22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

met Ağaoğlu da var, Sevr Antlaşması'nı imzalayan ve Topuz'a: "Bu solculuk nedir, marksizm nedir, ben hiç bilmiyorum," diyen Rıza Tevfik de var, Paris'teki Türkiye Başkonsolosluğu'nda çalışıp yıllarca vatandaşlar hakkında Ankara'ya rapor gönderen Recep Zerman da var, şeriatçı kısakürek de var, hatta 1947'de Ulus gazetesinde demokrasi anıtının üzerine bir sal örtülmesini öneren, 12 Mart döneminde başbakanlığa getirilen ve 1961 Anayasasını değiştiren Ninat Erim bile var. Dostlann yanında, dost olmayanları da bilmek gerek. Anlatıyor Hıfzı Topuz. "Sömürücü devletlerin elinde oyuncak olmayalım." "Yıllardan beri arkası celmeyen dalavereJer, arsa oyunlan, memleket dışına para kaçırma rezaletleri, esrarı çözülmeyen cinayetier, millet malı soygunculuklan alıp yürümüştür. Bugidişatınsonuhayraçıkmaz." Hayır, bu satırlan 2000 yılında çıkan bir gazeteden veya dergiden almadım. Sabahattin AJi 1947'de yazıyor. (Eski Dostlar sayfa25) Yine 1947 yılında, Fahrünnisa Zeid'in sergisine gidiyor Topuz. Resimleri beğeniyor. "Resirnler çok güzel ama Türkiye'nin gerçeklerinden ne kadar uzak. Şu güverteden ambann görünüşüne bak, insanlar nasıl oynuyor, eğleniyorlar. Ben okuldâyken birkaç kez vapurla Çanakkale'ye ağabeyimi görmeye gitmiştim, ambar yolculuğu yaptım, o yolculuğun ne olduğunu bilirim. Vapurun lüks kamaralarından aşağıya bakınca her şey çok zevkli ve eğlencâi görünür ama bir de oradakilere sor..." diyor kendisini sergiye götüren Rasih îleri'ye. *** "Bizi unutmayın. Galbinizden çıkartmayın!" diyen Papayani'ler... Hıfzı Topuz, "Bohem de, "îdeaTde eski Rum şarkılan dinleyip, Yeni Rakı içtiğim gençliğime götürdü beni. "Türkler hep Yunanhlara düşmandır," diyen yürekleri hınç dolu, Isa'nın söylediklerinden uzak mı uzak rahibeler... Yunanlılar Izmir'e çıktığında: "Biz Ingi lizlerin oyununa geliyoruz. Ingıliz isine gelene kadar bizi tutar," diyen Giritli Nıko Stavrinidis... *** Kitabın "Ankara Sohbederi" başlıkh üçüncü bölümü en çok ilgimi çeken bölümlerden biri oldu. Özellikle Topuz'un Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile yaptığı söyleşi. Yakup Kadri'nin "garpçılık' meselesinin Mustafa Kemal taratından çok iyi çözümlendiğini; kapitülasyon devrinde yabancıların hâkım olduğu memleketimizin bizim olmayışını, Türklerin gördüğü hakaretleri, devleti batıran Enver Paşa'yı anlatışı... Gözü kapalı "Batıcıkk"ın taraftarı olmayan Karaosmanoğlu, Avrupa basımnın hücumundan söz ederek: "orduların hücumundan daha beterdir. Mânen bitirir insanı. Bir sermayenin hücumu bir de bu," diyor. Yine Mali'li Hampate Ba'yı anımsıyorum. Hıfzı Topuz görevini yapıyor. Bütün bunlan yazıyor. 1930'iardan beri kültür savaşı veren Vedat Nedim Tör'le, "Hajkevi" adını bulan Vildan Aşir'le yapılan konuşmalar... Yıllarca Atatürk'ün sofrasında hazır bulunan Ferit Celâl Güven'in anlattıkları... Atatürk'ün, Ahmet Vefik Pasa'nın tercüme ettiği Moliere'in "Zoraki Tabip"ini seyrede. ken: "NeKonuşuyorlar bunlar? Türkçe mi? Bu agdalı Osmanlıcanın bu sahnede ne işi var? Biz yeni Türkçe'ye gidiyoruz," demesi. Sonra... Çoksesli müziğin Türkiye'de tanıtdmasında önemli bir rol oynayan, Istanbul Konservatuvarı'nın kuruıuşunda görev alan Atatürk'ün önünde viyolonsel çalan sevgili Muhittin Sadak... Hıfzı Topuz'un yazaığı cibi nasıl hatırında kalmıs! bir gecebeni dınlemeyegeldiydi. 1963 yuıydı. Söylediğim son şarkıdaki bir notayı uzatıyorum da uzatıyorum. Ben uzattıkça alkış kıyamet. Serde gençlik. Dinleyenler memnun, ben memnun. Ertesi gece aynı notayı daha da uzatıyorum, daha da fazla alkışlanıyorum. Muhittin Sadak geldiydi yanıma: "Sesin güzel, türküleri çokseslendirip söylemen güzel, her şey çok güzel ama, o nota neden o kadar uzuyor? diye sorduydu. "Ama gördünüz efendim, halk en çcok onu beğeniyor," dedimdi. Muhittin Sadak yüzüme baktı: "Kızım karar ver. Şarkıcı mısın, dalgıç mısın?" SevgUi Hıfzı Topuz, bizim kuşaktakileri gençlik yıllanna götürüyor, yeni kuşaktakılere de tatlı tatlı Sabahattin Ali'yi, halkevlerini, Nadir Nadi'yi, Ferit Celâl'i, Faruk Sa/ar'ı, Rasih Deri'yi, Türk )il Kurumu'nda önemi görevler alan Agop Duaçar'ı anlatıyor. "TRT'de Son Günler" bölümü ne kadar ilginç..."12Mart döneminde özerkliği yok edilen TRT nin r eniden özerkyen ;e liğe kavuşturulmasını, yayınların ulusal bir kültür ve iletişim politikası çerçevesinde ele alınmasını, reklam verenle rin baskılannı, kaçırılan büyük fırsadan" anlatmak istiyor Topuz. Istiyor ama, anlatacak adam yok! Anlattığında ise, tepki yok! Kapatıyor TRT günlerini. Ne yazık! Kitabın son bölümünde Nâzım'la Bursa'da hapis yatan ressam Faik Bercavi'yi de yazıyor Topuz. tkinci Dünya Savaşı'nda rol oynamış olan: "Onca insan öldü, ama bugün nereye geldik? Zenginler daha çok zengin oldu, müstebider dana çok müstebit ofdular. Milyonlarca dolar sokağa atdıyor. Ahlaksızlık, kaçakçılık... Sudan'da, Habeşistan'da çocuklar ölüyor, Pakistan'dan Bangladeş'e açlık, hastalık, sefalet devam ediyor..." diyen Bercavi'yi. Bu arada Bercavi'nin üniversite yıllarıyla ilgili bir anısı çok noşuma gitti. Mahmut Esat Bozkurt derste faşizmi tanımlamak istiyor, birçok şey söylüyor, olmuyor. Sonunda: "Çocuklar," diyor, "faşizm çok ayıp bir şeydir!.." Bir de, Sakallı Celâl'in emniyet müdürüne gidip: "Beyefendi, sizin adamlarınız önlerine geleni komünist diye tutukluyorlar. Bu zavallı adamların komünizmlc hiç alakaları olamaz. Müsaade edin de polislerinize ben komünizmin ne olduğunu öğreteyim," demesini acı bir gülümsemeyle oKudum. Son konuşmamızdaki kısık sesi hâlâ kulağımda olan sevgili Ferruh Doğan'a gelince... Hıfzı Topuz, yarım yüzyülık dostu bu aydın sanatçıyı kalemiyle değil de yüreğiyle yazrruş. Kitabın son sayfalannda, Topuzoğlu Ahmet Rami Bey'in 1920'de Rum çetâerinin kol gezdiği Kartal'daki cephe gerisi çalışmalannı öğreniyoruz. Evet, bir yanda ulusal savaşa yardım eden Rami Bey'ler, öte yanda da Rami Bey'ler hakkında kovuşturma açan Istanbul hükümeti... Diyeceğim, yıllar boyunca birçok sanatçıya büyük bir içtenlikle destek olan sevgili Hıfzı Topuz'un ellerine, belleğine, yüreğine sağlıkolsun.B Eski Dostlar / Hıfzt Topuz / Remzi Kitabevt /270 s Sonboiüm lletişim'den Annem Belkıs Gündüz Vassaf'm kaleminden annesi Belkıs Hanım'ın bir asra yaklaşan, okumaya ve çalışmaya adanmış yaşamöyküsü Annem 1998'in Ekim'inde "galiba ölüyorum" dediüinin ertesi günü öldü... Bir gün öylesine havadan sudan konuşalım diye şöyle başladım söze: "Sonu gelse daha iyi olacak. Ne var ki bu dünyada?" "Bildiğimiz tek dünya bu. Daha güzelini bitmiyoruz." "Daha ne bileceğiz? Yetişir bildiğimiz kadar. Manasız manasız bir dünya. Sen ne diyorsun?" "Dediklerini dinliyorum." ' "Onlarda bir mana yok ki." GÜNDÜZVASSAF Cehenneme Övgii GÜNDÜZ VASSAF GÜNDÜZ VASSAF Cennetin Dibi lletişim Yayınları A.Ş. Klodfarer Caddesı Iletışım Man 7, 34400 Cağaloğlu Istanbul Tel. (0212) 516 22 606162 • Fax (0212) 516 12 58 İNTERNET: www.iletisim.com.tr • EMAIL: iletisim@iletisim.com.tr D A Ğ I T I M : l l d a l l e t i s i m Y a y ı n D a ğ ı t ı m v e S a t ı ş T i c a r e t A.Ş. I s t a n b u l T e l (212) 6 3 85 5 4 5 6 3 85 5 7 1 6 3 85 5 7 5 • F a k s ( 2 1 2 ) 5 1 77 1 5 7 A n k a r a T e l (312) 4 1 77 8 3 5 • F a k s . 1312) 4 2 50 6 8 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle