28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

anna olmak hepsi sana yabancı hepsi başka biçimde, ne var ki, istememektesin tümüyle yok savılmak altı üstü kara yazgı olan bu ülkede" (s.i2).Buçiftdeğerli (ambivalen ce) dıırum, ünlü olmayı hem iste yip hem reddetme, 1 üıkiye'deki vazın ortamının kurumlar ve pratikler düzleminde ürettiği gcrçek bir sorun elbet, ama anlatıcınm sorıına artık edebiyat tarihleri dışındaanılmazolmuş Kemalettin Kamıı'yu anıştırarak değinmesindeki alaycı tavrı tark etmek gerekiyor." Hepsi sana yabancı hepsi başka biçimde" dizeleri Kamu'nun "Gur bet" adlı sjirinden alınma çünkii: "Gurbet o kadar acı/Ki ne varsa içimde/1 lepsi bana yabancı/Hepsi başka biçimde". Orneklemeyı siirdürelim: "ıızun Bizans eteklerinekargışlaryagdırarak" (s33)gazeteciyi beklemekte olan anlatıcı, keyifle "fransızcadan, ingilizceden, kuşdilinden Siilevman peygamberin, telseieden, is yandan, keşişelikten, pokerden, ruva ve valeden, tövbeden, üç aylardan sonra ne işin var elin gastesinde bir günluğüne bağrı yanık kara bahtlı ve hodgam kari lerine görünmekle altın dişleri hiç kesmeyen gerçeği; seni görseler ne olacak görmeseler ne olacak, kimler ıınııtuşun toprağıyla göğün mürekkep rengini tııtıışttıracak zaten" (s.33) diye daktilosunda harl hataları yaparak yazarken "Zaten Anıştırma ve gönderme insanoğlu ha yok ha var" diyor ve AhAnlatıcının cn/e/ek/ıie! VnnYıpj de göz med Arifin "Uy Havar" şiirine sıçrıyor. öniine alınmalıdır bıırada. Aksi halde Öykünün beklenmeciik bir anında orbirçok sözcük değiştiriminin, anıştırmataya çıkıveren "cücc damat"a (s.59) ilişnın ve göndermenin ne anlamlarına ne kin ve aile büyüklerinin "kumkuma sözde oyıın ladına varılabilir. Frida Kahlo cükleriyle" belleğinde canlanan anıların adı boşu boşıına seçilmemiştir. Bir man içeriğinde "suç ve ceza", "tehlikeli ilişki ken ya da sinema yıldızı değildir Kahlo ler" ve "zamanımızın bir kahraınanı" tü(19071954); ömrününbüyukbölümünü ründen anıştırmalar bulıır. Ama birincitekerlekü sandalyede geçirmiş, Troçki ve si Dostoyevski'nin, ikincisi C De LacBreron'la tanışmış komünht bir Meksikalos'ıın, üçüncüsü de Lermontov'un rolı ressamdır. Kendisi gibi komünist olan manlarının adıdır bu nitelemeler. Anneressam Diego Rivera'nın da kansıdır. sinin ezberlettiği " Yağız atlar kişnedi me Unutmayalım: Zenîme Hanım da "işken tin kırbaç şakladı" (s.59) dizesi de Farıık cede konuşmamış" (s.10) bir solcudıır. Nafiz Çamlıbel'in "Han Duvarlan" şiYazarlık mesleöinin "tanıtımreklampairindendir. zarlamapaketlemesatma zorunlııluğıı" (s.26) üzerinde etik bir sorgulamaya giDış dünyanın ulağı rişirken anlatıcı birden kaptınr kendini: Yayn ve Btık Her şeyin "asil boyutla"geçtik artık küreselleşmeye, zamanın ne rını zihninde" (s.19) saklayan anlatıcı, " içinde ne dışında kalan, sense.. Çünkii 'Sis'in komşıılarının tabut örtüsü yeşiline kimse içinden çıktığı çirkehen leke alboyanmış çelik bahçe kapısının tam önümadan gezinemez bu gezegende artık bil ne" geldiğini (s.24) görmekte ve beklebıınu; bir yazarın tutmasa da bir dediği mekiediramao sırada öykünün olayörötekini, sabııklayıp abuklasa da görüngüsünde değiş^meler olacağunn habercisi melidlr hayal perdesinde elinde pastavla gibi yeni bir Figür girmektedir devreye: ve çemkirmelidir cesim laflarla ki getirHatice Abla'nın oglu Yıldırun (s.23). meli ses ve öfke kabııl ve red, kırmızı ve Tehlikelerin, tuzakların,beklentilerin, kısiyah dediler görün, göz göze gel, göze saca tüm olaulıklartn uzamının, Jı$ düniliş, göze gir, bakıl, söyle, ki tencercnkayyanın bir ulağıdır sanki. narıken maymunun oynanken gir parlaAnlatıcınm "nedenini bir türlü çöze mentoyaçıkaredimentoya..." (s.28).Bumediğin bir aşafiılanma korkusuyla kaçrada medyanın ve medyatikliğin eleştirımaktasın aslında ünden, hayranlıktan, si yapılıyor elbet, ama yazınsal/kültürel scvgidenbile... Ne kadar da kırılgansın ya figürler aracılığıyla: "zamaııın ne içinde da kibirli misin sen !" (s.26) çift değerli ne dışında": Anmet Hamdi Tanpınar'ın sorguyargı cümlesinin hemen öncesin"Ne îçindeyim Zamaııın" adlı şiirine de öteki Zenîme şöyle düşünür: "Kimi gönderme, "ses ve öfke": W.Faulkner'in ortak edeceksin duygularına? Sana, seromanı, "kabul ve red": A.Oktay eleştinin eziyetine kim katlanabilir? Yalnızlığı ri kitabı, "kırmızı ve siyah": Stendhaf'ın kabııl edemedin mi? Dostıın kimdi seromanı ve "aredimento" kültürel içeriği niıı? Bekliyorsun, sürekli bekleyişleri ard olan dekorasyon dergisi. arda ekliyorsun; seni seyrediyorum ve ses etmiyorum çünkii bekleyişin süslü bir im Başka göndermeler de var elbet: "Ünparatorluğu vardır. Umııt silinene kadar lü olmak, bu toplumda ver kapmak següçlü bir direnişle diklenirsin tahtında. çilmiş üçten beşten sayılmak, medyatik SAYFA 12 atonal anlatım vc biçem, ussalhğın da mantığın da her türlü hiyerarşinin de sınırlarını yıkar. Yazmanın, konuşmanın, anlatmanın; ne ad verilirse verilsin; hepsinin hızında inanılmaz bir artış olmııştur; bir hckiınlik terimi seçilecek olursa, taşifaziden(tachyphaise) söz edilebilir. Bir örnek daha: "Ah, işte o gür saçlarm ki, (öteki kadınlara örttürdüler üzerini sımsıkı korku kef enleriyle; korkunç birer cinsel organdan başka bir sey olmadığı na ikrar getirttikleri bedenleriyle birlıkte) sensc bııgiin bu kara saçlarını, vak tiylc hcr bir teline bir âşığının kendini astığı göz altı kırışıklannı silip atasıya öy lesine çektin, gerdin, bofidıın ki ensende, yedi TÎP'li gcnci telle noğan müreffeh kaülleri gibi Türkiye'nin gözlerin bir anda bir samuray kılıcı keskinliginde incelerck edindi yepyeni görme boyutları" (s.19) Sövlcmek gerekir: Mantık tanımayan bıı akışta, saçlardan dinsel baskıya, oradan siyasal cinayete bıı siçrayışta seçilen sözcükler vc yapılan benzetmeler de anımsandıgında, daha önce söz eltiğim kartnıvahı navayı görmemek olanaksızdır. Dil oyunlan, sözcük dönüştürmeleri, dil sürçmeleri (lapsus), alay ve kara alay iç içe geçmiştir. ()rneğin "dört dörtliik" deyimini "beş beşlik" (s. 18) haline dönüştürür anlatıcı, "çektin bir ııçtanbir uca kıılaklar arası rayı I'rida Kahlo kaşlaı" (s.19) da "rayı" sözciiğü gereğiyok ken anılmıştır." Naçiz vücudunu' (s. 18) siyasal içerimi de olan bir rıır devrikleme (postposition) sayılabilir. Kuşkusıız, sözcükler sessel (tonal) ve görsel özelliklcriyle de çağnştırır birbirini ama bıırada Freud'un "sürçmcler, patalnjik koşullarda paralizilerin (sözcüklerin birbirinin verini almasıyla beliren konuşma bozukluğu A.O.) bir tür ilk aşaması şeklinde kendilerini gösterirler" (S.Freud: (îündclik Huyattıı Psikopatolu/isi, s.63, "Dil Sürçmeleri" başlıklı böliim, Çev: I. Gürbüz, Sosyal Yayınlar, 1990) şeklindeki uyarısını da dikkate ulmamız gcrektiği açıktır. Sonra düşüş başlar. Başladığın yere dönüş.(...)Buacı arayıştan kim kurtarabilir insanı? Sevgili mi? Dost mu? Kardeş mi? Boş inanç mı? Ülkü mü?" (s.25). Gelgelelim, medya dışarda bir verlerde beklemektedir. Bir bunalım anında, nazının gececeğineinandıĞı gazeteci ar kadaşlarına teleton eder: "Konuşacağun.'l'V'yede çıkarım, kanalına göre havada perende atar çelik çomak ovnarım, 'paylaşırım' ben de bu hayvan hayatı güle oynaya herkesle" (s.50) demekten alamaz kendini.. Artık popülaritesini yitirdiği duygusıınakapılmış olan Zenîme'nin clc^tircl vicdanı, hem ünü isteyen hem de ondan korkan benine s,öyle de seslenmiştir ama: "üku ra mı.'' tlani yoktuonlar? ünlar içinyazıııadın sen hani? Yazmıyorsun!; ama hâ lâ kolladığın birkaç kişi var. 'I liç olıış'a doğru yol alışı arzu ve istencle aramana tanık olsıınlar istiyorsun onlar; 'unutulus'a göğüs germeye hazır olduğunu ancak o son anda tunal bir değişikliğe, bir kazava uğradığını anlasınlaristiyorsun... Çiinkü (...) hiç içine sinmeden ama seve seve bıı gelecek sanatçı muhabire nasıl razı olıışıınu anlarlarsa tanıyacakJarını umuyorsıın bir insanlık durumunu sen de; belki de yinelemektesin ısrarla her vakit sövleyip yazdığını: Yaralı dogar bütün insanlar, anlaşılmak, sevilmek, sevecenlik dilenir ömrünce..." (s.27) Büiyoruz bıı satırların sahibini: îngilizce "Hiçlik" diye bir romanı yayımlanmış, daktilosu "bir iç yarası gibi" sürekli açık duran, reel ya zın/kültür dünyasından dışlanmış biri. O başka bir dünyanın, başka etik ve sanat sal/yazınsal değerlerin insanıdır. Medyanın neredeyse ancak fosil olarak değer lendirmeye alabüeceği biridir. Yalnızdır. Bıı yalnızlığının içinde "kendine bir UNÜTTURIJŞ OYUNUkummşbiryazardır. Bir 'hiçyazar' " (s.35) Ama unutmayalım: Kimliğini, neliğini ve nasıllığını bildiğini, "Ben ve ah am ve tama" olduğunu (s.22) daha başlangıçta açıklamış ve artık medya kültürünün egemenliginde yaşandığını kavramış, dalıası bu durumıı "kapitaliznıce dayatılan tarihin yeniden akıl ötesinekilitlenmesinden doğan dıırum" (s.67) olarak niteleyebilen ve "Aitsiz Kimlik" olduğunu hılen bir "hiç yazar": "Milâttan öncede ve sonrada sandığımızdan da çoktur onlar, halklartn 'hiç halk' olanları gibi ve değillirse mezralarda, işkencede, dağlarda bayırlarda, ya da toprak altlarında bekiemektedirler günlerini unutmayan devleşen bir bilinç gibi, küllerimiz düşlerimiz ve karıncalarımız karışmış da olsa birbirine". Ama bu unutlnruş oyununun işlevi konusunda kuşkuya düşmekten alamaz kendini: "Yutulmanın sonıınu seyretmeyihakettim diyorsun., (...) Bu metniokuyanların gözü önünde insan kendi üzerine oynadığı ve oynanan oyunların içine ne kadar batıığuıı yansızca algılayabilir mivdi peki, ilerde tarihin dönüp bakacağı bir motif olmasını umııt ettiği kendisinin (S.68)."(Vıırgulamabenim A.O) Ve o yakıcı yalnızlık, yalnızlaşmakta oluş duygusu peşini bırakmaz: "Sendeki değerlere tanıklık edecek olanları yitirdiıı bir bir; sana tanıklık edecek en yakın dostlarını! Korkıın bu senin? Sen ne çok yaşadınlBittin sen artık, öl, öl !." (s.i7) Siyasal/ideolojik ve etik içerimleri bulunan bıı parçalayıcı çığlık istek, bizi yazınsal/sanatsal değer çattşmalanyla da ister istemez baglantılı olan ve değinilmesi gereken başka bir diizeye geçirir: Yaşlanma Melankolıst L.Frbil bize Zenîme îlanım'ın "doksanlarında" olduğu nu bildirmiş olsa da Cüce bölıimünun, doğrudan doğruya metnin güdümkıırgu sunun (text strategy) amaçları doğrııltıısıında kıırgulanmış çihe anlatıcısı da öteki anlatıcıları da (r latice Abla ve Yıldırım) vaş konusunda doğrudan büdirimlerde bulunmazlar. Ama çihe anlarıcının soylemlerinde izleriz süreci: Daha başlarda bir ayna sorununa (s.18) değinir anlatıcı ve "o gür saçların ki, vaktiyle her bir teline bir âşığının kendini astığı" (s. 19) diyerek hayıflanıcı olduğu açık bir gönderme yapar. Gençlik günleri geride kalmıştır. Ayna imgesi metnin sonuna kadar sık sık çıkar karşımıza:""Sonra aynaya koşmaların! O ıssız loşluğa. Karşında yatay dikdörtgen zerniğâr golgotasında gerıli duran, oradaki dcrinde BEN olan sevgili yüz ancak yatıştırıyor seni, (...) öyle seviyorsun ki bu yüzü, zaten başka bir yüz de yok sevecek etraf ve tarifte sevdiklerinse şimdi uzaklarda ve gönlün hicranla doltı" (s.43). Burada farsça "zerniğâr" (altınla işlenmiş) sözcüğü ile Isa'nın haça gerıldı£/'Golgotha tepesi arasında yapılan doku naklı ilişkilendirme, altuı yaldızlı çerçeli boy aynasuıa böyle bir öldürücü işlev yük lenmesi dikkat çekicidir. Aynaya yapılan daha sonraki önemsenecek göndermeler de "arasan da kendini arada sırada aynada, biliyordun bir daha bulamayacağını o yüzü" (s.67), "birgün ona bakmadan geçerken önünden, sevdiğin müzik parçalarından biriyle Kreisleriana'vla seslenir gibi seslenir gibi oldu kütlü nayatına ki birden diz üstü çöktün (...) dinledin bütün parçayı o gün yerinden hrlayan ikinci kalbinin staccato'yla", "bir başka gün sana benzeyen ama çok daha güzel bir kadınla rastlaştm orada, senin artık ıınuttuğun, hiçbir önemi kalmamış gençliğin olan meşunı kadın, seyrettin o gençlii,(...) 'kapakkızı"ydı!;gülünç (s.69). Bir e Zenîme llanım'ın köpeği Kaban'ın ölüm sahnesinde rastlarız ayna imgesine. O Kaban ki, "inleyerek, ötenazi istemiştir" (s.44) sahibesinden. üldüğünde Hatçabla'yla gömerleronıı "evin arka bahçe sine kazdıkları derin çukura koyarlar, battaniyeyi iki ucundan tutarak taşıdıkları Kaban'ı" (s.72). Acıklıdır gömme töreni: Isa'nın ardından dııynlar yası anıştırır anlatıcı "lespieta" sözleriyle. lkonografinin, Michelangelo, Bellini, Tiziano gibi ünlü sanatçılarla resmedilmişPieta'larını esinlemiştir Isa'nın ölümü. Zenîme'nin evreni ölüm olaylarıyla ve imgeleriyle dolmaktadır zaten. Aynadan son kez öykünün bi timinde söz edilir. Ama bir araya girme zorunlu: ÖyküZamam, ÖykülemeZamanı: Ga zetecinin başı "Bragodiç'lerin villasının dibinde pıhtılaşarak karaya oturmuş ka davragemiyi andıran sisi yırtarak göründüğü" ve anlatıcınm onun bir cüce oldu ğunıı (s.76) anladığı andan itibaren, anlatıcıların belirgin bir zihinsel karışıklık içe ren çelişkin/eleştirel anlatıları sona erer ve olay bırinci tekil kişi ağzmdan anlatıl maya başlaııır. Anunsama sürecinin olguları ve düşüncelerinin ait olduğu öykü zamanı geçmişte kalmıştır. Kısaca gazetecinin öykü düzlemine girmesinden sonraki zamanın kronolojisiyle önce zamanın kronolojisi arasında reel bir bağlantı bulun mamaktadır. Metin düzleminde gazetecinin göründüğü andan önceki anlatıcının, Kauan'ın mezarı başındaki son sözü bir sorııdur:"Sen nasıl öleceksin?" (s.75). Dün Geride kalan gençlik günleri 5 Yakıcı yalnızlık C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A YI 6 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle