29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

A. Kadir Bilgin'in "Çığlık Kuşu" isimlı kitabı, ikı ırmak şiir dosyası olan "îsa Asi" ve "Arka Bahçe (Latin Amerika Destanı)"ile birlikte 1998 içinde yayımlanan 3. şiir latabı. Önceki yıllarda yayımlanan "Gecenin Namlusu" ve "Örtüler" ile bu yıl yayımlanan "Ra"yı da saydığımızda toplam altı şiir kitabı var Bilgin'in. îlk kitabı "Gecenin Namlusu"nun yayım tarihinin 1993 olduğunu düşününce, hayli üretken bir şair olduğu söylenebilir Bilgin'in. SUAT ÇELEBİ ' "Şiirleştirilmis dilden, incigibi birbirlerine tutturulmuş güzel sözcüklerden daha korkunc bir şey yoktur. Gerçek siir, katktsız çtplaklıklar, can kurtaran simidi olmayan çareler ve sedeflenmeyen gözyaşlartyla yetinir." "Çünkü şiiryasamın içindedir." A. Kadir Bilgin şiiri üzerine Tarihten gunumuze duyuyoruz bu cmlmı rek." "Pattka "şiirinde de benzer bir yaklaşıma tanık oluruz. Bu kez de kentte yalnızlaşan bireyin özgürleşmesi için yol göstermektedir şair. "Çevre Yollart" şiirinde ise şair, Afrodit'i mermerle seviştirir, kendisi de kentlerden kurtulmaya çahşır. Burada aşkın bile donuklaştınldığı bir yabancılaşmanın yaşanması, bunun nedeninin de kentte simgeleştirilen kapitalist üretim ilişkileri olduğu vurgusu yapdır. "Aşk" şiirinde "şimdi her şeyi tüketen vahşileriz" derken de aynı noktaya vurgu yagtığı açıkur. Özellikle ikinci bölümdeki şiirlerde aayı ve umudu birlikte yaşamaktadır şair. Acının kaynaklan bellidir. Zaten yülar DOyu topluma egemen olmaya çalışan anamalcı üretim ilişkileri ve bunun üzerine eklenen 12 Eylul. Umudun kaynağı ise, herşey. "Esfcilere" şiirinde jimdi acının şiirlerini yazıyorum şeren ilkyaz bu beyaza dönüşen gün birden karareski gülüşüm böyle görse beni ihtimalki, doyasıya ağlardı." nemini anlatan şiirlerin yeraldığı ikinci bölümün adı da "Çığhk Kuşu", alt başlığı ise '12 Eylül Şiirleri'. Kitap bütünlüğü taşıması ve sayfa düzeni açısından ilk bölüm için söylediklerimi burası için yineleyebilirim. Bence bu şiirler, elimizdeki biçimiyle değil; "Aralık İçinde" ve "Çığlık Kuşu" adlı iki güzel şiir kitabı olarak OKUruna ulaşmalıydı. Şiirlerin dize yapılanna baktığımızda genellikle aralarında sıkı bağlantııann olduğunu görürüz. Bilgiye de dayanan bir şiir olmasının da etkisiyle dizeleri birbirinden ayırmak, aradan bir dizeyi çıkarmak çok zordur. Şiir, tek tek dizeîerden çok, dizelerin bütününe yayüarak kurulmaktadır. Hatta bazı şiirlerde bu durum öyle belirgindir ki, şiir tek bir uzun cümlenin dizelere bölünmüş hali gibidir. Büyük harfle başlar ve hiç noktalama işareti kullanılmadan şiirin sonundaki nokta ile biter. "Truva", "Olta", "Avlu", "Gölge", "Bar", "Sabun" şiirlerinde olduğu gibi. Çığlık çok derinlerden gelmektedir. Tarihin derinliklerinde atılan çığhk, bugünün işkencehanelerinden duyurur kendisini bize. Bu yüzden çığlık bir yerde Odysseus'un gemisindeki tayfadan yükselirken, bir başka yerde intihar eden lstanbul şehrinden, diğer bir yerde ise 12 Eylül'ün hücrelerinden duyulmaktadır. Bir şiirde mermere çarpar, bir diğerinde kentin duvarlarında yankılanır, öbüründe ise analann yüreğine saplanır. Bir bakarsınız rüzgâr, çığlık kuşu olmuştur, tarihin derinliklerinde atılan çığlığı, farklı ülkelere, farkh tarihlere taşır, sonunda okura kadar ulaştınr. Genel olarak iddialı konuları işleyen şiirler gibi görünse de son derece içtenlikli ve iddiasız konularda da şiirleri var Bilgin'in. "Ztl" şiirindeki şu üç dize bunun için yeterli ofur sanırım: "kimin akhna gelmiş ki, tutukevinin yanına okul yapmak çocuk çığlıklanyla doldurmak hücreleri?" Yabancılaşma olgusu, bunun kaynağındayer alan kapitalist üretim ilişkileri, şehirlerin bu anlamda kentlere dönüsmesi, üstüne eklenen 12 Eylül, sonuçta da yalnızlaşan, içine kapanan, korkan bir insan tipi. Beraberinde gelen, tüm bunlan simgeleyen kentten kaçış isteği, özgürlük tutkusu. Acı ve umut! Kitatın butününde karşımıza çıkan bunlar. "Komtantinopolis" şiirinde, şehirden kente, uygarlıktan metropole, sevginin üretildiği yerden yabancdaşmanın yaşandığı yere dönüşen lstanbul için duygularını şöylece özetliyor şair: "uzat boynunu giyotine lstanbul eski kaşar son durak sen ölürken benim de tanıkhğım ge ve "Suskunluk" şiirlerinde ise devinimi imler. "Çığlık Kuşu" bölümündeki şiirlerde ise 'Rüzgâr' izleği daha farklı imgelerle çıkar karşımıza. "O Birisiydi" şiirinde umut olurken, "Btçak" ta eÛeri vol kokusudur. Tutsağın içindeki yaşama nırsı ve umuduna dönüşür "lcerdekine" şiirinde. "Gecede Rüzgâr''da kente nazire olarak sokaklarda dolaşan, binalan danslanyla kuşatan, çok renkliliği, farklılıklan simgeleyen, mozaik rüzgâr olur. Burada kent ve rüzgâr iki uzlaşmazı da imgelerler. "Bozkır ve Ölüm"ae bozkırdakı parlak sözcükleri taşır dinginliğe. Aynı şiirin devamında da ilkyaz rüzgân olup yürekleri kurutur. Bu şiirdeki 1. ve 3. kullanımlannda aynı anda bozkınn yalınlığını ve dinginliğıni simeeler. "Kenâi Türküm"de ovalann yağmurlu rüzgân iken, "Girdabtmda" şiirinde şairi kucaklayan sese dönüşür. "îpliSorular"dd haberci iken,'"B/> ilkyaz Gü««"nde sevişen bedenlerin sıcaklığıdır. "Hasan Dağt" şiirinde ise şairle birlikte yürür ve sevgi taşırlar. "Deniz" şiirinde nem Deniz'in, hem de denizin sonsuz rüzgân olur, şairi 'uyandıran'. Evet, 12 Eylül karanlığından atılan çığlığı, bu son şiirde rüzgâr duyar ve karşılık verir; Deniz'i yardıma çağırır, şairi uyandırır. 'Duvar', 'Mermer' ve 'Heykel' izlekleri ile hem 12 Eylül döneminde devrimciler üzerinde egemenliğini hissettiren yabancılaşmaya ve genelde yabancılaşma olgusuna vurgu yapılırken; hem de şiirinin temellerinden biri olan tarihe gönaerme' ler yapılıyor. ' 'Duvar' izleği, "Bar" şiirinde, yalnızla . şan insanın kendine çizdıği sınırlar olarak Karşımıza çıkarken; "İçindeki Fırtına'dz yalnızlık imeesine dönüşüyor. "Ktyıdaki Tutukevi"nac ise, sulann sırtındaki yaşlı tepede taşduvar olur, tarihi imgeler. 'Duvar' izleği, birinci bölümdeki şiirlerde kentin insanı boğan yanını ortaya koymaya çalışırken; ikinci bölümdeki şiirlerde ise daha çok tutsaklığı anlatır. 'Heykel'de "Dağınık Antlar" şiirinde tarih olma duygusunu pekiştiren Yunan heykelidir. "Yelken Açtım" şiirinde antik olur 'Mermer', catlağından bilim kanayarak; "Çevre Yollari'nda, güzellik çamuru mağarasında Afrodit'le sevişerek, her iki şiirde de tarihi imler. "Uyaksız" şiirinde ise, 12 Eylül sonrasının kentine vurgu yapan bir imgeye dönüşür. Özellikle dönemin Ankara'sını "mermer bir kentte papatyalar arasında" dizesinden daha özlü nasıl anlatabilirdi ki. "CamlatOğım yüzyıllık sabtr hâlâ mutlu, tohumlar toprağı iterken yavaşça şiirime dudaklarını dokundur kanının tutuştuğunu göreceksin, mermer bir kentte papatyalar arasuıda işkenceler sürse de tomurcuklar umutlu." "Uyakstz" şiirinin sonunda yer alan bu dizelerle yazımı sonlandırmak istiyorum. Yazıya başlarken alıntıladığım bu şiirin ilk iki dizesi nasıl kitaba da yansıyan dönemin ruh halinin göstergesi ise; bu dizeler de şairin hem yaşamdan hem de şiirden yana taşıdığı umudun ve bunun temelinde yatan sabnnın göstergesi oluyor. • "Çığlık Kuşu", A. Kadir Bilgin, Toplumsal Dönüşüm Yay, 1. Baskı, 1998,168 s. "tsa Asi", A. Kadir Bilgin, Bumerang Yay., 1. Baskı 1998,72 s. "Arka Bahçe (Latin Amerika Destanı)", A. Kadir Bilgin, Bumerang Yay, 1. Baskı, 1998, 64 s. "Gecenin Namlusu", A. Kadir Bilgin, Mayıs Yay, 1. Baskı, 1993, 64 s. "Ortüler", A. Kadir Bilgin, Mayıs Yay., 1. Baskı, 1994, 64 s. "Ra", A. Kadir Bilgin, Bumerang Yay., 1. Baskı, 2000, 64 s. K İ T A P ftrihe gönderme P aul Eluard'dan yaptığım bu alıntıyı yazımın başına lcoymak istememin nedeni; Bilgin'in şiir anlayışı ile Eluard'ın söylediklerinin neredeyse tümüyle denk düstüğünü düşünmemdir. Kitabın icine girdıkçe de göreceğimiz gibi, Bilgin in şiirinin beslendiği damar yaşamdır. Dilinin yalınlığı kadar, söyleminin rahatlığı da ön plana çıkmaktadır. Saptayan ana önermelerde bulunmayan; betimleyen ama anlatmayan; konuşankonuşturan ama söylemeyen bir şiiri var Bilgin'in. Tüm kitaplannı birlikte düşündüğümüzde Bilgin'in şiirini mitolojibügisi, tarih bilinci ve diyalektik yöntem üzerine inşa etmeye çahştığını söyleyebiliriz. Bu nedenle de mitoloji ve tarih bilgisine sahip bir okur için Bilgin'in tüm kitaplannda 'yazann istediği ni aracıya gereksinim duymadan yorumlayabilme olanağı rahatça doğmaktadır. Orneğin biraz tarih ve mitoloji bilgisiyle "Likya" şiirindeki "ben Odysseus'un gemisindeki tayfayken ve savaşırken türlü yaratıkla neden ayaklandığımı anla tersane işçileriyle doklarda." dizeleri çok şey anlatırken, aynı şiirde Bilgin'in "buradan geliyor antika şairliğim " demesi de bu duşünceyle anlam kazanmaktadır. "Acımı göstermekten gülüşüm korudu, dı DorfeıdBn goten ç f f k dizeleriyle acısını dülendirirken; "Irmaklarda Aklım" şiirinde "kimse bilmiyor geriye kalanlan beklenenin tersine yüzüyor kayığım aklım deli bir ırmak düşünmüyorlar mevsim gelince yeniden yeşerir toprak." diyerek gelecekten ne kadar umutlu olduğunu da gösteriyor. Yukanda "Uyaksız'vc "Eakilere" şarlerinden yapuğım ahntılardan, şairin gülüşünün nasıl güzel bir imgeye dönüştüğüne de tanık olmaktayız. Gülüs, burada hem yaşama bağlılığı ve mücadele azmini simgelemekte, hem de yeri geldiğinde yaşamın düşmanlanna karşı bir mavzere dönüşmektedir. Bir taska umut imgesi olarak da "yağmur" izleğine rastlamaktayız. Yağmur birçok şiirde, kaçısın nedeni olan şeyleri temizleyecek olan bir umut ışığına dönüşüyor. "Yağmurlu Bir lstanbul" şiirinde olduğu gibi. Bilgin'in bu kitabına egemen olan izleklerden birkaçına da değinerek sürdürmek istiyorum. Bunlardan Dİrisi 'rüzgâr' izleği ki kitabın her iki bölümünde farklı imelere ağırlıldı olmak üzere dönüşmekteir. Diğeri ise grup olarak ele almanın daha uygun olacağını düşündüğüm 'duvar', 'mermer' ve 'heykel' izlekleridir. 'Rüzgâr' izleği 'Arahk İçinde' bölümündeki şiirlerde şu imgelere dönüşerek karşımıza çıkmaktadır. 'Rüzgâr', "Körfez Savaşı" şiirinde savaşın korkunçluğunu bize taşıyan olurken, "Rüzgâr Da Var"dıd yaralayan duygulardan kurtarır insanı. "Suskunluk"ld esmediği için yürümez gemiler, "Içindeki Fırttna da ise hüzünlü düşleri dağıtacak fırtına gibi eser. "Yitik'te ölümü anımsatan yüzü vardır, "Renga'ua uğultudur, "Kaç"taisenostalji öğesine dönüşür. "Parkta" şiirinde sonbahann ta kendisi olurken, "Masa"d& ise şairin kaçış umudu olur ilk esintisi. "Yol" ri" otosansür yasaları çoğaldığından be "Aralık İçinde" "Çığlık Kuşu" kitabını incelemeye giriş olarak aldığım "Uyakstz" şiirinden bu iki dize bence, kitaba da yansıyan şairin ve dönemin ruh halini özetlemektedir. Kitap, aslında birbirinden bağımsız olarak da ele alınabilecek, hatta ayn kitaplar halinde basımı rahatlıkla düşünülebilecek iki bölümden oluşmakta. Birinci bölümü oluşturan ve 19931997 dönemi şiirlerinin yer aldığı kısmın adı "Aralık İçinde". Gerek şiirlerin kuruluşundaki benzerlik gerekse metinlerin içerdikleri açısından tam bir kitap bütünlüğü taşıdığını söyleyebiliriz, bu DÖİüm için. Bu nedenledir ki, şiir defteri mantığıyla yapılan sayfa düzeniyle basılmış olmasını saire haksızlık olarak görüyorum. 12 Eylül döSAYFA 10 § C U M H U R İ Y E T S A Y I 55 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle