazıcı Neşriyatı, Bakü, 1978,218 s. resimli. Kitapta "Mukaddime" ve 303 fıkra vardır. Fıkralar "Molla ve Devlet Adamlan", "Molla ve Ticaret Adamlan" gibi başlıklar altında ayrılarak veriliyor. Kitap 75.000 adet basılmıştır. Yukarıdaki kitap baskı adetlerini (tiraj) değerlendirirken iki önemli özellik üzerinde durmak gerekiyor. Çağdaş in CUMHURİYET KİTAP SAYI 598