24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tahir Abacı, şiir, hikâye, roman ve eleştiri alanlarındaki ürünleriyle tanıdığımız bir şair ve yazar. 1998 yılından bu yana Radikal gazetesinin Pazar eki Racukal tki'de yayımlanmakta olan denemeleriyle onun bir başka yönünü daha tanımış olduK. "Bir Zamanlar Anadolu'da" bu denemelerin otuz iki tanesini bir araya getiriyor. AYŞENUR BAHÇEKAPILI ir Zamanlar Anadolu'da" kara tren dumanlar savurarak yol alır, cumbalısofalı evlerde yaşanırdı. Bodrum, ağız dolusu "Merhaba" demeyi Halikarnas Balıkçısı'ndan öğrenirken, Fırat ve öteki akarsular dağlann arasından maviyeşil akardı. Eşen Çayı Patara'yı kumlara gömerken Ege sofralarında zeytinyağlılar yenilir, şaraplar içilirdi. Anadolu ya koşan gezginlerin bir ellerinde Homeros'un destanlan, öteki ellerinde kazma kürek vardı. Karasevdalı aşka aykın tanımlar getirirken, berberler çifte tıraş yaparlardı. Bazı sairler kona göçe diyarlan şiirleştirirken, bazılan da otelferde duyarlık avına çıkarlardı. Gülün katlanna nice uygarhk yerleşirken, göçler yürek burkardı, Şahnışinlere kurulmuş gramofonlar aşina seslerle tıngırdarken, 45'lik plaklar minibüslerin "şoför mahalli"ne yerleşirdi. Türküler yöre yöre gezerken, "YokŞehir" Harput'ta renkîi bir cümbüş yaşanırdı... Tahir Âbacı, şiir, hikâye, roman ve eleştiri alanlarındaki ürünleriyle tanıdığımız bir şair ve yazar. 1998 yılından bu yana Radikal gazetesinin Pazar eki Radikal îki'de yayımlanmakta olan denemeleriyle onun bir başka yönünü daha tanımış olduk. "Bir Zamanlar Anadolu'da" bu denemelerin otuz iki tanesini bir araya getiriyor. Gazete yazılannı toplayan kitaplar, kımi okurlara üginç gelmeyebilir. Ancak elimin altında, başunın ucunda duran ve başından başlayarak değil, ilgimin salınışına göre kendimce bir sıra uvgulayarak okuduğum bu kitap, insanı alıp götüren niteliğiyle "iyi ki derlenmiş" dedırten ve ancak böyle olunca bütünlenen, anlam kazanan istisna kitaplardan biri. Kitapta toplanan yazılar, yazannın edebiyatçı kişiliğinden anlatım desteği alarak bir çeşit antropoloiik Anadolu kazısı yaptıkları için zaten birbirleriyle yakından ilgili. "Yerler ve Yurtlar", " Yağmur Bereketi", "DileGelen" ve "Türkülerle" başlıklı dört bölüm altında toplanmış kitapta ilk okuduğum yazı, "Bir Oyuncak Varmış" başlıklı yazıydı. Bu yazıda "Pek çok çocuğun oyuncak yerine boya sandığına sanldığı, mendil ve ciklet satışı için sokaklara gönderildiği, pazarlarda kiralanabildiği bir ülkede öncelik sorunlan üzerine kara da yorabiliriz" diye bir sorgulama geliştiren, ardından oyuncak yoksunluğunun çocuğun gelişimindeki etkilerine değinen yazar, bizi Avrupa'da model trenlerle ilgili bir ayrıntının nasıl tartışıldığından aup Anadolu oyuncaklarına, Turk oyuncak sanayiine, oyuncaklar konusuna "takmış" olanlara ve kendi bireysel geçmişimize taşıyor. "Futbol Anadolu'da" yazısından, Ziya Gökalp'ın 1922 Diyarbakır'da Gençük Idmanyurdu takımının kuruluşuna önayak olduğunu, 1920'ler Anadolu'sunda spor etkinliklerini örgütlemenin tıpkı gazete ve dergi çıkarmak gibi "münevver işi" sayıldığını, bunun genç kuşağı yücelten Kemalizm ve cumhuriyetçüığın de bir gereği olduğunu öğreniyor, Trabzon'a, Adana'ya uzanıyor, Muharrem Gülergin, Füze Selami, Kartal Yaşar'ı tekrar haörCUMHURİYET KİTAP SAYI 538 Bir Zanianlar Anadolu'da Bir Zamanlar Anadolu'da latan, bizi kuşbakışı Anadolu dağlan üstünde uçuran bir yazı. "Kasabalar, salonun kalabalığından ve gürültüsünden bıktıkca gidip uzanacağımız küçük odalar mıdır?" dıye soran Abaa, "Kasabalar Tadıyla" yazısında köyden ve şehirden farklarını vurguladığı bir yerleşim biriminde buruk bir geziye çıkarıyor bizi. Sonra da konaklamak üzere "Palas Pandıras Otel" yazısına gidiyor, trajikomik otel gözlemleri arasında buralann özellikle şairler için ne tür bir "duyarlık av alanı olduğunu öğreniyoruz." Dışarda Deli Dagalar"da ise bir başka ama bu kez mecburen katlanılan bir mekânda, cezaevlerini geziyoruz. "Ege'de Bir Sofra'da" Anadolu'nun batısında zengin bir sofranın başına çöküp "Şiir ve Şarap"ta şiir ile şarap arasındaki şaşırtıcı paralelliğe şaşınyor ve Dionysos'un yurdu Anadolu'nun nasıl bir şarap yurdu olduğunu öğreniyoruz. 'Ağacın ve Otun Hikâyesi" ve "Çiçekler Içinde"de ise doğal dekorun içinae yol alırken Anadolu'nun binbir çeşit bitkisini, çiçeğini ve bunlan tanıtmak için emek verenleri, bunlan eserlerinde dile getiren lu'nun tiyatroya, sinemaya ve şiire yansımalanndan örnekler sıralıyor. Abacı'nın bu yazılannda da betimlemeyle elestirelliği, gözlemle referanslan iç içe kullandığı, coşkulu idealizasyonun ya da kupkuru bilgi aktancılığının tamamen dışında, kendine özgü bir dil, üslup ve dünya kurduğu gözlemleniyor. Tahir Abaa'nın özellikle Anadolu şehir müziği üzerine yazdığı, geniş bir arşiv bilgisine dayanan vazılar da yankı uyandırmıştı. Kitabın ' Türkulerle" bölümünde bu yazılardan beş tanesi yer alıyor. Abaa'nın türkülere sanatsal değerleriyönünden eğildiği, popülist yaklaşımlara ve Cumhuriyet iaeolojisinin folklorcu eğilimlerine elestirel bir mesafeden baktığı görülüyor. "Yurttan sesler" ekolü ile taş plaklarda kalan ezgiler arasındaki farklar, sarkı ile türkunun, klasik Türk müzifa ile nalk müziğinin temeldekı kardeşliği, lirik türküler, ses sanatçısı yetişarme yarışındaki yöreler, maya, hoyrat ve Eğin türküleri, 45'lik plaklar, DiyarbakırL Celal, Urfah Cemil.Malatyab Fahri, "Erzurum Çarşı Pazar" ve "Huma Kuşu" türküsü, ezgilerin yöresel ve etnik aidiyetleri, Kürt, Ermeni, Süryani, Gürcü, Arap, Azeri etkiler, "Rebetiko"da teselli arayanlar ve Harput'ta yaşanan cümbüşler, "programın bu bölümünde" sahne alıyor. Kitaba belgesel değeri olan birçok siyah beyaz fotoğraf da eklenmiş. Her şeyi kesip biçtiğimiz, kendimizi ve çevremizi aştığımızı öne sürdüğümüz, tarihi yeniden yazdığımızı sandığımız, ötekini rekabet içinde yok ettiğimiz, bir tus ile her şeyı becerdiğımizi sandığımız sanal kayboluşta bir sorgulamadır "Bir Zamanlar Anadolu'da". Kullandığı dille bizi de sohbetine dahil ederek, haarlaüyor ve düşündürüyor. Vardığımız noktada, hiç açığa çıkarmadığımız, sadece bize ait olanlann hâlâ yerlerinde durduklannı bir kez daha düşürüyor aklımıza. Acındırmadan sil bastan ediyor toplumun gayri resmi 'geçiş ini "...görülen şeylerin ardında, ziyaret edenin gözünden iyi gizlenmiş binlerce sırn saklayan sınırsız bir deniz" (Yorgo Andreadis) olan Anadolu'da. Bir uçtan öteki uca sahndığımız duygu enginliğinde belki "Son tren çekip gideli 3 oldu", belki "Ergani Istasyonu'nda K üt çalan adam hâlâ yerli yerindedir", belki "O plaklar bir yerlerde yankılanıyor hâlâ", belki" tnsanlar dünya yerine oyuncaklarla oynasalardı dünya daha da rarklı olurdu , belki "îzmit te hat boyunda çınar ağaçlanna rapt edilmiş o eski tip taşra gazetelerine de rastlavabilırsiniz, bir eski dosta yani", belki "Ağacın ve otun hikâyesi insanınkinden daha uzun, daha renkli..." Ve evet, "Anadolu dipsiz bir kuyu, kazan kazana", evet "Şarap, şiir ve erdem, son ikisi nicedir yitik bize kalan şimdilik sarap", Evet "Anadolu bir zamanlar ağız dolusu gülmeyi debilirdi", evet "Türkiye'nin sanat ve siyaset tarihi cezaevlerine uğranılmadanyazılmıyor", evet "Soframızı Troya'dan Kilikya luyılanna kadar herhangj bir yerdekurabiliriz", evet "Türküler şuralı ya da buralı değil, işte oraLdır", evet "şiir onsuz yapamıyor ama asıl insan memlekets.' ıvalmamalı..." Tahir Abacı, trenleriyle, evleriyle, dağlanyla, sulanyla, kasabalanyla, otelleriyle, bitkileriyle, oyuncaklanyla, gazeteleriyle, yerel tarihçeleriyle, aşkknyla, acılanyla, ezgileriyle "Akaeniz mavilacivert, Fırat bozbulanık, nereliyiz biz?". Biz söyleyelim: Cevabı belli değil mi? • Bir Zamanlar Anadolu'da/ Tahir Abaa/ îletişim Yaymlan/ /224 s SAYFA 19 Tahir Abacı dan denemeler toplamı lıyor, 1960'larda Anadolu'da futbol dalgasının yayılışına daır ılgınç aynntılar öğreniyoruz. Asıl olarak da, son yıllarda neredeyse ulusal ve ırksal kimliğımizin ve televoleleşen hayatımızın parçası haline gelen futbolun, sadece bir spor olarak o saf, temiz çehresi beliriyor bu yazıda. Varoşlara göçen kara sevdanın hangi şairin dızesınde sızladığını, hangi ezgide nasıl içimize işlediğini haürlamak için "Ol Kara Sevda" yazısına bakmamız yeterli. "Han Duvarlan" şiirinden Tanpınar'ın "Huzur" romanındaki MümtazNuran aşkına, Ferhat ile Şirin, Arzu ile Kamber, Leyla ile Mecnun'dan Divan Edebiyatı'nın mazmunlanna, Karacaoğlan'dan Tazminat romanlanna, cumhuriyet döneminin şarkı ve fılmlerinden Ahmed Arif'e, "aşk şairleri"nden minibüslerde "amortisörlü pikap"ta dönen 45'lik plaklara uzanan bir panorama izliyor, aşkın simdi büründüğü halleri hiç değilse yazı boyunca unutuyor, geçmişle avunuyoruz. Kitabın ilk yazısı olan "Son Kara Tren"le ise Malatya'dan hareket ediyor ve Tahir Abacı, trenleriyle, evlerlyle, daulanyta, sulanyta. kasabatanyla, oteltertyte, oyuncaklanyla. gazotetertyle, yerel tarlhçelerivle. aşklanvla. acılanvla, ezgllertyie Anadoluda oezdlrtvor Mzleri. Dinyı yariM oyuncak VangölüGüney Ekspresiyle, Izmir Kurtalan posta treniyle, "Tımas", "Çörçil", "Çıngıraklı Yılan" gibi adlan, 33'lük, 44'lük, 45'lik, 55'Uk gibi numaralan olan lokomotiflerle bir dizi istasyona uğruyor, Yılmaz Güney, Erdoğan Tokadı, Alfred Hitchcock, Robert Aldirch'in filmlerinden, Cahit Sıtkı, Ceyhun Atuf Kansu, Attila îlhan, Edip Cansever'in şiirlerinden Emile Zola, Tanpınar, Sait Faik, Oktay Akbal'ın roman vehikâyelerinden geçiyor, Nâzım Hikmet'in 1941 yılında Haydarpaşa'dan kaldırdığı trenlere biniyoruz. Barnakıra,est8tH(ml? "Barınak, Ev, Estetik" yazısı Doğu Anadolu'dan başlayıp Trakya'ya uzanan bir büyük ana caddenin her iki tarafında yer alan evlerin içine sokuyor bizi. Ev tiplerinden şahnişin, hayat, sofa, eyvan gibi bölümlere, döşeme ve bezeme özelliklerine uzanan yazar, bizi onlarla konuşturuyor. Dumlu Dağı eteklerindeki sayısız pınardan doğan, pek çok akarsuyu toplayarak büyüyen, barajlarda göllenen, oradan denizlere akan Fırat'ın "akış destanı"yla başlayan "Suların Dili Var" yazısı Kaz Dağı'nın akarsulanna ve "büvet"lerine, Mılet'i, Efes'i, Patara'yı bitiren ırmak ve çaylara buğulu bir yolculuk yapanyor bize. "Dağlar Dağımdır Benim" yazısı ise, yolumuz izimiz değilken dağlann nasıl nayatımızda yer tuttuğunu an sanatçılan tanıyoruz. Tahir Abaa," Akdenizli miyiz?" ve "O Mavi Dünya" yazılannda ise Türkive'nin ve zihinsel yapıların belli bir eksenle açıklanmaya çalışılmasını sorguluyor. Akdeniz'in kültürumüze kattığı anlam dünyasını inkâr etmeden, Balkanlar'dan Yukan Mezopotamya'ya uzanan öteki eksenlerin belirleyiciHğine dikkat çekiyor. Ve "Dipsiz Kuyu Anadolu", bir eline Homeros, öteki eune kazma alanlann Anadolu'yu nasıl kazıp durduklanndan başlayıp "suya giden tarih"le noktalanıyor. Kitapta bir yandan "Gülen Anadolu" ile karşılaşıyoruz, diğer yandan "Göçler ve Acılar'>ı, "Öteki Anadolu"yu buluyoruz. llkinde Nasrettin Hoca, Bektaşi, Incili Çavuş, Karagöz ve Hacivat, Keloğlan'la gülümsüyor, diğerlerinde göçe duranlann ırksal kimliklerinden sıynlıp tek bir yüz ifadesinde resimlendiğini görüyor, "muhacir" ve "tehcir" hikâyeleriyle burkuluyoruz. "Bir Dünyadır Yerel Tarihçeler yazısı da, Opkı "Sayahatnamelerde Bir Seyahat" yazısı gibi bizi alıp Anadolu'nun farkh noktalanna ulaştınyor, nerelerin kimler tarahndan nasıl gezildığıni, görüldüğünü, yazıldığmı öğreniyoruz. "Anadolu Basını: Medyatik Olamayan Medya" yazısı bize tek yapraklık avuç içi büyüklükte gazetelerin serüvenini getiriıiiri" i" S >r. "En Taşralı lstanbullu", Memleketin "Diyar Diyar Şiir" yazılan Anado
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle