24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Asya/ Mtchael Ignaticff/ Çeviren: Zehra Savan/ Everesl Yayınlan/ İ68 s. Dünya belki de hiçbir yüzyıla 31 Aralık 1899'da olduğu kadar şenlikli ve umııtlu girmemişti. Kafalannda bin türlü sanat akımları, bilimsel bııluşlar, toplumsal devrimler, ulusal kurtuluş projeleri taşıyan yüz binlerce insan, Paris, Vıyana, Londra, Berlin, New York vc St. Petersburg gibi şehirlerde yeni yüzyıla kadeh kaldırırken, yenisinin daha özgür, eşit, kardeşçe ve ferah biryüzyıl olacağını düşünüyorlardı. Her şey yenilenecekti. "Eski dünyaya ölüm, yaşasın yeni dünya ve yeni insan!" Slogan bııydu... Fakat yirminci yüzyü daha ilk yansını tamamlamadan insanlığa iki dünya savaşı, astarı yüzünden pahalı bir devrim, atom bombaları, gaz odaları, kitlesel yıkım ve sefalet getirecekti. Soylu bir Rııs ailesinin kızı olan Asyada 1899'un sonunda, işte böyle bir geleceğe doğdıı. Buz tutmıış bir ırmağın üzerinde, daha küçücük bir kızken yürüyüp ölümden döndüğünde, "Ey yüzyıl!" diye haykırdı: "Senden daha uzun yaşayaca^ım." Dediğini de yaptı. 92 yaşında hayata gözlerini yumarken, arkasında yitirilmiş bir aile, viran olmıış aşklar, savaşlarla, ihanetlerle, acılarla dokunnıuş koskoca bir ömür bıraktı. Sovyet yönetiminin, sürgündeki Rııs generallerin yardınuyla yürüttüğü bir savaştan, Avrupa'yı ağ gibi saran casus örgütlerine; iş gal alrındaki Paris'ten, Nazilerin kapıstna dayandığı Moskova'ya; Stalin'den Gorbaçov'a... Sürükleyıci ve sarsıcı bir öykıi, ıınııtulmaz karakrerler, rıırkıılar ve enrrikalar... Kısacası, yirminci yüzyıl; savaş lordlarının pençesinde hayatı parçalanan, hepsine bedel bir kadın. Yirminci yüzyıl, yatağından taşıp yayılan bir acılar ırmağı... Asya, insanlık tarihinin en barbar yuzyılının bütün acılannı, sonsuza dek yaşamaya mahkum edilrniş gibi sırtında taşıyan bir kadının roınanı... Bruno'nun Sorusu/ Aleksandar Hemon/ Çeviren Mehmet Harmana/ Everest Yayınlan/ 20 i ç Zamanında hepimizin olduğu gibi, sizin de eskiden çok sevdiğiniz bir hocanız olsun: Shakespeare uzmanı, incelikli, zarif, her fırsatta size îjiirler okuyan birisi, Profesör Koljeviç. Siz ona hayranlık duyarken, bir gün uğursuz bir savaş çıksın, insanın aklının almayacağı kıyımlar yapılsın ve bu etnik temizlik harekâtının başının o sevgili hocanız olduğunu öğrenin. Profesör Koljeviç; katliamlan o yönetsin, bir kütüphanenin bombalanmasını o planlasın, başka öğretmenlerin yakalanıp işkence yapılmasını o emretsin... Saraybosna'dır burası. Âvrupa tarihinin en çıldırtıcı, en vahşi savaşının yürütüldüğü ve hiçbir kurala bağlı kalınmadan insanların boğazlanıp öldürüldüğü; hayatuı, sadece ve sadece mahallenizin keskin nişancısının tetikteki parmağının ucunda öliime değip döndüğü bir yer. Saraybosna, lanetli şehir... Hayatmız sokakta, işyerinde ve hatta evinizin odalarının içinde, bir A noktasından bir B noktasına geçerken ne kadar hızlı koşabildiğinize baglıdır...Koşarken dikkat etmeniz gereken en önemli şeyse yerdeki cesetlerdir... Onlardan birine takılıp düşerseniz, onların yanına gidersiniz... AJeksandar Hemon, 1992 yılında, cebinde üç yüz dolar ve birazcık ingilizce bilgisiyle Amerika'ya geldiğinde Bosna'da savaşın patladığını ve çogu cinayeti hocası Koljeviç'in planladığını öğreniyor. Sonra da, "Artık Boşnakça yazmam," diyor. "Çünkü Boşnakça artık ölii bir dil Beş yıl içinde, sekiz ayrı öykünün bir bütün oluşturdugu bu romanı tamamlıyor ve Bruno'nun Sorıısu'yla "edebiyatın yeni Nabokov'u, yeni Kundera'sı" olarak selamlanıyor. Afrika Rüyası/ Che Guevara/ Çeviren. Saliha Nazlı Kaya/ Everesl Yaymları/ 280 s. "Yürüdüğüm yol boyunca kendimi hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim." Che, Kongo'dan ayrılmak üzere Tanganika Gölü'nü son defa geçerken bunlan yazıyordıı günliiğüne. Che'nin Kongo'da savaşarak geçirdiği yedi ayda tuttuğu bu savaş günlüğü, bir rüyanın, emperyalizme karşı mücadeleyi, dünyanın başka köşelerindeki ve Latin Amerika'daki devrimci dalgayı Afrika'ya yayma rüyasının öyküsüdür. Fakat Che'nin kendi sözleriySAYFA 22 le, bir "başarısizlı£ın öyküsü" haline de dönüşen bir rüyadır bu. Yine de Che bu deneyime çok büyük bir önem atfediyor; Kongo'da karşılaşılan zorlukların, gelişme düzeyi düşük ülkelerin devrimci hareketleri açısından paha biçilmez önemde bir örnek oluşturduğunu, gelecekteki hareketlerin bu derslerden mutJaka yararlanmalan gerektiğini düşünüyordu. Hatta buradaki ilkel durumu, Küba'da devrim yürüyüşü ilk başladığında Sierra Maestra'ya çıktıkları zamanki dııruma benzettiğini söyliiyordu. En çarpıcı olanı da, Küba Devrimi'ni zafere taşıyan, Yankee emperyalizmine tavizsizce kafa tutan, bütün dünyanın efsanevi gerilla lideri sıfatıyla selam durduğu Che'nin, bu kadar geri bir ülkedeki deneyimin sonrasında, kcndine yönelik eleştirel tututnunun samimiligi ve kendisiyle hesaplaşırken kelimelerinden yansıyan çocuksu acemilik... Che'nin Kara Kıta'da geçirdiği yedi ayın kendi kalcminden aktardığı öyküsü olan Afrika Rüyası, otuz beş yıl sonra, dünyayla aynı zamanda, Türkiyeli okuyucunun karşısında... Kahire Saçlarımı Geri Ver/ Neval ElSaddavı/ Çeviren Osman Akınhay/ Everest Yayınlan/ 92 s. Ailenin ve topkımun kısıtlamalanna karşı isyan eden genç bir Mısırlı kadın tıp okunıaya karar verir ve erkekleıie dolu bir sınıfın tek kız ögrencisi olur. Diğer öğrencilerle olan ilişkileri (otopsi odasında hem erkek heın kaılın cesetleriyle karşılaşması) kendi benliğindekı kimlık arayışını ıyıce yoğunlaştırır. Frkeklerin, annesinın ona oğrettiği gibi bir Tann olmaciıklarının, bilimin her şeyi açıklayamayacagının ve bir insanın salt zıhinsel bir yaşam sürerek tatmin edilemeyeceginin farkına varır. Mısır'da Nil yakınlannda küçük bir kasabada dünyaya gelen Neval El Saddavi, bu küçük dünyadan kopııp dünyanın önde gelen feministlerinden biri oldu. ()n yaşında babasının ayarladığı ve görücü usulü evlendirilmek üzere tanıştırıldığı zaman üstüne çay döken Saddavi, bu romanında, kadınlann yaşamlarının fiziksel ve ruhsal açılardan ne denli zor olduğunu gösteriyor bize. Arasta/ Ahmet Çuhacı/ Ercan Kıtabevt/ 66 s. Arasta, Ahmet Çuhacı'nın altıncı şiir kitabı. Çuhacı, tek ırmak şiirden oluşan bu kitabında, o kırıkçatallı sesiyle çagdaş bir destan söylüyor. Kahramanları; Hacı Bek taşi Veli ve Ahi Evran'ın yanında... Kalaycı Topal Selim, Demirci Çolak Hayrani, Kambur DDT'ci, Tüfekçi Kör Necip, Helvacı Şaban, Saraç Osman, Arabacı Salih, Yorgancı Taci Usta, Ekmekçi Süleyman, Demirci Kambur Ahmet, tek gözüyle ağlayan Güleser Kadın'la birlikte Vasilaki, Ârtin, Istepan ve AJeksi Usta'lar da vardır. 'Göçler ve savaşlar bitmeyecek, insanlar ölecek, atlar ölmeyeceklerdir'. Günlerden bir gün Arasta'ya alnında Austin yazılı bir kaya düşecektir. O zaman, çırak olacak yaşa gelmiş kırk yaşmdaki 'çocuk'lara ustalan 'Ocağı söndür' diyecektir. Fotoğraflarla da süslcnen Arasta'da vahşi kapitalizmin acımasızlığı ve 'santral değerleri' altüst edişi yarıbelgesel bir biçimde sergileniyor. Çuhacı, 'yazdıklanmın tümü Türkçe adlı bir bahçeden çalınmıştır' dedikten sonra, 'naylon kızlar çıktı' ve 'ninni bilmeyen anneler büyüttü bizi' diye sürdürüyor. Muzaffer lzgü de; 'Çuhacı'nın şiiri Yunus'tan, Pir Sultan'dan, Köroğlu'ndan damıtılmış, Nasreddin I loca'nın gülmecesiyle beslenmiştir' diye yol gösteriyor. Yazdık da Ne Oldu?/Hâdı Ne$et Türkmen/ Sorkun/ 200 s "Kendime sıkça sorduğum bir sorudur bu 'Yazdık da ne oldu?'. Yıllardır yazıyoruz; sorunlar belü, çöziimler bir değil, seç seç uygula. Ama ne yazık ki ne okuduğunu anlayan, ne de anlamak isteyen var." Işte bu yaşamsal soruyıı r ladi Türkmen kitabına kapak yapmış. Türkmen, yaşamından bazı kesitleri toplamış kitabında. Siyasettcn spora, ekonomiden sosyal yaşama dek... Işadamlığından SSK'li vatandaşlığa, boks ringinden Futbol Federasyonu Asbaşkanlı^ına dek her konuya olumlu gözle bakan, "Bardağın yarısı dolu" diye rek insanlara moral pompalayan bir yapıya sahip Hadi dostum; ekonominin düzeleceği, olimpiyatların îstanbul'a verileceği inancını bile hâlâ taşıyor. Futbola pembe gözlükler takarak giren veHaluk Ûlusoy federasyonunda asbaşkan olan Hadi Türkmen, Çakıcı'nın devreye girmesiylef!) federasyondan istifasını bile hayra yoracak kadar çevresini ve ülkesini hoşgörü ile karşılayan bir yapıya sahip. Kitabında "Yazdık da Ne Oldu?" diyorsa da yazmaya ve yine penıbe gözlükleriyle dünyayı izlemeye talip. Bu belki de onun 300'lerde dolaşan şekeri ile eş orantılı. Dünyayı şekerden uzak ama şeker gibi gören Hadi dostumun "Yazdık da Ne Oldu?" adlı kitabını " Aldık da ne oldu?" demeyin; çünkü Hadi, kitabının gelirini Çocuk Esirgeme Kurumu'nun Küçükyalı Muhsine Zeynep Çocuk Yuvası'na bırakıyor. "Yazdık da Ne Oldu?"yu almak isteyenlere Tel.: 0216 367 61 45. Sök Al Bu Kalbi/ Angeles Mastretta/ Çeviren: Begüm Kovulmaz/ Everest Yayınlan/ 278 v. Sök Al Bu Kalbi, romanları tutkulu bir zekâyla ışıldayan Mastretta'nın, on iki dile çevrilen ve Latin Ameribu kalbi ka ülkelerinde aylarca liste başında kalan bir romanı. Sahne, Meksika Devrımi'nın sonrasındaki heyecanlı yıllar. Kargaşalı bir sıyasal atmosfer, güç peşındcki bir generalin, cinayetlerlc yoftrıılan kavgaları ve kendisinden yirmi yaş kııçıık Catalırıa yla olajSandışı aşki. Hikâyesinı başka ülkelerde ve bizim ülkemizdc dc dinleyccef imiz bu kadının bagımsızlık arayışı, tabii bız okura tam da "en la manera mexicana", Meksika tarzmda bir edebiyat şöleni olarak sunuluyor. "Ben bu romanımda ka dınerkek ilişkisi üzerinde hissettiğim şüphelerimı ve nedişelerimi, kadınsal içgüdülerıme gem vurmaksızın sorguladım, diyen Mastretta'nın kendisinin "âşık bir kadının hikâyesi ve onun e/Jitimi" diye tarif ettiği bu eserinde, edebiyat dünyasının en gerçckçi ve hoş kadın karakterlerinden birini bulacaksinız. Depremsyon/ iabsin Şentürk/ Saf ranbolu Hizmet Bırlig'i Kültür Yyını/ 144 s. Uygunsuz tşler Uygun Adım/ Tahsın Şenturk/ Kendi )âyını/ 144 ? Tahsin Şentürk 70'li yıllardan bu yana, özellikJe yergi ve taşlamaları ile birçok yayın organında görül müş bir ad. Akbaba, \Ârlık, Güney, Yazko Edebiyat, Milliyet, Hürriyet, Cumhuriyet, Misufçuk, Mad, Türk Dili bunlardan bazıları. i^rıca Batı Karadeniz'de birçok dergi ve gaze tenin yayımlanma süreçlerinde de yer alarak özellikle çevre sorunları üzerine taşlamalarıyla tanındı. tçin de Semih Poroy'un çizgileri de bn lunan "Depremsyon" ve "Uygun suz Işler Uygun Adım" adlı kitap larda sözü edilen çalışmaları yer ak yor. Isteme adresi: PX. 12Karabük. Gurbet/ Nıhat Behram/ Everest Yayınlan/ 388 s. insanın herhangi bir nedenle sürgüne düşmesi, sıladan gurbete sürüklenmesi, yerinden yurdundan kopması, her zaman ve her koşulda nice hazin hikâyeler içeren bir serüvendir ve bir o kadar da çağımız insanının evrensel bir yazgısı ol muştıır. Elinizdeki ronıan, Türkiye'den bir grııp işçinin, yürekleri kıpır kıpır, îsviçre'ye doğrıı yol almalarıyla başlar. Tek istekleri sının kazasız belasız, yasal yollarla geçerek ekmek ve iş bulabilmektir. En büyük İcorkularıysa "kâ^ıt"tır. Kâğıt, dıırmadan ayaklarının bir yerlere takılaca£ı korkusuyla hepsinin yüreğini ağzına getirecek bir beladır çünkü... Gurbet, çok çeşitli tiplerle, psikolojik ayrıntılarla, gözlemlerden can bulmuş derin bir gerçekçilik duygusuyla anlatılan ve birbirine baglanarak sürüp giden, okudukça içine süriiklendiğiniz insan dramlarının bir yıımağıdır. Nihat Behram bu romanında, bizi en çok yaralayan, insanlar arasındaki ııygarlık çatışmasının nasıl ırk düşmanlığına dönüştüğünü anlatır. Bu insanlık trajedisine son ölümcül darbeyi de şok eden bir son indirecektir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 99»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle