Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sevgi Özel'in yazıncı ve dilci kimligini sergileyen yapıtı Dil Kiri El Kiri Dilciliğinin yanına öykücülüğünü de katarak dilyazın dünyamızın özgün yazarlarından biri olan Sevgi Özel'in yeni çalışması "Dil Kiri El Kiri", bilimle diHn, dille yazının, yazınla sevginin, sevgiyle kararlılığın, kararlılıkla tutarlılığın iç içe geçtiği bir yapıt. ONER YAGCI Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde kurulmuş olan "Türk Dil Kurumu"nda sürdürür ve bu dönemde A. Dilaçar, Vecihe Hatiboğlu, Ömer Asım Aksoy, Doğan Aksan gibi Türkçe ve dil ustaiarının yanında kendi deyimiyle "çıraklık" yapar. Sevgi Özel, Türk Dil Kurumu'nda bir yandan öğrenirken bir yandan da öğretir. Kurum yayınları arasında çıkan "Türkiye Türkçesinde Sözciik Türleri" (ortaK yapıt, 1976), kendi deyimiyle "kapağında adı olan ilk çalışması"dır. Bu ilk yapıtını, yine TDK Yayınları arasında çıkan "Türkiye Türkçesinde Sözcük Türetme ve Birleştirme" (1977), "Türkiye Türkçesi Gelişmeli Sesbilimi" (1978), "Türkiye Sözdizimi» (1981), "Besim Atalay" (1983) gibi dille ilgili yapıtlar izledi. Sevgi Özel'in 1983'ten sonraki yaşamı da dil ve yazın dünyasının içindedir. Kurumdan ayrıldıktan sonra "Atatürk'ün Türk Dil Kurumu ve Sonrası" (Ali Püsküllüoğlu ve Haldun Özen'le birlikte, Bilgi Yayınevi, 1986), "Baba înönii'den Erdal tnönü'ye Mektuplar" (hazırlayan; Bilgi Yayınevi, 1988), "Afıli Mavaliar" (Ümit Yayıncılık, 1992) gibi çahşmalar sunan Sevgi Ozel, "Bilgi Yayınları', "Ümit Yayıncıhk", "Uğur Mumcıı Araştırmacı Gazete cilik Vakfı" (um:ag) kurum larında yayıncı olarak dil sevgisini vazın ürünleriyle buluşturur ve daha önce yayımladığı kitaplarının arasına 1994'ten başlayarak bu kez insan ve dil sevgisiyle dolu öykülerini katmaya başlar: "Devritnciler Aşık Olamaz(dı)" (Ümit Yayıncılık, 1994), "Aşk Bir Boncuktur" (Ümit Yayıncılık, 1995), "Direncin Kuşlan" (Ümit Yayıncılık, 1996), "Bir Yanım Bahar Bir Yanım Kış" (Ümit Yayıncılık, 1997), "Bir BulutAyağıma Dolandı" (Bilgi Yayınevi, 1999). Dilciliğinin yanına öykücülüğünü de katarak dilyazın dünyamızın özgün yazarlarından biri olan Sevgi Özel'in yeni çalışması "Dil Kiri El Kiri", bilimje difin, dille yazının, yazınla sevginin, sevgiyle kararlılığın, kararlılıkla tutarlılığın iç içe geçtiği Lir yapıt. Roman tadında, öykü tadında, şiir tadında, deneme tadında bir özgünlüğün yanı sıra dilbilimin incelikleri ve Türkçenin güzelliklerinin keşfedildiği "Dil Kiri El Kiri", Sevgi Özel'in kimliğiyle ve kişiliğiyle de örtüşen bir çalışma oımuş. "Gençlere Armağanımdır!" sözcükleriyle başlayan bir sunum, dilin aynı zamanda gelecek olduğu gerçeğinin anım S evgi Özel'in örnek dil sevgisi mi? Dil sevgisinin ölümsÜ7İüğe uçuşu mu? Ölümsüzlüğün dille güzellenmesi mi? Güzellemenin yaşama anlam katması mı? Anlamlı bir yaşamın dille sevişmesi mi? Dille sevişmenin yarattığı bir insan mı? Bir insanın bir dille bütünleşmesi mi? Dille bütünleşen bir yazıncı kimliği mi? Yazıncı ve dilci kimliğini sergileyen Sevgi Özel'le sevinçli, cdşkuhı bir buluşmamı? Tiim bu sorulara evet dedirtiyor "Dil Kiri El Kiri"(*) adlı çalışma. .. "Dil Kiri El Kiri nin yazarı Sevgi Özel, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin Türk Dili Bölümü'nü bitirdikten sonra (1971) "öğrenimini" on iki yıl boyunca dilimizin "yabancı diller boyunduruğundan" kuıtarılması amacıyla Bir Sevgi Ozel aı GULTEKİN EMRE D ilin başka anlamlan da var: Anahtar, sözleşme, koy, körfez, tutsak gibi. Ben, burada, Sevgi Özel'in dil kirlenmesine duyarlı yaklaşımına tanık olduğumuz "Dil Kiri El Kiri" başhklı dilbilim kitabından söz edeçeğim. Sevgi Özel, "Devrimciler Âşık Olamaz(dı)" (1994) , "Aşk Bir Boncuktur" (1995), "Direncin Kuşlan" (1996), "Bir Yanım Bahar Bir Yanım Kış" (1997), "Bir Bulut Ayağıma Dolandı" (1999) kitaplarında topladığı öykülerle ustalığını pekiştiren bir yazar. Dil yazılarıyla da dikkat çeken Sevgi Özel son kitabı "Dil Kiri El Kiri"nde Türkçenin içinde bulunduğu içler acısı durumu gözler önüne seriyor. Bu kitabı okurken ben neler neler düşündüm! Berlin'de benimle birlikte olan nangi dil acaba? Benimle birlikte dolan şemsiyemin içindeki dil ile, şemsiyemin aışındaki dil hangisi? Içerdeki Türkçe, dışardaki Almanca mı? Yoksa tam tersi mi? Ter döker gibi diller döktüğüm hangisi? Ya dilimin ucuna kolaycacık gelivermeyene ne demeli? Dilimin ucunda olan, ama aklıma bir türlü gelmeyenleri hangisine yollamalıyım? Bana dil uzatanı ne yapmalıyım? Dil yarası bana neler yazdırıyor? Dillere destan olan sevdalan hangisiyle anlatmalıyım? Dile düşen iliskileri nereye oturtmahyım? Bir türlü dile getiremediklerimi ne zaman siire, yazıya dökeceğim? Dile vermemeliyim dediklerim de, bir fırsatını bulunca, neden havalanıveriyorlar? Dilenci değneğine mi dönüyor halkımın sözcük dağarcığı yurtdışında? Ya da, onca varsıllığa karşın dilenci çarığı gibi bir yerde mi yaşıyoruz da henüz farkında değiliz? Halkımızın dili ne zaman açılacak, ne zaman sözcükleri bayrak yapacak? Dili ağırlaşan bir küme mi Türk toplumu? Kimi çözümsüzlükler de dil belasından mı doğuvor kahvelerde, evlerde? Küskünlükler, kırgınlıklar kapı mı arahyor bozuk ilişkilere? Kaç yıldır dili bir karış dışarda bir yaşamla el ele, göz gözeyiz ülkemizde, ülkemizin dışında? Kulak veriyorum sana birine çalıyor dilin, ama kime? Bulamıyorum nedense. Işte bu karmaşa, ışte bu başka toplumun içinde ağır top olma savaşımı, dilimizi damağımıza yapıştırdı iyice birbirine. Gece vardiyaları, ağır ağır geçen vıllar dili dışarda geçen bir yaşamı da ardından sürüklemedı mi? Yaşamımızdaki bunca karmaşa, bunca karışık sıkıntı dilimizi de dolaştırıyor; ne dediğimiz, ne de konuştuğumuz belli oluyor çoğu kez. Aslında dilîmizin döndüğünce yaşamın üstüne gidebilsek, belki boğazımıza dilimiz de düğümlenmez kötü bağlanmış bir kravat gibi. Böylece kusaklar arasındaki gerilimin boyu, dili pabuç kadar uzatmaz, daha saygılı bir ortamın gelismesine olanak sağlar. Dili tutulan bir kuşak varsa onun da sorumlusu 12 Mart, 12 Eylül değilse, kim peki? Dili uzun olan ku Yaşammuzdaki karmaşa şak hangısı? Dilim varmıyor dilınin kemıği olmayanlara bir şeyler söylemcye. Kimi dilbilimcilerin diiinde tüy bitti Türkçenin kirlendiğini söyleye söyleye. Sevgi Özel de dilinden düşürmüyor dilin kirlendiğini sövlemeyi. Dilbilimcilerin dilinden kurtufduklannı sananlar, elbette yanılıyor. Onları diline dolamanın bir yararı olmaz mı? Etrafımda ne kadar çok insan var diline kıl dolaşmayan, yazdıklanyla yüreklere serinlik saçan! Etrafımda ne kadar çok insan var diline hâkim olamayan; böyleleri de durmadan kalp kırar, can sıkar! Bunlann görevi de sanki dili düdük etmek. Dilini kesmeyi bilemeyen çıkmazlara sürüklenmez mi? Ağaç yaşken eğüirse çocuğa da dilini tutmayı öğretmeli, ama dilini yutturmamab kı kendine olan güveni azalmasın. Herkesin dilinin altında bir şey olmalı, bunun üzerinde düşünmeli. Böylece dilinin belasını çekmekten kurtulur, can sı kıcı durumlarla karşılaşmadan boy boylamasını sürdürür. Dilin ucuna geleni ortaya kolayca koyamama sıkça gelir mi sizin de başınıza? Dilimle çok az Kİsiyi soktum. Öte yandan çok az kişiye diller döktüm belli konularda, ama çok terlediğim de oldu düşündüklerimle dilim arasında gidip gelirken. Dillerde dolaşan sevdalara bağîandım şiirlerimle. îstedim ki yapıtlarım dillere destan olsun, kalsın yanna. Kimi dili düdük edenlere hiç özenmedim, dilber bir aksamın serinliğine sığındım, böyleleri dilbalığı gibi kayganlaşınca çevremde. Soframı zenginleştiren dilberdudağı dilimlerinin dilime emdirdiği tadı seviyorum. Şemsiyemin altındaki Türkçe, anayurdum benim, vatanım! Burası gurbet demeye dilim varmıyor, (heryergurbet değilmi?) ama öyle.Dilin kimileri için köreldiği, paslandığı bir yer. Burası bir başka dilin içinde iz süren günlerin çekilip duran tespihi. Burası dilinden bal damlayanların, dilini bir başka dille bileyenlerin, diline dil katanların yaşadıklan bir başka yuvadil1 Dil, başka anJamlarda da konaklar ama, ben, dilin günlük yaşamdaki yerini, şiirdeki gerinmesini, gurbetteki efelenmesini, özlemlerini, sıkıntılannı, kapı dilinden geçirip, küçük bir koyda tatüe çıkarmak yerine, onunla sürekli sözleşme yapmayı, onun tutsağı, körfezimde küçük bir yelkenli olmayı hep yeğledim. Bütün bunları da Sevgi Özel'in "Dil Kiri El Kiri" kitabını okurken düşündüm. Sonra Sevgi Özel'in ara başlık olarak kullandığı şu deyimlere de öylesine tutuldum ki, kaç gündür dilimden düşmüyorlar: "Dil yarası, gönül yarası", "Iki dınle bir söyle , "Baş nereye giderse ayak da oraya gider", "Gelen geçer, konan göçer , "insanın eti yenmez, derisi giyilmez, tadı dilinden başka nesi var?", "Ne verirsen elinle, o gider seninle", "Kurt tüyünü değiştirir nuyunu değiştirmez", "Ayağı yürüten baştır", "Boş rıçı çok langırdar", "Karaya sabun, deliye öğüt neylesin", "Elinağzıylaçorbaicilirmi?", "Göğe direk, denize kapak olmaz", "Yalnız taş duvar olmaz", "Düt demeye dudak ister", "algömlekgizlenemez", "Görünen dağın uzağı olmaz", "Baykuşun kısmeti ayağına gelir", "Devledi gözü perdeli olur", "Sorma kişinin aslını sohbetinden CUMHURİYET KİTAP SAYI 555 Günlük yaşamda dil I SAYFA 14