23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bunlann ürünlerini yavımlaya•" Ali Asker Barut ile "Dalle Ebridi a Malta" ve Türkçe şiirin durumu üzerinenekleri, birkaç yayınevinin varfığı mutcak bir, Şiirin elindeki son kibrit Türkçe şiir ile Avrupa şiiri arasındakı bağlanttlar ne durumda ve ne olabilir? Ne olmalı? Türkçe şiir ile Avrupa şiiri arasındaki bağlantüar, Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasındaki ilişkilerinden ayn düşünülmemeli. îyi niyet ile yeteneği bir kenarda tutarsak bu gerçek daha somut olarak karşımıza çıkar. Sorunuzun ne kadarına karşılık gelir bilmiyorum ama, Türk yazarve şairi Avrupa aapazara sunulmamıştır. Bu yüzden de Türkçe şiir ile Avrupa şiiri arasındaki bağlanrılardan çok, Türkçe şiirin tek yanlı olarak Avrupa şiiriyle girdiği ilişki söz konusu dur. Tıpkı Türkıye'nin tek taraflı olarak yıllardır kendini Avrupalı sayması gibi. Ne kadar acıdır ki Eskimo şairleri bile kendini Avrupalı sayan bir Türkiye'nin şairlerinden daha çok saygı ve yer buluyor Avrupa'da. Yeri Belmişken Almanya'nın Münih kentinde yayımlanan "Das Gedicht" adlı bir edebiyat dergisinin bir süre önceki bir girişiminden söz edeyim. Bu dergi 50 şair, yayıncılar, edebiyat bilimcileri ve tercümanlardan oluşan bir kuruldan oylama usulü ile " Yüzyılın Almanca Yazan 100 Şairi" ve "Yüzyılın Uluslararası 100 ŞairTni belirlemelerini istiyor. Dısarda tanman tek Türk şairi Nâzım Hikmet'in adı 100'üncü sırada bile anılmadı "Uluslararası 100 Şair" arasında. ürhan Veli, Almanca'ya çevrildi deniyor, Necatigil keza öyle. Ama kitabı yayınlayan yayınevine bakıyorsunuz; Dağyeli Yayınevi. Buyrun buradan yakın. Artık şu gerçek iyice anlaşılmıştır ki Goethe gibi, Heinricn Böll gibi Grass gibi Alman edebiyatını dışarı ülkelerde layikıyla tanıtacak büyük yazarlann çevrilmesi için Almanya'daki kültür bakanları nasıl bütçeler ayınyorlarsa, bir Fransa Hugo gibi sayısız değerli yazarları için bunu yapıyorsa, Türkiye de bir zahmet işi bir de bu tarafından görsün ama, değil mi? Almanya'da yaşayan ve son dönem Türkçe şiirin önde gelen İsimlerinaen Ali Asker Barut, uluslararası bir yarışmada "Avrupa Genç Şiiri"ni temsil eden isimler arasında yer almasını, Türkçe şiirin yazgısına yönelik ilginç bir işaret olarak değerlendirdi. Halen Frankfurt'ta bir gazetede redaktör olarak çalışan Ali Asker Barut, Cumhuriyet Kitap'ın sorularını yanıtlarken, Türkçe şiirin Avrupa şiiriyle herhangi bir komplekse kapılmadan boy ölçüşebilecek düzeyde olauğunu söyledi. OSMAN ÇUTSAY u kitap işi nedir, nereden çtktı ve f<* nas'l hir yer verildi? Küçük r özet verebilir misiniz? "Dalle Ebridi a Malta" adıyla Italya'da yayımlanan ve Türkiye'den benim ve küçük îskender'in birer şiiriyle ver aldığımız kitabın öyküsü 15 Şubat 2000'de başhyor. Türkiye'den şair Özdemirlnce arayarak, kendisinin de jürisinde bulunduğu bir yarışmadan söz etti. Yanşma, Avrupa Genç Şiir ödülü. Özdemir înce, Türkiye'den Tbu yanşma için iki şair öneriyor. Yanşmanın sanınm koşullarından biri 36 yaşını geçmemiş olmak. Rusya, Fransa, Almanya, Ispanya, Polonya, Irlanda, Türkiye başta olmak üzere 31 ülkeden 31 şair bu yarışmanın jürisini oluşturdu. 3 şiirimin îngilizce çevirileri, sanat çalışmalarım ve yayımlanmiş kitaplarımın adlarını belirten tanıtıcı bir yazıyla bu yanşmaya katıldım. Yanşma sonunda 10 kişi seçildi. Türkiye'den önerilen küçük Iskender ve ben de bu seçilenler arasındaydık. Bu 10 şairin şiirleri özgün dilleriyle ltalyanca karşdıklı olarak kitap haline getirildi. Roma daki edebiyat üniversitesınin girişimleriyle düzenlenen yanşmanın bir değerlendirilmesiyle yayınlanan kitap, Sensibili Alle Foglie yayınevinden çıktı. Kendimizi övmeye kaçmasm diye burada iki Türk sairi için yapılan değerlendirmeyi şöylemeyeceğim. Bu konuda mutlaka Özdemir Ince bir şeyler söyleyecektir. lşin o kısmı ona ait. Bu kitapta onun yerı şunun yeri diye bir sıralama yok. Avrupa'dan 10 şair seçildi ve ben de bu 10 şair arasındayım. Önay görmek heveslisi değilim ama 31 ülkeden 31 şairin seçtiği 10 kişi arasında bulunmak, bence o kadar yabana atılacak bir başarı da değil. Kendi ülkemde de şu ana kadar hatırı sayılır 3 ödül aldım. Türkiye'deki edebiyat ortamı ödüllere doyduğundan mıdır nedir bunlardan öyle uzun boylu söz edilmedi veya ben de söz edilmesi için çaba harcamadım. Ödüllerin şairleri, yazarları teşvik ettiklerinden söz edilir durur: "Koskocaman bir palavra!" ö d ü l aldım diye dur yahu bir şiir yazayım demedim. Bence ödül, gerçek şairi hep korkutur. Her ödülden sonra ödüm kopmuştur, işim bitti mi, diye. Böyle kitaplar ile Türk şiiri arasında sizce nastl bir ilişki var? Daha doğrusu SAYFA 6 konusunda muhatap anyor. Diğer ülkelerin ciddi paralar vererek böyle bir yayını gerçeklestirdiklerini göz önüne alırsak, Nâzım adına doğan böyle bir olanak nasıl da kolay harcanıyor, gelin de isyan etmeyin. Türk şair ve yazarlannın yurtdışında yayınlanmalan tabii ki ciddi kültür projeleriyle ve o ülkelerin yayınevlerinde Türk edebiyat dünyasına yeni deneyimler kazandıracaktır. Yıllarca kendisini Türkiye'deki edebiyat aynasından görmüş Türk şairi, bir de Avrupa'daki edebiyat aynasından nasıl görünüyorum diye bakacaktır kendisine, ki bu onun için az bir deneyim olmayacaktır. Baştaki sorunuza geç oldu ama şimdi yanıt vereyim, tekrardan kitaba dönerek: Bu kitap Dİze şunu gösteriyor: Türkçe şiir Avrupa şiiriyle komplekse kapılmadan boy ölçüşebuecek düzeydedir. I lem içerik hem de biçim olarak. Yani bu tür kitaplar Türk şiirine unuttuğu cesareti yeniden hatırlatacak. ;. Î Mütor ve {alriar Bir Türk edebiyatı, daha dogrusu Türk edebiyat var mt? Ne kadar var? Neden var? Şiirlerinize de yer veren Italyanca kitap, acaba neyin göstergesi? VarItğın mt yokluğun mu? "Bir Türk edebiyatı, daha doğrusu Türkçe edebiyat var mı?" sorusuna, okuyucuyu gereksiz yere öfkelendirmemek için, başına "Avrupa'da" diye eklemek gerekiyor, sanınm. Yoksa, Türkiye'de elbette bir Türkçe edebiyat, dünyada elbette bir Türk edebiyatı olgusu vardır. Avrupa derken, 2.5 milyon gibi büyük bir nürusun yaşadığı Almanya örneği üzerinde, koşulfanna biz de ortaklık ettiğimiz için konuşmak daha doğru olacaktır. Almanya'da Türklerin yaşadığı 40 yıllık bir süreç var. 40 yıllık bu sürece paralel olarak bu insanlann merkez alındığı, serüvenlerine tanıklık eden bir edebiyatlan maalesef henüz yok. Avpupa'daTürkedeUyatı Geçenlerde Frankfurt'ta yapılan "AlBir de şu var: Avrupa'da Tıırk edebimanya'da Türk edebiyatı" konıılu bir yatına zaten az olan ilgiyi duyan yayınetoplantıda söylediklerimi, burada özetvi sahipleri, kendi çabalanyla keşfettiklemek istiyorum: Almanya'da,"Bu, Türk leri Türk şairlerini yaymlama konusun edebiyatıdır" diyebileceğimiz bir ededa bir muhatap bulamamanın sıkıntısıybiyat yoktur. I lem böyle oir edebiyatın la kıvranıyorlar. Örneğin, Zürih'teki Isvar olduğunu söyleyebileceğimiz eserler viçre'nin en büyük yayınevlerinden de elimizde yok. Bu toplantıya giderken "ammann"ın yöneticisi bundan 4 ay önhazırlıksız gitce Nâzım I likmemek icin Almet'in seçme şiirmanya'daki Türk lerini yayımlamak edebiyatı ile ilgili isteğiyle Almanyazılmış metinler 'a'ya geldi ve nearadım, baz ı yaer yapabilece^i zarlann kitaplankonusunda bilgına yazdıkları önler topladı. Nâsözlerin satır arazım'ın yayın haklarına baktım: larını satın almak Tek satırlık bir iz üzere verilen bilgiyoktu. 40 yıllık ler doğrultusunda süreç ile ilgili olasonra Istanbul'a rak. Neyse... gitti. Yavınevleri Hem bir edeDİyave kişilerle yaptığı tın oluşması için görüşmelerden eli bazı şeyler gerekboş ve hayalleri kımiyor mu? Örnlmış olarak dönnek verirsek, Aldü, o yönetici. Damanya'da Türkçe ha sonra Nâzım'ın yazan şair, yazarAmerika'daki oğlann kendi ürünluyla temasa geçıllerini değerlendimesi önerildi, o da rebilecekleri bir yayın haklarının dergileri olması kendisinde olmagerekirdi. Yine dığını belirterek, bu şair yazarlann hiçbir yardımda çatısı altında bir bulunmamış. Isaraya gelebileviçreli yayıncı 4 •ödül, gerçek salrl hep korkutur. Her ödülden aydır halâ Nâzım sonra Ödüm kopmuştur, Işlm blttl ml, diye" dlyor cekleri bir derAli Asker Barut. Almanya örneğl laka olmalıydı. Almanya da ilk kuşak yazarlar olarak hemen akla geliveren Yüksel Pazarkaya, Aras Ören, Güney Dal, Yafimur Atsız gibi bu işin öncü isimleri olması gerekenler üzerlerine düsen sorumluluğu yerine getirememişlerdır ve hem böylece kendilerine, hem de kendilerinden sonra bu işe soyunanlara kötülük etmişlerdir. Ürünlerini yayımlatmak için bir Alman edebiyat dergisi, bir alman yayınevinin şartlan zorlanmamıştır. Ürünler Türkiye de yayımlanmış, ödüller Türkiye'de alınmıştır, Dolayısıyla Alman edebiyatının bunlardan gerçek anlamda haberi olmamıştır. Daha sonraki isimler de pek farklı davranmamış, aynı yol izlenmeye devam edilmiştir; Yaşar Miraç, Gültekin Emre, Habıb Bektaş, Örneğin Gültekin Emre, "Yanm Damla" adıyla Almanya'da yazan şairlerin şiirlerini bir araya getiren antolojiyi Türkiye'de Yapı Kredi Yayınlan'nda yayınlatıvor da, bunun benzeri bir çalışmayı Almanca hazırlayıp Alman bir yayınevine sunmayı düşünmüyor, ya da aklına gelmiyor il ginç olabileceği. Varlığıyla yokluğu iki ülke için de meçhul olan bu yazarlann önemfi toplumsal olaylarda, bırakın Alman medyasını, Türk medyası da görüşlerini almaya değer bulmuyor. Onun yerine dönercinin görüşünü almayı yeğliyor. Dönercinin görüşüyle kamuoyu yaratılmaya çalışılıyor. Ama buraaa asıl suç, elbette eserleriyle toplumda ağırlıklannı hissettirememiş şair ve yazarlanndır. Almanya'da, yapıtlarını Almanca yazan Türk kökenli yazarlann yaptıkiarı bir edebiyat var; Bu edebiyatın okuyucusu da var. Önümüzdeki vıllarda yabancı kökenlilerin yaptığı edebiyat daha belirleyici rol oynayacak Alman edebiyatında. Bunu görmek için kâhin olmava gerek de yok hem. Bütün bu söylediklerimden sonra yeniden iki Türk şairinin şiirlerinin yer aldığı Italyanca kitaba dönersek: Bu tür kitaplarda yer alan Trük şairlerinin şiirleri Türk şiirine ilgiyi uyandırır, dikkati çekerse, yokluktan çıkıp varlığırun bir göstergesi olacaktır, diye, öyle düşünüyorum. iyl odoMyst kafecnhr Türkçe edebiyatın uzun süre Marksistlerin etkisi, hatta egemenliği altında bulunduğu tezlerine, iddialarına vb., ne diyorsunuz? Var mı öyle bir şey ve bunun sonuçlart sizce neler oldu? Adnan Özer'in bu görüşü beni hiç şasırtmadı. Kendisi demokrat, ilk şiir kıtabını saymazsak, şiirleri sağ çizgide bir şairdir. Bu sözler beni şaşırtmadı, çünkü, demokratik şiir platfoımu, sağcı şairlerle 1980'lerden hemen sonra Adnan Özer'in başında bulunduğu "Uç Çiçek" dergisi yoluyla tanışmıştır. Aynı aclla kurulan yaymevinde sağcı şairlerin kitaplarını yayımlayan da yıne kendisidir. Edebiyatımızın içinde bulunduğu krizi marksistlere bağlama çabasına gelince; Bu görüşün temelinde, Adnan ın şiirinin ve edebiyat ortamına sokmaya çahştığı şiir anlayışının tutmayışı yatıyor. Yani Adnan'ınkisi bir kızgınlık! 1980'lerde etkin olarak görünen sağ şiirin bir öncülük sorunu vardı. Bu öncülük işini, bir müddet yürütür gibi görünen Ismet Özel'den sonraki lcişi olmak için Adnan yıllarca canla başla çalıştı. Söylemlerini ona göre geliştirdi. Âslında Adnan'ın söyledıği laî tespit değil, daha çok ihbar kokuyor. Adnan, bazı etkili yerlere, "Siz bilmiyorsunuz ama Türk edebiyatı Marksistlerin elinde" demeye getiriyor, dolaştırdığı lafı. Yahuyıllarca solcu edebiyatçılarm başında Demokles'in blıcı hiç eksik olmadı. Adamlann burunlanndan eetirdiler. tzlendiler, gözaltına ahndılar, işjkence gördüler, yetmedi hapiste yıllarca yatırıldılar, çıktık lannda iş verilmedi, yazdıkları kitaplara yayıncı bulamadılar vs. Adnan, sol edeCUMHURİYET KİTAP SAYI 678
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle