05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Her romanında farklı bir anlatım dili kullanmaya özen gösteren Bener, "Işığm Gölgesfnde. anlatıcı rolünü, çağdaş anlamda 'gölge' olarak adlandırdığı meleğe yüklüyor. Böylelikle dünyaya yukardan, anlatacağı kişiye ise dışardan bakıyor. PINAR GOKSAN AKER flâtunmor renkli üç güvercinden ikisi, gözünüzün içine içine bakıyor. Nerden uçup geldikleri belli değil. Ama baktıkları yer belli; kitap okurunun gözleri... Konduklan, bir kitabın kapağı... Daha önce pek çok dııvarda kanat çırpmadan asdı kaldılar. ü zaman göz göze geldikleri, resim izleyicisiydi; şimdiyse durum farklı... ilk kez duvardan inip bu kadar yakın dıınıyorlar sanatsevere... 1997 yılının ürünü üç güvercinin yaratıcısı, ressam Cemil Eren; onlan uçurup bir sanatçının yaşamöyküsünü konu ettiği kitabının kapağuıa konduran da Erhan Bener... Işığın Gölgesi ise yaşamöyküsü sözcüklerle çizilen bir ressamın romanı... Işığın pek çok sözlük anlamından birini sıyırıp alırsak, Cemil Eren için, ruhu ve Zİhni aydtnlatan kimse diyebiıiriz. Cemil Eren'in yaşamöyküsünü romanlaştıran Erhan Bener'se, romanda bu tştğı izlemekle görevli bir gölge, kiıni zaman koruyucıı bir meslek, çağdaş bir Cebrail... Görevi havli zor. Üstefik üstlerince kendisine verilen bu görev için başlangıçta biraz isteksiz: "Ben başanlt btr izleyıcıyırndir. Bunuyukartsı da takdır ettığı ıçınair ki, hundan önceki görev listcmde, daha önceleri, çok latımından kurtaran da bu 'özel anlatım önemli ktşilere yer venlmtstı Yazarlar, mu dili' ve 'yöntemi' oluyor. lzlediği bu vönzisyenler, politikacılar, askerler, din adam temle Bener, yaşayan bir sanatçının ilginç lart, hatta ünlü mafyacılar, hafıfmeşrep ka olan yaşamöyküsünü daha da ilginç ve dınlar bile vardı aralartnda. Öysa bu kez sürükleyici kılıyor. Olaylar, çağdaş bir Cebrail in gozunden, yukardan ve dışarinz konusu nlan, Memfonun kenar mahallelerinden birinde oturan yoks ul bir ai dan aktarılıyor. lenin, görünürde herhangı btr özellijh olKırkbeş yıllık dostumu, romanının baş mayan, ilkokulu yeni bitirmiş, kenai hakarakteri yapan ve onunla gölgesi olarak linde çocuğuydu. Btr yanlışlık olasıltğtna başrol ovnayan Erhan Bener; Eren'in kikarşt soru mrmak yürekliliğını gösterdişisel anılarını, ortak anılan, sezgileri ve ğim ikinci derece üstlerimden azar işittim," sohbetleriyle birleştirerek örüyor kurgu(s.5) yu... Yazann, romanda birkaç kez vurguladığı, resim sanatına, ancak Dİr sanatseGolgenin amacı ver kadar yakın durması ise bir ressamı Gölgenin, azımsadığı görevinin amacı, anlatması önünde engel gibi görünüyor. aşağtdakıizlenimlerini yukanya bir rapor Ancak, Cemil Eren'le yıllara dayanan olarak sunnıak... Bunun için de kimi zadostluğu, sanatı üzerine yaptıklan uzun man görünerek, kimi zaman görünmesohbetler ve arşiv taramalan sayesinde, den ama varhğı hep hissedilen bir biçimokura sunulan, sanatçının çok yönlü ele de, Cemil Eren'i, geleceğin parlak ressaalındığı bir kitap oluyor. Bu anlamda Iştmını, çocukluğundan başlayarak izleğtn Gölgesi, hem edebiyat hem de sanat mek... Ancak yaşamına fazla kanşmadan! tarihi dünyasında gezinen ve her iki kesi"Sonuçta boynumu büktüm, sesımiktsme de seslenen bir niteliğe bürünüyor. ttm ve araşttrmalartm için gerekli ön bilgilen, bızim bürodaki, evrende mevcut en Gölgenin, hakkında çok şey bilmesine geniş bilgi arşivinin kayttlartndan cıkarizin verilmediği, kimi şeyleri öğrenmesi dıktan sonra, izleyeceğtm kısi hakktnda için yıllannı birlikte geçırmesi gerektiği yerinde incelemeler yapmak, sonra da Cemil Eren, Merzifon'da geliyor dünyaonunla en uygun koşullarda ve btçimde ta ya... Yıl 1926... Gölge tarafından izlenntşmak, eksık hilgileri de usulünce ondan meye başlandığı coğrafya ise Erzincanalmak üzere aşağıya indım." (s. 6) 1939... Erzincan Askerî Ortaokulu, Gölge ile Iştğtn yıllar sürecek beraberlikleriMelek, başlangıçta pek de istemediği nin ilk adresi. DuyarL bir çocuğun askebu görevi, kısa zamanda görev gibi algıri okul günleri... Erzincan'ı ve askeri okulamaktan vazgeçerek ışığın gölgesi olmalu yerlebireden '39 depremi... Konya'dayı bir yaşam biçimine dönüştürüyor. ki okula geçiş... Müziğe ilginin resimle Onunla çocuk, onunla erişkın olan, ^er değiştirmesi... İlk cinsel sorgulamaonunla yaş alan Gölge, okuru da, dünyaar... Okula gizlice sokulan gazete ve derya açılan bir Türk sanatçısına gölgesi kagiler... Yeteneğinin, öğretmeni Şemsettin dar yakınlaştınyor. Arel tarafından fark edilmesi... Masum Her romanında farklı bir anlatım dili aşkları ve gitmek için yanıp tutuştuğu lskullanmaya özen gösteren Bener, Işığın tanbul'la tanışması... Gölgesfnde anlatıcı rolünü, çağdaş anlamda 'gölge' olarak adlandırdığı meleğe "Hayatında ilk kez vapura binıyordu. yüklüyor. Böylelikle, dünyaya yukardan, Hafifbir lodos estig'i için vapur belli beliranlatacağı kişiye ise dışardan (!) bakıyor sız sallantyordu Yıne de manzarayı kaçır(Aslında bıze öylegeltyor, çünkü Rener'le mamak için kenardaki stralardan birine Eren'in 45 yıla varan dostluğu, olaylann geçip oturdu Konya'daktlerden çok farkdışardan anlatdmasını zaten mümkün kılı, iyi giyimlı ve canlı kalabahk, birbirinlamaz). Romanı, düz bir yaşamöyküsü anden güzel ve neşelt kızlar, âdeta soluğunu E kesiyordu. İlk olarak tamamen kurallara uygun olan, bu yüzden de üzerinden âdeta dökülen kılığtndan ötürü utandığınt hissettim. Yazık ki, bu konuda ona yardımcı olmam olanakstzdt." (s. 73) Gölge'nin izlenimlerinden öğrendiğimize göre, Cemil Eren, askeri okulda aldığı disiplini, sanatçı disiplinine dönüştürebilen, bunun için de durmaksızın üreten bir sanatçı... Sanatçıya yapıştınlan "bohem" etkisine ise sonuna kadar karşı! Çizmek için ilham perisinin gelmesini beklemeyen, perisine davetiye çıkaran bir ressam. Hatta bu özelliği, Gölgesi ile arasında geçen bir konuşmayla da perçinleniyor: Sen Gauguin gibi bir ressam olamazsın Neden? Baksana, serserinin bırıymiş. üysa sen, düzenli bir insansın. Ne dersen de, askerlik bir kez kantna girmis. (s. 113) Âskerliğin yirmi dört saat mesai gerektirmesi; askeriyede klasik resmin kalıpları dışına çıkılanıayacağı düşüncesiyle birleşince, Cemil Eren, disiplinini aldığı askeri okulu, resim uğruna terk ediyor. Çoğul yaşama hazı değilken evlendirilmesi, yaşamdaki ilk çının, yükselen ve değişen çizgisini tarihsel sırayla veren önemli bir belgeler toplamı niteliğinde... Bilge Karasu, Prof. Dr. NerimanSamurçay, Istk Kansu, Şemsettın Ünlü, Ârt/Kaptan, Lütfü Günay ve Aylin Özdemif eleşririleri romana alınan eleştirmen ve yazarlardan bazıları... Sanatçı hakkında yazan Bilge Kara su'nun, Eren'in 1959 yılında açtığı sergisinden yola çıkarak yaptığı saptama, restama ve kitabın adtna dair ilginç bir veri de sunuyor: "Eren'in sergisi ü'zerine söylenen sö'zlerde ortak bir yan, bu resimlerde ıstk oldufotdur. Cemil Eren'in basardtğt, bir çeşit narok resim ıstğı bulmus olmasıdır." (s. 145) Bilge Karasu'nun saptaması üzerine Işık'la. Gölge arasında geçen konuşma, ışığın Eren için önemine vurgu yapıyor: Ne demek istiyor sence, dedim. Barok, benim bildiğim kadanyla daha çok mımarlıkta ve müziktc kullantlan bir deyim Barok resmi de anlıyorum da, barok ısığı ne demek? Açıklama yapmaktan kaçınarak güldü. Iyiya, dedı Benden mnra demek kt ışık için de kullanacaklar bu terimi. Ben sevdim (s. 145) Cemil Eren'in yaşamı, tuvallerindeki kadar aydınlık olmuyor kimi zaman... Öyle zamanlarda, resimlerine yansıttığı ışığı ve beyazı, yaşamına da katmak için yoğun çaba narcıyor. Geçici işkri geride bırakıp Erhan Bener "Işığın Gölgesi"nde resim sanatına bakıyor indeki nölae 1 R H A V ttl V ( R C JÖİ I zorlu deneyi... İki çocuk... Barış ve Zeynep... Para, parasızlık, iş, işsizlik arasında geçip giden yıllar kâh gülümsetiyor Eren'i; Kâh üzüyor. Ancak hiçbir şeyin düzenli seyir izlemediği kesin! Buna neden, kimi zaman (ilgisi olmadığı halde) siyaset, kimi zaman sanatın önündeki bildik engeller... Cemil Eren'in, her venilgiden güçlenerek çıkması ve ağır aksak da olsa yükselen bir çizgide ilerlemesi, yaşamöyküsünü, roman kurgusunda sürükleyici kılan bir öge. Sanatçının, bir zamanlar sanatın da başkenti sayılan ancak giderek bu kimliğinden uzaklaşan Ankara'daki minik atölyesi, pek çok ressamın, şairin ve yazann buluşma mekânı oluyor. Öyle ki, dost sohbetlerinin ısıttığı minik atölyenin duvarlan, ortak sergilerin tablolarına bile ev sahipliği yapıyor. Yıl 1954... Yer, Zafer Meydanı nın köşesindeki Âdil Han... 1950'li ve '6O'lı yıllar, Eren'in soyut çalışmalara ağırlık verdiği yıllar... Figüratifnon figüratif tartışmalanna ucundan bucağından bulaşan ama böyle bir ayrımı hiçbir zaman kabullenmeyen sanatçı için çevresindeki her şey, resme uyarlanacak birer malzeme... Oyle ki Izmir'deki bir balıkçı lokantasından, yediği midyeleri kolaj oluşturmak için afçı üzerine yapıştırma düşüncesiyle aynlırken, Türkiye'de bir ilke ae imza atıyor. Yıl, 1956 iken... Sanatçıyı, çoculduğundan başlayarak izleyen bir raporu için malzeme toplayan Gölge, kimi zaman /j/?;'ndan uzaldaşıyor. Gölgenin kaynağından uzaklaşıp uzadığı bu DÖİümler, Ernan Bener'in 'nayatta olan bir sanatçıyı anlatmanın kimi handikaplar içerdiği, bu nedenle de hassas konulara değinmesi gerektiğinde, ortadan kaybolmanın en iyi yol olduğu'nu düşündüğü bölümler... Cemil Eren'se; varlığından da, âni koyboluşlarından da etküenmeyecek denli kanılcsıyor Gölgesım... Romanın önemli özelliklerinden biri de, Cemil Eren'in sanatına ve sergilerine dair dönem dönem çıkan basın yazılannrn titizlikle derlenmesi... Yazılar, sanat adını kalıcı kılması kolay olmuyor. Dünyayı adımla Jkii. ması da... Kendı coğrafyasının sınırlannı aşıp sanatın başkentlerini arşınlayan sanatçı, Türk resmini doğudan batıya pek çok ülkede tanıtıyor. Başarısını, disiplinti ve sürekli çabşmasına borçlu... Kendisine en çok yakışan sıfat, Işıklann Ressamı... Aslında Eren, dönem dönem üzerine eğildiği objelerden ve renklerden yola çıkarak Kaptlartn Ressamı, Kuşlann Ressamı, Yelkenlilerin Ressamı, Beyazlartn Ressamt sıfatlannı da taşıyor üzerinde. Eren'in, 1953 yılında Anıtkabir'in tavan fresklerin yapımında çabşması; resmin yanı sıra seramik, heykel ve vitray sanadannda da ürün vermiş olması, Işığın, sanatçı kişiliğine dair gözden kaçınlmaması gereken noktalar... Sanatçının fotoğraflan ve resimlerinden örneklerle zenginleştirilen Işığın Gölgesi, Gölge'nin, sanatçıya ilişkin raporunu yukanya sunmasıyla sona eriyor: Rapordan: "Bir sanatçtmn, daha doğrusu bir ressamın portresini sözcüklerle çizmek, yüreklilik isteyen bir uğraşttr. Görevtmın gerçek anlamtnt öğrendığimde, dehşet içinae kalmışttm. Çünkü, onun hakkında istenilen raporu kaleme altrken, her şeyden önce, resim sanatı hakkında herhangi bir eğitim görmemış, belkı sadece sanata duyarlı bir gökyüzü gözlemcisinin izlenimleriyle yetinmek zorunda olduğumun biltnandeydim. Şimdiartık, bu taraftan ona bakarken bu yana göç edeceği zamantn olabildijlince gecıkmesıni dilemek kalıyor bana En dertn saygılanmla... Kim Cebrail'iyle bir ömür boyu geçirmek istemez ki! • Işığın Gölgesi/ Erhan Bener/ Remzi Kitabcvi/ Eyliil 2000/ Fotoğra/ve ResımX / " ( ) hno SAYFA 9 CUMHURİYET KİTAP SAYI 578
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle