Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
de, boyun eğmenin kadinlann doğal bir alınyazısı olarak kabul edildiğini dikkate alarak, kadın haklannın elde edilmesinde özgürlüğe ve eşitliğe ulaşabilmek için sarf edilecek gayretleri desteklemeYazınımran yüz akı Necati Cumalı, çok nin de bir görev olduğuna inanıyordu. yönlü bir yazar, ozan. Toplumcu çizgisinTurhan Yörükân "Elinizdeki kitap, den ödün vermeden yaşadı ve yazdı. BizAdler'in görüşlerini ve yaptığı etkilerin lerden ölümsüzlüğüne sonsuz saygı. • tam bir panoramasını vermek, psikologC) Yağmurlu DenizCumalt, Varlık Ya lara, psikiyatristlere, öğretmenlere ve psikolojik rehberlik yapanlara, çocuklayınlart, 1968 nyla ilişkilerinde birtakım problemlerle C*) Güzel AydınltkNecatiCumalt, Cem yüz yüze gelip de çözüm yollannı arayan Yaytnevi, 3'üncü Baskı, 1971 anababalara ve insan ruhunu tanımak ("""!) Bozkırda Bir AtlıNecati Cumalı, isteyen herkese yardımcı olmak amacıyYazko, 1981 la hazırlanmıştır" diyor. Okumaya de( ) Yarastn BeylerNecati Cumalı, ger. • Adam Yaymalık 1982 Dolamtşstn diline Gatetenin önünden Adam geçirmiyorsun!" (s.61) Dr. Ajfred Adler üzepine JALE BAYSAL endisi için "modern psikoterapinin gerçek babasıdır" denilmiş olan Adler'in "Insan Tabiatını Tanıma" adıylaDr. Ayda Yörükân tarafından çevrilen eseri, her baskı 3000 olmak üzere beş baskı yaptı. 1975'te Amerika'da yayimlanan bir bibliyografya, Adlerci psikoloji literatürüne on binden çok başvuru yapılmış olduğunu göstermektedir. Şimdi elimizde Adler üzerine yazılmış bir inceleme var: Dr. Turhan Yörükân, Alfred Adler, Bireysel Psikoloiisi, Sosyal Roller ve Kişilik. Ankara, Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınları, 2000. Bu birbiyografya değil. Adler'in hayatı, eserini etküeyen özellikleriyle ele alınıyor vc özellikle bir psikolog, bir psikiyatrist olarak ne yaptığı, neleri ve kimleri etkilediği, neleri savunduğu üzerinde duruluyor. "Insan Tabiatını Tanıma"yı okuyanlar için, bir çeşit taınamlayıcı olacaktır. Bireysel Psikoloji, Sosyal Roller ve Kişilik/ Alfred Adler / Çeviren. Dr. Turhan Yörükân / Türkiye îs Bankası Kültür Yaytnlart Gemileri Yakmak YILMAZ YESİLDAG imi değerler vardır ki birileri ne denli onlan yok saymaya çabalarsa çabalasın onları içselleştirenlerce yaşatılmaya çalışılır: Dostluk, arkadaşlık, yoldaşlık, sevgi.. gibi. Bu değerler insanı insan yapan temel niteliklerdendir. Adına bilgi toplumu da dense, sonuçta o bilgileri insan kullanacaktır. Ne ki; günümüzdeki yaygın adıyla küreselleşme denilen Yeni Dünya Düzeni yandaşlan böyle düşünmüyor olacaklar ki; insanı insan yapan bu değerlerin yerine insanı meta gören "yeni değerler" oturtmaya çabalıyorlar. Yusur Ziya Bahadınlı ilk baskısını 1965'te yaptığı Gemileri Yakmak adlı romanını uzun bir aradan sonra yeniden vayımladı. Yayımlandığı dönemde gerektiği kadar tartışılmayan Gemileri Yakmak içinde bulunduğumuz günlerde epeyce tartışılacağa benzer. Tartışılacağa benzer; çünkü, günümüz insanının yitirdiği, yok saydığı değerlerle, kimi zaman da gülüp geçtiği ya da "dinozor"lukla suçladığı insan modelini göz önüne seriyor. Roman, bence, yıllar sonra yeniden okunurken bu bakış açısıyla değerlendirilmeli. Romanın başkişisi Memo, ilk gençlik yıllanndan başladığı kabadayılıkla yaşamını sürdüren, kendince saygmlığı olan birisidir. Çevresindeki birkaç kişiyle, dost tuttuğu(!) genelev işletmecisi Sevda'dan aldığı parayla, kumarhanelerden topladığı haraçla kendince lüks ama sorumsuz bir yaşam sürmektedir. Hapislikler de vardır bu yaşam biçiminde,\arakollara düşmek de. Hangisi olursa olsun fazla üstüne gidilmez, özellikle karakollarda: "...Kurmujsun tezvâhtnt: Genelevler emrinde, kumarhaneler emrinde, sazlar, meyhaneler.. Rahat mt battı ulan. Ben sana burada söz veriyorum: Bir gün birpolis çıkar da karştna 'ne yaptyorsun?' aerse gel yantma tamatn mt?" (s. 163) K K Kitap, "Adler küçük yaştan bu yana, özellikle ilk çocukluk yıllarında yaşadığı olaylann etkisinde kalarak önemıi bir kişilik teorisi geliştirmiş olan ender insanlardan biridir' cümlesi ile başlıyor. Toplum tarafından paylaşılan duygu ve değerlerin, toplumun üretici, yapıcı bir üyesi olarak bireyin, kendi olanaklarını ortaya çıkarmada ve kullanmada biiyük bir payı bulunduğunu savunmuş, görüşünii sosyal ilgi kavramıyla ifade etmiştir. Öğrencilik yıllarında sosyalizmle ilgüendi, sosyalizm toplantılannda tanıştığı Raisa ile evlendi. Adler'e göre fakir kimselerin dertleri ile ilgilenmek, eşitliğe, işbirliğine ve demokrasiye bağlı kalmak, kitlelerin ezilmişliği ile mücadele etmek gerekliydi. Bu inanç kişiliğinin daimi bir parçası olmuştur. Insanlar arasında sosyal bir ilgi, sosyal bir duygu geliştirmenin, bunun için gayret sarr etmenin, eğitim programları nazırlamanın bir görev olduğuna inanıyordu. Yetişkin eğitimi, özellikle de zihinlere ve karakterlere şekil vermekle görevli bulunan öğretmenlerin yetiştirilmesi konusu üzerinde ağırhkla durmuştur. Sağlıkü toplum ve sağlıklı insan ki şiliği geliştirme konusunda adeta bir misyoner gibi çalışmıştır. Bir doktor olarak Adler'in psikoterapisi, eğitici, işbirlikçi, öğretmen öğrenci üişkisine dayalı bir terapidir. Adler, insanlığın büyük bir bölümünCUMHURİYET KİTAP SAYI 575 Sosyal llgl Evet, gerçekten tezgânı kurmuştur Kürt Musdo'nun oğlu Memo. I ler şey yolundadır. Ta ki, Doktor Ferit Bey'le tanısıncaya dek... Doktor, onun kafasındaki lcomünist imgesini paramparça etmiş, üstelik kendisine okuması için bir de kitap vermiştir. Okur Memo... Hem de eve kapanarak... Sonrası mı?.. Memo, siyasete bulaşmıştır. Hem de balıklama dalarak. Bedelinın ne olacağını yine emniyet müdürü söyler: "Bak Memo, bak evladım, sözüme kulak ver iyice. Senirt bunca marifetın var, ama emniyelte bir dosyan yok. llkini bugün tuttuk. Arttk dosyalısın polis dilinde biz buna 'fişlenmek' diyoruz. Yine de sa Her şey yohmta na bir sans tantyorum Yartna kadar düsün. Bu partiden ayrtlırsan dosyanı ytrtacaklar. Bu çok önemlidir, daha doğrusu çok fenadtr, çok kötüdür dosyalt olmak. En küçük bir olayda bile, seninle hiç mi hiç ilgisi olmasın, ilk akla sen gelirsin." (s. 164) O, bir siyasidir artık... Hem de komünist olduğu söylenen bir partinin üyesidir. Yaşamında büyük dcğişiklikler olur: Öncelıkle genelevle, kumarhanelerle, saztarla ilişkısini keser, evlenir ve isçi olarak bir de iş olur. Kendini tam anlamıyla parti çalışmalanna vermiştir. Bu yüzden ikinci çocuğunun doğumunda bile bulunamaz. Parti onun her şeyidir. Ondaki bu yapı babasmın genlerinden geçmiştir. Bahadınlı romanı kurarken Antep savunmasına, Kurtuluş Savaşı'na dek uzanan elli yıllık geri dönüşler yapar. Kürt Musdo da Antep savunmasında istihkam mangasının komutanı olarak aktif görev almıştır. Bu süreçte işgalcilerle işbirliği yapanları, dönemin zenginlerini, daha yakından ve gerçek kirruikleriyle tanır. Memo da onlaıın çocuklannı tanır, gerçek kimliklerini öğrenir. Ortada bir düşman vardır ve kim olduğunu ancak partili olduktan sonra öğrenir Memo. Roman, Memo'nun babasıyla baslayan, kabadayılıkla süren ve partili olup parti çalışmalanndaki yetkinliği çervesinde elli yıllık bir süreci kapsar. İlk bakışta ütopik bir toplumcu roman izlenimi vermekteyse de Bahadınlı yaşadığı toplumun gerçekliklerini bir aynnnlar yığını olarak görmez. Onların birbirleriyle ilişkilerini ve ilintilerini, titizlikle gözlemleyerek yola çıkar. Ote yandan yerli bir duyarülığın yalınlığından gelen bir tadı sindirebilmiştir yapıta. Ç8VP6 V8 KMPMNM Yazar, Memo'nun yaşamöyküsünü işlerken, bu öykünün oluştuğu çevreyi hiçbir zaman göz ardı etmez, ele aldığı olâylardan koparmaz. Çevre ve kahraman arasındaki diyalektik ilişkiyi ustaca duyumsatır. Oyle ki, toplumsal yapının çarpıklığı ve bunun sonucu olarak insanî özün de çarpıtılmış tiplerini şematizme düşmeden dışlaştırabilmiştir. Nedir gemileri yakmak? Sözcük anlamını bir yana bırakırsak o bir şeyleri sonlandırmanın, gecmisin çirkinliklcrinden sıynlmanın adidir. Kişi bireysel açmazUnndan kurtulduğu zaman yakar gemileri. Çünkü, konulan her nokta yeni bir paragrafın başlangıcıdır. Romana bu gözle bakıldığı zaman kendi bilincine ulaşmı$; başka bir deyişle birey olmayi başartnış kişiler yakabilir ancak gemileri. Romanın olumlu başkişisi de bu bilinçte biri olma özelliği gösterir. "Memo'nun günlük yasantıstnda önemlt değisiklik vardı: Ne kahve, ne saz, ne bar, ne de Sevda! Ne kumar, ne kavga, ne de içki... Memo'yu tamyanlar bu duruma saştp sasıp kalıyorlardı. 'Olamaz' diyorlardı Bu böyle sürmez diyorlardı. Aldtğt ücret onun eskiharcamalarına göre eülünçtü, 325 kurus garsona verdıği bafoşis bile değildi. 'Yok canım bu böyle gitmezl' Memo ise söylentilere aldırmıyordu. Sabab gidiyor, aksam dönüyor, durmadan çalıstyordu Günlük yapmak zorunda olduğu işlerden artan en küçük zamanı bile değerlendirmek istiyor, sarı boyalt Adams marka grayderi seyre dalıyordu. Tüm makine parçalartnın adlarım, görevlerini bir bir ezberlemisti." (s. 185) Yazar başkişisi özelinde bireyin bilgilenme ve büinçlenme sürecindeki çabanın sınırsızlığını vermektedir. Başka bir deyişle umutsuz, yılgın, bıkkın, edilgin... bireylerin yerine umut dolu, etkin birey lerolunabueceğini vurgulamaktadır. Bunu yaparken olumsuz kimi tipleri de kendi çarpıklıkları içinde eritmekten geri kalmaz. "Küçük insanlar" için yaşam ne kadar sıradansa bilinçli bireyler için de o kadar üzerine düşünülecek sorunla doludur. Bahadınlı bu sıradanlık ve yılgınlık içinde boğulan insanların karşısına Memo ve yandaşlannı bir seçenek olarak sunarken; okuyucuyu içten saran, giderek soru soran etkın okuyucu olmaya yönlendirmektedir. Romanın kişileri hemen hemen bütün özellikleriyle anadolulu olmanın özgül niteliklerini taşırlar. Birkaçı dışmda tümü eşdeğerde yansıtılmaktadır. Bir başka deyişle romancı ele aldığı kişinin yaşam örgüsüne kapılıp gitmemiştir. Öyle ki yapıtta her kişi ayrı (ama son aşamada benzer) bir öykünün kişileridir. Sözgelimi, Musdo istihkamcılık günlcrinde niçin aile sorunlarının bu denli dışındadır? Onun bu çelişkili kişiliği nasıl bir dramı gizlemektedir? Gerci bunu üerleyen bölümlerde an 1 ama olanağımız var. Ama yazar, burada okuyucuya soru soran birey tavrı kazandırmak istemektedir bence. Romanı yeterince değerlendirebilmek için, kapitalist toplumun insan modelini düşünmek gerekir. Yaşadığı toplumun kendine özgü kimi değenerini içselle^tirmiş insan artık yok sayılmaktadır. Çünkü, özü gereği her şeyi meta olarak gören kapitalist sistem insanı da metalaştırmış, yabancüaşmanın kucağına atmıştır. Yabancılaşan birey bencıl ve duyarsızdır. Kuşkusuz bu değişim üretim ilişkilerine koşut olarak yaşanan bir değişimdir. Küçülen aile yerini parçalanan aile kavramına bırakır ki, birey tamamen çıkarcı, bencil, yarınına güvensiz bir çizgiye çekilir. Dahası, yabancılaşmanın genişleyen boyutu aşk, sevgi, evlilik... gibi iüşkıleri de yozlaşmaya Kadar götürür. Memo ve arkadaşlannın eylemleri, çabalan tüm bunlara bir karşı dunış olarak alınmalıdır. 'Ben hemen geliyorum' dediMemo, bir telasla dışart çıktt. Aradan iki saat geçmedi, elinde birpaketle çtkageldi. Yıldız, çarçabuk paketi açtt, gözlerinin içi gülüyorau: 'Bak ana bak, Memo neler almış! Lokum, çtngırak, Ayşe için bebek, keçe terlik, kadijelipazen...' Memo Yıldız'a baktı: 'Terlikle pazeni sana aldtm' dedi." (s. 200 Gemileri Yakmak'ta üzerinde durulması gereken bir nokta da örgütlenmeler içine sızan ajanlara karşı uyanık olma bilincine erilmesi gereğidir. Keskin sözlerle partililer arasında güvenirlik kazanan Osman böylesi bir tiptir ve gerçek yüzünü Memo'yu vurduğu zaman gösterir. Belki de Memo'yu öldürenin aldığı kurşun yarası değil de bu ihanet olmaIı, diye düşünüyorum. H. tzzettin Dinamo, şunları söylüyor Gemileri Yakmak için: "YmufZiya Bahadınlı, 'Gemileri Yakmak'ta, Türk ifçi sınıftna, isçi ve burjuvazinin ya da aialartn ulusalkurtuluş savaşında birbirlerine karsı aldıklart düşmanca durum anlatarak, onların çocuklart ile torunlanmn bugünkü Türkiye'nin nimetlerinden ne biçim pay aldtklarını göstermektedir." Bu yargıya katılmamak olası değil... • Gemileri Yakmak/ YusufZıya Bahadınlı/ Roman/ Gelecek Yay./ 2. Baskı/ Kastm 2000/ 232 s. SAYFA 17 ş