Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yeni mandacılara karsı TıfiMer Ordusu' DURSUN OZDEN enı somurgeciler ve onların yardakçısı olan yeni mandacıların "çağdas" strateji ve taktilderi sonucu; Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti, "tam bağımsız" olamamıştır. Kuvayı Milliye (Yiğit Ordusu) gündemdedir. IMF başta olmak üzere, ulusal bağımsızlığımıza birileri hep müdahale etmektedir. Ülkemizde, ekonomik, sosyal ve politik kirlilik had safhadadır. Enflasyon gerekçe gösterilerek, işsizlik ve hayat pahalılığı yaşamı tehdit ediyor. Tuzu kuru kimi aydınlar ve mandacılar, dışa bağımlılığımıza uydurma kılıflarla alkış tutuyor. Tarikadar, çeteler, çağdısı üretim iîişkilerini savunan ağalar ve ülkenin bağımsızlığına gölge düşüren "Cumhuriyet Devrımi" düşmanı anlayışlara dur demenin zamanı gelmiş ve çoktan geçmektedir. Sorunlar, sorun yumağı olarak önümüze konulmakta ve çözümsüzlük "olağan" kabullenilmektedir. Oysa çözüm vardır. Çözüm, halkımızın takendisidir. Hakları, özgürlükleri ve sorumlulukları olan yurttaşlarımız, Kuvayı Milliye ruhu ile donanımlı ve 86 yıl öncesi Anadolu'da yanan Tam Bağımsız Türkiye" ateşi ile yeniden harlanmalı... Yl r "USArizona" Gemisi komutanı Albay Dayton, daha da ileri giderek Izmir'in Amerikan, Ingiliz, Fransız ve Italyan ordularının ortak hareketiyle 14 Mayıs 1919 günü işgal edilmesini ve 15 Mayıs günü Yunan birliklerine teslim edilmesini önerdi. Bu öneri kabul görmedi ama, Yunan işgaline kolaylık sağlamak amacıyla bu işgal devletleri donanmalarına bağlı gemiler îzmir Limanı'na çağrıldı. 15 Mayıs 1919 sabahı, Yunan 1. Tiimeni tzmir'e çıkmaya başladı. Emperyalist devletlerin savaş gemileri de ışgale bekçilik yapmak üzere îzmir Limanı'nda bekliyordu. İşgal dcvlederinin kanadarı altında Yunanhlar tzmir'e giriyordu. Bunda vadsınacak tuhaf bir durum yoktu. Çünkü aslında Yunanlılar, emperyalizm silahlı gücü olarak îzmir'e çıkıyordu..." (s. 135). "Izmir metropoliti Hrisostomos Yunanistan'dan gelen orduya seslenerek: "...Ne kadar çok Türk kanı içerseniz o kadar çok sevaba girersiniz. Ben de bir bardak Türk kanı içmekle, nefretimi teskinedeceğim..." Oysa, 15 uzun gün sonunda, Anadolu'da ve Ödemiş'te direnişler başlamıştı, Denizli halkının katıldığı mitingte konuşan Müftü Ahmet Hulusi Efendi: "İş.gale uğrayan memleket halkının silaha sarılması ve savaşması Tanrı buyruğudur. Silah ve cephane azlığı mücadeleye mani olamaz. Verli Hıristiyanlara dokunmayınız. Onlar bizim komşumuz ve kardeşlerimizdir..." dedi. Bu alıntıyı öne çıkarmakla, TürkiyeYunanistan düşmanhğını körüklemek istemiyorum. Tarihi bir gerçeği görmemize ışık tutsun istedim. ABD ve Afi'ye yaslanan "Yeni Mandacılar" bir kez daha düşünmeli. îzmir îktisat Kongresi (1924) ile şekillenen ve 1918 Sevr Antlaşması ile başlayan sömürgecilik, bugün ekonomimiz başta olmak üzere, tüm ulusal bağımsızlığımızı tehdit eder duruma gelmiştir. Cumhuriyet Yayınlan arasında çıkan Alev Coskun'un "Kuvayı Milliye (Yiftit Ordusu)'nin Kuruluşu" kitabı hakkında tlhan Selçuk'un şu sözleriyle sizleri selamlıyorum. "Kitabın yazarı yapıtını hazırlamak için ilginç bir zamanı seçmiş; Türkiye'de bugün "Yeni Mandacı'ların sesleri duyuluyor. Ülkenin parçalanmasından söz açılıyor. Sevr yandaşlan Lozan'a karşı çıkıyor. Kuvayı Milliye ruhu ile alay cdilmeyc çalışılıyor. Sanınm öniimüzdeki günlerde "Kurtuluş" tarihimize her zamankinden daha çok başvurmak zorunda kalacağız." • yaylaklarla kışlaklarda geçirirler. Gıdaları ağırlıkh olarak süt ürünleri ve ete dayanır. Giyim ve ev eşyalarını kendileri dokurlar. Konuşmalan an duru bir çizgide yansır. Antalya îl Kültür Müdürü Musa Seyirci'nin Batı Akdeniz yöresinde yaşayanları ele aldığı Yörükler, Sarıkeçüi, Karatekeli, Karakeçeli, Karakoyunlu, Töngüşlü, Yeni Osmanlı ve Bahşiş örneği isimler taşır. Bunların içinde Karakoyunlu ismini taşıyan Yörükler dikkat çeker. Karakoyunlular 14. Yüzyılın ikinci yarısında Vangölü kıyısında göze çarpan bir Türk beyliğidir. 1469'daortadankalkan Karakoyunlu Beyliği'nin üyelerine Diyarbakır, Sıvas, Van, Antalya, Adana ve Konya gibi Anadolu'nun değişik illerinde rastlamak mümkün. "Batı Akdeniz Yörükleri"nde Yörük dokumaları, Yörüklerin çıktığı yaylalar, Yörük fıkraları, Yörük folkloru ve Yörük havaları da yer alıyor. Yörük havalarında göçebe yaşamının temel öğelerinden olan hayvanlara rastlanır zaman zaman. Keçı sürdüm meşeye Ktrttl kırtıl gevşeye Benden selam söyleyin Kara gözlü Ay$e ye (s. 139) Dere tepe düz olsa ak koyunum yüz olsa Ben koyunu güderim Arkadasım kız olsa (s. 138) Aynı yaklaşım atasözlerinde de gözlenir: "Deve deveden geviş, kız kızdan nakış öğrenir", "Devenin derisi eşeğe yük olur ," Anadan olur uşak, deveden olur kösek" (s. 165). Antalya yöresinde gözlenen Yörüklerin giderek yerleşik bir çizgide yansımaya başlamaları yöresel kültür (özgün kültür) açısıdan dıkkatle incelenmesi gereken önemli bir olaydır. "Globah'zasyon" kavramınm dünyanın birçok yerinde ezip geçmeye çalıştığı yöresel kültürlerin Antalya örneği kentlerde yaşaması gerekir. Tıpkı Kapadokya'da özgün bir kültürel öğe olan testi yapımmın salt izleme boyutuyla kalmayıp yaşama ve yapma boyutlarıyla yansımasına koşut olarak Batı Akdeniz yöresinde de Yörük yaşamı ilgi duyulacak önemli bir kültürel enstrümandır. develere çadır ve benzeri yükler sarılır. Böylece deve katarı önden bakılınca daha gösterişlidir. Yine develer değişik çanlarla koıanlarla süslenir. Kimi çanlar devenin yüzünün iki yanına, kimi çanlar ise kuyruğuna, karnına veya havudun hatap ağaçlanna takılır. Yine develerin başıanna renkli süslü başlıklar takılır. Deve katarlannı alenin yeni gelini veya genç kızı çeker. Deve çeken genç gelinin önüne oba beyi bile geçemez. Kadına saygıdır. Aile reisi ise atının üzerinde göç katarının yanında yer alır. Değişik Ttatarlar arka arkaya dızilince seyrine doyum olmayacak bir yörük göçü çıkar ortaya. Göç yörük için tam bir saltanattır. Zengin bir deneyim, kültürünün ürünüdür.. Yaz göçünde sürüde taze oğlak, deve döşeği, kuzu yani taze hayvan olacağı için konaklama yerleri kısa aralıklarladır. Çünkü sürüdeki yaşlı hayvan satılmış, yazınki yeni doğan kuzular, buzağılar, oğlaklar büyümüştür. • Yöruklük zor iştir, göç sırasında sürünü, genç kızını, kurda kuşa, korucuya, köylüye kaptırmamak için sürekli tetikteolacaksın." Özgün kültürlerin yaşatılması çerçevesinde Yörük yaşamı sürmeli ve folklorik özelh'kleri kaybolmamalıdır. Seyirci'nin bu çalışması konunun canlı tutulması ve öneminin anımsanması balumından dikkat çekicidir. Zengin bir uygarlık ve kültür birikimine sahip Anadolu'nun renkli öğelerinden biri olan Yörük yaşamı tüm canhlığıyla sürdürülmelidir. • Batı Akdeniz Bölgesi Yörükleri/ Musa Seyirci/ Der Yayınlan/ tstanbul, 2000/203 s. Yöriikvaeöç Komşumuz VB kardsşlortnıiz AYTÜLAKAL'dan bir ilkgençlik serüven romanı Karamsar haberier Yazılı ve görsel basında çıkan "karamsar" haberier, ister istemez insanı kara kara düşünceye sevk ediyor. Çözümler aramaya itiyor... îşte tam bu sırada, kitap rafında bir kitap dikkatimi çekti. Kitabın kapağındaki kalpakh komutanlar ve efeler: "Haydi, yiğit ordusuna katıl!.." diyorlardı. Evet, çözüm onlardı... Mustafa Kenıal Atatürk'ün "Söylev"ini, îlhan Selçuk'un "Yüzbaşı Selanattin'in Romanı nı ve öteki o döneme özgü eserlerin ardından, Alev Coskun'un "Kuvayı Milliye'nin Kuruluşu' kitabını sindire sindıre okudum. Yenidefl... 15 uzun gün sonunda başlayan Ödemiş Direnisi'ni en güzel ve en özgün belgelerle, Ödemişli Alev Coşkun yazıyor. Hem de tarafsız, yerel güçlerin ulusal onurumuzu yücelten özverili, yurtsever başkaldırış ruhlarımn, bugüne de öncülük edebileceği bilinciyle... On iki bölümden oluşan kitap: Cahit Külebi, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Orhan Asena ve Nâzım Hikmet'ten şiirlerle zenginleşmis, orijinal belge ve araştırma sonuçlanyla günümüze ışık tutuyor. "Yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet/ en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat/ dövüsüyordu, köle olmamak için iki kat/ iki kat soyulmamak için." "îzmir'in işgali ve işgalin günlüğü: 13 Mayıs 1919 Salı: îstanbul'a gelen Amiral Calthorpe öğleden sonra îzmir Limanı'na girdi. îzmir'in işgalini planlamak üzere "durum değerlendirmesi" toplantısı yaptı. Toplantıda işgal öncesi ve sonrası yapılacak işler görüşüldü. Alınan kararda: Fransızlar Foça'yı, îtalyanlar Karaburun'u, îngilizler Uzun Âda'yı ve Yunanlılar da Sancakkale'yi işgal edecek. Amerikan CUMHURİYET KİTAP SAYI 578 özgün kültüPleH yaşama YÖPÜklep ABDULLAH TEKİN Y örükler geçimlerini hayvancılık yaparak sağlayan göçebe Türkmenlerdir. Bu konargöçer Oğuz Türklerine Anadolu'nun birçok yerinde rastlamak mümkündür. Isimleri değişik olsa da Türkmen, tahtacı, abdal ve yörük olarak anılan bu kesimin ortak özellikleri vardır. Bir bölümü göçebe yaşamdan yerleşik yaşama yönelmiş olsa da büyük bir kısmı koyun, keçi, sığır, deve ve at besler, tarımla uğraşır ve yaşamlarını Bütün dünyada maccra ve kültür turizm türlerine yoğun ilgi gözlenmektedir. Çölleri develerle aşma, çılgın nehirlerde rafring yapma, Himalayalar'dan kayarak inme ve özgün kültürleri yaşama isteği giderek artmaktadır. Böyle bir tablo Yörük yaşamının kültürel ve ekonomik boyut çerçevesinde yöre icin önem taşıdığını yansıtır. örneğin baharla birlikte yaylalara yönelik göçün renkli ortamına turistler de katılabilir. Yahut yaylalardaki kara çadır yaşamı turistler için ilginç olabilir.. Nitekim Kemer'de Yörük çaoırlan esas alınarak kurulan bir turizm işletmesi çok büyük ilgi görmektedir. Bu görülmeye değer güzellikteki yaşamın göç boyutunu Musa Seyirci'den dinleyclim: "Göçten önce sabahın erken saatlerinde sürüler göç yoluna düzülür. Sürüleri genç insanlar sürerler. Boğaz havaları ile kaval sesleri sürünün çan seslerine karışarak çoksesli bir güç oluşur göç yolunda. Sürünün arkasından ağır kısmı nareketlenir. Yörüklerin erkekleri develeri havutlar atları eğerler, kadınlar çocukları hazırlar. Çaınaşırların yerleştirildiği renkli çuvallar, karaçadırlar ve diğer yiyecek, kullanılacak yükler develere sarılmaya başlanır. Beş altı deve bir katarı oluşturur. Öndeki develere renkli cuvallar sarılır. Üstlerine renkli büyük kilimler örtülür, gelin gibi süslenir. Arkadaki gazetealer on iiç yaşında dört çocuğun kendi çabalanyla hazırlayıp dağıttıkları gazeteleri için röportaj yaparken karıştıkları heyecan dolu seriiveni anlatırken, arkadaşlıklarını, okul ve aile iîişkilerini genç okurlarıyla, içtenlikle paylaşıyor. . uçanbalık yayınlan Tel: (0212) 282 94 06 Faks:(0212)282 94 07 )://www. ucanbalik. com. tr •••İH SAYFA 17