23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Zamanın Zembereği/ h'ahretlin Koyuncu/ Suteni Yaytnctltk/ 71 s Fahrettin Koyuncu, 1965 yılında ManisaÜçpınar'da doğdu. llkokulu köyünde okudu. Demirci Oğretmen Lisesi'ndeki öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldıktan sonra iki yıl soğuk demirci çıraklığı yaptı. Ortaöğrenimini Manisa Lisesi'nde tamamladı. 1990 yılında Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden Türk Filoloğu unvanıyla mezun oldu. Aynı yıl öğretmenliğe başladı. Koyuncu, ilk şiirini 1988 yılında yayımladı. Bugünc kadar çeşitli dergiler ve gazetelerde şiir, deneme, değini, günlük türlerinde ürünler yayımladı. Zonguldak'ta on iki sayı çıkan Uğraş dergisinin yazı kurulunda görev aldı. Korkarım Ele Verecek (Şiir, Fahrettin K. Nitter imzasıyla), Düs Darasını Yaşamın (Şiir, Kocaeli Üniversitcsi Şiir Olculu 1998 Akademik Ödülü Üçüncülüğü), Düş Körükçüleri (Deneme). Zamanın Zembereği adlı kitabı 'kuşlarımı çoğaltıyorsun' ve 'zamanın zembereği' adlı iki bölümden oluşuyor. Ekip Çalışması ve LiderlikDeğişitnin tçinden Geleceğe Doğru/ Prof. Dr. Acar Baltaş/ Remzi Kıtabcvi/ 224 s. Mlt|Kte!(!»« UIKtfl MfcU Danvin, hayatının son yıllarında, bilim dünyasına yön veren "güçlü olan yaşar" şeklindeki temel görüşünü "uyum yeteneği yüksek olan PHOF OB yaşar" seklinde değiştirmişti. Bu lcural, değişimin, insanlar arası ilişACARBALl kileri ve iş yapma biçimini köklıı olarak yeniden yapılandırdığı günümiizde özellikle önem kazanmıştır. Uyumun gerçeklesmesi, her şeyden önce her kademede çalışanların kendi zihinlerini ve düşünce biçimlerini yeniden düzenlemeleriyle mümkündür. Bu kitapta: Geleceğin dünyasında geçerli olan yetkinlikleri geliştirmek; Yeni dünyanın eni ikliminde hedeflere ulaşmak ve; Başarılı bir ekiin uyumlu bir üyesi olmak için, değişimle harmanlanan ve gelecekle bütünleşen bir yaşamın temel rotasını bulacaksınız. olsun bu öyküler müzikle ilgili bilgi alanında popüler bir köşe oluşturur. Mary Garden, böyle bir seyin çok cüretkâr sayıldığı günlerde, omuzu açık bir giysi giymişti. Ayranlan kabarmış yaşlı bir bey, gözlerini Mary'nin açık beyaz göğsünden bir türlü ayıramıyordu. Sonunda dayanamadı. "Giysinizi yukarda tutan nedir, şekerim?" diye sordu. Mary hemen verdi yanıtını: "Yalnızca yaşınız, bayım." M T I MUZNSINOIN KÜÇÜK OYKÜIK» de ezberlediğim üzere, gelecekteki temiz ailemin düşleri ile geçiriMAÇOLAR yordum en canlı(l) yıllarımı. Ama beynim, duyduğtı vaazları hazmettiği halde, bacak aram tümünü kusuyor ve bildiği yoldan gitmek için ölesiye inat ediyordu. Bu çekişmenin "ortada sıçanı" zavallı bendeniz, kendimce uzlaştırıcı bir karara varmıştım: Ideal erkeğim bir yandan beni arzularının gün yüzü bilmez mahsenine kapatıp iyice becerecek; ama diğer yandan aşktan kendimden geçirecek; ve sonuç olarak ille de benimle "yuva" kuracak biri olacaktı. Genç kazlık... pardon gençkızlık saflığı, temiz aile kızı söylemi ve benim fıkır fıkır erojen bölgeler, üçünün de gönlü olacaktı böylece! Karar almak başka, karın doyurmak başka; yeni aldığım kararlara karşın tanrının verdiği dişüiğin karnını yine de doyuramıyordum anlayacağınız. Doyuramadıkça da açlığımı suyuna tirit otoerotik seanslar ile bastırmaya çalışıyordum. ÖIUMÜNI SIVS» rcüderiik E Alt Emperyalizm ve Türkiye/ Engın Erkiner/ Pencere Yayınlan/ 173 s. 19901999 vılları arasında ba/en 2000 yıiına da sarkarakl'ürkiye'nin yaşadığı büyük değışimin ulusfararası boyutunu incelcmcktir. Türkiye'nin, SSCB'nin dağılmasının ardından patlarcasına gelişen ilişkilerinin önemli bir boyutunu "diij Türkler" oluşturur. Türkiye, nerede Türk kökenli bir topluluk varsa, oraya uzanmaya çalıştı. Bunlann tümünü degil, örneöin Gagavuzlar, Çuvaşlar, Başkurtlar vd. ile ilişkiler incelenmemiştir ancak en önemlilerini ele alabildik. Kitap, ABD ve Avrupa Birliği'nin (AB) yeni güvenlik anlayışının, bu anlayış çerçevesinde yapılan başarılı ve başarısız girişimlerin ve ulaşılan sonuçların açıklanmasıyla başlıyor. Bu bölümde Rusya Federasyonu'nun (RF) güvenlik anlayışının evrimi de ele alınıor. Içinde hareket edilen uluslararası ortamın ana atlarıyla beürlenmesinin ardından, yeni bir dönemin eşiöinde şaşkınlıkla duran Türkiye'nin iç tartışmaları, büyük hayaller ve ihtirasları genel olarak açıklanmaya çalışılıyor. Türkiye'nin Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Asya ile Türk kökenli haJklardan oldukça farklı özellikler taşıvan "Türkiye'nin dış Türkleri" ya da popüler adıyla "Avrupa Türkleri" ile ilişkilerinin incelenmesi, sonraki bölümlerin konularını oluşturuyor. Ardından, Türkiye'nin uluslararası alandaki değişen konumu üzerinde duruluyor. Kitabın sonlarında ise TürkiyeAB ilişkilerindeki son gelişmeler ele alınıyor. E Triton/ Samuel Delany/ Çevıren: Metin Çetin/ Metis Yayınlan/'400 s. Samuel R. Delany'nin Mülksüzler'den bir yıl sonra yayımladığı Triton, birçok bakımdan ona bir cevap, en azından bir tartışma niteliği taşıyor. Romanın altbaşlığı bile, Mülksüzler'in altbaşlığı olan "Ikircikli Bir Ütopya"ya gönderme yapmak üzere tasarlanmış. Delany, bütünsel bir ütopya tasarımının olanaklı olduğunu reddederek Foucault'dan aldığı "heterotopya" terimiyle adlandırıyor romanını. Triton, mükemmel ya da "daha mükemmel" bir toplum tasarımından ziyade, farklı politik, kültürel ve cinsel köken ve tercihleri olan insanların, ayrı ayrı örgütlenmelerinin bir arada yaşama çabasıııı anlatıyor. Üstelik bu anlatıyı, bir "metamantıkçınuı", sürekli olarak nesnelerde, kişilerde ve ilişkilerde bir "üst" ve "öte" arayan mutsuz ve beceriksiz bir kahramanın bakış açısından kuruyor. Kuşkusuz ne Le Guin'in ütopyası Delany'nin iddia ettiği kadar bütünselci, totaliter, ne de Delany'nin heterotopyası göründüğü kadar kaotik, iletişimin söz konusu Ibile olmadığı bir Babil Kulesi. 1960'ları izleyen görece sükunet yıllannda yazılan bu iki roman da, o güne kadar kapalı bir sistem olarak kurulagelen "ütopya"nın önünü açmayı, bitmiş bir kurum olarak değil, değişmenin özgürleştiği bir geçici durum olarak tasarlamayı hedefliyor. Bu yüzden, Mülksüzler ve Triton, aralarında tercih yapmaktan ziyade birbirinin açıklarını kapatan iki metin olarak okunabilir. Osmanlı Toplumunda Aile/ îlber Ortaylt/ Pan Yayıncılık/ 184 s. "Bizim başlığımız olan "Osmanlı ailesi" çok geniş içerikli bir kavramdır. Tuna luyısında yahut Rodoplar'da yaşayan I Iıristiyan Bulgar aile gibi, Bulgar dilini sakladığı halde Türklerin dinini kabul eden, ama örneğin teaddüdü zevcat'ın (Polygyny) kapıdan girmediği "Pomak" aile de Osmanlıdır. I Iicaz'ın Arabları, Lübnan'ın Marunî veya Melkit Hıristiyanları, Anadolu'nun Sünni şehirli, Alevi köylü Türkleri; Türkmen obası, Kürt aşiretlerindeki aile, Adalı ve Egeli Rumlar, üç dine mensup Arnavut dağlılar, Bosna'nın Müslümanları, yedi iklim dört bııcaktaki Yahudi ailelerinin hepsi üsmanlı ailesidir. Ayrı hukuk sistemlerine tâbi olsalar da yaşamlarındaki "Osmanlı ailesi" niteliği sadece Osmanlı siyasi hâkimiyeti dolayısıyla değil, uzun bir tarihin yoğurduğu kültürel coğrafyayı paylaşmak dolayısıyla vardır. Kültürlerinde ayırımlardan çok müşterek yönler hâkimdir. Yunanlının "nomos u Arabın dilindeki "namus, nevamis" kadar, bütün hatlarıyla pederşahî düzen; kentlerde bir ailesülale silsilesine vönefik fizik dokuIanma, Balkanlar ve Ortadoğu'da ner yerde görülür. Osmanlı aile yaşamında farklılıldar dini olmaktan çok bölgeseldir, hatta etnik olmaktan çok coğrafidir" dıyor llber Ortaylı. Şevdiklerimin Kelleleri/ Ingrid Noll/ Çevıren • Erol Özbek/ lletişim Yayınlan/ 240 s. Elinizdeki kitap "erkeklerle ve hayatla dalga geçen"iki luz arkadaşın maceralarını anlatıyor. On altı yaşındayken aynı sınıfa düşen Maja ve Cora'nın, farklı aile yapılanndan gelmelerine karşın çok önemli bir SAYFA 21 Kod Adı: Yeşil/Çetın Ağaşe/ Pencere Yayınlan/ 118 s K S 7 ı Cumnuriyetten günümüze uzanan tarihsel gerçekler. Mesela kaçakçılık, terör, çeteler ve mafya. Bu ofgular tabü ki sadece Susurluk ka zasıyla su yüzüne çıkan gerçekler değil, aslında uzun bir geçmişi kapsayan, hem üzerini örtmeye çalıştığımız gerçeklerdi. Susurluk kazası ise beklenmedik bir anda gözümüzde patlayanbir sol kroşeydi. Çathlar, Yeşiller, Ömer Lütfü Topallar, Haluk Kırcılar vardı zaten, şu anda da varlar, yann da var olacaklar. Ne zamana kadar? Basını, siyasetçisi ve halkıyla birlikte yanlış sistemin içerisinde araç olan bu insanlarla uğraşmayı çok aza indireeyip sistemdeki çarpıklıklarla ve yantışlıklarla yoğunlaşmayı gerçek tadında becerene kadar. 1998 Şubat ayında Alaattin Çakıcı ile yaptığım bir telefon görüşmesınde (4 veya 5 adamının Cavit Çağlar'a suikast hazırlığı yaparken yakalandığı günlerde) heyecanlı bir soru cevap trafiği yaşarken oir ara sorumu dinlemeden ortada keserek şunları söyledi: "Bak, sus ve iyi dinle! Bu Mesut Yılmaz var ya onun başbakan olmasında çok büyük desteğim var ama o kıymet bilmedi. Benim iyi niyetimi kötüye kullanıyor. Bak sana söylüyorum 5 veya 6 ay içerisinde onu basbakanlıktan duşürmezsem bana da Alaattin Çakıcı demesinler." KOD ADI :YEŞİL Batı Müziğinden Kiiçük Öyküler/ Helen Kaufmann/ Çevıren: M. Halını Spatar/ Pencere Yayınlan/ 272 s Müzik ve müzikçiler konusunda yığınla öykü vardı. Bunlann bazılan rastlantı sonucu küçük bir olay olarak başlamış, anlatıla arılalıla büyüyüp uzun birer öykü haline gelmiş, kimileri ise durduk yerde doğaçlama sonucu ortaya çıkmıştır. Bu öykülerden birçoğunun gerçek olduğuna kuşku yok. Gerçek ya da uydurma CUMHURİYET KİTAP SAYI 568 Bitmeyen Yolculuk/ Nejdet Buldan/ Pencere Yayınlan/167 s. ÎranIrak savaşı, Türkiye'deki 12 hylül 1980 faşist darbesi ve akaBİTMEYfM bınde 15 Ağustos 1984'tebaşlaYOI.Clit.lfK yan düşük yoğunluklu çatışmasüreci, Halepçe katliamı, Körfez Savaşı ve son olarak da yine Türkıye'de 1992 yılında uygulamaya konulan "Topyekun Savaş"; Kürt kaçışının başlıca sebepleri arasında sayılıyor. Avrupa'ya Kürt göçünde, her ne kadar "ekonomik" nedenin önemli ölçüde yer tuttuğu ileri sürülse de, bunun da izlenen "siyasetin" bir sonucu olduğunu kabul etmek gerekiyor. Sürgün ve hasret, laneti tarihten devralınmış bir kader gibi Kürdü almış, dünyanın dört bir yanına savurmuştur! Bugün dünyanın hangi ülkesine giderseniz gidin mutlaka Kürtlerle karştlaşirsıniz. Kendi kapalı devresinde yaşayan ülkesini, töresini, ulıısal değerlerini gittiği her yere götüren, birçok yerde de itflip kakılan, bulunduğu ülkenin çöpçüsü, işçisi ya da bekçisi olmaktan öteye gidemeyen, gitmesine fırsat verilmeyen, acılı, sancılı ve kahırlı Kürtlerle, yeryüzünün her yerinde yüz yüze gelebilirsiniz. Hangi ülkeve giderseniz gidin, Kürde kan kusturmakta olan kanlı ve de kirli bir rejimden, sevgi nedır bilmeyen, barışı, özgürlüğü, farklılığı, eşitliği ve kardesliği düşman belleyen bir devletten kaçmış Kürtlerle karşılaşabilirsiniz! Macolar Ölümüne Sever/ Elvin Süzer/ Pencere Yayınlan/ 170 s. Aslında " Aman hayırlı bir koca bulsıın, aile kursun" ihtirası ile yetişmiş her "iyi aile luzı" gibi ben
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle