11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Roman Girişleri îyi bir roman girişi nasıl olmalıdır? Yanıtlaması çok zor bir sorudur. îlk tümceler okurun ilgisini çekmek açısından elbette çok önemlidir, fakat her yazar, her kitabında roman başlangıcının nasıl olması gerektiğini farklı yanıtlar. ASUMAN KAFAOGLU BÜKE "Santiago Nasar, öldürüleceği gün, piskoposun geldiği vapuru beklemek için sabah saat beş buçukta kalkmıştı. Düşünde kendini incecücten bir yağmurun yağdığı dev incir ağaçlarının oluşturduğu bir ormandan geçerken görmüş, bir an için mutJu olmuş, uyandığında üstünün başının kuş pisıiğinden görünmez olduğu duygusuna kapılmıştı. Bundan yirmi yedi yil sonra annesi Placida Linero, bana, o uğursuz pazartesiyi anımsadığı bir sırada 'Oğlum her zaman ağaçları düşlerdi. Bir hafta önce de düşünde kendini badem ağaçlarının arasından uçan ve dalların hiçbirine çarpmadan geçip giden yaldızlı kâğıttan yapılmış bir uçakta gördü,' dedı. Placida Linero başkalannın gördüğü düşleri hiç yanılmadan yorumladığı için haklı bir üne kavuşmuştu. Yalnız bıı düşlerin kendisine aç karnına anlatılması gerekti. Bu nunla birlikte oğlunun iki düşünde de hiçbir uğursuz luk sezememiş, hatta ölümünden önceki günlerde her sabah anlattığı ve yine ağaçlar gördüğü düşlerinde de herhangi bir felaket haberi görmemisti." birinci tümceden hisseder. Thomas Mann "Buddenbrook" romanına "VE ve sonra ne oldu:'" diye bir diyaloğun orta yerinden başlar. J. D. Salinger'in "Gönülçelen" romanı "Buöyküyü gerçekten dınlemek istiyorsanız, her şeyden önce nerede doğduğumu merak edersiniz gibi geliyor bana. O kokuşmuş çocukluğumun nasıl geçtiğini, bendenizi dünyaya getirmeden önce ailemin ne haltlar karıştırdığını, kısacası bütün o David Copperfield tıraşlarını öğrenmek istersiniz herhalde. Ama doğrusunu söyleyeyim mi size, hiç niyetim yok bu dümenlere girmeye..." sözleriyle başlar. Salinger, hiç girmek istemediği konuya girmiş.anlatmayacağını söylediği öyküsünü anlatmaya başlamıştır bile.. hatta bu konuların kendisi için ne kadar zor ve acı veren konular olduğunu da hıssettirmiştir. Polisiye veya macera romanları da ilk satırlarında az bilgi vererek okurda merak uyandırmaya çalışırlar; öykünün birsonraki aşamasında ne olacağını merak ederek okumayı sürdürürüz. Macera romanlarının sonu ne çok belirgin ne de fazla gizli olmalıdır, yeterince ipucu ge Yazın Sanatı tir bile. Antik çağlann tragedyaları gibi sadece kaderin çizdiği yolda, kadere DOyun eğen ve iradesini kullandığını sandığı halde özgür seçim yapamayan kişilerdir. Trajedi sözcüğünün kökeni, eski Yunanca'da "keçi şarkısı" anlamına gelir ve bu ismin, tann Dionysus onunına düzenlenen bereket ayinlerinde kurban edilen keçi nedeniyle verildiği sanılır. Antik çağ tragedyalarında "Kral üedipus" gibi kahramanlar alın yazılannı değiştirmek, üzerlerindeki lanetten kurtulmak üzere yola çıkarlar fakat her seferinde kehanetin içine düşer ve kaderlerini asla değiştıremezler. Tragedya kahramanları istemleri ya da rastlantılar tarafından kışkırtılır, ölümcül cehalet veya saplantılı görev duygusu yuzunden sonunüa merhametsiz kaderleriyle yüzleşirler. Marquez de "Kırmızı Pazartesi"de antik tragedyalar tarzını denemiştir. Romanın başında, anlatacağı cinayetin detaylarını vermeye başlar. roman kahramanları da bizler gibi, cinayetin işleneceğıni, cinayet işlenmeden önce biliyorlardır. (Aynı, antik tragedya seyretmeye giden ilkçağ seyircisinin kahramanlann öyküsünü Homeros destanlarından bildiği gibi.) Öykünün daha ilk başlarında, "şimdiden bir hayalete benziyordu", "ona daha çok acıma duygusuyla bakıyorlardı", "kızkardeşim gözlerinin önünden bir meleğin geçtiğini sanmıştı", "limanda bulunanların çof;u Santiago Nasar'ın öldürüleceğini biiyordu", "her zaman ölenden yana olmak gerek"... gibi sözlerle Santiago Nasar'ın ölümünün kabul edilişini dıle getirirler; halbuki aralannda bir ya da ikisi dışında cinayeti işleyen ikiz kardeşler dahil kimse gerçekten Santiago Nasar'ın ölmesini istemiyordur. Kitabı okurken bir nokta aklımıza takılmaya başlar, o da cinayete neden olan namus davasında Santiago Nasar tara fından kirletildiğini söyleyen genç ktzın yalan söyleyip söylemediğidir. Genç kız gerçekten sevdiği başka bir erkeği kurtarmak için mi Santiago Nasar'a iftira atar ve ikiz ağabeylerinin genç adamı öl1 dürmelerine göz yumar! Yoksa Santiago Nasar kendisini reddettiği için intikam mi alıyordur? Santiago Nasar'ın evdeki genç melez hizmetkâra yaptığı sarkıntılıktan dolayı çok masum olmadığını biliriz fakat bu onu başka konııda suçlamamıza yeterli midir? Bütün bir soruların, kitabın bir noktasında açıklanacağını umarak okuruz fakat romanın sonunda, başında bildiğimizden daha fazla bilgiye ulaşmayız. Romandaki karakterlerin yıllarca beklediği gibi, roman okuru bizler de genç kızın her şeyi itiraf etmesini, neden yalan söylediğıni anlatmasını isteriz fakat bu hiç gerçekleşmez. Santiago Nasar'ın ölümü nak edip etmediği, aradan gcçen onca yıla rağmen hâlâ aydınhğa kavuşmamıştır. Antik kahramanlar gibi Santiago Nasar, kaderine boyun eğmek zorunuadır: Ölümlü alınyazısından kurtulması söz konusu değildir. Romandaki oir başka kaderciliktragedya birlikteliğini çağrıştıran olgu da, cinayetin olduğu günlerde yaşanan ve söylenenlerin yıllar sonra doğru çıkmasıaır. Sarhoşken yapılan evlilık teklifleri yıllar sonra da olsa gerçekleşir, sadece Santiago Nasar değil, tüm roman kahramanları kaderlerine boyun eğmek zorundadır. Marquez, romandan uyguladığı yöntemi roman kahramanlarından birinin (cinayet davasına bakan yargıcın) ağzından en güzel biçimde özetler: "...özellikle önceden kesinlikle bildirilen bir ölümün hiç aksamadan gerçekleşebilmesi için yaşamın edebiyatta bile görülmeyen bunca rastlantıya başvurmuş olması (bana) her zaman bir haksızlık olarak görünmüştü..." • ADAM SANAT OCAK 2001, ARAPÇA NEYİN NESl? / Vedat 180. SAY1SI ' . Günyol Topuz "ÇARPILIP KALMAMIŞ BİR OKUR" / Selim tleri NOBHL ÖDÜLLÜ GAO'DAN YANA MISINIZ? / Htfzt NÂZIM VE ZAMANI / Ugur OKUMA GÜNLÜĞÜ / Eray Kökden Canberk ,' Batur ŞIİRDE SİMGECİLlK / W. B. Yeats ŞAMAN, ALTIN, RUH VE BİGBANG / Andre Parinaud MAĞARA RESSAMI, SAPKIN NAKKAŞ... / Enis ÇOCl IKLUK / Mehmet Serdar Tümer '7 . " Onaran • • KOMÜNÎZM ANILAR1 / Gürhan Gabriel Garcia Marquez, "Kırmtv Pazartesi", Çev.: Faik Baysal Bir romanı elime alıp okumaya başladığımda kendımı okyanusta kavbolmuş küçük bir balık gibi hissederim. Neredeyim? Nereye sürükleniyorum? Biraz şaşkınlık, biraz kaybolmuşlukla, sözcüklerin arasında bir şeyler anlamaya çalışınm, sonra bir anda (iyi cabrlel Carcla Marquez romanlarda ancak) kendimi, yazann oltasına takılmış bulurum ve rorektiği kadar, bir miktar da gizem mutman çok iyiyse bittiğinde hâlâ oltadalaka kalmalıdır. yımdır. Aksi halde, bir yerlerde oltadan Yukarda alıntı yaptığımız Gabriel kurtulmuş, zihnim dağilmış, nerede olGarcia Marquez'in "Rjrmızı Pazartesi" duğumu unutmuş, dolanmaya başlamıromanının girişi, macera romanlarının şımdır. tam tersine flk satırda konuyu söyleyerek İyi bir roman girişi nasıl olmalıdır? başlar. Hatta romanın orijinal adı "CroYanıtlaması çok zor bir sorudur. îlk nıca de una Muerta Anuncıada" ("Hatümceler okurun ilgisini çekmek açısınberli Bir Cinayetin Belgesi"), romanın dan elbette çok önemlidir, fakat her yailk satınndan da önce, konuyu haber vezar, her kitabında roman başlangıcının rir. Marquez özellikle hiçbir şüpheye yer nasıl olması gerektiğini farklı yanıtlar. vermeksizin, dolaysız olarak hikâyesini Bazı roman girişleri öylesine büyük söz anlatır, romanın başkahramanı Santiago verir ki kitabı okuma aşamasında yaşaNasar'ın cinayetini anlatacağını söyler ve mımızın değişeceğini umut ederiz. Baanlatır. Karmaşık bir cinayet öyküsü olzıları merak uyandırır, bazıları bilinçalmasına rağmen, sanki antik bir tragedtımıza bilgiler yollar, neler öğrendiğiyada gibi konu baştan biliniyordur. Kamizin ilk anda farkına bile varmayız. rakterler de baslarına gelecekleri biliyorTolstoy "Anna Karenina" romanına lardır ama kadere karşı koymak için el"Mutlu aileler hep birbirlerine benzerlerinden bir şey gelmez, olayların akışıler; oysa her mutsuz ailenin öyküsü nın kendi iradeleri ile engeÛenemeyecefarkhdır" diye başlar. Böyle bir başlanğini bile düşünmeye başlarlar. Hepsi gıçla okur, anlatılacak öykünün tonunu, Santiago Nasar'ın öfümünü kabul etmişSAYFA 18 SANAT MI, DEĞİL Mİ? / Orhan Barlas İMDAT! TÜRKÇE ELÜEN GİDİYOR / Tülay BİR "ON RESMİN KIRK YILI / Ahmet YAŞAMA SANATI : SABAHATTÎN EYUBOĞLU / Bertan German Çalıkoğlu OKUYUCUYAZARYAPIT DtYALOĞU / Zehra Ipşiroglu Oktay Levent ROMAN"DAN "YLJZ ROMAN"A / M. Sadık Aslankara Şiir •. Başaran, Cevat Çapan, Refik Durbaş, Ersin Salman, Izzet Yasar, Müslim Çelik, Engin Turgut, Seyhan Erözçelik, Metin Fındıkçı, Nilay Özer, Nazmi Agıl, Serkan Ozan Özağaç, Gonca Ö z m e n . Bu Sayıdaki Ressam . llhan Berk. . Yönetlm Yerl ve Yazıştna Adresl: Kuçıikparmakkapı sok No • 17 80060 Beyoglut.stanbul, Tel (0212) 293 41 0S, FAX (0212) 293 41 08 Dağıtım : HlRYAY A.Ş , ABONELtK : Al^onet tel (212) 222 83 32 Abonet fak.s . (212) 222 27 10 Abonet emaıl • [email protected] Abonet web • www.Abonet nct CUMHURİYET KİTAP SAYI 568
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle