Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kız hüznü" Batmış ırmağın dibinc Çerçöp, döküntü Ichiku Ah kış ırmağı! Kalmadı yeterincc suyun Üç beş ördek için Shiki Başıboş bir kedi Bir güzel işedi Kiij bahçesine Shiki Kış gecesi Dinliyorum sebepsiz Kapı kompuşumu Kikaku Bir fare düşüyor Su kovastna Soğuktur gece! Dağılırken odalara Kandil ışığıBirgeyikçığhğı! Testere sesı Bu kış gecesinde Yoksulluğun sesi! "Bizden biri gibi Eski yıla yeda eden Surdaki kedi... II "Haiku üzerine bir ilk izlenim: Batılı şairler dile girmiş olmayan bir konunun sınırlarına kendilerini çoğu kcz kaptırmış olduklan halde kitni kez bilinmeyen bir ülkc, kimi kez söz sanatlarımızın hâlâ denedeyemediği bir duygıı, geleceğe izin veren bir şeydir bu bu yapıtlar tümüyle bir dilin yapılarına, uygulamalarına ve ritüellerine otoriteye boyun eğmiş gibi görünürler. Gerçekten, ay olsun, ya da ayışığında sıçrayan bir kubağa, ya da Sir krizantem olsun, bunun özü oldukça belirsiz, hemen hemen eksik bir özdür: Burada tam kusursuz ve anlaşılır bir figür de betimlenmiş olan bu elemanlar, sonuçta tutarlı ve değişme bir evrenin bu süreksiz öfieleri, bizim Avrupa'da doğa dediğimiz, yani biraz da bilinmez olarak bildiğimiz bir derinlik adını verdiğimiz şeyi oluşturuyor gibi görünmezler, hayır, daha çok, bir bitkibilim kitabından bölümler, bir mitolojideki işaretler, hemen hemen bir oyunun kuralları gibidir onlar; bunları sorgulayan arzular, duygular, zihinsel alışkanhklar da öyle.... Çamaşırları toplamak, odun kırmak, geceyarısı ocağın közlerini karıştırmak, her edim, bu zihinsel mekânda, bu uygulamalara yardım eden sözcüklerin özel bir işlcvine sahip bir haiku da, hafif ahşaptan ve camdan yapılmış eşsiz bir evin pencerelerini yıkamak gibidir, ya da ortaya her şeyi özetleyen birkaç çiçek koymak gibidir: Bundan sonra bir bakışla her şeyi kucaklamak için söze dönüşen bir yerden ağır ağır doğrulabiliriz... Beni, bir yandan ülkeler ve iklimler, öte yandan şiir sanatları arasında hayale daldıran bu izlenim, güçlerin sözkonusu olduğu yerde, bu yeryüzünde sözün etkilenmiş olduğu büyük çelişkileri açıklayan şey, ilişkiler olanağı. Böylece, eşsiz bir çayırdan ötekine dolaşıp duran, Ortadoğu'nun kayalıklarında ve tuzlu bataklıklarında ya da Ortaasya'nın bozkırlarında aylak aylak gezinen göçebeyi düşünüyorum önce. Yaşam bir su kaynağının çevresindedir ona göre, kayanın altında saklanmış bir bir liken gibidir; dar ve üstelik bir sır gibi gööün altına yayılmış bu varoluşun ardındadır o, varlıklar orada çevrenin bieimsizliğinden, adlandırılamayan, dile getirilemeyen şeyden öyle ezilmişlerdir ki, bu aylakların düşüncesinde bir sözcük metaliziğine hiç yer yoktur, bu metafizik sözcüğe bağlı varlık olmayanı bu basit simgeyi bir öz artışının güven verici sezgisiyle dengeleyecekti. Çölün düzlüklerinde, bir sıralamaya ya da sınıflandırmaya yol açmaz hiçbir şey. Buna karşılık, önce özel tiirlerin berisinde bir biriciklik olarak, yaşanmış olmayan hayatı, bu kuraklıkta sararıp solduğunu hissettiğimiz bu hayatı, ortada görünmeyen ve dahası kör ama aydınlık bir Tanrı karşisında göze alan bir tanıklığa götürür her şey. Ve bu koşullarda konuşmak, gösteren ve tanımlayan sözcüklerin varlığını ötede beride aramaktır, görünmez olanı itiraf etmeîc ve tüm dili onun buyruğuna vermek demektir." (Yves Bonnefoy). Haiku, sözün simyasıdır; sıradan ve olağanüstü: Gözyaşı gibi duru, kış dolunayi gibi aydınlık... Kokıısu Tcdirgin cder beni Balta yemij; ağacın Bir eş arıyor Kurıımuş fundalıkta Yalnız bir kuş Bir kuş uçuyor Ürpcriyor yaşlı at Kuru fundalıkta Tanyerinde ayKıyıda yağmurkuşları Kayboldu gö/den Esiyor kış rıizgân Yanıp sönüyor Kedinin gözleri SAYFA 14 Kış Haikulan/ Çeviren: Kenan Sanalioğlu Buson Kyoshi Buson Kıs mevsimiCîenç bir orospu Kazıyor tencerenin isini Issa On yaşında bir (,ocuk Tapınağa verilecekAcı soğuk! Shiki Çektim ocaktaki koru Kendime dogru Ama kalbim uzakta burdan! Buson Duru kış sabahı Güleryüzlü KÖmürler Ocakta çıtır çıtır! Shiki Gündüz bir kulübe Bir mangal Ve hiçkimse! IlkkarNergisin yaprakları Eğilmiş yere kadar Bashö Shiki Buson Kim o uykusuz? Lambası yanık hâlâ Yağmurlu karanlıkta Yalnız göçebe Fundalığın üstünde Kış dolunayi Donmuş ay ışığında Küçük taşlar Gıcıroıyor yürürken Kış dolunayında Kıyı rüzgârı Biler kayahkları! Buz turmuş ay An çığhğı Uykusuz bir sülünün Ryota Kardan da soğuk Bu dolunay Ak saçlarımda Korulukta Buda Bir buz parçası Burnunun ucunda! At üstündeyinıDonmuş gölgem kaskatı Sürünür yerde Bir doru kısrak Yuvarlandı bahçenin Buzlu çimenlerine Alev kımıldamıyor Genişliyor alanı Kış yalnızlığının Jösö Koruda ve dağda Hiçbir şey kımıldamıyor Bu karlı sabahta Chiyoni Ne kadar güzel Hep tiksindiğimiz karga Bukarda! Senna Roseki Issa Shiki Buson Bashö Köpekler nazikçe Bekler geçmemiz için Karlı patikada! Shiki Bizden biri gibi Eski yıla veda eden Şurdakikedi! CUMHURİYET Basho Chora Chora Issa Yaso Kikaku Yaho Issa SAYI 617 KİTAP