15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

birbalıkçıyı konu alıyordu. Bıı yapıttan önce yazdığı, Venedik'le izindeyken ölen bir bubayı anlatan Across the River and into the Trees (1950, Irmaktan Oteye vc Ağaçların tçinc) adlı romaın ne denji beğenilmediyse, 1954 Nobel Edcbiyat Ödülü'nü ka zanmasını sağlayan thtiyar Adam ve Deniz adlı yapıtı da o dcnli büyük bir coşkuyla övüldü. Sizı ılgilendirir mı bilmetn, ama ben her zaman buzdaVı ilkcsinc görc yazmısımdır. Görünen her hnliime karsılık, görunmeyen yedı bölünı vardır suyun altında Btldığiniz her şeyı eleycbilintniz, ntisıl oluı gidıp buzdağının su altındakı bolümünü sctjtlamlaştı racaktn. Yani hikâycnm görünmeyen yöniınü Ama bir yazar, birşeyibılmcdiği icın atlamtşsa, ıste zaman hıkâyede bir bosluk mey datia gelir. îhtıyar Adam vc Deniz, bın iavfalıkbirro"Bazt yerlerimi kuruianıayı unutman nlabılırdı; köyde yaşayan hcrkesi, nastl tuğumu fark ettı, gülerek elimden geçindiklerinı, dağumhırı, eÇıttmleri, çocukhavluyu alıp sanki bir çocuk ya da ları üstüne akla gelebilecek bütün ayrıntılau'vdiğı kadıntmşım gibi korkusuzca n kapsamına alabilırdi. Bunu yapmıs, hem bent kurulamaya başladı. Kendımi de büyük bir başartyla yapmış birçok yazar gevsckçeonun ellenne bıraktım, bevar. Yazt yazarken, sızden öncekılerin başani daha tyi tutabilmek için batıa sarılı uygutamalan, karyntza birer sınır olarak rtldı gög'süne bastırdı, çıplak tenleriçıkar Dolayısıyla ben de değistk bir sey yapmizin tatlt dokunuşu muhteşemdi mak zorunda kaldım Bir deneyımin okuyuRuhumun hep hasret kaldığı çnzümcuya aktarılmasında payı olmayan ne varsa, iüz duygular btr ölçüde tatmin oltümünü ayıklamaya çalıştım örıce. Böylelık mustu; o da aynt şeyleri hissedıyorle, kıtabımı okuduktan sonra, bunu kcndi du. Her taraftmı kurulayıp tstttıg'tndeneytmiymiş gibi bcnimseyecektı okuyucu, da benı bıraktı, kahkahalar dolu baanlatılanların gereeklıg'ine de inanacahtt kışlarla birbinmizc bakıyorduk, ve a Çok zor bir iş bu, basarmak ıçın çok uğrasan ıçtn sevgımiz kusursuzdu, daha Itm. Bir deneyımi tümüyle aktarmak ve boyle bir deneyimı tlk aktaran olmak baktmınsonraları bir kadına ya da erkege dudan bu kez ınamlmayacak kadar sanslıydım yacağtm sevgilerin hepsinden daha Sonra, iyibiradamla lyt bırçocuk vardt elimkusursuzdu.' de ve günümüz yazarları böyle seylerin hâlâ nlabdeceğinı unutmushırdı. Kaldı ki deniz, D.H. \awrence "Bir Dostluk Şıtri" en azından insan kadar çekıa bir konu. $ans ("A Poern ofFrıendshtp") dediğım de bu işte. Erkek ktlıç balıSını gormüştüm daha önce, nasıl btr sey oıduğunu bdiyordu'm Bıldiğım icın de anlatmadım çlerinde başyapıtlar olmasına rağonu. Aynı yerde yüz ellı balınalık bir sürü mcn, edebiyat tarihinin pek sözü edflgörmüştüm, hatta birini de zıpkınlamıstım. meyen, okul kitaplannda adı bile geçYirmı metreden fazlaydı boyu. Yakalayamameyen bir dizi eser vardır. Birçoğu erotik dım tabıi, kaçtı gıttı Bundan da söz etme dim öyküde. O balıkçt köyü üstüne bildiSim edebiyat sınıfına girmedigi halde erotik hikâyelerin, fıknıların hiçbirinı anlatmadım sayılırlar. Ama bunlartn bilinmesi, buzdağının su alEdebiyatta eşcinsellik temasını ele aldıtındaki bölümünü oluşturdu. ğımızda, yazarfarın cinsel tercihlerini değil, daha çok işlenen karakterlerin cinsel Glderek aıtan yabuznk deneyimlerinclen söz edebiliriz. tlk karşıHemingwav, Kiıba 1 )evrınıı'ndcn sonra mıza cıkan soru, eşcinselliğin bir eylenı 1960'ta ülkeden ayrdmak zorunda kaldı. fni, yoksa bir kişilik tanınıı mı olduğudur. Idaho'daki Ketchıım'a ycrlescrek çalışmaSırf cinsel eylem olarak göriildügünde dolarını orada sürdiirmeye başladı. Bunu bir ğal olarak erotik edebiyat kalıpları içine siırc başardıysa da, kaygılar içinde ve yıkılgirer, takat bir bütün olarak kişiyi ele almiş bir naldc Minncsota'da Rochesteı'da dıgını düşiinürsek, tüm edebiyat eserleri ki bir klinikte iki kez sok tedavisi gördü. Ketchum'daki evine döndükten iki gün sonra, av tüfeğiyle yaşamına son verdi. Geride, bir bölümü sonradan yayımla nan çok sayıda el yazması bıraktı. Paris'te ki çıraklık dönemini anlatan A Moveable Feast (Paris Bir Şcnliktir) 1964'te basıldı. Hemingway'in Antillcrdcki Bimini Ada sı'nda, savas dönemi I lavanası'nda vc Alman denizaltılannın peşinde, Kiiba açıklarındageçirdiöigünlerdebaşındangeçenle rc dayanan, birbiriyle yakından ilintili ü<,novclîadan oluşan The Islands in the Stream (Akıntı Adaları) 1970'te yayımlandı. Eighryeight Poems'iysc (Seksen sekiz şiir) 1979'da basıldı Yazarlık mesleg'inde ilerledıkçe, ınsan da ha bir yalnızlaşır En yaktn, en eski dostlan nızın çoğu ölmüştür Kımılerı uzakla^mıstır Stkgörüsmezsinizama, yazısmınız; eskıgünlerdekı gıbı, kahvede bulusmus gibi, birltktesınizdır. Matrak mektuplar yazarsınız bir bırinize açık saçk, kaba saba sakalar yaparsınız. Bu da btr kahve köşesinde sohbet etmek kadar keyıflıdır çoğju zaman. Ama giderek, yalnızlıg'tnız ıster istemez artar. Çünkü çahşacaksınız, yalnız çalışacaksmız, başka yolu yok bunun vc çalısmaya ayıracağınız zaman da günden güne azalmaktadır. Bütün bunlartn yant sıra, hepsıni bastıran btrduygu daha var Yazmadan geçen zaman, bosa geçmis zamandır ve bu da sıze kefareti hicbtr zaman ödcnemeyecek bir günah gıbı gelir. m MlSUMAN KAFAOĞLU'BÜKE Edebiyatta eşcinsellik teması nin yaptığı gibi bize bir dünyanın çok da bilinmeyen bir yüzünü, yaşamın bilinçli olarak karanlıkta bırakılan bir yönünü yansıtır. Platon'un diyaloglanndan sonra edebiyat tarihinde ancak tek tük rastlanan tema, XX. yüzyılın başlarında saygıdeğer yazarlar konuyu ele alıncaya dek (f 0.400 ile Î.S. 1900 gibi inanılmaz uzunlukta bir zaman dilimi) yüzyıllarca dini baskJar yüzünden tamamen yok sayılmıştır. Kesin bir cizgiyle olmasa bile bu temayı işleyen eserleri iki döneme ayırabiliriz: XX. yüzvıl başında gizli bir egzotizm taşıyan eserler ile yüzytl sonlannda AIDS sendromuy la neredeyse ölüın edebiyatına dönüşen ikinci dönem. tlk eserlerde karşımıza çıkan duygusal ve neredeyse romantik anlatım, estetik bir güzelliğin yüceltilmesi, daha sonraki yıllarda cinsellik ağırlıklı olarak ifade bulmuştur. llk dönem için, 1915 yılında yayımla nan Thomas Mann'ın "Venedik'te Ölüm", D. 11. Lavvrence, Henryjames gibi yazarlann eseri de göz önüne alındığın da, hepsinde ortak özellik olarak genç bedenin estetik açıdan yüceltilmesi görülür. Bu eserler asla cinseıliğe dökülmeyen estetik duygular temelinde işlenmiştir. Aktarılan uuygunun tüm günahlardan arınmış saf bir sevgi olarak öne çıkması için roman kahramanlan hep belli bir uzaklıkta durur ve hissettikleri ancak ruhsal tatmindir. "Hindistan'aBirGeçit"(Çev.:FilizOf lııoğlu, lletişim) gibi Ingiliz edebiyatınm başyapıtlarına imza atmıs yazar E. M. Forster, 1910'larda tamamladığı "Maurice" (Çev.:SadriÜlkü,îletişim)adlieşcin Estotlk duygular sel tenıalı romanının ancak ölümünden sonra yayımlanmasına izin vermiştir. 1970 yılında 91 yaşında ölen Forster'in romanının 1971 'de yayımlanmi!; olması, yazarlann üzerindeki baskıyı anlamamız için yeterlidir. XX. yüzyılın ikinci yansından sonra yazılan eserlere baktığımızda ise çok farklı bir anlatım görürüz. Bir yandan ticari amaçla yazılan pornografik eserler coğlırken, diğer yanda dinlerin baskısınaan tamamen kurtulmuş cinsellik ağırlıklı fakat ticari olmayan edebi eserler piyasada görülmeye baslar. 6O'lı yıllarda Andre Gide'ninbüyükbiriçtenlikletuttuöu "Günlük" (Bahar Yayınları, Çe.: Menmet Usta), yetişkin bir erkeğin cinselliğini anlama sürecini; Christopher Ishervvood'un "Tek Başına Adam" (Metis, Çev.: Fatih Ozgüven) Kaliforniya'da yaşayan bir İngiliz profesörün yakın çevresi ile ilişkisini, sosyolojik bir araştırmaya eğilir gibi titizlikle kendilerini anlatmaları ve anlamaları tarzındadır. Bu eğilimin tam karşıtı olarak, William Burroughs'un "Çıplak Şölen" (Altıkırkbeş, Çev.: Üçel Birlik) ya da Gore Vidal'in "Myra" (Ayrıntı, Çev.: lrem Sağlamer) kitaplan eşcinselliğin en itici, hatta tiksindirici yönleriyle, marjinal bir yasam tarzı kalıplarıyla anlatır. Gide'in anfattıĞı dünyaaa klasik müzik dinleyen, sanatla ilgili, politik görüşleriyle etrafta saygın biri olarak tanınan entelektüel, Burroughs'un dünyasında, sokak köşelerindeki İarli tuvaletlerde eroin kullanan, bataklıkta yaşayan biridir. Hemen belirteyim, bu ikinci türe giren eserlerin edebi değerleri birinci türden daha az değildir, sanat kaygısıyla yazılmış, acı deneyimleri yapmacıksız anlatışlarıyla az rastlanan üsluba sahiptirler. Okuyucunun dikkatini çekecek bir nokta, sevgili olan erkeğin beden güzelliğine fazlasıyla dikkat çekilmesi olabilir. 9O'lı ydlara kadar yazılmış eserleri incelediğimizde, neredeyse "süperinsan" gibi, her zaman genç, aşın yakışıklı, bakırruı ve şık giyinen Kahramanlar, asla yaşlı ve hasta değildirler. Erkek bedenine övgü aşırıdır. Halbuki aynı temayı işleyen kadın kahramanlann güzelliğine neredeyse hiç dikkat çekilmez. I 8ansür VB dışlanma Bir başka onak nokta romanın ve öykülerin neredeyse hep kent yasamını anlatmasıdır. Kahramanlar çoöunlukJa kentsoylu, öykü ise Paris, Lonura, San Fransisco gibi büyük şehirlerin dekorunda geçer. Bir de Paul Bowles'ın ye Andre Gide'nin eserlerindeki gibi Afrika, ürtadoğu ya da Asya'da yaşamayı seçen, kendi çevresinden kopmuş karakterfer yer alır. Bunun nedeni kahramanlann çoğu zaman yakın çevresi ve ailesi tarafından reddedilme korkusudur; ancak alışageldiği çevreden koparak kendini tanıma olanağının göriinmesidir. Bir de sansür ve dışlanma bazında olaya yaklaşmamız gerekir. Kütüphaneler dolusu kadınla erkeğin aşkı anlatan rornanların aksine eşcinsel temalı eserler çok fazla sansürle karşılaşırlar. Dünyanın hâlâ birçok yerinde yazarları da dışlanmayı göze almak zorundadır. Toplumu olumsuz etkilediği görüşüyle çok sayıda eser ya hic basılmamış ya da basildıktan sonra toplatdmıştır. Yazarlar romanlarında ne deııli kendilerini ortaya koyar sorusu da karşımıza çıkar. Jane Austen hiç evlenmediği halde evlilik üzerine yazmış, Oscar Wüde bir kadınla tutkulu bir aşk yaşamadığı halde bu duygulan anlatabilmiş, Tolstoy."Anna Karenina"da bir kadının hislerini erkek olmasına rağmen (belki de kadınlardan daha iyi) dile getirebilmiştir. Bu esfrlerde ardındaki sanatçı sorgulanmadığı halde, eşcinsel kahramanlann yeraldığı eserlerin yazarlan kendi cinsel tercihlerinin fazlasıyla sorgulandığına tanık olurlar. Yazarlıkları, cinsel tercinlerinin gölgesin de kalır. • [email protected] SAYFA 15 Öyküler/ Ernest llemingıvay/ Çeviren: Mehmet Harmancı/ Epsilon Y.l 112 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 593
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle