12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

'Ustalardan başlamak gerek' Yurdumuzda yıllar boyunca ikinci sınıf, hatta kaçış edebiyatı olarak görülen kimi yazın türleri son dönemde gittikçe daha fazla ilgi toplamaya başladılar. Önce bilimkurgunun dünyaca tanınmış usta yazarlarının birçok vapıtı dilimize kazandırılaı. Okur fantazyayla, derken korku edebiyatıyla tanıştı. Bu türlerin önemli örnekleri, gecikmiş de olsa, okura yepyeni boyutlar kazandırdı. Bugüne dek belirli bir izlek ya da tarihsel sıra takip edilmeksizin yapılan çeviriler, bu türlerle yeni karşılaşan okuru bir okuma serüveninin girdabına çekiyordu. tthaki Yayınları tarafından çıkarılan "Karanlıkta 33 Yazar" adlı korku öyküleri derlemesi, korku eaebiyatmın büyük ustalarının önemli yapıtlarını tarihsel sıraya dikkat ederek sunması açısından, bu zengin dünyayı gözler önüne tüm ayrıntılarıyla seren bir çalışma olarak dikkat çekiyor. Yine aynı yayınevi tarafından dilimize kazandırılan "Kılıç ve Büyü" adlı derleme de büsbütün yabancısı olduğumuz ayrı bir serüvene sürüklüyor bizi. Çizgi romanlar dışında Türkçeye ilk kez kazandırılan bir yazın türünün, kılıç ve büyünün örneklerini bir araya getiren bu çalışma keyifli, heyecanlı sayfalar arasında kaybolacağını müjdeliyor okura. Hem üç ciltlik korku antolojisini hem de kılıç ve büyü örneklerini derleyen ve aynı zamanda da çevirenleri arasında yer alan Dr. Sönmez Güven'le bilimkurgudan korkuya, fantazyadan kılıç ve büyüye, çizgi romandan kendi kalıplarını aşamayan Türk edebiyatına kadar birçok konuda söyleştik... ALTAY OKTEM Sizın derledığintz ve çevırmenleri arasında yer aldıg'ımz ıkı ayrı kttap ttbakı Yaytnları tarafından pes pese yayımlandı. îlki, 'Karanlıkta 3 3 Yazar' adlı korku antolojhinin ilk cildi, ikindsihe Türkiye'de bu türde yayımlanan ilk kttap olan 'Kılıç ve Büyü'. Oncelikle, yazarları ve öyküleSAYFA 10 Dr. Sönmez Güvenle bilimkurgudan korkuya, fantazyadan büyüye Altay Öktem ve Dr. Sönmez Cüven söyleslde (üstte). Oktem (alt solda), Dr. Cüven (alt sağda) ri seçerken hangi ölçütleri kullandığınızı öğrenmek isitiyorum. \ ler iki derleme de uzun süredir aklımdaydı. Gerçi korku türünde daha önce yayımlanmış derlemeler ve bazı romanlar var. Ama on dokuzuncu yüzyılın başından başlayıp günümüze dek uzanan iki yüz yıllık sürecin içinden seçilmiş ve en önemli yazarların en tanınmış öykiilerini bir araya getiren böyle bir antoloji hazırlanmamıştı. Ithaki Yayınları bu olanağı sağlayınca kafamdaki tasarıyı hayata geçirdim. Derlememiz üç cilt olacak; her cilltte on bir yazardan toplam otuz üç yazar yer alacak. ilk on bir yazar kabaca 18001900 arası dönemden. îkinci cilttekiler yine kabaca yirminci yüzyılın ilk yarısını, son cilt ise günümüz yazarlarını kapsayacak. Batı'da çok geniş bir korku edebiyatı var. Yazarları bu büyük birikimin içinden seçiyorsunuz. Sözgelimi, baslangıç tarihini 1800'ler olarak almakla olgunun nercdeyse yarısını dışanda bırakıyorsun. Çünkü daha önceki birikim de yeterince büyük. Ama çok klasik kalacakları için günümüz okuruna pek hitap etmezler dıye düşündüm. Bu öyküleri de ileride bağımsız bir cilt olarak değerlendirebiliriz. Seçimimi yaparken, yazarın bu türün büyük ustaları arasına girmiş olmasını ve öykülerin de o yazarın klasikleşmiş yapıtları arasında sayılmasını baz aldım. Seçtiğim öykülerin 'gore' denilen, kana ve cinayete asırı yer veren, insanların karnının deşiluiği ve kemiklerin saçıldığı türden olmamasına özellikle dikkat ettim. Çağlar öncesinde insanların bilinç altına işlemiş korku ve atışmalara hitap eden metafizik öykür eri seçtim. 'Kılıç ve Büyü' ise fantazyanın bir dalı sayılır. Eğer gözden kaçırmamışsam, bu tür bir kitap Türkiye de ilk kez yayımlanıyor. 'Kılıç ve Büyü' türünün fantazyanın genelinden farkı, bu tür öykülerin merkezinde bizim yiğit, mert dediğimiz türden bir kahramanının olması. Karsısında ise güçlü bir tiran, büyücü ya da mitolojik çağlardan kalma bir yaratığın yer alması ve ellerindeki rastlarız. Ama yalcın dönemde korku öyküsü yazan birini ne okudum, ne de duydum. Türk yazarları bilimkurguya yabancı kabyorlar. Korkuya uzak duruyorlar (belki daha reel korkularla baş etmek zorunda kaldıklanndandır). Kıhç ve Büyü ile zaten ilgileri yok. Fantazya dersen o da öyle. Ama bizim yazarlanmızın uzak kaldıkları sadece bunlar değil ki... 50'li, 6O'lı yıllarda köy romanları dedik; kentsoyluyu anlatan romanlar da yazılabilirdi, yazmadılar. Onlara yabancı kaldık. Ardından bu kez de kentsoyluların bunalımlarını anlatan romanlar ortaya çıktı. 12 Eylül'den sonra pişmanlık ve arayış romanları moda oldu. Şu sıralarda ise milenyum sendromuna ( ve biraz da kazancın çekiciliğine) kapılınmış bol bol nostalji yapılıyor. Yüksek dozda birOsmanlı merakıdır gidiyor. Hep belirlenmiş sınırlar, kalıpların içinde yuvarlanıyor Türk edebiyatı. Denıyor ki biümkuru satmadığı için yazılmıyor. tlgisi yok. 'ürkiye'de zaten hiçbir şey satmıyor. En baba kitapların bile üç beş bin okuru var. Eh, bilimkurgu da kendi çapında bir okur kitlesine sanıptir. Işin özü §u : Bilimkurgu edebiyatı, bilimi üretenlerin edebiyatıdır. Ilkokul çocuğuna bile bilimkurgunun babası kimdir diye sorsan Jules Verne der. Jules Verne'in kitaplarında anlatılanlar o dönemin bilmsel gelişmeleridir. Denizaltılar elektrikle çalısır, buharlı transatlantikler vardır, balonla Afrika dolaşılır ve top mermisiyle Ay'a gidilir. Çünkü o dönemin en son bilimsel ve teknolojik gelişmeleri balondur, silah sanayüdir, elektriktir, buhar makinesidir. Asimov'un, Heinlein'ın, Clarke'ın ilk yapıdarına gelirsek ilk yapay uyduları, Ay'da atılan ilk adımları görürüz. Çünkü uyduyu yapan.da onlar, Ay'a gidecek olan da onlar. Önce bilimi üreti yor, sonra da edebiyatını yapıyorlar. Biz nasıl bilimi ithal ediyorsak, edebiyatı da hazır alıyoruz. Ne zaman ki Türkiye'de bilim üretilmeye başlanır, bilimkurgu edebiyatı da mutlaka ortaya çıkacaktır. f Korku için aynı şeyi söyleyebtlir mıyız? Karanlık(a 33 YazarKorku Öyküleri Seçkisi / Hazırlayan. Sönmez Cüven / tthaki Yayınları Kjjıç ve BiiyüOvküler/ Derleyen • Sönmez Cüven / ttbakı Yayınları S.G. : Söyleyemeyiz. Dede Korkut'ta, ninelerimizin anlattığı masallarda bol miktarda korku öğesi var. Ancak bir de su var; metafizik korku sankı Kuzey ülKelerinde ağırlık kazanmı^ gibi. Ülke ne kadar kuzeydeyse, hava ne kadar kapalı ve sisliyse, geceler ne kadar uzunsa insanlar da bu tür korkulara daha eğilimli oluyorlar. Güneşli bir Akdeniz ülkesinden belirgin bir korku edebiyatı çıkamıyor. Italyanlar bu ise yabancı, Fransızların umurunda bile değil. Türkiye'de korku edebiyatının zayır kalmasını de ğerlendirirken işin bu yönünü de dikkate almak gerekir. Vampir, hortlak gibi öğeler bizim folklorumuzda ağırlıklı bir yer tutmııyor. Anadolu nunheryerindebirkesıkba\ öyküsü vardır. Herkes mezarlıktan geçerken korkar. Ama bunlar edebiyattmıza yansımıyor. Sözünü etttğınizgibt Hüseyin Rahmi'nin ötesine geçemiyor... Osmanlı'nın son ve Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde var. Ona bakarsak o yılların yazarlan köy romanını da aşmış ve îstanbul'u, kentsoyluyu anlatan romanlar yazmışlar. Ama dediğin gibi kesikbaşlar, devler, cinler, periler çağdaş edebiyatımızda kendilerine pek yer bulamıyorlar. . . Türkiye'de bu türlerin bellı bir okuru var. Kılıç ve Büyü daha yeni ama, bu da azımsanmayacak oranda satar gıbı gelıyor bana. Çok büyük patlamalar yapmasa da kendınce bir okuru olur Pekı, bu okur son yıllarda mı olustu? Yoksa baştan berı vardı da hıçcıddıye alınmadı mı? Bilimkurgu veya polisiye, ya da olası K İ T A P doğaüstü güçlerin kötüye kullanılması. Bizim yiğit savaşçımızın ise soğuk çeliğin, yani yalın kılıcının gücüyle mücadele etmesi. Kılıç ve Büyü' öykülerinin biraz maço, biraz narsisistik olduğu iddia edilir. 1 Iatta faşizan eğilimler taşıdığı da söylenir. Bir oranda da doğrudur. Ama burada okurun düzeyi çok önemli. Sonuçta hoşça vakit geçirilerek okunacak kahramanlık öyküleri bunlar. Okuru korumak adına bu türdekı kıtapları çevırmeyerek bir tür sansür uygulamak da dog'ru değil. Okusun, gerekırse bunlar tartışılstn. . Tanıdığım kadarıyla Korku olsun, Kılıç ve Büyü olsun bilimkurguyu da buna dahil edebiliriz bu türlerin okurlannın çok geniş bir kültüre ve belirli bir dünya görüşüne sahip, edebiyattan olduğu kadar bilimden de haberdar, düş gücü kuvvetli, yaratıcı insanlar olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla, bir Conan öyküsü okumakla ne maço olur, ne de faşizme kayarlar. Türkiye'de bu türler hep ıkincı sınıf edebiyat olarak görüldü. Bellt bir okuru oluşamadığı gıbıTürk yazarları da bu türlere yabancıkaldı. Yalnızca korku değil, bılımkurgu, hatta poltsıyeyı btle konuya dahil edebiliriz. Korku öğelerine Hüseyin Rahmi'de İ C U M H U R İ Y E T SA Yl 560
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle