03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YILDIZ ECEVIT {{ Tk JT udu olabilmem için her gün |\/| bir miktar edebiyada ilgilenJ . VJL mem gerekiyor. Bunu özür diler gibi ve durumumu açıklamak için söylüyorum. Hani her gün bir ilaçtan bir kaşık alması gereken hastalar vardır. Hcrkesinki gibi hayat sürebilmek için şeker hastalarının her gün bir kere iğne olmaları gerektiğini çocukluğumda öğrendiğimde çok acımıştım onlara: Yarı ölü olduHarını düşünmüştüm. Edebiyata bağımlılığım da beni bu anlamda 'yarı ölü' duruma getirmiştir. Hayattan kopuk olduğumu söyleyenlerin de bu yarı ölü duruma işaret ettiklerini sanıyorub." Orhan Pamuk'un, Bilkent ÜniversitesiTürk Edebiyatı Bölümü'nün hazırladığı etkinlikte yaptığı konuşma metninin başlangıç tümceleriydi bu sözler; yaşamayı yazmakla özdeşleştiren bir edebiyat sanatçısının, ana sorunsalını, gündelik yaşamdan altnan bir örneğin alegorik tonlaması aracılığıyla anlaşılır kılma çabasını yansıtıyordu. Yukarıdaki alınunın edebiyat dünyası açısmdan önemi ise, onun, Orhan Pamuk'un özyaşamsal/düşünsel/edebiyatbilimsel siyasal içerikli denemelerini bir araya, getirdiği yayım aşamasındaki kitabı "Öteki Renkler"in önsözünün de ilk tümceleri oluşuydu. Romanlannı, 'kırmızı'larla, 'beyaz'larla, 'kara'larla, 'mor'larla renklendiren Pamuk, yaşamı imge süzgecinden geçirirken, onu kurmaca alanda bir ressam gibi 'boyar'. Renklerle "bir çesit sezgisel iüşki" (Beyaz Kale/Kapak) kurduğunu söylüyordur kendisi de. Onun roman dünyasının önemli bir öğesidir 'renkler'. Pamuk'un "Öteki Renkler" kitabında ise, kurmaca dünyanın dışında kalan 'öteki renkler' yer almaktadır. Bu 'öteki renkler'; Istanbul'dur, toplumdur, demokrasidir, askerlerdir, esyalardır, köpeklerdir, korkudur, paranoyadır, edebiyat bilimidir... somut yaşamın kendisidir. Çoğunlukla bu 'öteki renKİer' tedirgin eder ramuk'u; "bu berbat ve boğucu dünya" diye söz eder onlardan. Ama bu boğucu dünya onun yaratıcılığının kaynağıdır aynı zamanda. "îyi yazabilme[si] için iyi sıkılabilme[si], iyi sıkılabilme[si] için de hayatın içine girmesi gereki[yordur]". Yaşam karşısında, yaşamın "ciddi ya da ciddiyetsiz aynnulan karşısında" sıkılıp "hayal kurmaya yani yazmaya" başladığını söylemektedır. "Hayatta sıkıldığım seyleri kitaplarımda çok iyi anlattığımı söylemişlerdir [...] insan ne kadar sıkıhrsa o kadar hayal kurar," diyordur. "Öteki Renkler" kitabının "Önsöz"ü, Pamuk'un somut yaşamla olan ilişkisini en doğrudan dile getirdiği metnidir. Orhan Pamuk'un bu metninde şaşırtıa bir açıksözlülükle yargıladığı edebiyat dısı yaşam ya da 'somut gerçekük'; katuman bir dıinya olmaktan çok, onun asal yaşamının yani yazma ediminin hizmetinde olduğu sürece kadarulabilen bir ara alandır daha çok. Sanat dallarına tarihsel bir bakış gerçekleştirdiğimizde, sanatçının başlangıctan bu yana, yerleşik değerlerle, toplumsal ölçütlerle, gündelik yaşamın zorunluluklanyla çatışma içinde olduğunu görürüz. Goethe, kendisini yazmaktan alıkoyacaği endişesiyle evlenmekten kaçar, Kafka ya da Oğuz Atay yaşama kaulıyor'muş gibi yapıp, özde vazarken yaşarlar; Beckett ise yaşama katılmayı tümden reddeder ve kendi kurduğu o estetik düzlem aracılığıyla soluk ahr. Sanat, içinde bulunulan bir alt değerler sistemini, farklı bir enerji aracılığıyla aşma çabasırun bir ürünüdür. Büyük sanatcılardaki inanılmaz 'yaratıcılık' potansiyeü; onların bir tür kutsal enerjiyfe: 'esin le, bütünleşmeleri sonucu ortaya çıkar. 'Yaratıcılık', somut yaşamdan çok, aşkın bir düzlemin renklerini taşır. Yaratıcının/sanatcının bu 'dünya dışı' özelliğini en çok kimliğinde yansıtan yazar Franz Kafka dır. Yanlışlıkla somut bir insan bedenine girmiş aşkın bir varlık gibi, yaşamın içinde ona katılmaksızın dolaşır Kafka. "Edebiyada ilgili olmayan her şeySAYFA 10 Orhan Pamuk bu kez yazılarıyla... 'Öteki Renkler' den neıret ediyorum, den nefret ediy "Kitaplarım yayımlanmaya dıvordur; baskalanvla ı i • ii • • y ; konuşmak (edebiyat ba§ ayınca şımdı çok iyi konuşmak (edebiyat yalan söyleyebildığım üzerine de olsa) canımı sıkıyor, ziyarete gitmek anlaşılmış, gerçekler canımı sıkıyor, hısımlahakkında ne ausündüğüm rımın acı ve sevinçleri de merak edılmeye beni ruhumun derinliklerine kadar bunaltı başlanmıştı. Bu kitaptaki yor" (Günlük, yazıların çoğu bu taleplere 21.7.1913). Kafka'nın, Tezer özlü'nün çevirikarşılık olarak yazıldı" siyle dilimize yansıyan diyor Orhan Pamuk bu sözleri, 'bu dünkitabıyla ilgili olarak. ya'da yaşiyormuş gibi oynadığı[m]ız oyun" diye söz ediyordur Pamuk metninde. Katılmakta zorlandığı dünyanın dışında yeni bir dünya kurup orada yaşamak yani yazmak, yukarıdaki alıntılarda Pamuk'un sJcca yinelediği 'özgürlük ve 'oyun sözcükleriyle yakın ilişki içinde olan bir edimdir. "Yazarbğın en güzel yani, eğer yaratıcı yazarsanız, bir çocuk gibi dünyayı unutabilmek, gönlünüzce eğlenebilirken kendmizi sorumsuz hissedebilmek, bildik dünyanın kurallanyla oyuncaklarla oynaı gibi oynayabilmek"tir belki de. Oyun özgürlüktür; özgürlük ise yalnızca yaratıcılık için önkoşul olmayıp, insanın toplumsal/töresel ner türlü baskının/zorunluluğun dışında kendini/özünü gerçekleştirmesi için de önkoşuldur. Schiller, yaşam içinde insanın en özgür olduğu anın, 'oyun oynadığı an olduğunu söyler; ona göre istenç ve zevkin en özgürce bıreşimi oyun sırasında gerçekleşmektedir. "Poiesis oyunsal bir işlevdir," (s. 149) der Johan Huizinga, "Homo Ludens" (Oynayan Insan) başlıklı yaratıcı incelemesinde. "Şiiri anlayabilmek için, tıpkı sihirli bir elbise giyer gibi. çocuk ruhuna bürünmek ve çocuksu bilgeliğin yetişkininkinden üstün olduğunu kabul etmek gerekir." (s. 150) Huizinga, yalnızca sanatın değil, felsefenin de kökeninde 'oyun' olgusunun yattığını söyler; "Yunan felsefefi düşüncesinin ilk ürünlerini çok eski bilmecelere bağlayan bir çizgi bulmak çok zor değildir." (s. 146) Postmodern edebiyatm, sanatı oyunla koşutlayan ve gerçekçi edebiyatı savunanlar taranndan boy hedefi yapılan bu eğilimi, özde onun sanatın kökeninde yatan ana ilkeyle bütünleşmesi demektir. Ancak sanat salt oyunsu düzlemde sorumsuz bir edim değıldir. Pamuk'a göre kurgulama ediminin en güzel yanlarından biri, "aklınızın bir köşesiyle bu çocuksu ve özgür şenliğin arkasında, daha sonra okuyarJan bütünüyle bağlayacak derin bir sorumluluğun varlığtnı hissetmektir". Sanatsal oyun ciddi bir iştir. "Bütün gün oyun oynarsınız ama derinden derine herkesten daha ciddi olduğunuzu hissedersiniz. Hayatın özünü, doğrudanüğmı yalnızca çocuklann yapabüeceği bir içtenlikle ciddiye almışsınızdır" der Pamuk kitabının "önsöz"ünde. Ancak Pamuk'un bu yazısında değinmediği bir yani daha vardır 'sanatsal oyun'un. Tıpkı somut yaşamda olduğu gibi, kimi kez bu geçici dünyanın kurallanyla açmaza girildiği, çözümlenemeyen durumlann ortaya ç.ıktığı da görülebılir. ' Yaratıcüık krizi' denilen bu durumda, bu oyunsu dünyanın kimi kez gerçek gerçek 1 i k t e n daha acıtıcı olduğu da „* söylenebilir. Somut yaşam yapıp da, özde estetik boyutun aşkın düş düzleminde yaşayabüen farklı bir canlı türünün kendisini dışavurumudur. Yaşamı ansiklopedilerden öğrendiğini söyleyen Orhan Pamuk da, aynı aşkın düzlemin sakinidir. Onun aşağıdaki sözleri, Kafka'nın somut yaşamla ilgili duygulanyla şaşırtıcı ölçüde koşuuuk icindedir: "Edebiyatın tesellisinden uzaklaşmak, toplanıp yemek yemek, kafası bambaşka âlemlerle ve televizyondaki o bilmemneyle dolu beyefendiyle zoraki sohbet... Birden gözlerim ağırlaşır, günün ortasında uykum gelir. Odama dönüp tek başıma kalmamın imkânsızbğı yüzünden pek çok yabancı mekânda, tek tesellim, gün ortasında uyuyakalmak olmuştur." Yaşamanın 'yazmak'la özdeş olduğu bir dünyanın insanıdır Orhan Pamuk da, tıpkı Kafka gibi. Somut yaşamın tam ortasında iken, "tam o gürültü patırtırun, bürolann, telefonlarm, aşkın, arkadaşlığın, güneşli bir sahilin ve yağmurlu bir cenaze töreninin içindeyken, yani olup bitenin tam kalbine girmek üzereyken" birden kenarda olduğunu hissettiğini ve "hayal kurmaya" başladığını söylüyordur Pamuk da. Kurmaca yaşamdan, düşlerin/fantezinin dünyasından, "öteki geniş ve özgür âlem" diye söz eder; insanın "günün her saatinde içine kaçıp mudu olacağı, güvenli, sağlam bir dünyadır burası. Bir romanm yazımının sona ermesi, 'özgürlük'ün ve 'gerçek yaşam'ın da sonu demektir. Bu yüzden romanlarını bitirmek istemediğinı söyler Pamuk. Bu "özgür ve yerçekimsiz cennet" ya da "oyunsu ve özgür şenlik", gündelik yaşamın kurallarının/törelerinin/geleneklerinin dışında yer alan bir dünyadır; yasallaşmıs gerçekliğin geçici olarak ortadan kaldırıldığı bir tür 'oyun' alanıdır. Estetik düzlemdeki yaratma ediminden, "özgürce kurup " Yirmi beş yıldır aşağı yukan her gün on saat olmak üzere bir odada" yazıyor "oyun"unu oynuyor ya da "mürekkep kokan ilacıtnjı" ahyordur Pamuk. Zaman zaman da kendisinin 'düzyazı' diye adlandırdığı kurmaca dışı alanda denemeler yazmayı sevdiğini söylüyordur. "Şeylerden doğrudan bahsetmek, romanda yapamayacağım bir hızla küçük aynntılarla genel duşünceler arasmda gidip gelmek, en aşikâr gerçeklerden şüphelenmek ya da şüpneleniyormuş gibi yapmak, sevdiğim bir yazarın bütün eserini kavravacak içten birkaç cümle yazmak [...] Türkiye'nin derderiyle öğretmen pozlarına bürünmeden ve kahrolmadan derdenmek beni iyi kötü mudu ediyor," der. Ama yine de ekliyordur: "Düzyazı yazmanın en mutsuzluk verici yani ise [..] insanı roman yazmak ve hayal etmekten alıkoyması." Edebiyat estetiği ve kurmacagerçek ilişkisi üzerine sürekli kafa yormakta olduğunu bildiğimiz yazar, kitabının edebiyat 'doz'u yuksek "Önsöz"ünde, somut yaşamm ve onu yansittığı varsayılan otobiyografi/deneme türü yazılann 'kurmaca' yapısı üzerinde de durur. 'Düş' ile 'gerçek arasındaki geçisimliliği şakacı bir tonlamayla vurgulayarak, bu tür kurmaca dışı yazılarda, "yalanı doğru söylüyormuş gibi söylediğimizden söz eder. Insanlar da zaten sürekli kurgulamaktadırlar ona göre. Ama onlar "hayal ettikJerini, kurduklarını hiç sezmeyip, bunlan son derece 'gerçekçi' düşünceler" sanmaktadırlar. tçinde anlatılabilecek bir 'öykü' banndıran her şeyin, bu arada yasam'öykü'sünün de kurmaca ya da 'yalan olduğunu öne süren Max Frisch gibi, "Öteki Renkler" kitabında ver alan metinlerini, "en kuru öfkeli siyasal yazılarda bile hep hikâyenin, hikâyecilerin desteğiyle sürdürmeye çalışa[ğını]" sövlüyordur Pamuk. Çünkü, "mudu olabÜmek için [kendisinin] her gün bir miktar edebiyatla uğraşma[sı] gerektiği gibi, bu kitabın da yaşayabilmesi için, damarlarında hayal gücünün o özgürleştirici iksirinden sıkı bir miktar sürekli dönmeli diye" düşünüyordur. Yazmak için somut yaşamın itici gücüne gereksinim duyan, ama özgürce dıişleyebilmek için ise onun zorunlııluklarınaan kurtulması gereken biridir o. Bir yandan "düşünmeyı, çözümlemeyi, akıl yürütmeyi" sevdi&ni, içindeki birinin "sürekli parmak kaldırıp söz iste[diğini]" söyleyen, öte yandan ise, "akıllı olmak için değil, oyuncu ve yaratıcı olmak için" yaratıldığına inanmakta olan bir sanatçının, 'kurmaca' ile 'gerçekük' düzlemleri arasındaki gerilimini, yaşamla olan, çekişmesini anlatır "Öteki Renkler"in "Önsöz"ü. Ancak, söz konusu metninde, yaşamda edebiyat 'ilaç'ıyla ayakta durduğunu söyleyen ve kendisini 'yan ölü' olaraK nitelendiren Pamuk'un, yine de Türk edebiyatının en iletişim meraklısı yazarlarından biri olduğu su götürmez. "Beyaz Kale" romanına ekJediği yazısıyla okurlanyla doğrudan iletişim kurmak isteyen, televizyonaa siyasal içerikli programlara çıkan, söyleşilere katılan Pamuk'u, 20. yüzyıl başının kendisiyle aynı duyguları paylaşan modernist Kafka'sından aynmlı bir davranış biçimine iten ana nedenin, 20. yüzyıl sonu dünyasında elektronik medyanm biçimlendırdiği postmodernist koşullar olduğunu söyleyebüiriz. Bu görüşü Pamuk da doğruluyordur "Önsöz" metninde: "Kitaplarım yayımlanmaya başlayınca simdi çok iyi yalan söyleyebildiğim anlaşılmış, gerçekler hakkında ne düşündüğüm de merak edilmeye başlanmıştı. Bu kitaptaki yazıların çoğu bu ta.leplere karşdık olarak yazıldı." Pamuk'un deyişiyle, "Öteki Renkler" kitabı onun yaşama karşı "renkverdiklerinden" oluşuyor. Somut dünyayı/yaşamı olağanüsrü bir yetkinlikle imgeleştiren bir kurgu ustasının, onu algılayış biçimini ve gerçek ile kurmaca arasmda yaşadığı geriluni doğrudan kendisinden dinlemek, okur için farklı bir serüven olacak. • Öteki Renkler / Orhan Pamuk /îletişim Yaymaltk /440 s. K İ T A P Oyımatan C U M H U R İ Y E T SAYI 521
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle