03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Birinci Diinya Savaşında Bir Yedek Subavın Hatıralam SAMİ ONAL İ Faik Tonguç'un anıları yeniden okur karşısında 1 964 yılı başlannda Erzincan Askeri Lisesi'nde görev yapıyordum. Okulumuz Keşis Dağı eteklerindeki ünlü Hamidiye Kışlası'ndaydı. Biz genç öğretmen subaylar ders dışı saatlerimizde okulun çatı katındaki subay gazinosunda toplanarak radyo dinler, sınav kâğıdı, gazete, dergi ve kitap okur, çaylarımızı yudumlayarak Erzincan Ovası'nı ve karh Munzur Dağlan'nı seyrederdik. O günlerde Milli Mücadelede Oltu üzerin9e çalışıyordum. Gerek şehir kitaplığında, gerekseokul kitaplığında çalışma\onumla ilgili çok sayıda kaynak vardı. Üstelik yörede Birinci Dünya Savaşı ile Kurtuluş Savaşı'nın kanlı olaylarına yakından tanık olmuş birçok yaşlı insan henüz hayatta idiler. Bunlardan biri de yıllann kitapçısı Erzincan'ın canlı tarihi Ragıp Şefik Calkavur idi. Rahmetli Çalkavur dükkânına her uğradığımda yaşadığı olayları uzun uzun anlatır, özel kitaplığından yararlanmamı sağlar, bana adını duyduğum, ancak o güne dek hiç görmediğirnkitaplan gösterirdi. Örneğin IhsanPaşa'nın, Köprülülü Şerif Bey'in, Arif Baytın'ın, Fahrettin Erdoğan'ın anılannı(*) ilk kez Ragıp Bey'den alarak okumuş, Birinci Dünya Savaşı'nda Doğu Cephesi ile ilgili bu çok önemli kitapları dana sonraki yıllarda kendim de edinmiştim. Çalkavur'un ısrarla önerdiği bir kitap aaha vardı. Ne yazık ki bu kitap kendısinde yoktu. Ankara'daki öğrencilik yıllarırnda söz konusu kitabı ben de kitapçı vitrinlerinde çok görmüş, her nedense bir türlü satın âlamamıştım. Bu kitap Faik Tonguç'un "Birinci Cthan HarbındeBir Yedek Subayın Hattraları" ıdi. Söz konusu kitabı bulup okuduktan sonra Sayın Çalkavur'a hak vermiştim. Gerçekten bu kitap Birinci Dünya Savaşı'nın Doğu Cephesi ve Rusya'daki esaret hayatı ile ilgili en önemli anı kitaplarından biriydi. Yaptığım çalışma için de bulunmaz bir kaynaktı. Millt Mücadelede Oltu 1968'deAnkara'da yayımlandı, kısa sürede tükendi. Ben de elimdeki kitapların bir bölümünü yer darlığı nedeniyle sağa sola dağıttım. Özel kitaplığımda doğan boşluğu sonraki yıllarda doldurdum. Elden çıkardığım kitapların birçoğuna yeniden kavuştum. Ama ne var ki "Btrtna Cihan Harbınde Bir Yedek Subaytn Hatıralan'nm izine en az 25 yıl rastlayamadım. Sahaflık yaşamım boyunca da bu kitabı arayıp soran sayısız insanla karşılaştım. Yayıncı dostlarıma bu durumu açıp Faik Tonguç'un kitabını yeniden yayımlamaları önerisinde bulundum. Kendisini askeri öğrencilik döneminden tanıdığım o yılların iyi bir okuyucusu ve kitap kurdu, sonraki yılların da çalışkan yayıncısı Mürşit ÖnemnbtrarakltalN lan bir cepheydi"(s.9) Bu satırları Mürşit Balabanlılar'ın kitaba yazdığı sunuş vazısından aldım. Dana sonra Faik Tonguç tarafından kaleme alınan önsözde kitabın hangi amaçla yaBalabanldar önerimi benimsedi, işe el zıldığı açıklanıyor. koydu. Kitaptan öylesine etkilenmiş olacak ki Balabanlılar inceleme ve yayına "Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı hazırlama işini de kendisi üstlendi. Ordusunun Doğu Cephesi'ndeki küçük Onun özenlı ve titiz çalışması sonucu bir birliğinden söz açacağım. Bana öyle uzun yıllardır aranüıp bulunamayan bu geliyor ki, bu küçük birliğin çektikleriönemli anı kitabı yeniden gün ısığına çıkni, Dİzim çektiklerimizi, bu hayatı yaşaXX, kitapçı dükkânlarının vitrinlerini süs yanlar kadar kimse takdir edemez ve anlemeyebaşladı. Bu hizmetlerinden dolalatamaz. Bu zor şartlar altında nasıl hayı Mürşit Balabanlılar ve T. lş Bankası yatta kalabildik, ona saşıyorum. Savaş ve Kültür Yayınlan yöneticilerini yürekten esirlik beni o kadar dayanıklı hale getirkutluyor, kendilerine teşekkür ediyoruz. mişti ki ilk günlerde geçirdiğim ateşli hummanın dışında hiçbir hastalık görKyükMnl medim. Erzurum dağlarında kışın çadır "Mülkiyeyi bitirdikten sonra Londbile bulamayarak karlann üstünde yatra'ya giden Faik Tonguç, büvük savaşın tık. Sefalet, açlık çektik. Nezle bile oldupatlamak üzere olduğu günlerde Istanğumu hatırlamıyorum... îbretle okunabul'a dönmüş ve gönüllü olarak Doğu cak dört yülık bir siper ve esaret hayaCephesi'nde savasa katılmış gençlerden tımvar."(s. 1112) biri. O yıllarda yülcseköğrenim gençliğinin önemli bir bölümü "Turan ideaJİFaik Tonguç'un dört yıllık serüveni 13 ne, daha doğrusu hayaline inanıyordu. Ocak 1915'te îstanbul'dan hareketle Türk Ocağı Cemiyeti'nin, Türk Yurdu başlar. O sırada mühendis olan kardeşi gibi yayınların etkisi altında kalan binlerde Levazım Reisi Topal Ismail Hakb Pace genç bu duygularla savaşa katıldı. Hasa'nın yanında fen aanışmanı olarak ça^afleri, Türk ırkının yaşadığına inandıklışmaktadır. Tonguç istese Ismail Hakkı h geniş bir coğrafyayı fethedip, büyük ,arı Paşa'nın yardımıyla daha kolay bir göreideali gerçekleştirmekti... ve gidebuecektir. Ancak o ranat edebiSavaş meydanlarında "cehalet ve atakleceği kolay bir görev değil, kendisini hk kurbanı" olan o gençlerin görmediği Turan'a götürecek, Moskorla karsı kargerçeği tarihler şöyle anlatır: Birinci şıya getirecek görevler istemektedir. Bu Dünya Savaşı'na girilirken Doğu Cepamaçla Haydarpaşa'dan yola çıkar, Uluhesi, Türk ordusunun Kafkasya'ya gırkışla ya kadar trenle, oradan da at ve kamesi ve bazı Rus kuvvetlerinin bu bölgetır sırtında 16 günde Sıvas üzerinden Erde tutularak dolaylı yoldan, Rus cephezincan'a vanr. Erzincan'daki birkaç günsine yardım edilmesi düşüncesiyle açı Faik Tonguç anılarını yazıp yayımlamakla yakın tarihimizin az bilinen bazı sayfalarını gün ışığına çıkarmış, ulusal kitaphğımıza önemli bir katkıda bulunmuştur. Bu yüzden kendisini saygıyla anıyor, değerli kitabını yeniden yayımlayarak günümüz okuyucusunun hizmetine sunan Türkiye t§ Bankası'nı kutluyoruz. lük dinlenmenin ardından lise arkadaşı Dr. Asım Bey'le birlikte yeniden yola koyulurlar. O güne dek ordumuzun başarılı saldırılanyla sürekli ilerlediği hayaliyle avutulmuşlardır. Oysa ki yolda karşılaştıklan gerçekler hiç de öyle değildır. Sarıkamış kusatması felaketle sonuçlanmış, bozgundan kurtulan hasta.ve yaralüar yollara dökülmüşlerdir. "Özellikle Erzincan'dan sonra, yollarda hasta, yarah binlerce asker perişan, bitkin gerüere gitmeye çalışıyorlardı. Yol kenarlannda gördüğümüz cesetlerden üzüntü ve heyecan duymamak mümkün olmuyordu. Başıboş bırakılan bu sefil insanlarla konuştuğumuz vakit hepsi ağız birliği etmiş gibi, Allahüekber Dağları'ndan, Sarıkamış ormanlarından söz açıyorlarsa da, henüz gerçeğin ne olduğunu anlayamıyorduk, dana doğrusu anlamak istemiyorduk." (s. 26) 9 Mart 1915. Faik Tonguç ve arkadaşları karh KarasuAras dağlarını aşarak 10'uncu Kolordu'nun merkezi Id (Narman) kasabasına varmışlardır. Narman sokaklannda daha gömülmelerine vakit bulunamamış yüzlerce ceset vardır. Dam içlerinde ise tüyler ürpertici manzaralarla karşılaşılmaktadır. Kağnılar bu damlara birbirlerine iplerle bağlanmış, ağızlan ve gözleri yarı açık asker ölüleri taşımaktadır. Yazarımız bu sırada garip bir çağrışımla Ikinci Meşrutiyet'in (1908) ilanı yıllarını anımsar: "Okulda bir toplantı yapıyoruz. Sadrazam Kâmil Paşa, Hürriyet kahramanlan Niyazi ve Enver Beyler okulumuza şeref veriyorlar. Onlan aÛuş tufanına boğuyoruz. Bir torba kemik haline gelmiş, boyuna çenesini oynatan, koltuğa gömülmüş ihtiyar kurt, göz ucuyla Hürriyet Kahramanlarını inceliyor, bizse sesimizin çıktığı kadar 'Yaşasın Niyaziler, Enverler, var olsun hamiyetli askerler' şarkısı ve marslanyla ve sınırsız bir heyecanla sınıfta kıyameti koparıyoruz. Niyazi Bey'in saf, babacan bir haîi var. Güiümseyerek, koca bıyıklannı sıvazlayarak kayıtsızca etrafa göz gezdiriyor. Enver Bey kimsenin yüzüne bakmıyor. îçten pazarlıklı, ciddi ve sıkılgan bir tavır alarak gözlerini yere dikmiş. Şimdi o durgun naliyle gözlerimin önüne geliyor ve canlanıyor. 200.000'i aşan askeri mahv ü perişan eden bu utangaç ve yakışıklı genç miymiş? Anlattıklarına göre, bu felaketin biricik sorumlusu oymuş." (s. 3233) Savasların en acımasız yanı, yaşanan kanlı olaylar karşısında insanları duyarsızlığa itmesidir. Tüm acı ve üzüntüleriniz olayı yaşadığınız dakikalar içerisinde kalır, bir saat geçmeden başka kaygılara dalar, sevdiğiniz şehit arkadaşlarımızı çabucak unutursunuz. Faik Tonguç'un da cephede sık sık karşılaştığı benzer durumlar vardır. Örneğin çok sevdiği Kayserili Teğmen Fahri ve dört eri bölük merkezinin yanındaki tepede toprağa verdikleri günün akşamı kulaklarıru Rus siperlerinden gelen Erzurum ve Sıvas türkülerine çevirmişlerdir. Bir ermeni etkili bir sesle yürekten özlemini çektiği anavatanının türküsü "Akgelin sürmelim"i o kadar güzel söylemektedir ki dinleyen herkes hayran kalmıştır. hglnç İnsan Uplerl Tonguç'un kıtabında kanlı savaş sahneleri sergilendiği gibiilginç insan tipleri de tanıtılmaktadır. Örneğin bölük arkadaşlarından medrese çıkışlı yedek subay adayı bir îbrahim Hoca vardır. 1brahim Hoca yobazlık düzeyindeki tutuculuğu yanında şakacı, sempatik bir kişiliğe de sahiptir. Hoca'nın çevresindeki insanlarla, özellikle Faik Tonguç'la yaptığı dinsel tartışmaların yer aldığı sayfalar kitabın en çarpıcı bölümleridir. Bu kitap benzer tartışmaların doruğa tırmandığı günümüzde yalnız bu bölümleri için bile okunup incelenmeye değer. Tarihsel sıralamaya uyularak kaleme alınmış "Btrina Dünya Savaşı'nda Bir Ye' CUMHURİYET KİTAP SAYI 521 0 yıllarda yükseköğrenitn gencllğlnln önemli bir bölümünün hayall, Türk ırkının yaşadığına Inandıklan genl$ coğrafyayı fethedip, 'Turan' Ideallnl gerçekle$tlrmekti... SAYFA 20
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle