15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çamnın tanıfiı Mr cevirmen Mehmet H. Doğan, gerek denemelerinde gerekse eleştiri yazılarında yalnızca ele aldığı konuların gerektirdiği bilimsel terimleri kullanmaktaki ustalığıyla değil, yaratıcı bir yazarın beğeni inceliğiyle de kendisini kanıtlamış bir ustadır. Dilimizin bir geçiş dönemindeki devrim sancılarını da düijünürsek, çeviri alanındaki başarısının ne kadar önemli olduğunu anlarız. CEVAT ÇAPAN ehmct H. Doğan, 1993'te yayımlanan Çağının Tanığı Olmak adlı yazınsal denemelerini içercn kitabının önsözünde, "O kadar çok sık kitap çıkaran bir yazar olmadığım için, unıarım, okur bağışlar beni" diyordu. Bir eleştirmen ve deneme yazarı olarak edebiyatırnızda kendine çoktan saygın bir yer sağlayan Doğan'ın ner biri belli bir kültür birikimi ve yaratıcı bir çaba gerektiren çeviri kitaplarını da yayın listesine kattığımız zaman okurlarının hiç de yakınmaya hakları olmadığını kolayca anlarız. Yakınmanın tersine, böyle titiz ve tutarlı bir çabanın sonunda ortaya çıkan yapıtlara baktığımızda, Doğan'ın yıllardır kendine uzmanlık alanı seçtiği genel olarak yazın ve özel olarak da şiir konularında, neredeyse tek kişilik bir üniversite gibi çalıştığını görürüz. Böyle bir liste gerçekten yalnızca nicelik değil, nitelik açısından da kendi meslek hayatlarında ıki üç memuriyet kitabından fazlasını yazamayan nice akademiği hasetten çatlatacak parlaklıktadır. ekonomik yapı arasındaki bağlantılara da açıklık geririyordu. Okur böylece kabıle toplunmndan devlete geçişi, dinsel törenlerle dram sdnatının ilişkisini, dram sanatının demokrasi yerleşmesindeki rolünü, adalet kavramının evrimini, Aiskhylos, Sophokles ve Ktıripides'in yapıdarının çözümlemelerini izleyerek çağdaş bir gözlc değerlendirme olanağını Diıluyordu. Yayıncısının "Insanların ilkel vaşamından günümüze dek sanatın kökenlerini araştıran bir kıtap" olarak sunduğu Yanılsama ve GerçekJik başlıklı yapıt da gene Mehmet H. Doğan ın genç yaşta ölen ünlu tngiliz şair ve eleştirmen Christopher Caudwell'den çevirdiği başka bir önemli kitap, George Thomson, yakın arkadaşı olan CaudweU'in bu kitabına yazdığı önsözde Yanılsama ve Gerçeklilc için şunları söylüyordu: "Bu kitap temel estetik sorunlan, burjuva ruhbilimini Marksçı eleştiri temelinde sistematik bir biçimde araştırarak bunlara kapsamlı bir çözüm bulma konusıında t>ir ilk girişim olarak edebiyat eleştirisinde yeni bir çıkış noktası olmuştur. "Caudwell, Thomson'ınkine benzer bir yöntemle şiirin doğuşunu, mitolojinin ölümünü, modern şiir gelişimini değişik dönemlerdeki îngüiz şairlerinin yapıtlanndan örnekler vererek inceliyor ve şiirin düş göreviyle sanatların düzenlenisi konuıanna açıklık getiriyordu bu kitabında. ıntJohn Perse gıbı yazar ve sanatçıları biçimcılıkle suçlayan "kaba Marksçılara" karşı Marksçı anlayıştan sapmadan savunduğu kıtabını çevirmekle altmışlı yılların sonunda toplumcu eleştiri ortamında kendini gösteren özgürlükçü bir eğiliminin benimsenmesine ve yerleşmesine dc katkıda bulunuyordu. Aynı değerlendirmeyi Frederick Jameson'dan çevirdiği Marksizm ve Biçim için de yineleyebiliriz. Jameson özellikle çağdaş yazın dünyasında modernizm ve postmodernizm gibi kavramların ve bu kavramların temelindeki ideolojinin bulanıklıktan kurtarılması çabalariyla önemli, demir leblebi bir eleştirmen. Yanılmıyorsam onun temel yapıtlarından biri olan The Prison House of Language'inin (Dil Zindanı) çevirisini de gene Mehmet H. Doğan bitirmek üzere. M Şampiyonlann Kahvaltısi; Fransızlardan Raymond Radiguet'nin tçimizdeki îjey tan, Orgel Kontunun Balosu, ltalyan ('esare Paves'ten Ay ve Şenlik Ateşjeri; Alman yazınından Kafka'nın Bir Köpeğin Araştırmalari; Rus Isak Babel'in Güvercinliğimin Hikayesi gibi gerçekten her biri modern klasik sayılabilecek yapıtlan görürüz. Peki biitün bu seçkin yapıtlan Mehmet H. Doğan herkesten bağımsız olarak kendi aldına ve beğenisine güvenerek mi çevirmeye karar verdi? Hepimiz biliyoruz ki, yalnız Türkiye'de değil, hemen hemen dünyanın hiçbir yerinde çevinnenlerin böyle bir lüksü yoktur. Ama öyle çevirmenler vardır ki, yazın dünyasında, çeviri dışındaki uğraşılarıyla belli bir alanın uzmanı olnıuslardır. Boyle kişilerde eleştiri bilinci, belli bir beğeni inceliği de pekiştirmiştir. Bu yüzden işi ni bilen yayıncılar ya cevirteceKİeri kitapların seciminde, ya tla o kitapların çevrtlmesı konusunda bu uzman çevirmenlere danışırlar. Işte Mehmet H. Doğan da yukanda adı geçen yapıtl.ın ya kendi çevirmek istediğı ıçın seçerek çevirmiş tir ya da bu kitapları çevirecek çevırmen kendisi oldıığu için y.ıyıncısı ona bu görevi vermiştır Çıinku Mehmet H. Do ğan, gerek denemelerinde gerekse eleştiri yazılarında yalnızca ele aldığı konuların gerektirdiği bilimsel terimleri kullanmaktaki ustalığıyla değil, yaratıcı bir yazarın beğeni inceliğiyle de kendisini Kanıtlamış oir ustadır Dilimizin bir geçiş dönemindeki devrim sancılarını da düşünürsek, çeviri alanındaki başarısının ne kadar önemli olduğunu anlarız. Biliyorsunuz, çeviri genellikle nankör bir iş sayılır, kiiçümsenir. Bu işle uğraşanlar, belki de bilinçaltı bir savunma kaygısıyla bir uğraşa saygın bir ad bulmaya çalışırlar. Orneğin Almanlar, ya da Alman kültüründe "hidayete erenler" çeviri çalışmalarına "çeviribilim" diyorlar. Bense, belki de biraz kendime yontarak bu uğraşa "çeviri sanatı" denmesinden yanayım. Ama burada hangisini seçersek seçelim Mehmet H. Doğan çeviribilimin, çeviri sanatının en saygın temsilcilerinden biri. Kendisine gerek kuramsal türde, gerekse yazınsal türde bize kazandırdığı çeviriler için "Binler ce teşekkür!" derken onun uğraşını benden çok daha iyi tanımlayan bir şiirle sözlerime son vermek istiyorum. îspanyol şairi Jesus Munarriz'in "Cevirmen" adlı şiiriyle: Birinci keman saatlerce, günler, baftalarca bir notanm önünde tek başma hayatı parlak bir biçimde sanata dönüstüren maestro'nun işaretlertm nasıl çözer ve deneyerek, provalarla, düzelterek, başka anlatım yollart arayarak kavrayıp özümseyerek, bir bafkasımn yapıtlarını yorumlayarak rıtminı ve tıtreştmıni özgün ezgiye dönüştürerek oünii gelıp de halktn beğenısme sunduğunda inançlı bir ömeztyle parmaklan, yayı ve bileg'ıyle kağıt üzerinde uyuyan ve bekleyen gerçeklen ve güzeuiklen yayıp zengınleştıren, tilreten, canlandınp çoğaltan ve koruyan çalgtsıyla yıten besteanın dinledtğinı nasıl btltrte gercekte dınleyen kendisidir ve kendi duygularını dinleyıcılerde nasıl canlandırırsa, çevırmen de isle onu yapar uzak scslerı kendi sestyle yaktnlaştırarak SAYFA kl temel yapıt Yeni bir poetikanın gerekliliği konusunda antropoloji alanındaki çalışmaların da önemli bir katkısı olduğundan söz etmiştim. Işte bu alanda James G. Frazer'ın Altın Dal ve Theodore H. Gester'in Thespis adlı kitapları, hem dinin ve folklorun köklerini hem de ilkel toplumlardaki ritüellerin anlamını ve insan düşüncesinin evrimini acıklamaları nedeniyle Freud, Malinowski ve Eliot gibi önemli düşünür ve yazarlara esin kaynağı olmuş, kendilerinden sonra gelen antropologlara kaynaklık etmişti. Mehmet H. Doğan bu kitapları da çevirerek uygarlığın çözümlenmesi konusunda iki temel yapıtı Türkçeye kazandırmıştır. Bu kuramsal yapıtlara Aristoteles'in Retorik'ini de eklersek, güzel sanatlar ve yazın alanında öğrenciıiğe başlayanlar için neredeyse eksiksiz bir yüksek lisans programıyla karşı karşıya geliriz. (îelgelelim, eleştiri eğıtiminin bir de uygulama yönü var. Başka bir deyişle, sanat yapıtlarını, yazınsal ürünleri kuramsal kaynaklardan özümlenen yöntemlerle değerlendirme işi. Mehmet H. Doğan bu alanda da dünya yazınından birçok seçkin örneği çevirerek okurların beğeni eğitimi için parlak bir liste oluşturmuştur. Bunlar arasında lngiliz yazınından Joseph Conrad'ın Nostromo, Thonıas de Quincy'nın lngiliz Posta Arabası, Malcolm Bradbury'nin Tarih Adam; Amerikan yazınından (>arson McCullers'in Yalnız Bir Avcıdır Yürek, Altın Gözde Yansimalar, Ralp Ellison'un Görülmeyen Adam, Kurt Vonnegut Jr.'un "YenlPoetfta" Özgün ve çeviri yapıtlarında çağdaş eleştirinin örneklerini veren Mehmet H. Doğan'ın çalışmalarının içeriği, bana 1962'de Cambridge Üniversitesi Ingiliz Edebiyatı Böliimünde ders vermeye başlayan George Stainer'in bir konferansını hatırlattı. Steiner, "Yeni Poetika" başlıklı bu konferans dizisinde Sanayi Devrimi'nden sonra, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında Marx'ın daha sonra Freud'un ve antropologların çalışmalarını izleyen dönemde yeni bir yazım kuramının, bir poetikanın oluşması gerektığini öne sıirüyor ve Plehanov, Lukacs, Jung, Lacan, Frazer gibi düşünürlerin görüşlerinin onları inceleyen eleştirmenler için nasıl yeni ufuklar açtığını belirtiyordıı. îşte Doğan'ın çevirdiği eleştirel yapıtlar böyle bir anlayışın en parlak örnekleridir. Oncelikle ünü klasik Yunan yazını uzınanı George Thomson'ın Eski Yunan Toplumıı Üstüne lncelemeler başlıklı yapıtınm ikinci kitabı olan llk Filozoflar ve gene benzer bir konuyu ele alan Aıskhylos ve Atina adlı kitaplar, yalnız Yunan dram s.ınatının kökeninı değil, aynı zamanda o dönemde ortaya çıkan yazın örnekleriyle toplumsal ve CUMHURİYET KİTAP SAYI BefUrelyamUar Avrupa'da 18. yüzyılın sonunda ve 19. yüzyılın başında gerçeldeşen sanayi devrimiyle birlikte değişen toplumsal yapıyı eleştirel bir yaklasımla ele alan bir yazın tıirü de romandı. Özellikle Balzac, Stendhal, Dickens, Dostoyevski, Flaubert, Zola ve Tolstoy gibi yazarların ronıanları da günümüze özgü bir yöntemle değerlendırilmeliydi. Bu konuyu kapsamlı biı biçimde ele alan Marksçı eleştirmenlerin basında ise Georgy I.ukacs geliyordu. Menmet H. Doğan'ın Lukacs'tan çevirdiği Avrupa Gerçekciliği, Marksçı eleştiriyi slogancı bir söylemle sakatlanmış sayanların önyargılarına bu genellemelere pabuç bırakmayan bir birikimin donanımıyla karşı çıkıyor, yukarıda adı geçen yazarların yapıtlarını daha iyi anlamamızı sağlıyordu. Mehmet H. Doğan, Kıyısız Bir Gerçeklik başlığı altındayayımlanan ve Roger Cîarauuy'nin Kafka, Picasso ve Sa593 • 1 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle