22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lunu çaputunu yüklen de yola düş diyorlar. Dört günahsız çocuğu, yazgının kapattığı dört körpe ağzı, korkunun açtığı sekiz gözü al da uzaklaş diyorlar. Seni de bana düşman ediyorlar Fırat. Bir sen kalmıştın dost, seni de elimden alıyorlar. Git buradan Fırat. Büklüm büklüm ak buradan Fırat. Yoluna kim çıkarsa bunlan anlat Fırat." (s. 18) Kuşkusuz sorun salt Asya Ana ile Nevruz'un sorunu değildir. Sorun birçok insanı yakından ilgilendiriyor. Nitekim Karababa'da kümelenen insanlar için gelecekten haberler okunur: "Biri yüksek bir taşın üstüne çıktı, bir bilici gibi olacakları saydı. Koro sordu: Bunca insan ne olacaîc? Solo söyledi: Mitilini yorganını toplayıp gidecekmiş. Nereye nereye? Hükümet yer gösterecekmiş. Nerede nerede? • Beş günlük yolun sonunda bir yerde. Gitmeyen ne olacak? Gitmeyen para alacakmış." (s. 25) Yöre insanı olup Sümerbilim okuyan Temmuz da Karababa'daki toplantıya katılır ve orada Sümerik gözlü, Hitityen boylu ve Asuryan saçlı bir köy kızına takılır kalır. Acaba bu bir Babil tanrıçası mıdır? Fıratistan'ın dertli insanları sorunlarını "Hükümet Efendiye" anlatmak kararını alırlar. On bir adam gün doğmadan kasabanm yoluna düşer. Asya Ana'ya danışılarak hazırlanan "arzuhal" Kaymakama sunulur. "Suda Kurudu Kökler" yörede yapılan barajların yarattığı olayları yansıtan bir kitap. Barajın yaıattığı sosyokültürel sarsıntı, göç olayına yönelik bir zorunlu harekete kadar uzanıyor. Bu çerçevede töreler, gelenekler, düğünler, adaklar, kan davaları, aşklar yansıtılıyor. Tuncel zaman zaman da kendi düşüncelerini aktarmaya çalışjiyor:" Tanrı'mn insanı yaratma amacını bir türlü çözemiyorum zaten. Tanrı'yi düşünmeyen konuşmayan onca yaratığın arasına, bir dc kcndisiyle uğraşsın diye, haria kendisinc kafa rutsn diye insanı dik miş olması nasıl açıklanabilir bilemivo rum. Tanrı nın bıından ne çıkarı olabilır, I aniayamıvonıın " ıs. 122) "Mutluluk el' ' miztn ıçındedır. Aıayıp bulduğumuzda da. i enşemedigimi/dı. <.k . Hcrkesheranmut lu olabıln ' \' ' i Knabın başlanpıcındakı ılk "Nevru? hölümii destanıtnsıözelliklertaşıyor "kımin kımdcn ne istediği bılinmeden. orada in1 anlar bosıı hosıına hınlerce vıl attMt • çatıstılar. Bir uçLan oteKınc at kosturduki. biı >. yana, bıı bu \anu kovalanuılar. Kiın kı kılıcn onünc cıktı "aman" diyemedı Kim kı oralara bavrağını diktı, karıncası : na, gevığine, kösrebeğine, kekliğine hük , mctti. Dagı taş:. kurdu kuşu dize getirdi.,",), Is. «) Asya Ana nıtı kızı Nevruz'a seslenmesiyle okuyucu büyuk bir keyiflc daldığı "epope" vaklaşımından silkinip sıcak yaşamın ıçinde vansımaya başlar " Nevruz, Nevruuuzz! Suyu getir Nevruz!" (s. 11) Asya Ana, "aslı nesli" Fırat boyunda bir köyden olan ve kitabın ilk insanı olarak yansıyan acı dolu "cevheri boşalmış birmaden ocağı"dır. Nevruz'un getirdiği testiden su içer. Sonra bir yandan "balkavunlar" elde etmek için toprağa tohum yükler, bir yandan da ağıt yakar: "Altın tasta kınam ezilmedi Fırat... Padişahın oğluna yazım yazılmadı Fırat... O divane.ben garip. Bu dağın ardında yasar giderdik. Bin ömürlük ömrümüz olsa birbırimize doymazdık. Yine de tek bir ömür çok görüldü Fırat. Anam çok görüldü. Babam çok görüldü, kocam çok görüldü. Al beni de götür Fırat. ü Muhammed'in, o Ali'nin, o Hüseyin'in, Ali Ekber'in, Abbas'ın yanma yatır Fırat..." (s. 16) " Ana ana bir şey mi dedin ana" der Nevruz. " Demedim al nakışbm, demedim eeren bakışlım, demedim." (s. 17) Üysa Asya Ana ağıt yakmaktadır. Divane Hüseyin'den kalan her şeyini yitiren, her şeyi elinden alınan bantsız kadının elinde kalan "üç evlek" yeri de baraj yapılacağı için "Hükümet Efcndi" istemektedir. Ona "toprağının bedelini al ve ardına bakmadan gıt' diyorlur şimdilerde: "Hüscyin'i artık tasıamam unut diyorlar. Çu CUMHURİYET KİTAP SAYI tinlerarasının alanı dışmda görülüyordu. Ama arok Metinlerarası Ilişkiler'i eleştirmeninden yazanna, akademisyenine herkesin el altında, göz önünde bulundurması gerek. Çünkü metinlerarası söylem, sanat yapıtlarının/ürünlerinin özgünlüğüne ilişkin olarak güvensizlik yaratarak; nem abcı hem yaratıcı cephesinde heves kıncı bir işlev görürken, bir yandan özgün olma hırsmı kışkırtıp öte yandan da metinlerarası okumanın tadını vaat ediyor. Gerçekten de yahnkat bir okumayla çağnşımları, göndenneleri de göz önüne alan bir okuma arasındaki aynmın farkındaki okuvucuyla sanatçının çok katlı yanı için harcadıgı çabası da böylece ye . rini bulmuş olacaktır. Aktulum'un Kristeva'dan yola koyularak yaptı&ı açıklamayı alıntılayınca kitabın crc^ini delcavramış oluruz: "Önceki ve çağdaş sözcelerin çoğu zaman biçim değiştirerek yani dönüşüme uğrayarak bir konumdan baska bir konuma geçtiği eski mctinlcrin bir bütün oluşturacak biçimde bir araya getırilerek yenıden vazıldığı sonucu çılcıyor." Bunun zorunlulugu da kitapta şöyle açıklanıyor. "...eşsüremsel çizgide tek bir metin içerisinde kalarak tek bir söylemsel yapıyı ele almak demek tek bir anlamsal denkliğe ulaşmak, tek bir anlatısal manüğın, tek bir metnin öne çıkardığı söylemle yetinmek demektir." Bunların vanında Laurent Jenny'ye dayanarak karşılaştırmab yazınla metinlerarasının koşutluklarına karşm aynmını da gündeme getiriyor kitap. Metinlerarasının bir kaynak eleştirisi olmadığının da altını çizmektedir. Onunyanmda da metinlerarasıyla kaynak elestirisinin altsüremsel düzeyde yakınlıkları dolayısıyla birbirlerinin yerine ad olarak kullanılmalanna ve aynmlanna dikkat çekiyor. Bununla birlikte kavramın sınırlannın bütün tanımlamalara karşın be lırsizliğıni koruduğunu anımsatmaktadır. Sözü kitaptan aktaracağımız (ienette'nin göriişlenni içeren bir akntıyla sürdüreüm. "Hcı ıııeün hem bir yenıden okıınması hem de "urgulanmaM, yoğunlastırılması, yer deftıştırmesi ve derinlifii oluııkça çok sayıda metnın kesiştiği yerde bulunur." Bu durum yalruzca postmodem vapıdara özgü değildir. herçaf>daKi yapıtlaı ıçuı geçeriıdır, Bel ki pfıstmodem yapıtlann bunu a^ınya vardnrlıgı sövlenehılır Metinlerarası llişkilerde de Akıuluın. bu Kanıya vol açacak pek çok örnck vcnycn Ancak aınacı postmoac»ii snylern; lartısmak değii; metinlerarası ıh^kileri kavram olarak, tarihscl gelişim oia f al; vc teknik uzelliklcri b.ılaiTiıadan günde rar sürmek he r dıizeydekı okuyucuva bilgi sunınaktır, denılebüir... Cîerçekten de yapıpn oı ıcmı bu cada yatıyor ve bu Konudakı ek?, sikJi^ı gidViTiıeve yönelik bulunuyor. ! laKtın cıcn başlavarak Rus biçifncileri ve f'o' u^leriııi tartıştıktan sonra bu söyleme ilıskın olarakJulıa Knt.teva, Roland Banhes, Mıchail Rifiaterre, Laurent Jenny, Gerard (lenertc'nin kavrama ve kavramın alanına, ışİMne ilışkın görüşjerini veriyor. Toplu ve popüler bilgi sunan kitap, sıradan okuyucuva da ulasabilecek bir nitelik taşıyor. Ikinci bölümünde metinlerarası yöntemler ele alınıyor. Çalıntı tartışmalanna ışık tutacak, ışık olacak bölümü ourası oluşturuyor özeÛikle; çünkü ünlü, ünsüz birçok yapıtın metinlerarası iliskiler bağlamındaki durumunu postmodem denilecek bir söylemle irdeliyor. Burada metinlerarası iliskiler kavramı açısından, alıntının, göndergenin, çalıntının ne demeye geldiğıni öğreniyoruz. Çalıntı bire bir aktarmayken de bu söylemde gizli alıntı diye adlandırdır ve metinlerarasının avn tuttuğu bir kavram olmakla birlikte bunu suç sayan geleneksel kanıyı paylaştığı belirtilir. Türev tlişkilen bölümünde de yansüama, alaycı dönüştürüm, öykünme vb. durumlar üzerinde duruyor yazar. Üçüncü bölümünde ise metinlerarası anlam ve metinlerarası açısından okuyucunun durumu tartışılıyor. Metinlerarası bakış açısıyla özellikle Rifîaterre'nın, okuyucunun da aktif kaulımının metnin anlamı ve işlevi açısmdan zorunlu olduğu görüşü çerçevesinue açılımlara giri şen kitap, palempsest, kolaj, yeniden yazmak ilişkilerini irdeliyor. Belki de denebilirse tek eksikliği, anılan ve açılımı yapılan Postmodern Mytam { Destanım8i iizellikler ! Asi Fırat sularının dizginlenmesinden kaynaklanan sorunlar sürerken Temmuz'u görme umudu ile yaşayan Nevruz'un sevgileri de Fırat kadar coşkulu olur. Tıpkı genç adamın bu Mezopotamyalı kıza yönelik özlemleri gibi. Kitap "Zare" ile biter. Zare kim diye sorarsanız, Zare Fıratistan'm saçaklı köküdür, anacıdır. O topraktır, toprak Zare'dir Zare Fıratistan'ın Kibelesi'dır. Tuncel, Yukan Mezopotamya'nın bereketlı toprakiarında vaşayan insanları. Zeııgma'yı, Hasankevf'ı, Şumpak'ı yaratanlann, Sümerik gözlü, Hitityen boylu, Asur VITI saçlı ve LVarlik yüzlü mozaiğıtıi harmanlar. Aslında bunlarbızim insanlarımız dıı. Romanıla okııduklarınıı? kendimızdcn haskabi depildır. Acılarımız, sevinçlerııııız t orelenımz vc ge!eneklerunızl£ bız Anadoluvuz. Güzı;) ııısaııiaruı Anadolusu. ilo meros'un şi^ımıiı karınlı tckneleıine, Yaşar Kcmarin püzel atlanna, MustafaTuncd'in baı^j sul.'irını lc:inılıp jrıdonlçrin çogunlu ğuua karşın ^ıızel insanları yaratan üretcn btsleyen sürii \'e memeleri berekctli Anadoiu...» Suda Kurudu Kökler/ Mustafa Tuncel!' fyYaytnevı/' htanbul 2000'' MO s Tenunuz'u görme ıunudu kavramlann üsmanlıcalarırun bulunmaması; çünkü Fransızca adlanyla anılan bu kavramlann eski dildeki, Arapça'dakı adlannın verilmesi okuyucu açısından bir kolaylık sağladığı gibi, bilinen ıcarşılıklan arastndaki bağdaştırmalarda sorunlar dogmamış olurdu. Bu kitap ve bu kavramın hakL haksız, aşı n, makul görüşlerinden önemlisi özgün kavramını yeni bir bakış açısıyla gündeme getirmesidir denebilir gibime geliyor. Kitapta bu bakış açısının ındirgcmecı olduğunun belirtilmesine karşın özgünlük ve çalıntmın hafife alındığmı söyleme olanağı yadiina maz. Metinlerarası söylem açısından özgün yapıt yoktur. Çünkü, "yeryüzünde söylenmemiş söz yoktur", öyleyse her yapıt ken dinden öncekileri bir biçimde içerir Bu ba zen kolaı, öykünme, esinlenme biçıtnlcruı de olabileceği gibi bir palempsest/yeniden yazma biçıminde de olabilir. Aynca postmodern söylemı benimsemı§ kimi eleştirmen ve araştınnacılarm metinlerarasına ilişkin öznel yaklaşımlanyla ıneıınlerarası söylemin aynmının da altını çizen Aktulum, kitabmda kimi yazarların ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündürücü deneylerini anımsaur: sözgelimi Proust'un öykünmeye isteyerek başvurduğunu, böylece kimi yazarlatın biçem ve tekniğine istem dışı olarak düşmeme becerisini kazandığını ve kendine özgü bir biçem geliştirmeyi geıçekleştirdiğini örneklemektedir. Genel anlamda da metne sokulan ayrışık her öğenin metnin anlamını zenginlestirdiği, onun çok anlamlılığtna, çok katlı ofuşuna katıldığını belirtir. Sonuç olarak söyleyeceğimiz, yazın eleştirisini ve yazm kuramını gündemine alan herkesin gereksinme duyacağı bir başvuru kaynağıdır Metinlerarası Ilişkiler'i Aktulum'un. Bu kitabın ışığında çauntı ve esine ilişkin yargılarımızı ve olası yargılamalanmızı gözden geçirecek; ortaya koyduğu değerleri nesnelliğimize katacağız. • Metinlerarası tlişkiler/ Kubilay Aktu lum/ Ötekt Yayınet'i/ Ankara/ 294 s ARKEOLOJI VE SANAT DERGİSİ ı 2 2 Yaşındci Metinlerarası İliskiler HAYRİ K. YETİK azın tarihindeki çalıntı tartışmalan mülkiyet hakkına dek götürülebileceğini söyleme cesareti veriyor. Nizâmi'den Nâzım'a, Nâzım'dan Orhan Pamuk'a dek birçok yazar/şair/ressam/müzisyen çalıntı suçlamasından nasibini almıştır. Suçlamalar zaman zaman yerini bulurken zaman zaman evhamdan, kuşkuculuktan kaynaklanıp iftiraya varabiliyor. Bununla birlıkte karutlara karşın ınkârla karşılandığı oluyor. Kubilay Aktulum'un Metinlerarası Ilişkiler adlı çalışması bu tartışmalara postmodern söylemin bakışaçısını taşıyan önemü bir çalışma. Neredeyse her yıl birkaç ay dergilerin sayfalarını işgal eden çalıntı tartışmaları bu yapıtla birlikte denilebiür ki daha nesnel bir çizgiye yaklaşacak. Metinlerarası kavramı da, postmodern kavramı da hiç kuşku yok ki birçok yazın ve düşün insanının değerlendirmeleri arasında yer aldıgı halde yaygırdık kazanmamış olduğundan metinlerarasının bakış açısı gözden kaçıyordu. Belki de bu tartışma ve suçlamalar me Y Sayı 97 • Aydın ve Mılet Müzelennde Bulunan RedonWhıte Grubu Kandiller Gilrof Bonn • UjakAkmonıa Mozaıklerı Nezlh Bafgelen • Kolkhıs Bölgesi'nin Tarıhi Cografyasına Ihşkın Bazı Notlar Murat Anlan • Arkeolo|i Haberleri: Yortanlı Barap'nın Suları Altında Kalacak Olan Antik Bir Şıfa Merkezı: Allıanoi Erdem Vüeel • Nümısmatık Haberleri/ NUmismatıc News Kıbrıs'ın Osmanlı Sikkeleri/The Ottoman Coınage of Cyprus Gyulo Petrdnyi Okuyucunun duramu KİTAP DÜNYASI FUARI 715 Ekim 2000 Dolmabahçe Kültür Merkezi 5 nolu standa bekliyoruz Akaretler Durağı Arkası / Beşiktaş ARKEOLOJI VE SANAT YAYINLARI. Hayrıye Caddesı Çorlu Ap 3'4. 80060 Galatasaray ' istanbul Tel: 0 212 293 03 78 • 245 68 38 Fax 0 212 245 68 77 email:arkeolojisanat@superonlıne.com 555 SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle