Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültür ve sanatla yoğrulmuş bir yaşam Talat Sait Halman Kapak konusunun devamı. •" lak, tanıdık tanımadık... binlerce ınsan alana doldu; ezginin büyusune kanılarak, birbirleriyle kucaklaşıp oynadılar. O anda, birey olarak her kişi, özündeki insanlık kokusuyla bir tek varlığa donıışmüştü. Sanki her biri o ezginin tek yaratıcısıydı. Başka bir kanalda ise bombalanmış yıkınrılar arasındaki insanların çaresizliği, vüzleıindeki umut suzluk yansıyordu ekrana. Kızıyla, oğlanıyla, Afgan çocuklarının yalın ayaklarındaki nasırlar kanayacak yürek arıyordu. Ne yazık ki, teröristlerin canavarlığı ve gökten yağan bombalar, insanlığın kabuk bağlamib. yüreğinde kanayacak damar bırakmamıştı. tnsanlığın bir yüzü o, bir yüzü bu!.. İnsanlık dışı şiddetin üzerinden bir gün geçmeden, toplumların yüzyıllar öncesinde bıraktığı dinler arası çekişmeler, kültürel üstünlük duygulan bir anda yüze vurdıı. İnsanlık, 21. yiizyıla vardığımız şu uygarlık aşamasında, bir anda, Batı'nın, artık fosuleşmiş olması gereken büyiiklük duygusuyla karşılaştı. Adına adanan Kültür Ufukları'nın bibliyograryasında, yazdığı yüzlerce yazıyı, yaptığı konuşmaları, katüdığı etkinlikleri, onlarca kitabı ad ad gözden geçirirken, 1 lalman'ın şair yüreğinde, kültürcl çabalarında, insanlığı bu durumlara düşürecek korkuyu duyumsayarak, bilimsel ve sanatsal çabalarını, kültür uiuklarına doğru ilerlemenin bir ölçüsu saydım. Demek, onu bir kültür fişeği gi bi oradan oraya koşturan, insanı insan kılma, insanda generik olarak var olan düşmanlık duygusunu kültür ilacıyla yok etme bilinciydı. Kişısel ilişkilerinden uluslararası gorevlerine dek uzayan bu bilinci kavramak için onun bu yönüne de değinmek gerekiyor. Talat Halman'la tanışmamız mektııpla olmuştu. Dolmakaleminin ucundan sızan açık mavi renkteki miırekkebin iyi kâğıtlar üzerinde bıraktığı iz, gözlerimin önündedir. Kimseyi yanıtsız bırakmadığını, ünlü, ünsiiz demeden, çok kişiye böyle mektuplar yazdıfiını biliyoruın. Kültür Ufuklan'na bir de 'Mektup Bib liyografyası' eklenmiş olsaydı, ku^kusuz, iki ciltlik bu yapıt birkaç cildi bulurdu. Mektuplarında kişiyi önemseyen bir lıava vardır. Ona yazdığınızda, erdcmli bir kişiyle gönül gönüle Kaldığınızı, daha da önemlisi, ciddiyc almdığınızı bilirsiniz. 12 Mart sonrası Ankara'ya gelip, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Kültür Bakanı olarak görevebaşladığından birkaç gün sonra yüz yüze de geluik. Resimlerinden tanıdığım I lalman'ı geceye yakın bir saatte, sağ eli cebinde Kızılay'da dolaşırkcn görünce, Atatürk Bıılvarı'nda özgürce gezen Bakan, benim üzerimde 'Ankara'da bir Amerikah' etkisi bırakmıştı. ı ki bölge ağızlarını, îngilizcedeki Giineyli Zenci ağzında yaşatarak başarıya ulaşmıştı. Bütün bu çalışmalar Talat Sait Halman'daki düşünce şiirini, öğretinin kuru anlatımından kurtararak, yumuşak bir yoğunluğa sığdınııasına yaradı. Tanrılar istediği kadar lcuytularda, kör kuyularda, korkular içinde kalsın; insan yalnız kalamaz. Çünkü yoksullann yanında yer almak isteyecek insan, savaşımcı olacak, özgürlüğün izini sürecek. Bıı yüzden yalnızuğa çekilmeye hakkı yok insanın: "Yalmzlığf hıç bilmeyeceksın. Bin gözle bakıp okşadıpn . Yiğitler, sevenler ve açlar, Sönmek diye biryazgtya baş kaldıracak, Susarken yaman türküler söyleyen Güneşler gibi Davet edecek Seni görkemli beraberliğine." Değişik ölçülerin denendiği aruzun sesi değildir Halman'ın şiirindeki ses; dizelerin iç uyumundan gelen sestir. "Birsoru soracakttm, yumuşactk ve masum, Sen, susalım demipın. Bir sarışın yavrunun ba\tnt ok^ar gibi." Talat Sait Halman hep bir "Sessiz Soru"ya(4) yanıt aradı. Sevi ilişkileri miydi yaşamanın içinde savrulup clurmak mıydı, ölüme baş eğmek miydi o "Sessiz Soru"? "Bilge olmaktır ırmağın yazgttı, Sormayı bilmek yanıtsız soruyu, Sumıayı bilmek ve coşup durmayı Köhnemiş dag'ları, ham meyvelere Taze bir ses taşıyıp yent bir çağ açtırmak." O "Sessiz Soru" babasıyla oğlunun ölümünden sonra daha çok anlaınkazandı. Babasının adı da Sait'ti, oğlunun adı da. Biz onu hep Talat Sait Halman diye tanıdık. Kendi adından Sait'i çıkarması ölüme sitem anlamı içeriyor. O "Sessiz Soru"da ölümü yargüamak C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI J 6 1 7 Halman'la tanışma Edebivatımızm çelehi insanı K U 1 IU K CULIURAI. 1IORI/.UNS <.,Uİ t U R A l Insan yalnız kalamaz 11OR1ZONS KÜI rUR U10K1 ARI H U l s HAIMAS MUSTAFA ŞERIF ONARAN Ç muş. "Titanik" Atlas Okyanusu'nda battı. Ama "Takanik" Karadeniz'in dalgalarını aşarak sizi kıyıya ulaştırabilir. Şeyh Sadi, "Be âerya der menafi hışumarest Eğcr hahı sclamct derkenarest" diyor. "Denizden ber çıkar beklenebilir ama sen selaıneti istiyorsan o kıyıdadır." Gülmeyi çoktan unuttuğumuz şu sıkıntılı dünyada yüzümüzü ışıtan Karadeniz fıkraları, "Takanik'in bizi kıyıya, esenliğe kavnştıırması gibi, içimizi sevinçle dolduracaktır. Talat Sait Halman Karadeniz fıkralarını şiirle anlatarak iki kitapta topladı: "Şiirlerle Laz", "Hepimiz LazükA.( 1,2) Şiir "meşk etme"nin getirdiği kolaylıkla, bu fıkraları şiirli bir dille anlatmak, hem akılda kalmasını kolaylaştırıyor hem dc daha ctkili oluyor. "Şiirlcrlc Laz"dan bir örnek: "Temef iş arıyormuş. Baş vurduğu, kılı kırk yaran bir büyük şirket. Personel şefi sormuş: SAYFA 4 alüjma masasının üzerinde kayık biçimindebirsigaratablası:Biröğrencisi armagan etmiş Talat Sait Halman'a, adını "Takanik" koy 'Doğum yerin, memlekct?' Tcmel sus pus. Düşünmüş: 'lüze de sem felaket!' Şet, 'Seni şaşırtmiyor' demiş 'inşallah sonımr*' Temel boynunu büküp demiş: 'Ne münasebet!' 'Biz Lazuk. Lazum ama.. Ben tedavi göreyrum'." Talat Sait Habnan Istanbul doğumlu olsa da kökeni Karadenizli olduğu için biraz "tedavi görmüş Laz" sayılır. Karadeniz insanının zekâ ürünü bu fıkralann yitip gitrnemesi için ^ürle^tirirken o topraklara vefa borcunu da ödemiş oluyor. Talat Sait Halman "Hepimüz Lazük" kitabının "Önsöz"ünde,Temeregönder diği mektupta; "Her birimizin içinde, kafasında, kalbinde bir Laz yatıyor. Hepimiz aptal görünen akıllılarız. Ya da kendilerini akıllı sanan aptallar" diyor. Edebiyatımızın bu çelebi insanı, yaptık larının her bir adım gerisinde duracak kadar şiire saygılı, kendisiyle bile alay edecek kadar başkalarına önem veren bir kültür insanıdır. Şiir "meşk etme"sinin bir baska ozelliği, Türk şiirini geniş ölçüde lngilizceye çe virerek edebiyatımızı yabancıların ilgisine sunmaktır. Nice çağdaş ozanımızın dış ülkelerde tanınmasında, sevilmesinde onun önemli katkısı vardır. Bütün bu emeklerin arkasına çekilen Halman'ın şiiri görmezden gelinmiştir. Koca Ragıp Paşa, " liğer maksud eserse mısraı berceste kâh'dır" diyor. Gerçekten, yerine göre tek bir dize bile, bir yapıt özelliği taşıyabilir. Dize belki biçim değiştirdi, ama işlevini yitirmedi. Şiirimizde "beyit" dediğimiz "ikilik"ler daha bir bütünlük kazanmış, daha etkili olmuştur. Halman'ın "tki'ler"i(3) özdeyiş özelliği gösteren ikişer dizclik siirlerden oluşmuştur. Bu kısacık şiirlerde bir düşüncenin yoğunlaştığı görülür: "Kundakta çocuklar bile ister Zorbanın tantına kundak sokmak." Halman'ın "Bin Bir" admda topladığı dizeleri de var. Onlar da özdeyiş özelliği gösteriyor. Halman dizenin iç sesini değişik aruz ölçülerinde arıyor. Aruzu bümeyeler bile o iç sesin uyumunu iyi tanıyor. Eskilerden gelen şiirimizi bilmek, çağdaş şiirimizin dokusundaki ayrıntıları görmek kolay değildir. Şiir çevirileri, bir dildeki anlatım inceliklerini birbaşka dilde aramak, dildeki şiirli dokuyu bir başka kültüriin beğenisinde yaşatmak olanağını sağladığı için; Türk şiirinin geniş kumaşını Halman'ın yeniden dokuması zor olmamıştır. Düzyazı çevirilerinde bile yeni arayışlar denemişti. Ürnekse Orhan Kemal'de