05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yanşmadan söz etti ve Avrupa Genç Şiir Odülü adıyla düzenlenen yanşmaya Türkiye'den beni ve Iskender'i önerdiğıni söyledi. Yarışmanın sanırım koşullarından biri 36 yaşını geçmemiş olmak. Rusya, Fransa, Almanya, Ispanya, Polonya, îrlanda ve Türkiye başta olmak üzere, toplam 31 ülkeden 31 şair bu yanşmanın jürisini oluşturdu. Alman yazar ve çevirmen Monika Garbe'nin Ingilizce çevirilerini yaptığı üç şiirim, sanat çalışmalarım ve yayımlanmış kitaplarımın adlarım belirten tanıtıcı bir yazıyla bu yanşmaya katüdım. Yarışma sonunda 10 kişi secildi. Türkiye'den önerilen küçük tskender ve ben de seçilenler arasındaydık. Bu 10 şairin şiirleri özgün dilleriyle Italyanca karşılıklı olarak kitap haline getirildi. Roma'daki edebiyat üniversitesinin girişimleriyle düzenlenen yarışmanın bir değerlendirmesiyle yayimlanan kitap, Sensibili Alle Foglie yayınevinden çıktı. Kitabın önsözünde sjiirlerimizin yorumuna yer verildi. ün üç yıldır Almanya'da yaştyorsun. Türk mrının Avrupa ülkelennde tantnmast konusunda neler düsünüyorsun? Almanya'da yasayan Türk satrlerinin olmastnın bu sürecı htzlandmcı bir rolü oluyor mu? Avrupa'da yabancı göçüyle başlayan 40 yıllık t i r süreç geride bırakıldı. îkinci, üçüncü kuşak derken Ruhi Su'nun da bir şiirinde tespit ettiği gibi, yeni yetişen kuşak Türk çocuklarının "Bir adları kalmış bizim gibi". Türk işçi göçüne tanık olmuş, o süreci Türk işçileriyle birlikte yaşamış gurbet edebiyatı, anaokullarından başlayarak Alman eğitim sistemi içinde yetişmiş, rüyalarını bile artık anaokullanndan başlayarak Alman eğitim sistemi içinde yetişmiş, rüyalarını bile artık Almanca gören bir kuşağın yetişmesiyle dönemini tamamladı. Alman yazarlannı okuyup, onlarla beğenilerıni oluşturan bu kuşağın kendi yazarları da çıktı. Bu kuşağın yazarlarının kitaplan üstelik Almanya'aa best seller oluyor. Akif Pirinçci, reridun Zaimoğlu, Zafer Şenocak gibi Türk yazar olarak anılmaktan hoşlanmayan bu yazarların, doğal olarak Türk edebiyatının, özel olarak da Türk şiirinin Avrupa ülkelerinde tanınması konusunda pck bir yararlan olmayacak. Türkçe yazan, ancak Almanca'yı çok iyi kullanan bir grup yazar ve sairferin yaptıklarıysa dana çok bireysel bir çaba olarak kalıyor, daha ilerisine geçmiyor. Yüksel Pazarkaya'nın çalışmalarını anmak burada yerinde olacak. Pazarkaya'nın Almancaya çevirdiği Orhan Veli ve Necatigil kitaplan bir Alman yayınevinde değıl, Almanya'da yayın yapan bir Türk yayınevinden çıktı. Elbette bu da bir yoı. Bu yolla Alman yayınevlerinin ilgisini Türk şiirine çekerseniz ne âlâ... Bir ülkenin edebiyatının tanıtım işı daha çok profesyonel olarak ele alınmalı, tıpkı bir ticaret gibi düşünülmelidır. Televizyon gibi, buzdolabı, çamaşır makinesi gibi, edebiyat da sonuç itibarıyla pazarı olan üründür. Diğer ülkelerdeki gibi Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı bir yandan büyüklüküçüklü yayinevleri, diğer yandan, kitabını bastıkları şairini, yazannı, uluslararası yayın fuarlarına katılarak tanıtmanın ve pazarlamanın yollarını bulmalıdırlar. Devlet olarak, yayınevleri olarak hem bu işe para yatırmayacaksın, hem de yazar ve şairlerinin tanınmasını isteyecek, bekleyeceksin... Almanya'da yaşayan Türk şairlerinin olmasınm Türk şiirinin tanıtımı sürecini hızlandırıcı bir rolü olacağını sanmıyorum. Olsa olsa, Türk şiirine karşı bir ilgi uyandırabilirler. Gerisi yine aevletin bu işe ne kadar para ayırdığına, ne kadar reklam yaptığına ve kurulacak bağlantdardaki profesyonelliğe kalıyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 578 GurtootEdeMyatı Alî Asker Barut şiiri GULTEKIN EMRE li Asker Barut'un yeni şiir kitabı " Ay Sözlüğü" iki bölümden oluşuyor: 'Ölürsem Bir Melodi Olarak Ölürüm' ve 'Alsas'ta Ay Lekeleri': Bu iki ara başhk yirmi bir şiire ev sahipliği yapıyor. "Ay Sözlüğü"nde şair, çocukluğundan günümüze uzanan çok geniş biryelpazede yaşananları, yaşamda iz Dirakan nice ince ayrıntıyı siirleştiriyor. "Korkak yağan yağmurlar"la başlayan bir tarihe ne sığıyorsa imgelerde, şürlerde o duygulara, o yaşananlara da ortak oluyor şiirseverler. Yaşam doğru bir çizgi izlemediği için yaşanan kımi yanlışlıklar da "Yanlış yazlar gibi ömrümüzdeki yerini alıyor; şair bunları da saptıvor kendi tarihi içinde ve okurlarla paylaşıyor bu duygularını da. A " Ay Sözlüğü"nün omurgasını oluşturan aylı imgelerdeki zenginliğe bir göz attığımızda, karşımıza bizi derin derin düşündüren şu çarpıcı dizelerle karşılaşırız: "Doruklarda solgun bir ay", "Ay zaten üzgün bir şeydir , "Gökyüzünde çekilmiş Lir avışığı ipe"," Ay gücenik bir bakışmış", "Aygümüşmüş , "Aybeyazmış", "Ay akşamdan hüzün ışık", "Ay doğuyor, yatışır gibi oluyor yalnızlığım , "Duraklarda kararır ayışığının beyazı", "Camlarda sararır ayışığının beyazı", "Ara yerlerde kederlenir ayışığının beyazı", " Arka bahçelerde dalgınlaşır ayışığının beyazı", "Bir kibrit çaktım ayışığmda", "Ayışığında on üç karga gökyüzünde/ Saydım ayışığında on üç karga", "ah! Ayışığı boğulu çocuk hüzünleri", "Bir vapur gibi uğuldayarak ayışığında", "Ağzı bozuk ayın/ Boynunun vurulduğu eşikte", "Gömleğinde dolaştığı bahçelerden ay lekeleri , "Garson cocuğun boynundaflubir ayışığı", "Solan bir ayışığından hatıralar edindiğimiz yeter", "Ayışığı tenhalara düşer gümüşlenir bir gölün ortası da", "Ay doğuyor/ Havada bir kıvılcımın bir kıvdcıma ikmali". Yukarıdaki dizeleri bir de şiirin içinde, öteki imgelerle okuyun; şiirin omurgasındaki yerlerinin nasıl da sağlam olduğunu siz de göreceksiniz. Ali Asker Barut, şiirinde vazgeçemediöi "ıslık", "rüzgar", "şarkı", "melodi , "yalnızlık" gibi sözcüklerle degişik imgeler oluşturarak "ölüm ile hayatın" Çarpıcı db8ter arasındaki yerini alıyor. O, içinde hep "kumral" bir çocuk gezdiren bir şairdir. Ona baktıkça "ıssız çocukluğu"yla tanışmamız olasıdır her zaman. Şiirinde "tenha"ya çekilmemiştir, ama yetiştiği yerler "tenha"dır sanki şiirine giren imgelerden çıkarabildiğimiz kadarıyla. Çocukluğundan ona ne kaldığını sorduğumuzda, mutlaka "Çok derin bir uçurum", diye yanıtlayacaktır bizi. Onda "hayattan başka" bir "gurbet" yoktur. Öyle ya, "Hayat gurbetse ölüm yurt"tur saire. Şair, gecelere "yaralı bir yarasa gibi sığın"ır. Içindeki "bomboş vadiye" bakarak hüzünlenir. Şair, gecelere yaralı bir yarasa gibi sığın 'ır. tçindeki "bomboş vadiye bakarak hüzünlenir. Bu vadide "Şairleri ölmüş kitaplar kadar yalnızdı"r. Onun için ömrü Çok eski bir gramofonda" gibidir. Içindelti "kırık mandoline" "Manzunbirmelodiyleeşlik ediyor"dur durmadan. Ne de olsa "Esrar esmeri bir gökyüzü altında" yaşayan bir şairdir o ve ıslığı onu "durmadan tenhalara çekiyor"dur. "Yaralı bir rüzgâr gibi yaralı bir akşamda" "Bir suyun nü görüntüsü"nü yakalamaya çalısıyordur şııri için. O, kendini "Utangaç bir çocuğun ıslıkla çaldığı/ Bir okul şarkısı gibi yalnız" duyumsarken, bir yandan da "hayatın" "solgun" "kelimeleri"ni kullanır şiirlerınde. Bu nedenle "Acıtılıyor"dur "bir şehirde şiir". Elbette "Kirli ayakkabılarıyla dolaşıyor"dur "içimizde hayat". Yinede unutulmaması gereken, onun "Yeni şeyler söylemenin eşiğinde" oluşudur. Hayat, Ali Asker Barut için, "gücenik bir gelincik gibi" açacaktır hep. Ozlem ise "îltihapîı bir diş gibi ağn"yacaktır bir yerlerimizde. Neyse ki, onun ıçindeki çocukların "kalbi gür"dür. Yine de onun yüreği "Kederü kelimelerle dolu"dur. Ali Asker Barut şiiri, zengin çağnşımlar barikatı gibidir. Barikatı aşıp şiirin içine, Özüne girdiğımizde artık onun sözcüklerinden, imgelerinden kurtaramayız kendimizi: Onun şiiri bizi sımsıcak sanp sarmalar, kucaklar. Aklımıza çocukluğumuz gelir ister istemez Ali Asker'in şiirlerini okurken; yaşamımız bir bir gözümüzün önünden geçer. Kendi yasamımızın sözcüklerini ararız onun şiirfcrinde; kendi şarkımızın, melodimizin, ıslığımızın, rüzgânmızın, gurbetimizin, 'ay'ımızın farkına varırız. Şairin, şiirin gurbetinde, onun bi zimkiyle ç ş gecelerinde dolaşırız y çakışan g ş l b " A S ö l ü ü " d k i ii yalnız başımıza " Ay Sözlüğü"ndeki şiirlerle. Evet, hepimiz için "Hazin bir şarb"dır "hayat . Eğer günün birinde bir yabancı göğün altında va da kendi bildık göğümüzün bize çok yabancılaştığı bir anda şu dizeleri okursak, "ölüm" sözcüğü sakın bizi korkutmasın: "Geçer gri bir sabah daha < Geçer gri bir sabahtan Geçer siyah bir gece daha Geçer siyah bir geceden Artık mektupları gelmeyen Yalnız bir kenttir ölum (Hazin Bir Şarkıydı Hayat, s. 28) Ali Asker Barut, şiirinin çatısını sağlam çatmış, poetikasını rayına oturtmuş da bir şairdir. " Ay Sözlüğü" beni olduğu gibi sizi de günlük yaşamın içinden alıp şiirin, şairin dünyasınaan geçirdikten sonra, yeniden ünlük yaşamın içine bırakacak; ardınan, kendinizin nasıl da farklı biri olduğunu göreceksiniz. O, "Ay Olmayacak Bu Gece" (Rüzgârla Dolu, s. 26, 1992) deş.e de, "Ay Alıngan Doğa"caktır (Aşağı Üsküdar, s. 51,1996, onun şiirine. Şiirindeki ay imgesinin zenginliği (bir yineleme olarak almamalı), onun yaşamdan ne çok avnntıyı ustalıkla süzaüğünü, şiirine yedırdiğini gösteriyor. Ali Asker Barut, böylece şiirlerini yaşamdan uzaklaştırmak, soyutlamak yerine, yaşamın ta göbeğine sürüyor iyice yanmak, kavrulmak ve dünyayı daha iyi kavramak için. Daha önce şiirlerini "Rüzgârla Dolu, 1992", "YağmurluLeylak, 1995", "Aşağı Üsküdar, 1996", "Karanfil Kırıkları, 1998" kitaplarında bir araya getiren Ali Asker Barut, yeni şiirlerini ' Ay Sözlüğü"nde sunuyor şiirseverlere. Geçen günlerde Kültür BaKanhğı Yayınları arasmdan, Monika Carbe'nin çevirisiyle ilk kitabı "Rüzgârla Dolu" "Modell der melancholie" başlığıyla Almanca da yayınlandı. Otuz beş yaşın altındaki şairlere verilen Genç Avrupa Şiiri Ödülü"nü bu yıl bir Türk şairi kazanamadı, ama küçük Iskender'le Ali Asker Barut finale kalan Türk şairleriydi. Son olarak Ali Asker Barut'tan "Bin Sonbahar" başlıklı, I Iaiku tadındaki kısa şiirini de okuyalım: "Yüzüm bir kentin anı defteri dedi iki bin yaşında bir çocuk Aniden içimde bir sonbahar soldu" (s. 36) • SAYFA S S Dünyayı kavramak Içhı HazfeıMrşapkı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle